(öltüg, bardıgız) Uygurcada hiç görülmez. Uygurcada 2. şahıslarda daima ŋ
sesi vardır: keltiŋiz (Hamilton: 1998: 12).
-
Uygurcada, Köktürkçede bulunmayan -yUk ekli görülen geçmiş
zaman vardır: tüşe-yük men "düş gördüm", ba-yuk sen "bağladın", kel-yük ol
"geldi", karı-yuk biz "ihtiyarladık", ugra-yuk siz "kastettiniz" (Gabain 1988:
81). -yUk eki, Sıfat-fiil işlevinde de kullanılır: önme-yük usik ekşer "hatıra
gelmemiş olan harf ve heceler" (Arat 1965: 106).
-
Köktürkçede gelecek zaman -DAçI eki ile yapılırken Uygurcada -
gAy ile yapılır: ölgey men, barmagay sen "gitmeyeceksin" (Hamilton 1998:
20), ölgey (Hamilton 1998: 39), birgey biz "vereceğiz" (Hamilton 1998: 21),
kılgay siz (Hamilton 1998: 19), bolgay sizler "oloacaksınız" (Ş.Tekin 1976:
68), akgay men (Arat 1965: 112). -DAçI eki Uygurcada Sıfat-fiil işlevinde
kullanılmaya devam etmiştir: ukıtdaçı maytrısimit "öğreten maytrısimit"
282 Ahmet B. ERCİLASUN
(Ş.Tekin 1976: 40), kutrultaçı tınlıglar "kurtulacak yaratıklar" (Ş.Tekin 1976: 45), uçdaçı kuşkıalar "uçuşan kuşçuklar" (Arat 1965: 66).
-
-sAr eki Köktürkçede zarf-fiil eki olarak kullanılmaktaydı; henüz
şart kipi oluşmamıştı. Uygurcada ise —sAr ekinden sonra şahıs zamirlerinin
kullanılmasıyla şart kipi oluşmuştur: barsar men "gitsem" (Hamilton 1998:
27), sımdasar sen "tembellik edersen" (Arat 1965: 122), tegser siz "ulaşırsa
nız" (Hamilton 1998: 29).
-
Uygurcada, Köktürkçede bulunmayan gereklik biçimleri vardır. -
gU(lUk) (kergek) ile: saklangu ol "korunmalıdır", tigü kergek
"söylenmelidir", sakıguluk "korunmalı" (Gabain 1988: 83). -mlş kergek ile:
ukmış kergek "kavramak gerek"(Ş.Tekin 1976: 49), ayıtmış kergek "sormak
gerek" (Ş.Tekin 1976: 89).
-
Uygurcada, Köktürkçede bulunmayan-(X)gll Sıfat-fiil eki vardır: ö-
gli "düşünen" (Hamilton 1998: 12), aç-ıglı "açan", yarut-uglı "parlatan"
(Gabain 1988: 236), ti-gli "denilen" (Arat 1965: 120).
-
Gelecek zaman Sıfat-fiil eki olarak Köktürkçede -sIk kullanılırken
Uygurcada -gUlUk/ -gUlUg eki kullanılır: ukgulug törüler "bilinmesi ge
rekli kanunlar" (Ş.Tekin 1976: 60), tuyguluk bügülük yol "duyulacak, biline
cek yol", olurguluk orun "oturulan yer" (Gabain 1988: 56-57), bulgulug
edler "elde edilmesi gereken mallar" (Ş.Tekin 1976: 60).
Köktürkçe ile Uygurca arasındaki ses ve biçim farklılıklarının bir kısmı iki bölgede de görülen, fakat kullanımlarında farklılıklar bulunan özelliklerdir. Söz gelişi üç türlü yükleme hâli eki iki bölgede de vardır; fakat Uygurcada kullanım düzeninde bir farklılık oluşmaya başlamıştır. Bazı farklılıklar ise Uygurcanın bütün yazılı metinlerini kapsamamakta; mevziî kalmaktadır. ı sesinin genişlemesi bu kabildendir. Köktürkçede görülmeyip Uygurcada görülen özelliklere ise Köktürkçenin sınırlı metinleri dolayısıyla şüpheyle bakılabilir. Söz gelişi -(X)gll Sıfat-fiil eki veya -gU ile yapılan gereklik biçimleri pekalâ Köktürkçede kullanılmış, fakat sınırlı sayıdaki metinlere yansımamış olabilir. Yukarıdaki maddeler içinde önemli olan farklılıklar şunlardır: 1) n sesinin n veya y olması, 2) b sesinin w olması, 3) -lAr çokluk ekinin yaygınlaşması, 4) Ünsüzle biten kelimelerde de ilgi hâli ekinin -nlŋ biçiminde olması, 5) çıkma hâli eki olarak -Dın'ın görülmesi, 6) Gelecek zamanda -DAçI yerine -gAy kullanılması, 7) -sAr ekinin şahıslara bağlanmasıyla şart kipinin oluşması. Bu özellikler Uygurcadan sonraki dönemlerde de büyük ölçüde görülecektir.
