Çok yönlü olan bu planın uygulanması için 1915 yılında İngiliz ve Fransız donanmaları taarruza geçtiler. Önce Şubat 1915’te Çanakkale’nin dış tabyaları topa tutuldu. Ayrıca karaya asker çıkardılar. 18 Mart 1915’te Boğazı zorla geçmeye çalışan İngiliz-Fransız ortak donanması ağır kayıplara uğrayarak geri çekildi.
Çok yönlü olan bu planın uygulanması için 1915 yılında İngiliz ve Fransız donanmaları taarruza geçtiler. Önce Şubat 1915’te Çanakkale’nin dış tabyaları topa tutuldu. Ayrıca karaya asker çıkardılar. 18 Mart 1915’te Boğazı zorla geçmeye çalışan İngiliz-Fransız ortak donanması ağır kayıplara uğrayarak geri çekildi.
İtilaf devletleri bu sefer, Gelibolu Yarımadası’nı işgal ederek Boğazlar’a hakim olmak için 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’nın güney kısmına ve Kumkale kıyılarına asker çıkardılar. Bundan böyle Çanakkale muharebelerinin kara savaşları kısmı başlamıştır. Bu ikinci kısımda cereyan eden çarpışmaların kilit ismi genç Tümen Komutanı Mustafa Kemal’dir. Çok çetin ve inatçı bir direniş gücü ile yapılan savunma, düşmana ilerleme imkanı tanımamıştır. 25 Nisan 1915’ten itibaren gelişmeye başlayan düşman harekatına karşı Mustafa Kemal, bu defa 100.000 kişilik ordu karşısında Conkbayırı’nda ve Kireçtepe’de kazandığı zaferle düşman ordusunu yenmiştir.
İtilaf devletleri bu sefer, Gelibolu Yarımadası’nı işgal ederek Boğazlar’a hakim olmak için 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’nın güney kısmına ve Kumkale kıyılarına asker çıkardılar. Bundan böyle Çanakkale muharebelerinin kara savaşları kısmı başlamıştır. Bu ikinci kısımda cereyan eden çarpışmaların kilit ismi genç Tümen Komutanı Mustafa Kemal’dir. Çok çetin ve inatçı bir direniş gücü ile yapılan savunma, düşmana ilerleme imkanı tanımamıştır. 25 Nisan 1915’ten itibaren gelişmeye başlayan düşman harekatına karşı Mustafa Kemal, bu defa 100.000 kişilik ordu karşısında Conkbayırı’nda ve Kireçtepe’de kazandığı zaferle düşman ordusunu yenmiştir.
Düşman bütünü ile Anafartalar’da uğradığı başarısızlık üzerine, geri çekilmeye mecbur kalmış 9 Ocak 1916’da Gelibolu Yarımadası’nı tamamen boşaltmışlardır. Böylece Çanakkale Savaşları emsalsiz bir zafer olarak tarihe geçmiştir.
İnsan kayıpları olarak dünya tarihinde en yüksek kayıplara ulaşılan savaşlardan biridir. Yaklaşık olarak 254.000 Türk, 250.000 yabancı olmak üzere toplam 504.000 kayıpla tarihteki yerini almıştır.
İnsan kayıpları olarak dünya tarihinde en yüksek kayıplara ulaşılan savaşlardan biridir. Yaklaşık olarak 254.000 Türk, 250.000 yabancı olmak üzere toplam 504.000 kayıpla tarihteki yerini almıştır.
Türk ordusunun hesaba katılmayan savaş gücü, direnme azmi ve zaferi, Birinci Dünya Savaşı’nın uzamasına sebep olmuştur. İngiliz belgelerine göre Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesi savaşı 3 yıl uzatmıştır. Tabii ki bunda Çanakkale Muharebelerinin rolü çok büyüktür.
İstanbul ve Boğazlar, maruz kalacakları istiladan kurtulmuşlardır. Dolayısıyla bu zafer, bütün Türk vatanını karşılaşması muhtemel erken bir istiladan kurtarmıştır.
Rusya’nın müttefiklerinden yardım alamaması sonucunda, çıkan Bolşevik İhtilali başarıya ulaşmış, dolayısıyla Kars, Ardahan, Batum’un geri alınması imkanı bulunmuş ve Almanların doğu cephesi zaferle kapanmıştır.
