Allah, kıyamet gününde insanlara dünya hayatında yaptıkları şeylere göre karşılıklarını verecektir. Şöyle buy-rulur: "O güny Allah onlara kesinleşmiş cezalarını verecektir. Allah'ın apaçık hak olduğunu bileceklerdir." (Nur 25)
Diğer bir ayette: "Kim ortaya bir iyilik koyarsa ona on katı verilir. Ortaya bir kötülük koyan ise ancak misliyle cezalandırıhrp, onlara haksızlık yapılmaz. (En'am 160) buyurulur. Başka bir ayette de: "Allah'a döneceğiniz ve sonra haksızlığa uğramadan herkesin kazancının eksiksiz verileceği günden korkunuz." (Bakara 281) buyurulur.
Ebu Zerr'den naklen bir hadis-i kutside Peygamberimiz şöyle buyurur: "Ey kullarım! Sadece sizin amelleri-nizdir ki ben, olanı sizin için sayar, size karşı korur, saklar, sonra da onları size tastamam veririm. Onun için her kim hayır bulursa hemen Allah'a hamdetsin. Her kim bundan başkasını bulursa ancak kendi nefsini kötülesin." (Müslim-Birr 55)
Amellerinde karşılıkları, adil bir sorgulamadan sonra olacaktır. O gün insanlar Rabblerine arz olunurlar ve kendi amel defterlerini okuyarak yaptıkları işleri öğrenmiş olurlar. Arz hakkında Allah Teala şöyle buyurur: "İşte o gün olacak olur, kıyamet kopar. Gök yarılır; o gün düzen bozulur. Melekler onun çevresindedirler. O gün Rabbi-nin arşını onlardan başka sekiz tanesi yüklenir. Ey İnsanlar! O gün siz huzura alınırsınız, hiçbir şeyiniz gizli kalmaz." (Hakka 15-18)
Başka bir ayette de: "Dizi dizi Rabbine sunulduklarında onlara; and olsun ki.sizi ilk defa yarattığımız gibi bize geldiniz." buyrulur. (Kehf 48)
Amel defterleri ve insanın onu okuması hakkında da şöyle buyurulur: Her insanın boynuna, işlediklerini dolarız ve kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız. "Kitabını oku, bugün, hesap görücü olarak sana nefsin yeter." (İsra)
Diğer ayetlerde de şöylebuyurulur: "Yeryüzü Rabbi-nin nuruyla aydınlanır, kitab açılır, Peygamberler ve şahitler getirilir ve onlara haksızlık yapılmadan, aralarında adaletle hüküm verilir. Her kişiye, işlediği ödenir. Esasen Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir. İnkar edenler, bölük bölük cehenneme sürülür. Oraya vardıklarında kapıları açılır, bekçileri onlara: "Size içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi?" derler. Onlar: "Evet geldi." derler. Lakin azab sözü inkarcıların aleyhine gerçekleşir. Onlara: "Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin, böbürlenenlerin durağı ne kötüdür!" denir. Rabblerine karşı gelmekten sa-kınanlar,bölük bölük cennete götürülürler. Oraya varıp da kapıları açıldığında, bekçileri onlara: "Selâm size, hoş geldiniz- Temelli olarak burayagirin." derler. Onlar: "Bize verdiği sözde duran ve bizi bu yere varis kılan Allah'a hamd olsun. Cennette istediğimiz yerde oturabiliriz. Yararlı iş işleyenlerin ecri ne güzelmiş!" derler. Melekleri, arşın etrafını çevirmiş oldukları halde, Rabblerini hamd ile överken görürsün.Artık insanların aralarında adaletle hükümolunmuştur. "Övgü âlemlerin Rabbi olan Allah içindir." denir. (Zümer 69-75)
Başka bir ayette de şöyle buyurulur: Amel defteri ortaya konunca, suçluların,onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün. "Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük birşey bırakmadan hepsini saymış!" derler.İşlediklerini hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez. (Kehf 49)
Diğer birkaç ayette de şöyle buyurulur: Ey İnsanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalar-sın,sonunda O'nakavuşacaksın. Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner. Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum." diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer. Çünkü O, dünyada, adamlarının yanında zevk içindeydi. Zira o, bir daha dirilip dönmeyeceğini sanmıştı. Bilinki, Rabbi onu şüphesiz görmekteydi." (İnşi-rak 6-15) "Amel defterleri açıldığı zaman." (Tekvir 10)
İşte bu amel defterleri veya kitablari insanın dünyada işlediği iyi veya kötü şeyleri meleklerin yazmasıyla bir araya gelir. Bu konudaki ayetlerde şöyle buyurulur: "Sağında ve solunda,onunla beraber oturan iki alıcı yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zabte-derler. (3) Bu kitabımız gerçekten sizin aleyhinize ko-nuşuyor.Biz yaptıklarınızı şüphesiz birbir kaydediyorduk. (Casiye: 29) Oysa,yaptıklarınızı bilen, değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler," (İnfitar: 10-12)
Allah kullarını amellerine, sözlerine ve itikadlanna göre kıyamet gününde hesaba çekecektir. Hesaba çekme-konusunda Allah'u Tealâ şöyle buyurur: "İşte bu hesap günü için, size söz verilenlerdir." (Sâd 53)
