Türkmenistan


AMERİKA KITASI AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ



Yüklə 228,58 Kb.
səhifə7/13
tarix09.01.2019
ölçüsü228,58 Kb.
#93914
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   13

AMERİKA KITASI




AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ


2004 yılı, insan hakları açısından ABD için tarih önünde verilmiş bir sınavın kaybı demekti ve bu yıl içerisinde hem ABD sınırları dahilinde hem de bir şekilde ABD kontrolü altında bulunan topraklarda yaşanan insan hakları ihlalleri, ‘özgürlüğün ve demokrasinin beşiği!’ olarak görülen bu ülkenin insan hakları tasavvurunu daha net algılamamızı sağladı. Öyle ki, artık dünya, ABD’nin insani değerler yaklaşımını ve ABD yönetiminin hareketlerine meşruiyyet kazandırmak için sürekli kullandığı hak ve özgürlükler argümanlarına olan samimiyetini sorgular oldu.

ABD bu sene de halkları özgürleştirmek, demokrasiyi etkin ve yetkin, dünyayı daha güvenli ve yaşanabilir kılmak için askeri müdahalelerde bulunduğu topraklara sadece barut, kan ve gözyaşı götürdü. Nitekim ABD askerinin bulunduğu her bölgede belki de dünyanın bu güne kadar şahit olmadığı hak ihlalleri yaşandı.

ABD’nin insan hakları raporu diğer ülkelerden farklı olarak dört bölümde incelenebilir. ABD sınırları içinde, Irak’ta, Afganistan’da ve Guantanamo Üssü’nde yaşanan ihlaller. İnsan hakları ve insani değerler çerçevesinde yapılan incelemeler bu dört bölgenin dördünde de ABD’nin insan hakları karnesinin utanç verici olduğunu göstermektedir.

ABD, 11 Eylül olayları sonrasında çıkartılan ‘Vatanseverlik Yasası’ ile gündeme gelmişti. Bu yasa, güvenlik güçlerine, istihbarat elemanlarına ve askeri görevlilere bazı özel yetkiler vermekte ve onların ulusal güvenlik adı altında bulunacağı her faaliyette çok daha bağımsız hareket edebilmelerini sağlamaktaydı. Ayrıca bu yasa, şüpheli ilan edilen bir kimsenin hakim önüne çıkartılmadan süresiz gözaltında tutulabilmesine ve avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesine meşruiyet kazandırıyordu. Halen yürürlükte olan bu ve buna benzer özel yasa ve düzenlemeler sayesinde çok daha serbest bir hareket alanına kavuşan ABD yönetimi, bu sene de kendi halkına ve özellikle de Ortadoğu kökenli müslüman vatandaşlarına uyguladığı baskı politikasını sürdürdü. Telefonları dinleyen, elektronik postaları kontrol eden, seyahat özgürlüklerini kısıtlayan, kütüphane kayıtlarını inceleyerek şahısların hangi kitaplarla ilgilendiğini dahi araştıran ve paranoyakça yöntemlere başvuran istihbarat görevlileri kişilerin özel hayatlarına tecavüz ettiler ve yaşam alanlarını daraltarak nefes alınamaz hale getirdiler. ABD Başkanı Bush’un ‘Yanımızda olmayan, karşımızdadır.’ sözünü prensip haline getiren güvenlik güçleri hiçbir gerekçe göstermeden bu sene de yüzlerce Ortadoğu kökenli vatandaşını gözaltına alarak, insani olmayan koşullarda sorguladı. Adilane olmayan bir tavırla, ABD’de yaşayan müslüman veya arap asıllı binlerce insan, ’karşı saf’ olarak nitelendirilerek sıkı takibe alındı ve bu politika ABD halkının genelinde bu insanlara karşı negatif bir tavrın ve tasavvurun oluşumuna yol açtı. Yapılan anketlere göre her dört Amerikalıdan birinin, Müslüman vatandaşları ülkeleri için bir tehdit unsuru olarak gördüğü ortaya çıktı. Ayrıca bazı amerikan üniversitelerinde sadece sakallı veya başörtülü olduğu için gözaltına alınan birçok öğrenci olduğu tespit edildi.