Rusya’nın müttefiklerinden yardım alamaması sonucunda, çıkan Bolşevik İhtilali başarıya ulaşmış, dolayısıyla Kars, Ardahan, Batum’un geri alınması imkanı bulunmuş ve Almanların doğu cephesi zaferle kapanmıştır.
Türk Milletine en büyük kuvvetler karşısında bile zafer kazanabileceği noktasında direnme gücü ve savaş kazanma azmi aşılamıştır. Bu noktadan Çanakkale manevi olarak Millî Mücadelenin kaynaklarından biri olmuştur.
Çanakkale’de yeni Türk devletinin ilk temelleri şuurlu bir şekilde atıldığı gibi, Türk Millî Mücadelesinin baş komutanı ve lideri Mustafa Kemal’in büyük kabiliyetleri de ortaya çıkmıştır. O, Türk Milleti içindeki haklı prestij ve nüfuzunu Çanakkale’de zaferle sonuçlanan savaşlarında kazanmıştır.
İstanbul Anlaşması: (10 Nisan 1915)
İstanbul Anlaşması: (10 Nisan 1915)
İngiliz ve Fransız donanmasının Çanakkale harekatına giriştikleri sırada Rusya, Boğazlar ve İstanbul’la ilgili bazı isteklerde bulundu. 4 Mart-10 Nisan 1915 tarihleri arasında yapılan görüşmeler sonunda İngiliz ve Fransızlar, İstanbul ve Boğazları, Trakya’da Midye-Enez hattının doğusunda kalan arazi ile Gökçeada ve Bozcaada’yı Rusya’ya vaat etti. Buna karşılık Ruslar da İngiltere ve Fransa’nın, Anadolu ve Orta Doğu’daki haklarını tanımayı kabul etti.
Londra Sözleşmesi: (26 Nisan 1915)
Londra Sözleşmesi: (26 Nisan 1915)
26 Nisan 1915’de Londra’da İngiliz, Fransız ve İtalyanlar arasında gizli bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma ile zaten elinde bulunan 12 Ada’da İtalya’ya tam hakimiyet veriliyordu. İngiltere, Fransa ve Rusya, Türkiye’nin Asya’daki topraklarını kısmen veya tamamen paylaştığı takdirde İtalya’nın, Antalya bölgesinden pay almasını kabul ediyorlardı. Bu payın sınırları sonra çizilecekti.
Sykes-Picot Anlaşması: (30 Mayıs 1916)
Sykes-Picot Anlaşması: (30 Mayıs 1916)
İngiliz ve Fransız hükümetleri adına Mark Sykes ve General Picot’nun görüşmelerini yürüttüğü bu anlaşma önerisi 1916 Şubatında İngiltere ve Fransa kabinelerinde onaylanmıştır. Antlaşma 26 Nisan ve 9 Mayıs 1916’da teati edilen belgelerle de imzalanmıştır. 30 Mayıs 1916 tarihinde de İngiltere, Fransa ve Rusya arasında aynı şekilde bir anlaşma yapılmış ve Osmanlı toprakları bu üç devlet arasında paylaşılmıştır.
Bu anlaşmaya göre, Boğazlar, Doğu’da Trabzon’un batısında belirlenecek bir noktaya kadar giden bölge ile Van ve Bitlis’in güneyine doğru Muş, Siirt, Rusya’ya verilecekti.
Ayrıca iki Arap devleti kurulacak, Şam civarında kurulacak olan devlet Fransız korumasına, Bağdat’tan Akabe’ye kadar olan alandaki ise İngiliz korumasına verilecektir. Filistin ise milletlerarası bir bölge olacaktır.
St. Jean De Maurienne Anlaşması (21 Nisan 1917)
İngiltere, Fransa ve Rusya arasında 1916 yılında yapılan anlaşmalardan İtalya haberdar edilmemişti. Müttefikleri arasında bir anlaşma yapıldığını sezen İtalya’nın müracaatı üzerine müttefikler, kesin bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, sadece Osmanlı Devleti’nin paylaşılması hakkında fikir alış verişinde bulunulduğunu söylemişlerdir.
Rusya’da Bolşevik ihtilâlının çıkması üzerine önemi daha da artan İtalya, Anadolu’daki isteklerini de içeren yeni bir anlaşma yapılmasını istemiştir.