TÜRK DİLİ TARİHİ 283
2.3.3. SÖZ VARLIĞI
Morris Swadesh'in 100 temel kelimesinin Uygurcadaki karşılıkları şöyledir.
-
ad: ad/at 51. kalp/yürek/gönül: yürek/köŋül
-
ağaç: ıgaç/sögüt 52. kan: kan
-
ağız: agız 53: kara: kara/karagu
-
ak: ak/ürüŋ 54. karaciğer: bagır
-
ateş/od: ot 55. karın: karın/kurugsak/böksig
-
ay (gök cismi): ay 56. kemik: süŋük
-
ayak: adak 57. kıl/tüy: kıl/tü/tük
-
balık: balık 58. kızıl: kızıl
-
baş: baş 59. kim: kim
-
ben: men 60. kişi: kişi
-
bilmek: bilmek . 61. kök: yıltız/tüp
-
bir: bir 62. köpek/it: it/ıt
-
bit: bit 63. kulak: kulak/kulgak/kulkak
-
biz: biz 64. kum: kum
-
boynuz: müyüz/müŋüz/miŋiz 65. kuru: kurug/kurkag
-
boyun/boğaz: boyun/boguz 66. kuş: kuş
-
bu: bu 67. kuyruk: kudruk
-
bulut: bulıt/bulut 68. küçük: kiçig
-
burun: burun 69. kül: kül
-
bütün/her: bütün/kamag/alku 70. ne: ne/neme
-
büyük/ulu: bedük/ulug 71. o: o/ol
-
çekirdek/tohum: urug 72. oturmak: olurmak/olgurmak
-
çok: üküş/kop/telim 73. öldürmek: ölürmek
-
dağ: tag 74. ölmek: ölmek
-
değil/yok: ermez/yok 75. saç: saç
-
demek: timek/aymak 76. sarı: sarig
-
deri: teri/koguş 77. sen: sen/sin
-
dil: til/tıl 78. sıcak: ısıg/isig/yilin
-
diş: tiş 79. soğuk: sogık/tumlıg
284 Ahmet B. ERCİLASUN
-
diz: tiş 80. su: suw/sub/sug
-
dolu (boş olmayan): tolı/tolu 81. şişman: şiş/şiş
-
duman: tuman/tütün 82. taş: taş
-
durmak (ayakta): turmak 83. tırnak/pençe: tırŋak/tıŋrag
-
dünya/yeryüzü: yir/yirtinçü 84. uçmak: uçmak
-
el: elig 85. uyumak: udımak
-
erkek: er/erkek 86. uzun: uzun
-
et: et 87. vermek: birmek
-
gece: tün/kiçe 88. yemek:- yimek/aşamak
-
gelmek: kelmek 89. yağmur: yagmur/yamgur
-
göğüs/meme: kögüz/kögüs/emig90. yanmak/yakmak:
köymek/köydürmek
-
görmek: körmek 91. yaprak: yapırgak/yapırkak
-
göz: köz 92. yatmak: yatmak
-
güneş/gün: kün/kuyaş 93. yeni: yaŋı
-
ısırmak: ısırmak 94. yeşil: yaşıl
-
içmek: içmek 95. yıldız: yultuz/yulug
-
iki: iki 96. yol: yol/oruk
-
işitmek: işitmek/eşidmek 97. yumurta: yumurtga
-
iyi: edgü 98. yuvarlak/değirmi:
tegirmi/yumgak
-
kabuk: kasık 99. yürümek: yorımak/yürmek
-
kadın: tişi/katun/yutuz 100. yüzmek (suda): üzmek
Görüldüğü gibi Eski Uygurcanın temel söz varlığı bugünkü Türkçeyle hemen hemen aynıdır. Farklar, kök/yıltız, yanmak/köymek, çok/üküş, gece/tün, kabuk/kasık, kemik/süŋük gibi birkaç kelime ile sınırlıdır. 100 temel kelimeden Köktürkçede rastlanabilen 64 kelime de Uygurcadakilerle tamamen aynıdır. Swadesh'in listesinde olmayan itmek(düzenlemek), kılmak, yaratmak, almak, kötürmek (yukarı kaldırmak), tutmak, urmak, tegmek, açmak, kirmek, kigürmek (sokmak), taşıkmak (çıkmak), barmak (gitmek), sürmek, sökmek, bamak (bağlamak), sımak (kırmak), bıçmak, basmak, başlamak, ıdmak (göndermek), keçmek, aşmak, adırmak(ayırmak), adrılmak, yükünmek (eğilmek), yanmak (geri dönmek), inmek, tüşmek, binmek, togmak, törümek, yaşamak, tirilmek, açmak (acıkmak), todmak (doymak), agrımak, umak (muktedir olmak), ömek (düşünmek), bilmek, samak (dü-
