EMİRGÂN'DA ÇAY SAATİ
çerağân sarayı'ndan büyükdere'ye üşümek sonbaharında eski
çınarların
uzadığı yerde gizlice akşamların başlayıp âdeta kendini dinlemeye kafeslerin ardında bol gözlü
bir kadın
ansızın giydirilmiş ipek ferâceye bir çay yalnızlığı emirgân'dan öteye değdikçe ısındığı yaldızlı bardağın nedim'den yansıması tatyos
efendi'ye tenhâ bir genç kız sesiyle
hicazkâr'ın kuytularda çürüdüğü bağdadî
yalıların yorgun sarmaşıklarıyla sarkmış
bahçeye
soğuk kuşlar gibi dağılır boğaz'da rüzgârın getirdiği donuk bir
yağmur pusu istinye'de gemilerin karanlık
uykusu
kırık direkleriyle dalgın ve hasta birden içimi kaplayan ölüm
korkusu
selâm verilince meçhul bir namazda gâzalî'yse biraz mevlânâ biraz da kubbenin altındaki divan uğultusu "şeref vapurundan en kirli beyazda yüzlerce harbiyeli sürgün yolcusu havada, bir asılmış adam kokusu istanbul jöntürkleri hüzzâm bir yasta
yankılarıyla telâşlı geceleri
bebek'ten motorların taşıyıp o kadar
bitiremediği en yılgın sonbahar benim
gözlerimdeki çok daha dumanlı mütâreke
günlerinden
alaturka saat kaçta ikinci tömbeki miralay sadık bey'in nargilesinden dem çekip kumrular gibi sebilleri
şenlendiren
osmanlı sehpâlarının gölgesindeki emirgân'da acılaşmak koyu bir
semâverden
çaylar gibi kararıp kaç defalarca eski bir şiir üzüntüsüyle müseddes
biçimindeki
çoktan unutulmuş kilidi defterlerden Attilâ ilhan, 1962
mistir. Başlangıçta, II. Dünya Savaşı'nın Avrupa'yı ve Türkiye'yi etkileyişleriyle yetinen şair, Sisler Bulvarı (1954), Yağmur Kaçağı (1955), Ben Sana Mecburum (1960) gibi şiir kitaplarında yer yer istanbul'dan esinlenişleri dile getirmiş, kenti hem toplumsal çalkantılarıyla, hem de pitoresk görünümüyle aktarmıştır. Özellikle İstanbul'a, daha tikel olarak İzmir'e ilişkin bu çaba, Tutuklunun Günlüğü (1973), Böyle Bir Sevmek (1977), Elde Var Hüzün (1982) ve Aynhk Sevdaya Dabil'de (1993) tarihsel bir perspektif edinmiş; şair İstanbul'u payitaht olduğu günlerdeki kimliğiyle yaşatmayı denemiş, o dönemlerden bugüne yaşayagelen bir toplumsal ortamın topografyasını çıkarmıştır. Bütün bu şiirlerde istanbul'un dönemlere ilişkin bazı peyzajlarını da yakalamak olasıdır. Bu şiirlerde İstanbul, Haliç, Maçka, Fatih, Yeşilköy, Emirgân vb semtleriyle anılırken, büyük ve çoğu haksız şekilde edinilmiş servetlerin, toplumsal ve bireysel kaygıların, kara işlerin hüküm sürdüğü, dolayısıyla da bireyde acılar bıraktığı bir kent olarak belirmiştir. Eski İstanbul'un gelenekçi yaşamı sürüp giderken, çarpık bir sanayileşmenin kentteki ürkünç izdüşümleri de yoğun imgelerle, imgeci bir anlatımla yansıtılmıştır.
Aynı derin huzursuzluk romanlarında doruk noktasına erişir. Sokaktaki Adam (1953) Kamarot Yakup'la Güzel Sanadar Akademisi'ndeki öğrenimini yanda bırakmış Hasan'ın Beyoğlu, Balıkpazarı, Galata, genelev serüvenleriyle sürüp gider. Yitik bir aşkın hatırlandığı Dolmabahçe-Be-şiktaş arası ağaçlıklı yol tasviri bu romanın en şiirli sayfaları arasındadır. Kurtlar Sof-rası'nda (1964) İstanbul, Kurtuluş Savaşı'na karşın değişmeyen yoz bir düzenin simgesel şehri gibidir. Emekten, üretimden yana aydın kişilerle, yoz düzenin yardakçıları arasındaki mücadeleyi kaleme getiren Kurtlar Sofrası hda Beyoğlu'nun karanlık ve karmaşık bohem hayatı renkli sahnelerle canlandırılmışım Birbirinin devamı niteliğindeki Bıçağın Ucu (1973), Sırtlan Payı (1914), Yaraya Tuz Basmak (197'8), Dersaadette Sabah Ezanları (1981), O Karanlıkta Biz (1981} istanbul'un son 150 yıllık tarihini irdeleyen romanlardır. 27 Mayıs 1960 ihtilalini bir dönüm noktası kabul eden yazar, istanbul'u Balkan ve I. Dünya Savaşı yıllarına da geri götürerek, bir gelgitler zinciri içinde bütün yönleriyle okurun gündemine getirir, insanları, Beyoğlu, Galata, Boğaziçi, Şişli gibi semtleriyle bu ırmak-roman dizisi İstanbul'a ilişkin Türk edebiyatındaki son güçlü verimler arasındadır. İmparatorluk başkentinden Türkiye Cumhuriyeti'nin istanbul vilayetine yol alışın öyküsünü, okur, romanlar boyunca takip etmek olanağı bulur. Sermaye çevreleri, faşist eğilimli kişiler, bir kıskaç içindeki solcular bu romanlarda bireysel-cinsel seçimleriyle çok ayrıntılı biçimde anlatılmışlardır.
Güncel siyasal değerlendirmelerden yola çıktığı deneme ve makalelerinde, İstanbul'u ekinsel yapısıyla zaman zaman anan İlhan'ın filme çekilmiş Ver Elini İs-
Dostları ilə paylaş: |