Bunun üzerine 19-21 Nisan 1917 tarihlerinde yapılan görüşmelerin ardından İngiltere, Fransa ve İtalya arasında bir anlaşma imzalanmıştır. Buna göre İtalya, 1916 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya arasında yapılan anlaşmaları kabul etmiş ve buna karşılık Antalya, Konya, Aydın ve İzmir bölgeleri kendisine verilmiştir.
Savaşın devam ettiği yıllarda yorgunluğun ilk işaretini Avusturya verdi. Avusturya savaşın başından beri Doğu cephesinde Rusya’nın bütün ağırlığını üzerinde hissetmiş ve tek başına Rusya’ya karşı savaşamadığından, Almanya ve Osmanlı Devleti’nden yardım almıştı. Avusturya, İtalya’ya karşı bile kesin bir zafer kazanamamış, bu cephede de Almanya’dan yardım alarak İtalyanları Caporetto’da yenilgiye uğratabilmişti. Çarlığın yıkılması Avusturya’yı ümitlendirmiş ise de geçici hükümetin savaşa devam kararı vermesi bu ümitleri suya düşürmüştü.
Savaşın devam ettiği yıllarda yorgunluğun ilk işaretini Avusturya verdi. Avusturya savaşın başından beri Doğu cephesinde Rusya’nın bütün ağırlığını üzerinde hissetmiş ve tek başına Rusya’ya karşı savaşamadığından, Almanya ve Osmanlı Devleti’nden yardım almıştı. Avusturya, İtalya’ya karşı bile kesin bir zafer kazanamamış, bu cephede de Almanya’dan yardım alarak İtalyanları Caporetto’da yenilgiye uğratabilmişti. Çarlığın yıkılması Avusturya’yı ümitlendirmiş ise de geçici hükümetin savaşa devam kararı vermesi bu ümitleri suya düşürmüştü.
Öte yandan üçüncü yılından itibaren Almanya için de savaş ağır gelmeye başlamıştı. Doğu cephesinde durumu iyi olmakla beraber, Rusya dize getirilememişti. Batı cephesinde ise, durum her iki taraf için de değişmemekle beraber, yıpratma savaşı Alman kuvvetlerini günden güne eritmekteydi. Üstelik 1917 Nisanından itibaren Amerika da savaşa katılmıştı.
Öte yandan üçüncü yılından itibaren Almanya için de savaş ağır gelmeye başlamıştı. Doğu cephesinde durumu iyi olmakla beraber, Rusya dize getirilememişti. Batı cephesinde ise, durum her iki taraf için de değişmemekle beraber, yıpratma savaşı Alman kuvvetlerini günden güne eritmekteydi. Üstelik 1917 Nisanından itibaren Amerika da savaşa katılmıştı.
Bundan dolayı, Avusturya ve Almanya 1917 yılı yazında, müttefikler nezdinde barış teşebbüslerinde bulundular. Fakat şartlar üzerinde uzlaşma sağlanamadığı için sonuç çıkmadı. Müttefiklerin durumu da pek iyi sayılmazdı. Avrupa cephesi onlar için de parlak değildi. Rusya’da çıkan ihtilal, Sırbistan, İtalya ve Romanya’nın yenilgileri müttefikleri zor durumda bırakacak gelişmelerdi.
Herkesin barış istediği bir dönemde A.B.D. Başkanı Woodrow Wilson barışın düzenini tespit etmek üzere ortaya atılarak, 8 Ocak 1918’de 14 maddelik meşhur prensiplerini açıkladı. Bu prensiplerin mahiyeti kısaca şöyle idi:
Herkesin barış istediği bir dönemde A.B.D. Başkanı Woodrow Wilson barışın düzenini tespit etmek üzere ortaya atılarak, 8 Ocak 1918’de 14 maddelik meşhur prensiplerini açıkladı. Bu prensiplerin mahiyeti kısaca şöyle idi:
Avrupa’da milliyetler esas tutularak siyasi harita ona göre düzenlenecekti. Bu düzenlemelerde bağımsız bir Polonya, Belçika ve Macaristan öngörülüyordu. İşgallerin derhal boşaltılması isteniyor ve küçük devletlerin bağımsızlıkları büyükler tarafından sağlanmalıdır deniyordu.
Wilson prensiplerinin 12. maddesi ise Osmanlı Devleti ile ilgili idi. Buna göre; “Osmanlı Devleti’nin Türklerle meskûn olan kısımlarında Türk hakimiyeti sağlanacak, fakat Türk olmayan milletlere muhtar gelişme imkanları verilecekti. Çanakkale Boğazı devamlı olarak bütün milletlerin gemilerine açık olacak ve bu durum milletlerarası garanti altına konacaktı.”
