İSTANBULİN
Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde (1839-1918) istanbul'da moda olan ve daha çok, Avrupai giyinme zorunluluğu getirilen kamu görevlilerinin tercih ettiği, ö-nü kapalı, uzunca eteği yırtmaçlı, alaturka erkek ceketi.
II. Mahmud'un (hd 1808-1839) giyim-kuşam konusundaki köklü yenilik girişimi, Frenk kıyafeti denen Avrupa modalarının istanbul'da yayılmasına olanak verdi, ilk dönemde askerler için uygun görülen üniforma biçimleri sivil kesimlerce de benimsenirken, tutucular geleneksel kıyafetlerini korumaya çalıştılar.
Tanzimat'ın ilk yıllarında ise istanbullu terzilerin bir buluşu olduğu için "istanbulin" denen ceket formu ortaya çıktı. Osmanlılık imajı ile bağdaşmadığı gibi kolalı, dik yakalı beyaz gömlek, kravat ve yelek gerektiren ve büsbütün Frenkvari o-lan redingota göre çok sade ve kullanışlı olan istanbulin, uzun etekli, düz yakalı setrenin alaturka biçimiydi. 1860'lara doğru istanbulinlerin etek boyu dizkapa-ğına kadar uzun, beli dar, omuzları ve eteği genişken, 19. yy'ın sonlarında, kesimi bedene daha uygun, eteği bir oranda kısa yeni bir istanbulin moda oldu. Bunun iki parmak enindeki dik yakasının tek düğmesi iliklenmezken, göğüsteki 5-8 düğmesi ise ilikli tutulur, yaka içine 1-3 mm'lik kenarı gözüken hafif kolalı beyaz iç yaka iliştirilirdi. Asker ve sivil rütbelere mahsus apolet, sırma göğüslük, saçaklı kaşık, nişan ve madalyalar, istanbulini tamamlayan öğelerdi.
istanbulinin bir özelliği de Tanzimat'ın getirdiği "tebaa arasında eşitlik" ilkesine uygun bir giyim tarzı oluşuydu. Bu açıdan vezirden posta memuruna kadar her sınıftan Müslüman ve gayrimüslim Osmanlının benimsediği bir giyimdi. Zamanla resmi davetlerde ve törenlerde de giyilmeye başlandı, istanbulinin altına, Fransız biçimi paçası dar, üst tarafı genişçe ütüsüz pantolon, ayağa da çekme potin, arkası kaloş kundura veya iskarpin giyilirdi. En yaygın olduğu 1870'li yıllarda saray mensupları, Babıâli bürokratları, vezirler, gösterişi ve lüksü sevmeyen devlet ricali genellikle istanbulini tercih ediyordu. Önü kapalı olduğu için ensiz bir iç yaka dışında gömlek, yelek, kravat gerektirmemesi, siyah, kah-
Istanbulinli bir Osmanlı aydını. Necdet Sakaoğlu arşivi
verengi, koyu lacivert renkte ve çuha cinsinden kumaşlardan dikilmesi bakımından istanbulin kullanışlı bir ceketti. Bu nedenle her sınıftan kamu görevlileri yanında, asker ve sivil okul öğrencileri için de istanbulin benzeri üniformalar yaygındı.
II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) kamu görevlilerinin Avrupa tarzı giyinmeleri yönünde genelgeler yayımlanınca istanbulinin yamsıra bir tür yerli redingot da moda oldu. istanbulluların "bonjur" dedikleri jaketatayı ise yüksek sınıftan kişiler giymeye başladılar. Bununla birlikte, fes, pantolon ve iskarpinle çok uyumlu bir kıyafet formu oluşturan istanbulin modası, II. Meşrutiyet yıllarına değin sürdü. Bu yıllarda, sıkma yelek ve dar pantolon ile bunun üstüne giyilen siyah ipek astarlı, bele gelen iki düğmesi iliklenip üst tarafı açık bırakılan setrevari şık bir kıyafete de "istanbul modası" anlamında "istanbulin" deniliyordu. Bu kıyafeti dal fes, zarif baston ve monokl zenginleştirmekteydi.
NECDET SAKAOĞLU
Dostları ilə paylaş: |