Çarlık Rusyası'nda asgari program, tarihsel ve bilimsel bir zorunluluktu. Marksistler tarafından savunuldu, formüle edildi, uğruna mücadele edildi ve devrimin gelişme seyri içinde aşıldı. Bazıları dayanaksız dedikodulara dayanarak, Lenin’in Nisan’dan sonra yanılgısını anladığını ve asgari-azami program ayrımını terkettiğini söylerler. Temelsiz dedikodulardır bunlar. Lenin’in(174)neyi nasıl anladığını, öteki herşey bir yana, 1919 tartışmalarından, demin aktardığım parçadan da görüyoruz. Lenin kongre önünde ve bizzat program sorunu üzerine konuşuyor, dahası var, bizzat asgari program üzerine konuşuyor. Olayın tarihsel ve dolayısıyla bilimsel mantığı çok açık bir biçimde ortaya konuluyor bu konuşmada. Aynı konuda Kautsky ile ünlü polemiğine, Ekim Devrimi’nin 4. yılındaki konuşmasına ve devrim sonrasına ait daha başka önemli yazı ve konuşmalarına da bakılabilir.
Bu sorunlar üzerinde belki gereğinden fazla durduk, fakat mevcut düşünsel kargaşa ve karışıklık gözönüne alındığında bu gerekliydi, daha da gereklidir.
Nadir: Tartışmanın burasında ben program yapısına ve unsurlarına ilişkin olarak ortaya çıkan tabloyu özetlemek istiyorum. Yoldaşın konuşmasından hareketle aldığım notlara göre, program yapısıyla, onun temel ve alt bölümleriyle ilgili şöyle bir tablo çıkıyor ortaya.
1- Teorik bölüm: Kapitalizm, emperyalizm, temel ilkeler ve nihai hedef vb...
4- İşçi sınıfının ya da emeğin korunmasına ilişkin önlemler bölümü;
5- İşçi sınıfı hareketi içindeki sapmalara karşı mücadele bölümü;
6- Kurulu düzene karşı muhalefet hareketlerine ilişkin tutumun ilkesel çerçevesi;
7- Ve duruma göre, tarım sorunu ile ulusal soruna ilişkin özel alt bölümler...
Cezmi: Fakat temelde iki bölümden oluşuyor.
Cihan: Temelde iki bölümden oluşuyor yoldaş, güzel söyledin. Bir teorik bölüm, kapitalizmden sosyalizme tarihsel geçi(175)şin genel bilimsel mantığı ve bu geçişin izah edilmesi çerçevesinde temel marksist ilkelere de açıklık kazandırılması. O bölümü somut olarak ele aldığımızda bu temel ilkelerin buradan nasıl çıktığını da somut olarak göreceğiz. İkinci bölüm ise proletarya devrimi programından oluşuyor; burjuvazinin devrilmesi, siyasal iktidarın proletarya tarafından ele geçirilmesi, ilk elden uygulanacak temel sosyalist siyasal, iktisadi ve kültürel önlemler toplamı, bu bölümün esas kapsamını oluşturuyor. Öteki herşey, yani sözü edilen bir dizi alt bölüm bu iki bölümün uzantısı ve tamamlayıcısı olacak.
Cihan:Bir parti kongresindeyiz, çalışmalarımızın sonunda partimizin kuruluşunu ilan edeceğiz. Devrimci bir partinin herşeyden önce bir programla varolabildiğini biliyoruz. Devrimci bir parti siyaset sahnesine herşeyden önce bilimsel temellere oturan devrimci bir programla çıkar. Zira programında kendi ilkelerini, temel amaçlarını, bu amaçlara ulaşmanın yol ve yöntemlerini ortaya koyacak, bunu dosta düşmana ilan edecektir. Engels’in sık sık tekrarladığımız güzel sözleriyle, dostun düşmanın gözü önünde göndere bir bayrak çekilecektir ve parti hakkında bu bayrağa bakılarak bir ilk hüküm verilecektir.
11 yıllık bir siyasal hareketiz; oturmuş bir ideolojik kimliğimiz, temel meseleler üzerine görüşlerimiz var. Burada yeni(179)bir ideolojik kimlik beyanında bulunmayacağız. Temel meseleler üzerine belki çok yeni açıklıklar da ortaya koymuş olmayacağız. Fakat yine de, sağladığımız ideolojik birikimin bir program formunda ifade edilmesi, temel ilke ve amaçlarımızın bir program çerçevesinde ortaya konulması, partili konum ve kimlik iddiasının en temel gereği olacak, apayrı bir anlam taşıyacaktır. Kuruluş kongresinin program üzerine yapacağı çalışmanın önemi herşeyden önce buradan gelmektedir.
İkincisi; devrimci bir parti programı kurulu düzene ve egemen sınıfı karşı bir savaş ilanıdır. Ortaya devrimci bir program koymak, mevcut toplumun çözümsüzlüklerine karşı devrimci bir çözüm platformu sunmak ve bu temel üzerinde bir savaş ilan etmek demektir. Bir parti programı dostun-düşmanın önünde göndere çekilmiş bir bayraksa eğer, düşmana karşı bu bayrak altında savaşılacak, temel hedeflere bu bayrak altında yürünecektir. Programın ikinci önemli yanı budur, buradan gelmektedir. Programı bu savaşçı kimliği ile, bu militan kimliği ile, kurulu düzene ve egemen sınıfa savaş ilan eden bu yönü ile de kavramak durumundayız.
Üçüncüsü; bir program, bu ilk iki temel özelliğinin de bir gereği olarak, bir partinin üzerinde yükseldiği, parti güçlerinin üzerinde kenetlendiği, kendi irade ve eylem birliklerini ifade ettikleri, bu birliği pekiştirdikleri bir zemindir. Bu demektir ki, irade ve eylem birliğimiz programımız temeli üzerinde yeni bir kuvvet kazanacak, perçinlenecektir. Program, birliğimizin gerçek temeli ve harcı olacak, bizi birbirimize kenetleyen sağlam ve kuvvetli bir bağ olacaktır. Programla birlikte, çevreciliğin kalıntıları yeni bir darbe yiyecek, gerçek partili kimlik dönemi başlayacaktır. Zira bizi bir araya getiren ve bir arada tutan en temel bağ artık program bağı olacaktır.
Bu noktaların her birini derinlemesine kavramak apayrı bir önem taşımaktadır. İlkeleri ve amaçları olmayan devrimci bir parti düşünülemez. Kurulu düzene karşı savaş ilan etmeyen bir(180)devrimci parti düşünülemez. Kendi birliğini programla yoğurmamış, düşmanın önünde ilan ettiği programını kendi birliğinin harcı haline getirmemiş bir parti düşünülemez. Programımızı bütün bu yönleriyle kavramak ve bu çerçevede program sorununu çok önemsemek durumundayız.
Program bilinci: Eylem kılavuzunu önemsemek Yaptığım bu son vurguyla program bilincine de gelmiş oluyorum. Ön tartışmalarda da üzerinde enine boyuna durulduğu gibi, bir program bilinci oluşturmak, bugün bizim en temel sorunumuzdur. Bu birkaç bakımdan önemlidir.
Birincisi; genel olarak tarihe baktığımızda, kimi durumlarda programların özel bir önem taşıyamayabildiğini de görüyoruz. Türkiye sol hareketinin bir program geleneği, bir program bilinci yoktur diyoruz. Ama genelde Marksizm adına ortaya çıkmış olan partilerin de birçok durumda program sorununda yeterli hassasiyetle hareket etmediklerini, zamanla bunu yitirdiklerini görüyoruz.