Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə692/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   688   689   690   691   692   693   694   695   ...   877
5- Hünkâr imamı Mevkii: Karacaahmet'
in en güney uç kısmıdır. Ayrılık Çeşme
si Mezarlığı ile birleşir.

6- Inadiye: Haşini Efendi Tekkesi(-»)
önünden itibaren Tunusbağı'na ve Kara
ca Ahmed Türbesi'ne doğru giden bölge
dir. Selim Dede ve Voynuk Ahmed Ağa bö
lümleri vardır (270. ve 277. adalar).

7- Kaygusuz İbrahim Baba: Tıbbiye
Caddesi ile Saraçlar Çeşmesi Caddesi ara
sındaki adanın üst kısmıdır. 1872'de vefat
eden Kaygusuz İbrahim Baba ve müritle
ri burada gömülüdürler. Namık Paşa aile
sofası da burada yol kenarındadır (7. ada).

8- Kuyubaşı.

9- Miskinler: Saraçlar Çeşmesi Caddesi
üzerinde susuz halde mevcut Balim Ağa
Çeşmesi'yle bu çeşmenin civandır. Sıksel-
viler ve Emir Kasım bölümleri vardır. Adı
nı buraya kurulmuş cüzamhaneden alır
(5. ada).

10- Saraçlar Çeşmesi: İbrahim Ağa Ca
mii ile Ayrılık Çeşmesi arasındaki kısım
olup tamamen istimlake uğramıştır. Yol ke
narında sadece Sadrazam Halil Hamid Pa
şa aile sofası kısmı kalmıştır. Burası da üze
ri toprakla örtülmek suretiyle yok edilmek
üzeredir. Bu mezarlığın İbrahim Ağa, Ay
rılık Çeşmesi (nakledildi), Paris Mahal
lesi bölümleri yok edilmiştir.

11- Seyyid Ahmed Deresi (İraniler): Bir
dere vadisinde mesirelik bir teferrüç ye
ri halinde iken yok edilmiştir. Halen İran
lılar Mescidi ve özel mezarlığı mevcuttur.
Mezarlığın güneydoğu ucudur. Bu kısım
Ayasofyalılar, Taşköprü, Yağlıkçılar, Ed-
hem Paşa bölümleriyle meşhurdur.

12- Şehitlik: İçte, orta kısımdır. Duva
rına, üzerinde Şehitlik yazan ve sonradan
19l6'da ölümle ilgili Arapça ibareli Kema-
leddin ketebeli bir kitabe konulmuştur
(2. ada).

13- Yüksekkaldınm: İnadiye'nin do
ğu kısmındaki sahadır.

14- Tunusbaği: En meşhur kısımdır.
Sağlı sollu eski kabirlerle doludur. Sofu
lar, Karaağaçlar, Ayaş Mehmed Paşa bö
lümleri vardır (6. ada). Tunusbağı kelime
sinin Tunus ülkesi ile ve üzüm bağı ile ta
rih boyunca hiçbir ilişkisi olmamıştır. Bu
kelime "tonozu bagi" kelimesinin değişik
söyleniş şeklidir. Tonuzu bagi "eşkıya i-
ni" veya "eşkıya yuvası" demektir. Tama
men tuğla ile horasanharcından yapılmış,
içine ancak 2-3 kişinin sığabileceği çeşme
haznesini andıran, tonoz örtülü küçük
yapılardır. Yakın tarihe kadar mevcut o-
lan bu tonozlarda birtakım kanun kaçak
ları ve çoğu zaman suçlu yeniçeriler barı
nır, civarda haydutluk yapar, sonra bir at
tedariki ile Anadolu'ya Celalilerin arasına
firar ederlerdi. Nitekim bu durumu ifade e-
den "Atı alan Üsküdar'ı geçti" sözü söylene-
gelmiştir.