ABD yönetiminin hak ihlaline maruz kalanlar sadece Müslümanlar değildi. Yönetimin, 11 Eylül sonrası kendi halkına uyguladığı baskıyı, insan onuruna yapılan saldırıları ve hak ve özgürlükleri ihlal eden politikaları protesto eden birçok sivil toplum örgütünün faaliyetlerine son verildi ve mal varlıklarına el konuldu. Ayrıca hem ülke içinde hem de amerikan işgali altındaki topraklarda uygulanan insan hakları ihlallerinin üstünü örtmek maksadıyla birçok basın ve yayın kuruluşuna baskı yapılarak faaliyetleri devlet kontrolüne tabi tutuldu. ABD yönetimi 2004 yılında ülke giriş-çıkışlarına getirdiği denetimlerle de dikkati çekti. Ülkeye giriş yapmak isteyen yabancı uyruklu insanların parmak izinin alınması ve fotoğraflarının çekilmesi insan onuruna yapılan bir hakaret olarak yorumlandı ve suçsuz insanlara terörist muamelesi yaparak aşağılayan bu uygulama bir çok yerel ve yabancı basın tarafından protesto edilmiştir.

11 Eylül olaylarından sonra yönetim tarafından atılan her adıma meşruiyet sağlayan ve yapılan her hak ihlalinin halk tarafından ‘güvende olmak için verilen tavizler’ olarak görülmesini sağlayan korku psikolojisi bu yıl da yönetim tarafından sürekli körüklendi. Terör tehlikesi gündemde tutularak tüm politikaların hak ve özgürlüklerin ihlaline de yol açsa halk tarafından benimsenmesine çalışıldı. Kendilerinin sürekli tehlike içinde olduğu psikolojisine sahip olan ABD halkında tehlikenin kaynağı olarak görülen Müslümanlara karşı bir nefret oluşması sağlandı. Giderek büyüyen İslam fobisi, zaten yönetim tarafından çeşitli baskılara maruz kalan Müslüman grupların, halk tarafından da dışlanmasına ve yaşam alanlarının her geçen gün daha da daralmasına yol açtı.

ABD askerlerinin 11 Eylül sonrası işgal ettiği Afganistan topraklarında halen sağlanamayan istikrar ve güven ortamı 2004 yılında da türlü hak ihlallerine sebebiyet verdi. Devlet başkanı Hamid Karzai, Afganistan’ın, Taliban yönetiminden daha kötü durumda olduğunu belirtti. Ayrıca, bazı amerikan üslerinde, Ebu Garib ve Guantanamo’dakilere benzer hapishanelerin bulunduğu ve esirlere işkence ve insani olmayan muamelelerin yapıldığı gözlemlendi. Kandahar, Celalabad ve Esadabad üslerinin de yer aldığı bu kamplara bağımsız gözlemcilerin ve basın mensuplarının alınmadığı görülürken, esirlerin mahkemeye çıkartılmadığı, herhangi bir yasal güvenceleri olmadığı ve aileleriyle görüştürülmedikleri gözlendi. ABD güçlerinin zaman zaman yaptığı askeri operasyonlarda, sivillerin zarar gördüğü, askeri olmayan hedeflerin vurulduğu,köylerin bombalandığı ve masum insanların öldürüldüğü de gelen haberler arasında.