Diğer bir ayette şöyle buyurulur: "Doğrusu Allah yolundan sapanlara, onlara bu hesap gününü unutmalarına karşılık büyük azab vardır." (Sâd: 26)
Başka bir ayette de şöyle buyurur: "İçinizdekİni açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder." (Bakara: 284)
Allah'u Tealâ kıyamet gününde insanların hepsini birden, herhangi bir vasıta olmaksızın hızlı bir şekilde hesaba çekecektir. Bu konuda şöyle buyurur: Bu gün herkese, kazandığının karşılığı verilir. Bu gün haksızlık yoktur. Doğrusu Allah, hesabı çabuk görendir. (Gafir: 17)
Buhari, Müslim ve Tirmizî'de Adiyy b.Hatem'den nakledilen bir hadiste Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: "Sizlerden her bir kimseyle Allah Tealâ (kıyamet gününde) muhakkak konuşacaktır. Öyle ki; Allah ile kendisi arasında hiçbir tercüman bulunmaz. Bu halde o kimse sağ tarafına bakar, gönderdiği amellerden başka hiçbir şey göremez. Sol tarafına bakar, önceden işleyip gönderdiği amellerden başkasını göremez. Önüne bakar, yüzünün karşısında ateşten başka birşey göremez. Binaenaleyh sizler, bir tek hurmanın yarısı ile de olsa (tasadduk ederek) ateşten korunun." (Müslim: Zekat 67)
herlerini anlatacaktır." ayetini okuyup, sonra: Yerin haberlerinin ne olduğunu biliyor musunuz? diyesorar. Ashab da: Allah ve elçisi daha iyi bilir, derler. Bunun üzerine Rasûlullah: "Yerin haberleri,kendi üzerinde işlenen amellere, kulun ve ümmetin aleyhine şahidlikyap-ması, "şu gün şunu yaptı, bugün bunu yaptı." demesi-dir. İşte yerin haberleri bunlardır. (Tirmizi: Kıyamet)
Kıyamet gününde insanın organları da dünyada yapılan işler hakkında şehadette bulunur. Allah Teala şöyle buyuruyor: "Kendi dilleri, elleri ve ayakları, yapmış olduklarına şahitlik ettikleri gün, onlar,büyük azaba uğrayacaklardır. O gün Allah onlara, kesinleşmiş cezalarını verecektir. Allah'ın apaçık Hak olduğunu bileceklerdir." (Nur: 24-25)
Diğer bir kaç ayette de şöyle buyurulur: "Allah'ın düşmanları o gün cehenneme sürülürler. Hepsi bir aradadırlar. Sonra oraya varınca, kulakları, gözleri ve derileri, yaptıkları hakkında, onların aleyhinde şahitlik ederler. Derilerine: "Aleyhimize niçin şahitlik ettiniz?" derler. "Bizi, herşeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi önce yaratan O'dur. Ve O'na döndürülüyorsunuz." cevabını verirler. Siz, gözleriniz, kulaklarınız ve derilerinizin aleyhinize şahitlik edeceğinden korkarak günah işlemekten çekinmiyordunuz. Hayır! Siz yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz. (Fusulet: 19-22)
Kıyamet gününde hesaba çekilme konusunda insanların durumları birbirinden farklıdır. Onlardan bazılarının amel defterleri sağ elinden verilir ve kolay bir şekilde hesaba çekilir. Bu şu şekilde olur: İnsan dünyada yaptığı işleri Allah'a arzeder, Allah da onun yaptığı kötülükleri görür. Fakat Allah'tan başka hiç bir kimse o kötülükleri bilmez. Sonra Allah,amel defterindeki kötülükleri rahmeti ile Örter ve af'eder. Ona azab etmez ve o kişide Cennete girerek kurtulanlardan olur. Bu konuda Allah Teala şöyle buyuruyor:
"Kitabı sağ elinden verilen alın kitabımı okuyun, doğrusu bir hesaplaşma ile karşılaşacağımı umuyordum." der. Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedir. (Hakka: 19-23)
Diğer ayetlerde de şöyle buyurulur: Ama tartılanı ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır. (Kana: 6-7)
Bir gün Abdullah b. Ömer'e: "Râsulullah'ı NECVÂ hakkında söz söylerken nasıl işittin?" diye sordular. İbn-i Ömer de dedi ki: "Ben Rasûlullah'dan işittim şöyle buyu-ruyordu: "Mü'min kıyamet gününde Azız ve Celîl olan Rabbine yaklaştırılır. Hatta Allah onun üzerine şefkat kanadını koyar da (gizlice) ona bütün günahlarını söyler, Rabbi kuluna: "Sen şu günahı tanıyor musun? der. Kul: Ey Rabbim! Tanıyorum, diye ikrar eder. Allah (Ey kulum!) Ben senin aleyhindeki bu günahları dünyada iken halktan gizledim. Bu gün de senin lehine bunları affediyorum, buyurur. Daha sonra mü'mine iyiliklerinin yazılı olduğu sayfa verilir. Kafirlere ve münafıklara gelince onlar, birçok halkın gözleri önünde "Bunlar... Allah'a karşı yalan söyleyen kimselerdir" diye çağırılıp ilân edilirler." (Müslim Tevbe/ 52)
Kıyamet gününde bazı insanlara da amel defterleri solundan veya arkalarından verilir. Bu kişiler çok zor bir hesaba çekilirler. Öyle ki her küçük ve büyük günahın hesabım verirler. Bu kişiler için hiçbir özür kabul edilmez.