TÜRK DİLİ TARİHİ 285
şünmek, istemek, saymak), tilemek, sebinmek, kızmak, tuymak (hissetmek), korkmak, ögmek, konmak, bolmak (olmak), ermek (olmak), kalmak, konmak, yagmak, yaramak, yokadmak (yok olmak), öd, kün (gün), küntüz, taŋ, ay, yıl, yaz (ilkbahar), yay (yaz), küz, kış, yan, ortu, yokaru, kodı (aşağı), iç, taş (dış), uç, yış (orman, yayla), yazı (ova), töpü (tepe), ögüz (ırmak), köl (göl), taluy (deniz), kar, altun, kümüş, temir, kömür, at, adgır (aygır), yılkı, buka (boğa), iŋek, koń (koyun), tebi (deve), böri (kurt), kaŋ (baba), ög (anne), kız, ogul, oglan, eçi (ağabey), ini (küçük erkek kardeş), siŋil (kızkardeş), ata, apa (ecdat), bod (boy), bodun (halk, millet), tirig, ölüg, semiz, tüz, yalgan, küç, erk, umug (umut), ubut (utanma), bilig, bilge, biligsiz, alp, buŋ (sıkıntı), yabız, yablak (kötü), kü (ses, ün), külüg (ünlü), yaŋılmak, bulgak (karışıklık), eb, bark, tam (duvar), kapıg, eşük, oçuk (ocak), iş, aş, azuk, ton, kedim (elbise), atlıg (atlı), yadag (yaya), kul, küŋ (cariye), sü (asker, ordu), sülemek, ok, kılıç, ya (yay), süŋüşmek (savaşmak), sançmak (batırmak), yagı, kan (han), kagan, katun, ilig (hükümdar), beg, yabgu, tarkan, bitimek (yazmak), bitig, bediz (süs, resim), bedizçi, Teŋri, Umay, ıduk (kutsal), yog (cenaze töreni), kalın, yogun, yinçge, egri, tüz, agı, uçuz vb. günlük hayatla ilgili kelimeler de Köktürkçe ile Uygurcada tamamen aynıdır.
Söz varlığı bakımından Köktürkçe ile Uygurcayı birbirinden ayıran alan dindir. Uygurcada bulunan Manicilik ve Burkancılıkla ilgili kelimeler tabiatıyla Köktürkçede yoktur. Uygurca bu dinlerle ilgili kavramları ya alıntılarla ya da Türkçe kökenli kelimelerle karşılamıştır. Sanskritçe, Çince, Soğdakça ve seyrek olarak Toharcadan alıntılanan kelimeler çoğunlukla Türkçenin yapısına uydurulmuştur. Ancak Uygurlar, dinî kavramlar için Türkçe kelimeler kullanmayı, alıntılamaya tercih etmişlerdir. Türkçe kelimeler, birleştirme ve türetme yoluyla yapıldığı gibi, mevcut kelimelere yeni anlamlar yükleme yoluyla da yapılmıştır. Reşid Rahmeti Arat'ın "Uygurlarda ıstılahlara dair" (1942), Şinasi Tekin'in Maytrısimit (1976) ve Sema Barutçu Özönder'in "Üç İtigsizler" (1998) adlı çalışmalarından taranan aşağıdaki örnekler Uygurcanın dinî söz varlığı hakkında fikir edinmemiz için yeterlidir.
Dostları ilə paylaş: |