Wilson prensiplerinin 12. maddesi ise Osmanlı Devleti ile ilgili idi. Buna göre; “Osmanlı Devleti’nin Türklerle meskûn olan kısımlarında Türk hakimiyeti sağlanacak, fakat Türk olmayan milletlere muhtar gelişme imkanları verilecekti. Çanakkale Boğazı devamlı olarak bütün milletlerin gemilerine açık olacak ve bu durum milletlerarası garanti altına konacaktı.”
Rusya’nın Savaştan Çekilmesi ve Brest-Litovsk Antlaşması:
Rusya’nın Savaştan Çekilmesi ve Brest-Litovsk Antlaşması:
Rusya’da İhtilalle iş başına gelen Bolşevik Hükümeti, daha iktidarı ilk ele aldığı gün halka barış yapacağını vaat etmişti. Gerçekten Dışişleri Komiseri Trotsky, 21 Kasım 1917’de Müttefik elçilerine verdiği notalarda bütün cephelerde mütareke yapılmasını istedi. Ayrıca hükümet, Çarlık hükümetinin bütün gizli antlaşmalarını açıkladı. Osmanlı Devleti’ni paylaştıran anlaşmalar da bu suretle açığa vurulmuş oluyordu.
Sovyet Rusya’nın çağrısına Almanya 27 Kasım 1917’de cevap vererek mütarekeye hazır olduğunu bildirdi. 3 Mart 1918’de Brest-Litovsk’da anlaşma imzalandı. Buna göre Sovyetler Polonya, Estonya ve Litvanya’dan çekiliyordu. Buraların geleceği merkezi devletler tarafından tayin edilecekti. Ukrayna, bağımsızlığını ilan etti ve Rusya’da bunu tanıdı.Rusya, Kars, Ardahan ve Batum’u da Osmanlı Devleti’ne geri verdi.
Sovyet Rusya’nın çağrısına Almanya 27 Kasım 1917’de cevap vererek mütarekeye hazır olduğunu bildirdi. 3 Mart 1918’de Brest-Litovsk’da anlaşma imzalandı. Buna göre Sovyetler Polonya, Estonya ve Litvanya’dan çekiliyordu. Buraların geleceği merkezi devletler tarafından tayin edilecekti. Ukrayna, bağımsızlığını ilan etti ve Rusya’da bunu tanıdı.Rusya, Kars, Ardahan ve Batum’u da Osmanlı Devleti’ne geri verdi.
Romanya’nın Savaştan Çekilmesi ve Bükreş Barış Antlaşması:
Romanya’nın Savaştan Çekilmesi ve Bükreş Barış Antlaşması:
1916’da savaşa giren Romanya, almış olduğu yenilgiyle ve Rusya’da ihtilal çıkması üzerine 1918 Mart’ında mütarekeyi kabul etti. 7 Mayıs 1918’de Bükreş Barış Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşma ile Romanya, Almanya ve Avusturya’nın ekonomik nüfuzu altına giriyor, ayrıca Karpatlar’da toprak veriyor ve Dobruca’dan çekiliyordu. Lakin İtilaf Devletlerinin galip gelmeleri bu antlaşmayı hükümsüz kıldı.
Bulgaristan’ın Savaştan Çekilmesi ve Antlaşma İmzalaması:
Bulgaristan’ın Savaştan Çekilmesi ve Antlaşma İmzalaması:
14 Eylül 1918’de Müttefik kuvvetleri Bulgarlara karşı Vardar bölgesinde saldırıya geçince, Bulgaristan ordusu çözüldü ve 29 Eylül 1918’de mütarekeyi kabul ederek savaştan çekildi. Bilahare Bulgarlar 27 Kasım 1919’da Neuilly Antlaşmasını imzaladılar.
Avusturya-Macaristan’ın Savaştan Çekilmesi ve Barış İmzalaması:
Avusturya-Macaristan’ın Savaştan Çekilmesi ve Barış İmzalaması:
Cephelerde yenilen ve içeride isyanlar çıkan Avusturya, 3 Kasım 1918’de İtalyanlarla Villa Gusti’de mütareke imzaladı. Daha sonra 10 Eylül 1919’da Saint Germain Antlaşması imzalandı. Macaristan, Hırvatistan, Çekoslovakya Avusturya’dan ayrıldı. 4 Haziran 1920’deki Trianon Antlaşması ile bağımsız Macaristan kuruldu.