2002 yılında kitle imha silahlarını yok etmek, halkı özgürleştirmek ve demokrasiyi götürmek gibi şu anda meşruiyetini tamamen yitirmiş sebeplerle Irak’a giren ABD yönetimi ne aradığını bulabilmiş ne de Irak halkına özgürlüğünü bahşedebilmişti. 2004 yılında Irak’tan gelen görüntüler Irak’a bu sebeplerle giren ABD’nin faili olduğu insan hakları ihlallerinin boyutlarını tamamen gözler önüne serdi. Sivil kayıplar, öldürülen çocuklar ve zulüm gören halkın görüntülerinin üzerine, Ebu Garib hapishanesinden çekilen fotoğrafların basında yer alması ABD askerlerinin insani değerlerinin sorgulanmasına yol açtı. İlk defa mayıs başında Amerikan CBS televizyonunda yayınlanan fotoğraflarda yer alan askerlerin Iraklı esirlere yaptığı fiziki ve psikolojik işkenceler, cinsel tacizler ve aşağılamalar tüm dünyayı ayağa kaldırdı. Görüntülerde yer alan askerlerin sorgulanması, işkencenin görülenden çok daha ağır ve sistematik olduğunu ortaya çıkardı. Washington Post gazetesi, esirlere işkence etmekten suçlanan askerlerden birisinin, işkence emrini doğrudan askeri istihbarattan aldığını söylediğini yazdı. ABD askerleri işgalden bu yana 20000 Iraklı tutuklamıştı ve 15000’ini Ebu Garib’te tutmaktaydı. Ayrıca yapılan sorgulamalar Ebu Garib vakıasının özel bir vakıa olmadığını, ABD askerlerinin işkenceyi askeri bir yöntem olarak sürekli kullandığını ve bazı kaynaklara göre ABD’nin sahip olduğu iki düzine gözaltı merkezi ve hapishanede benzer olayların yaşandığını gösterdi. Tüm bu olaylardan sonra ABD, her yıl yayınladığı insan hakları raporunu yayınlamayı ertelemek zorunda kaldı. İşkence görüntülerinin yanı sıra, kasım ayında yaşanan Felluce kuşatması, ABD yönetiminin insan hak ve hukukuna verdiği değeri bir kez daha göstermiş oldu. Kuşatma altında kaldığı bir haftaya yakın süre boyunca şehirle iletişim tamamen kesilmiş, kentteki 60 ila 100 bin sivil kaderine terkedilmişti. Hastahaneleri vuran, ambulansları bombalayan, Kızılay’a yardım izni vermeyen, camilerdeki yaralıları infaz eden, ilaç ve gıda yardımı alamayan binlerce sivilin ölmesine, sokakların kan gölüne dönmesine ve cesetlerin yollarda birikmesine göz yuman ABD, Felluce’de katliam yaptı.

ABD’nin insan hakları açısından incelendiği dördüncü bölge ise yaklaşık bir asırdır elinde bulundurduğu Guantanamo askeri üssü. Guantanamo Küba sınırları içerisinde ve bu üste çoğunluğunu Afganistan savaşı esirlerinin oluşturduğu 42 ülkeden 600’ü aşkın insan esir olarak tutuluyor. ABD, yakalanan bu kişileri ‘yasadışı savaşçılar’ olarak tanımlayarak onları savaş esiri kabul etmemiş ve böylece Cenevre Sözleşmesi’ne göre yetkili bir mahkemeye sevk edilmelerini, temyiz haklarını ve adil yargılanma haklarını ihlal etmişti. Kampta, şimdiye kadar toplam 32 intihar girişimi yaşandığı ve 110 tutuklunun depresyona bağlı psikolojik tedavi gördüğü belirtildi. Nitekim bugüne kadar kamptan serbest bırakılan esirlerin ifadeleri de sürekli fiziksel ve psikolojik işkence yapıldığı yönündeydi. Guantanamo’daki esirlerin yaşadığı insani olmayan koşullarda bu sene de bir iyileşme yaşanmazken, esirlerin Afganistan’dan Guantanamo’ya nakledilirken bir kargo uçağındaki görüntüleri vahşetin boyutunu bir kez daha gözler önüne sermişti.

ABD yönetimine yapılan iç ve dış baskılar sonucu esirlerin durumunda kısmi bir düzelme gözlense de bu ABD’nin göz boyama politikasından başka bir şey değildi. Halen yasal herhangi bir korumadan yararlananmayan ve dünyanın kaderine terkettiği yüzlerce insan, bu kampta işkence görüyor, aç ve susuz bırakılıyor, askerlerin psikolojik ve fiziksel tacizleri altında 2x2.5 metrekarelik hücrelerde ayaklarında prangalar ile yaşamaya devam ediyor.

Her yıl insan hakları raporları tutan, ülkeleri bu raporlara göre kategorilere ayıran ABD’nin insan haklarında çifte standartçı ve siyasi çıkar hesaplarını gözeten tutumu, onun insani değerlere, hak ve özgürlüklere olan yaklaşımının samimiyetten uzak olduğunu göstermektedir. 2004 yılında hem ABD sınırları içinde hem de Irak, Afganistan ve Guantanamo’da yaşanan ihlaller, ABD’nin, sadece ve sadece insan olmanın, dil, din, ırk,cinsiyet ve sınıf farkı gözetmeksizin tüm bireylere verdiği değerlerden ne kadar yoksun olduğunu gözler önüne sermiştir.

 


Yüklə 228,58 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin