Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə608/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   604   605   606   607   608   609   610   611   ...   877
KALENDERHANE TEKKESİ

Eyüp İlçesi'nde, Zal Paşa Caddesi'nde yer alan Kalenderhane Tekkesi, tarih boyunca "La'lîzade Abdülbâki Efendi Tekkesi", "Özbek Tekkesi" ve "Akil Efendi Tekkesi" adlarıyla da tanınmıştır.

Nakşibendîliğe bağlı olan bu tekkede Kalenderîliğin de izleri görülmekte, bu i-lişki Orta Asya'da söz konusu iki tarikat a-rasmda bulunan yakınlık ile açıklanabil-mektedir. Kalenderhane Tekkesi, Melamîliğe^) ve Nakşibendfliğe(->) mensup, "Yetim" mahlası ile tasavvufi şiirler yazmış ve tasavvufa ilişkin birçok metni tercüme etmiş olan La'lîzade Abdülbâki Efendi(-») tarafından 1156/1743'te tesis edilmiştir. Mamafih tekkenin kuruluşuna ilişkin verilerde yeterince açık olmayan noktalar bulunmakta, La'lîzade'nin babası Şeyh Mehmed Efendi'nin de kuruluş aşamasında etkin olduğu tahmin edilmektedir. Nakşibendîliğin ve Kalenderîliğin yamsıra bu tekkede Melamîlik de 19. yy'a kadar etkisini sürdürmüştür.

Kalenderîliğe özgü geleneklerin ve değer ölçülerinin tekkedeki hayat tarzına e-gemen olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 18. yy'ın ortalarında Abdullah Nidaî Kaşga-rî (ö. 1760), Orta Asya kökenli olmasına rağmen mücerred (bekâr) dervişlerden olmadığından tekkenin meşihatını terk etmek zorunda kalmış ve yine Eyüp'te bulunan Kaşgarî Tekkesi'nin(->) ilk postnişini olmuştur. Yüzyılımızın başına ait belge ve rivayetler, Orta Asya geleneklerinin burada tekkelerin kapatıldığı 1925'e kadar canlılığını koruduğunu kanıtlar. Tekkede Şi-razlı Hâfız'ın ve Mevlânâ'nın yamsıra Ah-med Yesevî'nin şiirleri de terennüm edilmekteydi. Nakşibendî usulüne uygun olarak önce "hatm-i hacegân" okunmakta, bunun ardından Yesevîlerin "testere zikri" (zikr-i erre) ve Nakşibendîlerin "hafî zikri" (sessiz, gizli zikri) icra edilmekteydi. Tekkenin ayin günü Âsitâne (1840) ile Mec-mua-i Cevâmi'de (1886) cuma, Mecmua-i Tekâyâ'dsL (1889) ise perşembe olarak verilir. O. N. Ergin tarafından yayımlanan, tekkenin "Zâviye-i Özbekiyye" olarak anıldığı Farsça kitabede özellikle hafi zikrin önemi vurgulanmakta, ayrıca tekkenin bütün Özbek Kalenderîlerine açık olduğu ve Allah'ı arayan herkesin buraya geldiğinde kalplerinin manevi zevke erişeceği belirtilmektedir. Dervişler ile bunların aileleri tekkede pişen Özbek pilavını da paylaşmaktaydı. Diğer taraftan Dahiliye Nezareti'nin 1885'te hazırlattığı istatistik cetvelinde Kalenderhane Tekkesi'nin İstanbul'da en çok sayıda dervişin (21 kişi) ikamet ettiği sufî tesislerinden birisi olduğu görülmektedir.

Kalenderhane Tekkesi aynı zamanda Orta Asya'dan gelen hacıları ve seyyahları da kendisine çekmekte, bu yolcular ba-

zen tekkede aylar boyu kalabilmekteydi. Tekkenin 20. yy'ın başlarında postnişini olan Şeyh Akil Efendi, Buharalı Mirza Si-racüddin Hakim'in (ö. 1914) Farsça seyahatnamesinde "Akil Mahmud Buharayî" olarak zikredilmektedir. Aynı şekilde l Muharrem 1320/1911 tarihli Muhibban dergisinde, Orta Asya'dan hac farizasını yerine getirmek amacıyla yola çıkan bütün bir ailenin tekkede ağırlandığı bildirilir. Osmanlı Devleti'ndeki diğer Özbek tekkeleri ile Kalenderhane Tekkesi arasında yakın ilişkiler kurulmuştu. Bursa'da-ki Buhara Tekkesi şeyhlerinden, 12707 1853 doğumlu Hafız Mehmed Efendi'nin daha önce Eyüp Kalenderhanesi'nin medresesinde hocalık yapmış olması, bu ilişkilere bir örnek teşkil eder. Cumhuriyet döneminin başlarında bile Kalenderhane Tekkesi'nin Orta Asyalı mültecileri barındırdığı tespit edilmektedir. Hattâ Çin Türkista-nı'nda bu tekkede doğmuş bir Uygura rastlanmıştır.



Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 276-278; Ayvan-sarayî, Mecmuâ-i Tevârih, 268-269; Çetin, Tekkeler, 587; Aynur, Saliba Sultan, 36, no. 102; Âsitâne, 2; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, II, 10-11, no. 21; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 15; Sicill-i Osmanî, III, 298-299; İhsaiyat II, 19; Mehmed Şemsüddin, Yadigâr-ı Şemsî, Bursa 1332/1913, s. 242-243; Osmanlı Müellifleri, I, 147-148; Vassaf, Sefine, V, 273; Gölpınarlı, Melâmilik, 153-155; Ergin, imaret Sistemi, 28-32; Öz, istanbul Camileri, I, 80; G. M. Smith, "The Özbek Tekkes of istanbul", Der islam, 57/l (1980), s. 130-139; T. Zarcone, "Histoire et cro-yances deş derviches turkestanais et indiens â istanbul", Anatolia Moderna, II (1990), s. 153-156; Haskan, Eyüp Tarihi.

THIERRY ZARCONE



Mimari

Kalenderhane Tekkesi'nin, ilk kuruluşunda tevhidhane, şeyh dairesi, selamlık, selamlığın bünyesinde etrafı açık çardak şeklinde bir divanhane, 19 adet derviş hücresi, mutfak, mutfağa bağlı "kurbanhane" ve sıb-yan mektebinden oluştuğu anlaşılmaktadır. Bunlara La'lîzade'nin 1746'da vefatından sonra inşa edilen açık türbesi eklenmiştir. Mihrişah Valide Sultan'ın kethüdası Yusuf Ağa 18. yy'ın sonlarında tekkeyi yenilemiş ve bir hamam ilave etmiştir. Tev-hidhanenin doğu cephesine sonradan eklendiği anlaşılan ve kitabesiz olan çeşme-sebil-şadırvan grubunun da bu arada aynı kişi tarafından yaptırıldığı tahmin edilebilir. 1925'ten sonra bakımsız kalan tekkenin, ahşap olan ve 19. yy'ın ikinci yarısı içinde yenilenmiş olan şeyh dairesi, selamlığı, derviş hücreleri ve mutfağı ortadan kalkmış, yerlerine 1970'li yıllarda Eyüp Diyanet Sitesi inşa edilmiştir.

Arsanın doğusunda Kalenderhane Caddesi üzerinde yer alan giriş, beyaz mermerden sövelerle kuşatılmış, barok üslupta dilimli bir kemerle taçlandınlmıştır. Ahşap saçağı ortadan kalkmış olan cümle kapısı, çevre duvarından içeri çekilerek yanlarına birer tane sivri kemerli niş yerleştirilmiştir. Kemerin üzerinde yer aldığı bilinen ve tekkenin özelliklerini belirten Farsça manzum kitabe kayıplara karışmıştır.

Cümle kapısı ile Kalenderhane Cadde-

Kalenderhane Tekkesi

tevhidhanesinin

doğu cephesi,

1982.


M. Baba Tanman fotoğraf arşivi

si üzerinde yer alan La'lîzade Türbesi, kesme küf eki taşından örülmüş, basık kemerli küçük bir kapıya sahiptir. Dikdörtgen bir alanı kaplayan üstü açık türbe, güney ve batı yönlerinde avluya açılan, kesme küfeki taşından sövelerle kuşatılmıştır. Mermer söveli niyaz penceresi ise caddeye açılmaktadır. İtinalı bir işçilik sergileyen niyaz penceresinin söveleri, Lale Devri üslubunu devam ettiren bezemelerle süslenmiş, kabartma bir lotüs-palmet dizisi ile taçlandırılmış, üst söve başlığına, uçlan kaş kemerlerle sonuçlanan kartuşların içine, La'lîzade'nin vefat tarihini veren, talik hatlı manzum kitabenin mısraları yerleştirilmiştir. La'lîzade'nin, mermerden yontulmuş ve pahlı şahidelerle donatılmış olan lahtinde büyük kabartma rozetler dikkati çeker. Türbede La'lîzade'den başka tekkenin postnişinlerinden el-Hac Abdullah Efendi ile el-Hac Mehmed Efendi de (ö. 1900) gömülüdür.

Tekkenin mimari programı içinde yer alan sıbyan mektebi, güney yönünde La' lîzade Türbesi'ne, batı yönünde ise bugün mevcut olmayan ahşap selamlık binasına bitişiktir. İki kısımdan meydana gelmektedir. Tekkenin ilk yapımından kalan kare planlı ve kubbeli dershane ile bunun kuzeyinde, geçen yüzyılın ikinci yansında eklenmiş olan, bodrumu ve zemin katı kagir, üst katı ahşap bir bölüm vardır. Dershanenin duvarları bir sıra kesme küfeki taşı ve iki sıra tuğla ile almaşık düzende örülmüş, içeriden pandantiflere, dışarıdan sekizgen kasnağa oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe, basık sekizgen biçiminde, tuğla örtülü bir külahın altında gizlenmiştir. Dershanenin girişi kuzey duvarındadır. Duvarlardaki toplam dokuz adet dikdörtgen açıklıklı pencere, bir dolap nişi, batı duvarının ekseninde de özgün biçimini koruyan bir ocak bulunmaktadır. Pencereler kesme küfeki taşından sövelerle kuşatılmış, demir parmaklıklarla ve tuğla örgülü sivri hafifletme kemerleri ile donatılmıştır. Lale Devri üslubunu yansıtan ocağın, yarım soğan kubbe biçimindeki davlumbazı, dışbükey yivlerle hareketlendirilmiş, iri bir alemle taçlandınlmıştır. Kubbenin merkezinde, alçıya baskı tekniği ile mey-

dana getirilmiş, içi altıgenlerden ve altı köşeli yıldızlardan (mühr-i Süleyman) oluşan bir geometrik taksimatla doldurulmuş olan yedigen göbek de özgün bezeme öğeleri arasında zikredilebilir.

Derviş hücrelerini, mutfağı ve taamha-neyi barındırdığı anlaşılan, günümüzde ortadan kalkmış bulunan "U" biçimindeki tek katlı yapı, cümle kapısının yanından başlamakta ve tevhidhanenin mihrap duvarına saplanmaktaydı. Cadde üzerindeki duvarı moloz taş örgülü, diğer duvarları ise ahşaptır. Türbe ile sıbyan mektebinin arkasında (batısında) yer alan selamlık ile tevhidhanenin kuzeyindeki şeyh dairesi de tek katlı, basit ahşap yapılardır.

Arsanın ortasında, cümle kapısının karşısında bulunan kare planlı tevhidhanenin duvarları moloz küfeki taşı ve tuğla sıraları ile almaşık düzende, ancak özensiz bir biçimde örülmüştür. Mekânı örten kubbe, içeriden pandantiflere, dışarıdan sekizgen bir kasnağa oturur. Beden duvarlarının bitimi ve kubbenin eteği tuğladan kirpi saçaklarla belirtilmiştir. Tevhidhanenin, kuzey duvarında yer alan girişi, üst başlığı basık kemer biçiminde olan kesme küfeki taşından sövelerle kuşatılmış, tuğladan sivri bir hafifletme kemeri ile taçlandınlmıştır. Aynı tür hafifletme kemerlerinin görüldüğü, dikdörtgen açıklıklı pencerelerden bir tane kuzey cephesinde, ikişer tane de doğu ve batı cephelerinde yer almaktadır. Doğu cephesindeki pencereler, bu cepheye sonradan eklenen çeşme-sebil-şadırvan grubundaki sebil pencerelerinin hizasına getirilmek amacıyla tadil edilmiştir. Sağır o-lan güney cephesinin eksenindeki mihrap basit bir niş şeklindedir.

Bütünüyle beyaz mermerden, itinalı bir şekilde yontulmuş olan çeşme-sebil-şadırvan grubu barok üslubun özelliklerim sergilemekte ve geç dönem Osmanlı su mimarisinin ilginç bir örneğini oluşturmaktadır. Kıvrımlı bir tekneye sahip olan çeşmenin aynataşında, yanlarda kompozit başlıklı sütunçeler, üstte ise "S" ve "C" kıvrımları, ayrıca beyzi madalyonlar ve kıvrık dallarda oluşturulmuş süslü bir hotoz görülür. Aynataşının yüzeyi de yatay silmelerle bölünmüş ve aynı türde süsleme öğe-


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   604   605   606   607   608   609   610   611   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin