HIDİVA SARAYI
64
65
HIGH SCHOOL
di. Halen Mısır Arap Cumhuriyeti İstanbul başkonsolosluk binası ve başkonsolos rezidansı olarak kullanılmaktadır.
Hıdiva Sarayı, yalnız Bebek semtinin değil, Boğaziçi'nin de en önemli yapılarından birisidir ve yalnız mimari kaliteleri ve üslup özellikleri ile değil, boyutları ve konumuyla da göze çarpar. Yapı, gerçekten de, geniş cephesi denize bakan 64x28 m boyutunda ve zemin alanı yaklaşık 1.800 m2 olan, iki tam katla çekme ve çatı katları toplamı olarak yaklaşık 5.000 m2 kullanım alam bulunan küçük bir saraydır.
Dikdörtgen bir kitlesi olan saray, harem ve selamlık olarak iki bölümden meydana gelmiştir. Plan ve kitlede eşit ağırlık verilerek tasarlanan bu iki bölüm, deniz cephesinde simetrik bir düzenlemeyle i-fade edilmiştir.
Plan şeması açık ve okunaklıdır: Sarayın denize dik ekseninin güneyinde harem, kuzeyinde selamlık bölümü vardır. Her iki bölümün de plan şemaları birbirinin aynıdır. Ortada, büyük giriş holleri ve kabul salonlarının ve büyük merdivenlerin bulunduğu ortak ve açık mekânlar vardır. Bu mekânların iki tarafında ve denize paralel doğrultuda dikdörtgen planın iki yanı boyunca oda ve salonlar dizilidir. Harem ve selamlık bölümlerinin birleştiği yerde, tam ortada bir kış bahçesi yer almaktadır. Ortadaki bu merkezi bölüm, harem ve selamlığı bağlayan paralel koridorlarla tamamlanır. Harem ve selamlık koridorları sadece birer kapıyla ayrılmıştır.
Bu şemanın yapıya görkem ve estetik kalite kazandıran mekânları, ortada denize paralel eksen üzerinde bulunan holler ve salonlardır. Pilastr ve kolonlarla hareketlendirilen duvarların çevrelediği, kolonların arkasındaki yan mekânlarla büyüyen bu salonların aslında en önemli elemanı, girişlerin tam karşısına yerleştirilmiş olan merdivenleridir. Giriş hollerim üst katlara bağlayan bu merdivenler, art nouveau(->) literatürünün özgün tasanmları arasına girecek kalitede düzenlemelerdir.
Eğrisel planlı merdivenin korkulukları, kıvrılan, bükülen, dolanan incecik dallar, asma filizleri, atkestanesi yaprakları, tomurcuk ve çiçeklerden oluşan "floreal" (çi-çeksi) anlayışta bir tasarımdır. Merdiveni taşıyan metal çerçeve sistemi ile ilk basamaktaki kolon da yoğun bir bitkisel dekorasyonla yüklüdür, Bu bitkisel ve çiçeksi biçimler, pembe ve yeşilin yumuşak tonlarının renklendirdiği ve yaldızların yer yer parlattığı heyecan verici bir görsel zenginlik sergilerler. Metalden yapılmış çiçek ve yaprakların natüralist esprisi, salonlarda-ki kolonların başlıklarında ve tavan kasetlerindeki bezemelerde de alçıdan yapılmış olarak gözlenir. Kolon başlıklarında iyonik volütlerin veya Korentiyen lotus yapraklarının arasında pembe, mavi kır çiçekleri görülür. Tavan kasetlerinin stilize çiçeklerinde bile renkli dokundurmalar vardır. Merdivenlerin üstü, art nouveau desenli bir ışıkla aydınlatılmıştır. Bu floral motifler, renkler ve ışıklar, tüm bu mekânlara imgesel boyutlar ve derinlikler katar.
Hıdiva Sarayı'nm deniz cephesinden görünümü.
Erkin Emiroğlu
Halen konsolosluk olarak kullanılan selamlık bölümünde üst kattaki büyük kabul salonu, yine büyük bir yemek salonu ve "fumoir" ile birleştirilip mekân olarak daha da zenginleştirilebilmektedir. Konsolosluk rezidansı olan eski harem bölümünde de büyük yemek ve müzik salonları vardır. Haremdeki bu salonların duvarları, pembe ve yeşil rengin önde geldiği art nouveau desenli kumaşlar ve kâğıtlarla kaplıdır. Bunların özgün kaplamalar olduğu Hıdiva Emine'nin sarayda çekilmiş fotoğraflarından anlaşılmaktadır.
Plan şemasının açık ve okunabilir olmasına karşılık sarayın kitle ve cephe düzeninde çeşidi öğe ve biçimlerin kullanılmış olmasından gelen karmaşık bir kompozisyon görülmektedir.
Kitlenin dikdörtgen biçimindeki ana formu, iki tam kat için aynen korunmaktadır. Ancak salonların birbirine göre enine veya boyuna yönlendirilmeleri sonucu cephede geri çekme veya öne çıkmalar yapılmış ve böylece büyük kitlenin istanbul mimarlığının parçalı cephe anlayışına ve dokusuna olabildiğince uyumlanması aranmış görünmektedir. Üçüncü katta oda ve salon dizisi, yalnız deniz cephesinde ve yüksekliği azaltılarak sürdürülmektedir.
Kitleye asıl önemli ve ayırt edici vurguları getiren öğeler, deniz cephesinde i-ki uçta yer alan simetrik konumlu yüksek ve dik bir çatı örtüsü ile kapatılmış olan bölümlerle arkada batı cephesindeki çift kulelerdir. Orta Avrupa çizgileri taşıyan bu öğeler, yapıya öncelikle anıtsal bir görünüm kazandırmaktadır.
Bu yükseltiler, özellikle deniz cephesinde, cephenin iki ucunu tutarak o çok özgün balkon/loggia motifini çerçevele-mektedir. Deniz cephesinin tam merkezinde yer alan ve kule formu verilmiş bir çift baldaken ile vurgulanan balkon/loggia, önündeki kraliyet arması gibi yerleştirilmiş hıdiviyal arma ile birlikte yapının bir saray olduğunu ifade eden bir simge öğesidir.
İstanbul'daki art nouveau örnekleri i-çinde boyutları bakımından en büyük uygulama olan sarayda, Orta Avrupa art
nouveau'su jugendstil'in geometrik biçim-leriyle İtalyan stile floreale'sinin çiçek-si/bitkisel biçimleri bir arada kullanılmıştır. Bu iki farklı art nouveau ekolü, burada yan yana ve iç içedir. Örnekse, barok ve jugendstil karışımı olarak biçimlenen kulelerin pencerelerinde bitkisel biçimli kayıtlamalardır. İçeride büyük resepsiyon salonlarının merdivenleri alabildiğine floral olduğu halde bunlara bitişik kış bahçesinin kapıları, ışıklıkları ve tüm vitrayları geometrik üsluptadır, hatta art deco'ya yakındır.
Cephelerde, genel çerçevede, jugendstil çizgisi belirgindir, ama ikincil mimari öğeler, kapı kemerleri, pencere kasaları, balkon korkulukları, saçak altı destekleri vb floral üslupta biçimlenmiştir. Bu ikincil öğeler arasında, rıhtımı çepeçevre kuşatan parmaklıklar özellikle belirtilmelidir. Jugendstil üslubunda taş dikmeler ve bunları bağlayan karşılıklı iki büyük vo-lütüri oluşturduğu eğrisel zemin bir çerçeve oluşturmaktadır. Bunların içine oturan parmaklık üniteleri yapraklarla floral birikime katılırlar.
Aslında bu yapıda yalnız art nouveau ekolleri arasında değil bu yeni üslupla tarihsel üsluplar arasında da birliktelikler gözlenmektedir. Örneğin, yapının planı, klasik ve akademik ilkelere uygundur. Ama, büyük merdivenlerde, denize bakan çıkmalarda ve balkonlarda barok ve art nouveau bir tasarım öne geçmiştir. Kolonların, pilastr ve tavan kasetlerinin çizgileri klasiktir ama volütlerin arasından çiçekler çıkabilir veya çerçeveler natüralist dallarla bezenebilir. Klasik kurallarla tanımlanmış kimi öğeler, başlıklar, kornişler vb ayrıştırılıp yeniden -ve bir hayli keyfi bir biçimde- birleştirilebilir.
Akademik geleneğin çözülmesi ile yorumlama arasında gidip gelen böyle bir yaklaşımın biçimlenişleri, art nouveau estetiği ile kitsch'in tehlikeli sınırlarında dolaşabilirdi. Ancak tasarımın tümü göz ö-nüne alındığında karşıtlıkların yapının a-macma uygun bir bütünlük oluşturdukları görülür. Yapı, hem geleneksel referansları olan ve hıdivliğin gücünü ve zengin-
liğini yansıtan bir saraydır, hem de en moda çizgilerle avant-garde sanatı örnekleyerek güzelliğini ve estetizm düşkünlüğünü yaşlılığına kadar taşıyan soylu hıdiva-nın farklı dünyasını çerçeveler.
Bibi. A. Batur, "Bebek'te Hıdiv Sarayı", Tasanın, (Nisan 1990); Eldem, Boğaziçi Anıları, 112-133; Ç. Gülersoy, Hıdivler ve Çubuklu Kasrı, ist., 1985; C. Kayra, Bebek, ist., 1993. AFİFE BATUR
Dostları ilə paylaş: |