Almanya’nın Mütareke ve Barış İmzalaması:
Almanya’nın Mütareke ve Barış İmzalaması:
Almanya 3 Ekim 1918’den itibaren İsviçre vasıtasıyla müttefikler nezdinde barış girişimlerinde bulundu. Almanya, 11 Kasım 1918’de Rethondes’da mütarekeyi kabul ve imza etti. Daha sonra 28 Haziran 1919’da Versailles (Versay) Barışı imzalandı.
Osmanlı Devleti, Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi ve Filistin-Suriye yenilgileri ile zor durumda kalmıştı. Anadolu her yönden tehdit altına girdiği için, işbaşına gelen Ahmet İzzet Paşa Hükümeti, ülkenin işgale uğramaması ve halkın daha fazla ezilmemesi için mütareke yapmaya karar verip, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’ni imzaladı. Mütarekenin imzalanmasında Wilson Beyannamesinin, Osmanlı Devleti ile ilgili 12.Maddesinin de etkisi olmuştu.
Osmanlı Devleti, Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi ve Filistin-Suriye yenilgileri ile zor durumda kalmıştı. Anadolu her yönden tehdit altına girdiği için, işbaşına gelen Ahmet İzzet Paşa Hükümeti, ülkenin işgale uğramaması ve halkın daha fazla ezilmemesi için mütareke yapmaya karar verip, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’ni imzaladı. Mütarekenin imzalanmasında Wilson Beyannamesinin, Osmanlı Devleti ile ilgili 12.Maddesinin de etkisi olmuştu.
Türk tarafını Bahriye Nazırı Rauf Bey ile Hariciye Nazırlığı Müsteşarı Reşat Hikmet ve Kurmay Yarbay Sadullah Beylerin, İngiliz tarafını ise Akdeniz Filosu komutanı Amiral Calthrope’nin temsil ettiği Mütareke, Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda imzalandı.
Tamamı 25 maddeden ibaret olan anlaşmanın başlıca şartları şöyle özetlenebilir:
Tamamı 25 maddeden ibaret olan anlaşmanın başlıca şartları şöyle özetlenebilir:
Boğazlar açılacak, bu bölgelerdeki istihkamlar müttefikler tarafından işgal edilecek.
İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum halinde, herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecekler (7. madde).
Ermenilere bırakılması düşünülen Doğu Anadolu’daki Vilayat-ı Sitte’de (altı il: Erzurum, Van, Diyarbakır, Bitlis, Harput, Sivas) karşılıklı çıkarsa Anlaşma Devletleri bu bölgeleri de işgal edebilecekler (24. madde).
Tüm haberleşme istasyonları (telsiz, telgraf ve kablo) İtilaf devletlerince denetim altına alınacak.
Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olan birlikler dışında, Osmanlı ordusu terhis edilecek, bütün savaş gemilerine ordunun taşıt, araç-gereç, silah ve cephanesine el konacak.
Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olan birlikler dışında, Osmanlı ordusu terhis edilecek, bütün savaş gemilerine ordunun taşıt, araç-gereç, silah ve cephanesine el konacak.
Osmanlı Devleti’nin elindeki tüm savaş tutsakları (suçlu Ermeniler dahil) serbest bırakılacak, buna mukabil Türk tutsaklar elinde kalacak.
Brest-Litowsk barışından sonra İran ve Kafkasya’ya giren Osmanlı birlikleri derhal 1914 sınırına kadar çekilecek, Anadolu dışındaki Osmanlı birlikleri ise İtilaf devletlerinin en yakın komutanlıklarına teslim olacak.
Tüm liman ve tersanelerden İtilaf devletleri yararlanabilecek.
Tüm liman ve tersanelerden İtilaf devletleri yararlanabilecek.
Müttefiklere mütarekeyi denetlemeleri için kömür, akaryakıt ve benzer kaynaklarda (ülkenin ihtiyaçları karşılandıktan sonra) satın alma kolaylığı sağlanacak.
Demiryolları İtilaf devletleri tarafından denetim altına alınacak.
Yukarıdaki maddelerden açıkça anlaşılacağı üzere, Mondros Mütarekesi bir mütarekeden ziyade tam bir “teslim oluş vesikası” niteliği taşımakla kalmamış, itilaf devletlerinin Osmanlı topraklarını istilasını kolaylaştırmıştır. Böylece Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’na girmenin bedelini çok ağır bir biçimde ödemiştir.
Mondros Mütarekesi’nin Uygulanışı ve İlk İşgaller:
Mondros Mütarekesi’nin Uygulanışı ve İlk İşgaller:
Mütarekenin imzalanmasından hemen sonra İtilaf devletleri, daha önce yaptıkları gizli anlaşmaları vakit geçirmeden uygulamaya koyuldular.İngilizler, mütarekenin imzalanmasının üzerinden 36 saat geçmeden, 1 Kasım 1918’de Musul’un ve az sonra da İskenderun’un teslimini resmen istediler. Bu esnada Musul’da bulunan 6. Ordu Komutanı Ali İhsan Paşa’nın her konuda hassas ve vatanperver mücadelesi maalesef sonuç vermedi. İngilizler, Mütarekenin 7. maddesini ileri sürerek Musul’u işgalde direniyorlardı. Hiç şüphesiz ki, petrolün ekonomik değeri Musul Bölgesini işgal için oldukça fazla cazibeli kılıyordu. 3 Kasım’da ilerlemeye başlayan İngiliz kuvvetleri 3 Kasım 1918’de Musul’a girdi. 9 Kasım’da da İskenderun işgal edildi.
İzzet Paşa Hükümeti her iki bölgede de direniş istememişti. İngiliz işgalleri, güneyde Maraş, Birecik, Urfa bölgelerine kadar genişlemişti. Diğer İtilaf Devletleri de gizli anlaşmalarla kendi paylarına düşen yerleri işgal ettiler.
İzzet Paşa Hükümeti her iki bölgede de direniş istememişti. İngiliz işgalleri, güneyde Maraş, Birecik, Urfa bölgelerine kadar genişlemişti. Diğer İtilaf Devletleri de gizli anlaşmalarla kendi paylarına düşen yerleri işgal ettiler.
Yine İngilizler, Doğu’daki üç sancağın (Kars, Ardahan, Batum) boşaltılmasını istediler. Halbuki bu üç sancakta 300.000 Türk’e karşılık 30.000 azınlık vardı. 9. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa kış aylarında bu bölgedeki uzun yürüyüşlerin zorluğu, yiyecek, malzeme ve cephanenin taşınma güçlüğünün yanı sıra ordunun elindeki silahları, Ermeni komitacılarının tehdidi altında bulunan Müslüman ahaliye dağıtmak için karara direndi ancak 24 Aralık’ta İngiliz tümeni Batum’a çıktı. 31 Ocak 1919’da Kars işgal edildi. Yakup Şevki Paşa ise Malta’ya sürgüne gönderildi.
Boğazlar içinse 6 Kasım’da gelen İngiliz heyeti teslim işlemine başladı. 13 Kasım 1918’de müttefik donanması (122 İngiliz, 12 Fransız, 17 İtalyan, 4 Yunan savaş gemisinden müteşekkil) Dolmabahçe önünde demirledi. 15 Kasım’da gemilerin sayısı 167’ye yükseldi. Çoğu İngiliz birliklerinden oluşan çeşitli muharip sınıflara mensup 3.500 kişilik bir kuvvet, şehrin muhtelif yerlerine çıkarıldı.
Boğazlar içinse 6 Kasım’da gelen İngiliz heyeti teslim işlemine başladı. 13 Kasım 1918’de müttefik donanması (122 İngiliz, 12 Fransız, 17 İtalyan, 4 Yunan savaş gemisinden müteşekkil) Dolmabahçe önünde demirledi. 15 Kasım’da gemilerin sayısı 167’ye yükseldi. Çoğu İngiliz birliklerinden oluşan çeşitli muharip sınıflara mensup 3.500 kişilik bir kuvvet, şehrin muhtelif yerlerine çıkarıldı.
Görüldüğü gibi İtilaf devletleri, Türk topraklarını çeşitli bölgelerden istila ediyorlardı. Mondros Mütarekesi’nin hükümlerini uyguladıklarını ileri süren itilaf devletleri bu davranışlarıyla, yıllardan beri yaptıkları hesapları, Anadolu ve Türklük için düşünce ve niyetlerini açık bir şekilde gösteriyorlardı.