TÜRK EDEBİYATI-11 19.Asır’da Divan Edebiyatı bitmiştir. Şüphesiz bu bitiş, bıçak kesilir gibi belli bir tarihi göstermez. Fakat bu yüzyılda edebiyatın odağı başka bir zihniyete kaymıştır. Artık merkezde İslam veya din yoktur. Bunun yerine birey ve akıl merkeze oturmuştur. Birey derken, başkalarına hesap vermeden kendi düşüncelerini, duygularını dikkate alan özerk kişilikleri kastediyoruz. Bu kişileri yani bireyleri özerk yapan da akıldır. Bu yüzyılda da dini şiir yazanlar vardır; fakat bunu zihniyetin zorlamasıyla değil, özgür bir birey olduğu için yapmaktadır. Akıl, her zaman vardır. Geçmişteki şairler de akıllarını kullanıyorlardı. Fakat geçmişteki sanatçılarda aklı çalıştıracak dış dünya bu kadar dikkat çekmiyordu. Onlar gül derken bir tabii manzarayı anlamıyorlardı, sevgilinin yanağını anlıyorlardı. Yeni dönemde ise aklı çalıştıracak çıplak tabiatın fark edilmesi, insan ürünü yeni kentlerin, yeni binaların, yeni teknolojik somutlukların insana akli bir etkisi olmuştur. Sinema, tiyatro, mesirelik alanlar, kahvehaneler, cafeler, restoranlar, lokantalar, meslek hayatındaki farklı çeşitlenmeler insana yaşamak için akıl gerektirdiğini fısıldamıştır. Dış dünya sanki bir kitap gibi olmuştur ve insanoğlu onu anlamak için aklını kullanmaya mecbur olmuştur. Bu yüzden Yeni Dönemin zihniyeti, Birey ve dış dünya ilişkilerinden doğan akıl olmuştur.