Sonra da bunlar diğerleri gibi helak olurlar.
Bu konuda Allah Teala şöyle buyurur: "Fakat kitabı solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilme-seydi! Keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Bu iş keşke son bulmuş olsaydı! Malım bana fayda vermedi, gücüm de kalmadı." der. İlgililere şöyle buyurulur: "Onu ahn,bağlayın. Sonra cehenneme yaslayın.". (Hakka: 25-31)
Diğer ayetlerde de şöyle buyurulur: "Ama amel defteri arkasından verilen kimse: "Mahvoldum." diye bağırır. Ve çılgın alevli cehenneme girer." (İnşikak: 10-12) "Tartıları hafif gelenler ise, onların yeri bir çukurdur. O çukurun ne olduğnu sen bilir misin? O kızgın bir ateştir." (Karia: 8-11)
Burada şunu da belirtelim ki Peygamberimizin ümmetinden olan bir grup irisan, cennete hiç hesaba çekilmeden ve en küçük bir azabı tatmadan gireceklerdir. Bu konuda Müslim'de Ebu Hureyre'den naklen şu hadis vardır: Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Ümmetimden yetmişbin kişi cennete hiç hesaba çekilmeden girecektir." (Müslim: İman/ 370) 73
Peygamberimizin Kevser Havuzu
Kıyamet gününde Peygamberimizin bir havuzu olduğu konusundaki hadisler, tevatür derecesine ulaşmaktadır. Bu konuda otuz küsur sahabi rivayette bulunmuştur. Havuz hakkında rivayet edilen hadisler özetle şu şekilde olduğu anlaşılmaktadır. Bu büyük bir havuz olup cennet nehirlerinden bir nehir ile dolmaktadır. Sütten daha beyaz olup, kardan daha soğuk, baldan daha tatlı, miskden daha güzel kokuludur.
Bu havuz, çok geniş olduğundan herbir köşesinden diğeri, biraylık yol mesafesindedir.Bazı hadislerde bu havuzdan bir kere içen kişinin bir daha ebedi olarak susama-yacağı belirtilir. Kendisini hiçbir şeyin aciz bırakamayacağı ulu yaratıcı Allah'ı (cc) her türlü noksanlıktan tenzih ederiz.
Peygamberimizin havuzu hakkında gelen hadislerden bazıları şunlardır: Buhari ve Müslim'de Sehl b. Saâd'den nakledilen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Ben Kevser havuzuna ilk erişeniniz olacağım. Bana uğrayan kimse ondan içer. Ondan içince de asla susa-maz. Bir takım topluluklar bana gelecekler ki ben onları tanınm,onlarda beni tanırlar. Sonra benimle onlar arasına girilir. (Onlara engel olunur.). Ben; "Onlar benim ashabımdır." derim. Bana: "Onların senden sonra neler yaptıklarını biliyor musun? denilir. Bunun üzerine ben de: "Benden sonra dinini değiştirenler (havuzdan) uzak olsunlar" derim. (Müslim Fazail/ 29)
Buhari ve Müslim'de de Abdullah b. Ömer'den nakledilen bir hadisde Peygamberimiz şöyle buyurur: "Benim havuzumun bir kenarı bir aylık yoldur. (Havuzu mçok geniştir.). Suyu sütten daha beyaz, kokusu miskden daha güzel, kadehleri de gökteki yıldızlardan daha çoktur. Ondan bir kere içen bir daha ebediyen susamaz. "(Tirmizi: Kıyamet/ 14-15)
Yine sahih hadislerde belirtilmiştir ki, her Peygamberin bir havuzu olacak ve oradan ümmetine mahşerden sonra su içirecektir. Peygamberimizin havuzu ise diğer peygamberlerin havuzlarına göre en büyüğü, en tatlısı, ve ge-leni de en çok olacak olan havuzdur. Havuz, mizandan Öncedir. 74
Dostları ilə paylaş: |