Veysi’nin Dürretü’t-Tac adlı siyeri süslü nesir örneğidir. Nergisi’nin düzyazı hamsesi süslü nesir örneğidir. Sinan Paşa’nın nasihatnamesi olan Tazarruname adlı eseri süslü nesir örneğidir. Mercimek Ahmet’in bir nasihatname örneği olan Kâbusname Çevirisi sade nesir örneğidir. Eşrefoğlu Rumi’nin “Müzekkin-Nüfus” adlı tasavvufi eseri sade nesirle yazılmıştır. Yine Anadolu’da yazılmış ilk siyer kabul edilen Kadı Darir’in “Kitab-ı siyer-i Nebi” adlı eseri de sade nesirle kaleme alınmıştır. Yirmisekiz Mehmet Çelebi, Paris Sefaretnamesi orta nesirle yazılmıştır.
Halk hikâyelerinin süreci içinde anlatmaya bağlı metin olarak mesneviler de yazılmıştır. Daha önce gördüğümüz örneklere ek olarak Leyla vü Mecnun, Hayrabad, Hüsn ü Aşk gibi mesneviler yazılmıştır.
İslami Edebiyatta öğretici metinler hem nesir hem de manzum yazılmıştır.
Nesir inşa adını alır, nesir yazanlara münşi, nesirlerin toplandığı eserlere de münşeat denir.
Nesirler tezkireler, mektuplar, seyahatnameler, dini ve ilmi eserlerden oluşur.
İlk tezkireyi Ali Şir Nevai yazmıştır(Mecalisü’n-Nefais). Anadolu’da ilk tezkire Sehi Bey’e aittir(Heşt Behişt).
İlk mektup Şikâyetname, ilk seyahatname Miratü’l-Memalik’tir.
Nesir süslü, orta ve sade olmak üzere üçe ayrılır.
Oğuz Türkçesi ile verilen ilk eserler sade nesirle kaleme alınmışlardır. Mercimek Ahmed, Kadı Darir, Kaygusuz Abdal, Eşrefoğlu Rumi, Lamii Çelebi, Peçevi sade nesir kullanmışlardır.
Veysi, Nergisi, Sinan Paşa, Nabi, Hoca Saadettin Efendi süslü nesir kullanmışlardır. Diğerleri orta nesircidir.
Süslü nesir, uzun cümleli, secili, edebi sanatlı, yabancı sözcükleri fazla olan nesirdir.