Mezarlığın başlangıcı olan Menzilhane başında protokol ve tören geleneklerini çok iyi uygulayarak sarıkçıbaşılık, birkaç defa sürre eminliği, defterhane eminliği gibi vazifelerde bulunmuş, 1827'de ölmüş Hafız Hacı Yusuf Rıza Efendi'nin kafesi ho-rasani destarlı mezar taşını havi aile sofası ve dua duvarı vardır. Karacaahmet ortasından geçen yol buradan başlar. İlerleyince 1768 tarihli Taşçıbaştlar Sofası'na, sonra Şehit Ali Paşazade, 1782'de vefat et-

mis Divan-ı Hümayun'dan Haşini Ali Bey' in önünden geçip Kadı Müderris İbrahim Şefik Efendi'nin sağ taraftaki duvar kenarında 1828 tarihli örfi kavuklu kabri önünden, az ileride sol tarafta, toprak seviyesinden 1,50 m yükseklikte, 22 m uzunluğunda özel bir sofa içinde l631',de Topkapı Sa-rayı'nda asilerce şehit edilmiş Vezir Hafız Ahmed Paşa'nın önünden geçip sağda Osman Şems Hazretleri ile Eşrefzade Sırrı Efendi ve ihvanının mezarları önünden devamla solda Hoca Sadeddin Efendi'nin 1741 tarihli sebili bitişiğinde 1866'da vefat etmiş Şeyhülislam Sadeddin Efendi ile 1877' de vefat etmiş Mevlevi Reşad Bey'in kabirleri görülür. Sebil haziresinin bitişiğinde Karaca Ahmed Türbesi ve Tekkesi(-») karşısında ise Ahmed Ağa Camii(->) yer almıştır. Camiye bitişik hazirede mezarlık tarihinde önemli bir şahıs olan yeniçeri zümresinden Mezarcılar Kethüdası Hafız Hasan Efendi'nin 1804 tarihli kabir taşı bulunmaktadır. Buradan Ayrılık Çeşmesi'ne uzanan yol, 50 sene önceki imar faaliyetleri sırasında genişletilmiştir. Şehitlik yönünde o tarihte açılan kapı arkasında Mimarbaşı Kasım Ağa ve hizasında 1824 tarihli şair Enderunî Vasıf in ve bunun da a-şağısında hacegândan şair İbrahim Efendi'nin 1780 tarihli kabir taşı yanında Arab-zade Kuyusu ve Sebili yer almıştır. Bundan sonra fevkalade ihtişamlı görünüşüyle İshak Efendizadeler ile Dürrizadelerin uzun aile sofaları yer alır. Bu sofada Anadolu Kazaskeri Muhtar Ahmed Efendi'nin 1811 tarihli örfi kavuklu, Şeyhülislam Dür-rizade Seyyid Abdullah Efendi'nin 1828 tarihli örfi kavuklu, Vezir Ali Paşa'nın 1826 tarihli kallavi kavuklu, tulumbacı yeniçerilerinden Genç Osman'ın 1816 tarihli dardağan kavuklu ve tulumba remizli taşı yan yana ön sırada, Divan-ı Hümayun'da gibiy-mişçesine sıralanmıştır. Bu ihtişamlı görünüşün fotoğrafını C. Gurlitt, Constanti-nopel adlı eserinde yayımlamıştır. Bu sofanın karşısında Sadrazam İbrahim Hilmi Paşa' nın 1824 tarihli kallavili taşı ile, 1853'te vefat eden Sadrazam İbrahim Sarım Paşa'nın kabirleri hizasında 1865 tarihli harap haldeki Hacı Hüseyin Paşa Sebili'ne gelinir. Sebilin karşısı Miskinler Mevkii

Balim Ağa Çeşmesi'dir. Burası İbrahim Ağa Çayırı hududu olup sebil hizasında 1784 tarihli Halil Hamid Paşa Sofası ile Ayrılık Çeşmesi'ne uzanır. Bu sofa Karacaahmet Mezarlığı'mn en uzun sofasıdır. 31 m uzunluktadır. 300 m2 sahalı bu sofada 1784 tarihli ve kallavili iki ayrı taş, Halil Hamid Paşa'nın buradaki kesik kafası için konulmuştur.

Karacaahmet Mezarlığı dahilinde bakılır bakılmaz fark edilmesi ve mezarın kolayca tahrip edilmemesi gayesiyle normal zeminden kesme taş duvarlarla yükseltilmiş ve içi toprak doldurularak meydana getirilmiş aile sofaları da vardır. En meşhurları 1734 tarihli Mirzazadeler, 1736 tarihli Dürrizadeler, 1742 tarihli Atıfzadeler, 1762 tarihli Taşçılar ve 1873 tarihli Tırnak-çızadeler sofalarıdır. Klasik sofa anlayışının dışındakilere örnek Vakanüvis Asım Efendi'nin 1819 tarihli sofası ile Namık Paşa'nın 1892 tarihli yeni tarzdaki sofalarıdır.

Karacaahmet'te 16. yy'dan kalma taş hemen hemen yok gibidir. Ancak 1110' lardan (1698-99) itibaren gelen taşlar görülebilmektedir. Mevcut en eski taş Hattat Şeyh Hamdullah'ın 1521 tarihli taşıdır. Çoğunluk 19. yy taşlandır.

Serpuş yönünde ise fes, dardağan ve kâtibî türüne çokça rastlanmaktadır.

Karacaahmet'te taş kapaklarla mezar o-dacığı yahut tahta kapaklarla doğrudan toprağa gömme tarzında iki tür defin uygulanmıştır. Eski definlerin çoğunluğu birinci türdür. Şimdiye kadar yapılan defin kazıları esnasında diğer bir topluma ait bir stel veya kitabeye tesadüf edilmemiştir. Geçmişte mezarlık ve mezar taşı inşa ve i-marı ehl-i hiref taşçıları ve hattatlarınca icra edilmiştir. Boş sahaların varlığından herhangi bir tahribe meydan verilmemiştir. Kaldı ki koyun koyuna gömülme durumunda dahi herhangi bir rahatsızlığa meydan vermemek için kabir açımında kemiğe tesadüf kaygısı ile tahta kürekler kullanılmıştır.

Günümüzde Karacaahmet'te defne açık bölgelerde hızlı bir mezar taşı katliamı söz konusudur. Dondurulmuş belgelerse iklimin ve zamanın tahribine terk edilmiştir.

Bibi. Konyalı, Üsküdar Tarihi, I-II; H. T. Dağ-lıoğlu, "Sanat Bakımından Mezarlar ve Mezar-taşları ve Karacaahmet Mezarlığı", Milletlerarası L Türk Sanatları Kongresine Sunulan Tebliğler, Ankara, 1962, s. 120-139; O. Öndeş, "Karacaahmet Mezarlığı", Hayat Tarih Mecmuası, Şubat 1975; İ. F. Ayanoğlu Şahsi Arşivi; Ş. Akbatu Şahsi Arşivi; M. M. Koman Şahsi Arşivi; E. Ergüven, Karacaahmet Defterleri (H. Necdet İşli Arşivi), N. Köseoğlu, "Karacaahmet Mezarlığı", (istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, yayımlanmamış mezuniyet tezi), Ekim 1969; N. Barut, "Karacaahmet Mezartaşlan", (istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, yayımlanmamış mezuniyet tezi), Haziran 1969; S. Eyice, "istanbul Şam Bağdat Yolu Üzerinde Mimari Eserler", 725, S. 13 (1958), s. 81; Raif, Mir'at, 149-188; ismail Hakkı el-Üsküdarî, Me-râkid-iMu'tebere-i Üsküdar, 1976; M. Yaman, Büyük Türk Akıncısı, Evliyası, Hekimi Karaca Ahmet Sultan Hazretleri, ist., 1974; Sadettin Nüzhet (Ergun), İstanbul Meşahirine Ait Mezar Kitabeleri, ist., 1932; Mezarlıklar özel sayısı, TTOKBelleteni, S. 49/328, (Eylül-Ekim 1975); A. Gölpınarlı, Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri, ist., 1977.

H. NECDET İŞLİ


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   688   689   690   691   692   693   694   695   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin