Tablo IX Aylara Göre Rüzgâr Verileri (Florya)
Rüzgâr Aylar
|
1. Derecede Hâkim Rüzgâr
Esme Hızı Yönü Sayısı m/sn
|
2. Derecede Hâkim Rüzgâr
Esme Hızı Yönü Sayısı m/sn
|
3. Derecede Hâkim
Esme Hızı Yönü Sayısı m/sn
|
Ocak
|
KKD
|
421
|
3,3
|
K
|
199
|
2,6
|
KKB
|
183
|
3,2
|
Şubat
|
KD
|
232
|
3,6
|
KKD
|
387
|
3,4
|
K
|
163
|
3,0
|
Mart
|
KKD
|
434
|
3,4
|
KD
|
264
|
3,3
|
DKD
|
162
|
3,3
|
Nisan
|
KKD
|
331
|
3,1
|
KD
|
212
|
2,9
|
K
|
163
|
2,0
|
Mayıs
|
KKD
|
398
|
.3,0
|
KD
|
281
|
2,9
|
K
|
148
|
2,0
|
Haziran
|
KKD
|
361
|
2,9
|
KD
|
307
|
2,8
|
DKD
|
167
|
2,7
|
Temmuz
|
KKD
|
561
|
3,4
|
KD
|
402
|
3,2
|
DKD
|
209
|
3,0
|
Ağustos
|
KKD
|
545
|
3,4
|
KD
|
529
|
3,2
|
DKD
|
206
|
2,9
|
Eylül
|
KKD
|
487
|
3,1
|
KD
|
428
|
2,9
|
K
|
198
|
2,1
|
Ekim
|
KKD
|
502
|
3,0
|
KD
|
318
|
2,8
|
K
|
221
|
2,7
|
Kasım
|
KKD
|
388
|
2,8
|
KD
|
224
|
3,1
|
GGB
|
210
|
3,5
|
Aralık
|
KKD
|
372
|
3,0
|
GGB
|
217
|
4,4
|
KD
|
186
|
3,3
|
|
Tablo X Aylara Göre Rüzgâr Verileri (Sarıyer)
Rüzgâr Aylar
|
1. Derecede Hâkim Rüzgâr
Esme Hızı Yönü Sayısı m/sn
|
2. Derecede Hâkim Rüzgâr
Esme Hızı Yönü Sayısı m/sn
|
3. Derecede Hâkim
Esme Hızı Yönü Sayısı m/sn
|
Ocak
|
K
|
358
|
3,7
|
KKD
|
285
|
4,4
|
GGB
|
215
|
2,8
|
Şubat
|
K
|
383
|
4,1
|
KKD
|
259
|
3,8
|
KD
|
172
|
4,4
|
Mart
|
K
|
416
|
3,5
|
KKD
|
290
|
3,3
|
KD
|
238
|
4,5
|
Nisan
|
K
|
345
|
3,2
|
KKD
|
293
|
2,9
|
KD
|
207
|
3,9
|
Mayıs
|
K
|
428
|
3,1
|
KKD
|
319
|
2,9
|
KD
|
291
|
3,3
|
Haziran
|
K
|
382
|
3,3
|
KKD
|
319
|
2,7
|
KD
|
311
|
4,0
|
Temmuz
|
K
|
531
|
3,6
|
KKD
|
410
|
3,1
|
KD
|
391
|
4,3
|
Ağustos
|
K
|
485
|
3,9
|
KKD
|
462
|
3,7
|
KD
|
344
|
4,8
|
Eylül
|
K
|
400
|
4,0
|
KKD
|
356
|
3,5
|
KD
|
282
|
4,9
|
Ekim
|
K
|
421
|
4,2
|
KKD
|
308
|
4,1
|
KD
|
248
|
4,6
|
Kasım
|
K
|
361
|
3,7
|
KKD
|
231
|
3,5
|
GGB
|
176
|
2,6
|
Aralık
|
K
|
364
|
4,0
|
GGB
|
234
|
2,6
|
KKD
|
210
|
3,9
|
ıt Kuzey, D: Doğu, G: Güney, B: Batı
lamına gelen "boreas" sözcüğünden türemiştir. Halk arasında kuzeyli rüzgârların tümü için kullanılırsa da kuzey rüzgârı yıldız, kuzeybatı rüzgârı ise karayel adlarıyla anılır. İstanbul'da yılda ortalama olarak 130 gün poyraz estiği belirlenmiştir. Soğuk karakterli bir rüzgâr olan poyraz yazın estiğinde bağıl nemi düşürerek İstanbul'u biraz ferahlatır. Kışın estiğinde ise havayı soğutur ve yeterince nemliyse yağış getirir.
Poyrazdan sonra en çok esen rüzgâr lodostur. Sıcak karakterli lodos güneybatıdan eser. Yunanca "güney" anlamına gelen "notos" sözcüğünden türemiştir. İstanbullular kuzey yönünü tanımlamak i-çin poyraz, güney yönünü tanımlamak i-çin de lodos sözcüklerini kullanırlar. Oysa güneyden esen rüzgâr kıble, güneydoğu rüzgârı da keşişleme adıyla anılır. Güneydoğudan esen rüzgâra keşişleme adını veren Marmara'da avlanan eski İstanbullu balıkçılardır. Balıkçılar eskiden Keşiş Dağı denen Uludağ yönünden esen rüzgâra bu adı vermişler. Lodos esmesinin ardından yağmur yağması nedeniyle İstanbullular "Lodosun gözü yaşlıdır" derler. Ilık ılık esmesinin ardından yağışın gelmesi ve hava sıcaklığının düşmesi nedeniyle lodos, İstanbul'da sağlam bir hava sayılmaz. Lodos fırtınaları sırasında birçok İstanbullunun başı ağrır. Vücudun direncinin azalmasına bağlı olan bazı hastalıkların lodos fırtınalarını izlediği gözlenir. Bu fırtınalardan sonra avlanan balıklar gevşekliği nedeniyle makbul sayılmaz ve halk buna "lodos balığı" der. Bazı kışlar sona ererken esen lodos ilkbahar gelmiş-çesine bitkilerin erkenden yapraklanıp çiçek açmasına da yol açar.
EŞHER BERKÖZ-GÜL KOCAASLAN
İKONALAR
Hıristiyan inanç ve töresine uygun kutsal kişi ve olayların konu edildiği tasvirler. Bu sözcük Türkçe'ye "ikon" veya "ikona" halinde geçmiş ve terim olarak "tasvir" diye tercüme edilmiştir.
Bizans resim sanatı mozaiklerde, fres-kolarda ve yazmalarda kendisini göstermiştir. Özellikle Ravenna'da Sant'Apollina-re Nuovo (526), Sant'Apollinare in Clas-se (549), Santa Vitale (547) ve Selanik Ayi-os Yeoryios Kilisesi'ni süsleyen mozaikler Bizans resim sanatının öncüleridir. 7. ve 8. yy'larda etkisini sürdüren ikonoklast (tasvirkırıcı) döneminin ardından Bizanslı sanatçılar yapılarını yepyeni bir anlaşıy-la bezemişlerdir. İstanbul Ayasofya, Kiev Ayasofya, Sakız Nea-Moni, Atina Dafni, Romanya Hosios Lucas kiliseleri ve İstanbul Büyük Saray(-») mozaikleri renk uyumu, zenginlik, insan figürlerinin anatomik yapısı ile bu anlaşıyın en belirgin örnekleridir. Öte yandan Bizans resim sanatı ikonalar üzerinde özgün bir görünümü de sergilemiştir.
Bizans resim sanatını yansıtan duvarlara, ahşap, fildişi veya maden üzerine yapılmış ikonaların sanat eseri olarak değerlendirilmesi, özel kişilerden toplanarak ser-
İKONALAR
152
153
İKONOKLAZMA
Ayasofya Müzesi'nde bulunan çeşitli ikonalar (soldan sağa): Ayios Nikolaos (Aziz Nikola), 18. yy, Rus; Kazan Meryem'i, 17. yy, Rus. Erdem Yücel fotoğraf arşivi
gilenmelerine çok yakın tarihlerde başlanmıştır. Türk müzelerindeki ikonaları konu alan yayınlar ise diğer ülkelere göre oldukça yenidir. Oysa ilginç birer sanat olan i-konaların Ortodoks kiliselerinde önemli yeri vardır. Protestan mezhebinin resim ve heykeli kabul etmemesinden ötürü o kiliselerde ikonalar yer bulamamıştır. Katolik kiliselerinde heykel ve kabartma varsa da, ikona yine önemsenmemiştir.
ikona, etimolojik olarak Grekçe "eiko" fiilinden kaynaklanmıştır. Grekçe "eiko" benzemek, benzetmek demektir. Tevrat' taki "tselem" sözcüğü temsil edilmek istenenle aynı değerde olma anlamındadır.
Ortodoks mezhebinden Doğu Hıristi-yanları ikonaları ibadet amacıyla yapmışlar, ayrıca kutsal bir nesne olarak kabul etmişlerdir. Hıristiyanlığın kutsal kişileri ve dini kitaplarda anlatılan bazı olaylar ikonalarda resim olarak verilmiştir.
ikonalarda Isa, Meryem, loannes (Yahya Peygamber), Hıristiyan azizleri ve kutsal kitaplarda yer alan bazı dini olaylar resmedilmiştir, ikonalar üzerindeki görünümler Bizans ikonografyasından öğrenilmektedir. Buna göre Meryem, Meryem ve çocuk Isa, yetişkin Isa, çarmıhta Isa, Isa' mn vaftizi, Meryem ve Yahya, Yahya, Meryem'in ölümü, isa'nın dirilişi, isa'nın görünümünün değişmesi, isa'nın Lazoros'u diriltmesi, kutsal ruhun havariler üzerine inişi, ibrahim sofrasında üç melek, Meryem'in ölümü, canavarı öldüren Aziz Ye-oryios, doktor azizler, Aziz Nikola, Aziz Haramlambos, üç aziz resmedilen ve sevilen tasvirlerdir.
Bizans ve daha sonra yapılan Grek ikonaları Grekçe; Rus ikonaları Rusça; Bulgar, Sırp, Slovak, Gürcü ikonaları Bulgar, Sırp, Slovak ve Gürcü dillerinde, ayrıca Hıristiyan Arapların ikonaları da Arapça yazılırdı, imparatorların yaptırdığı ikonalarda ise ender de olsa altın, gümüş ve mine gibi maddelere de yer verilmiştir.
"Meryem'e Müjde", 19. yy'a ait bir Rum ikonası, Ayasofya Müzesi. Erdem Yücel fotoğraf arşivi
Büyük atölyelerde ikonalar birkaç ressamın birlikte çalışmasıyla yapılırdı. Sanatçılardan biri ikonaların üzerini altın yaldızla kaplarsa, diğerleri de figürlerin yüzlerini, elbiselerini çizerlerdi. Bizans döneminden günümüze ulaşan bazı yazılı metinler onların rasgele yapılmadıklarını anlatmaktadır. Örneğin Sinaksanion isimli bir. kitapta azizlerin yaşamından söz edilmiş ve onların şekillerine, kıyafetlerine değinilmiştir. Eski metinlerden yararlanılarak bir keşişin yazmış olduğu Ayno-rozResim Rebberi'nde Isa, Meryem, Yahya başta olmak üzere azizlerin duruşları, yüz ifadeleri, saç ve sakal biçimleri ile elbiselerinden en küçük ayrıntısına kadar söz edilmiştir.
ikona ressamları resimlerini ve çizimlerini bunlara uygun biçimde yapma zo-runluluğundaydılar. Ayrıca daha önceden yapılmış ikonalardan yararlanırlar, ama kendi üsluplarını da yapıta katarlardı. Çalışmanın başlangıcında secde edilir, Tan-rı'dan bağışlanmaları, günahlarından arındırılmaları dilenirdi, ikona bitince, Tanrı' ya ithaf olunmak üzere başrahibe sunulurdu. Başrahip ressamı sınar, ikonanın resmi kurallara uyup uymadığına bakar, uygun görürse de Tanrı'ya ithaf ederdi. Artık bu işlemler tamamlanınca da ikona kutsal ö-zelliğini kazanırdı. Yine evlerde kullanılmak üzere özel ısmarlama ile yapılan ikonaların kutsal mahiyet kazanabilmesi için en az 40 gün bir kilisede bulundurulması şarttı.
ikona Bizanslılarca yapılmış, istanbul' dan Batı'ya ve Doğu'ya yayılmıştır, ikona
yapımı çok hızlı bir gelişim göstermiş, bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, Bizans resim sanatı Hıristiyan resminin öncülüğünü yapmıştır. Bizans İmparatorluğu'nun kuruluşundan istanbul'un fethine kadar geçen süre içerisinde istanbul ikona yapımının merkezi olmuştur. Sonra da yerini Aynoroz keşişlerinin yapmış olduklarına bırakmıştır.
8. yy Bizans ikonalarında boyalarda su, ağaç zamkı ve yumurta sarısının izleri görülmüş, sonra da yumurta sarısı yerini zeytinyağına bırakmıştır. 13-14. yy ikonalarında incelik, sanatkârane işçilik, geleneklere bağlılık açıkça kendini göstermektedir. Ancak istanbul ve Selanik dışındaki i-kona yapım merkezlerinde yapılmış daha düşük düzeydeki örneklerde kaba bir üslupla karşılaşılmaktadır. 10. yy'dan sonra Hıristiyanlığı kabul ederek Ortodoks mezhebini seçen Rusya'da ikona yapılmaya başlanmış, 11. yy'ın ortasında Prens Jaros-lav, Kiev Ayasofya'sımn mozaiklerinin yapımında Bizanslı ressamlardan yararlanmıştır. Bunun ardından Rusya'da yapılan ikonalarda Bizans etkisi kendisini açıkça belli etmiştir. 12-13. yy arasında Rusya'da başardı yapılmış ikona örnekleriyle karşılaşılmıştır. Ayrıca Psiköv, Rosto, Tver ve Nougorad gibi şehirlerde ikona yapan okullar açılmıştır.
istanbul'un fethinden sonra Bizans üslubunda ikonalar Balkanlar'da, Yunanistan'da ve Girit'te yapılmaya başlanmıştır. Kuskusuz, bunda ikona ressamlarının istanbul'u terk etmelerinin büyük payı olmuştur. Girit'teki ikona yapım merkezi Batı resmiyle Bizans resmini birleştirerek
yepyeni bir üsluba yönelmiştir. Anılan yapıtlarda yüzler yumuşatılmış, anatomiye sadık kalınmış, arka fonda mimari görünümlere yer verilmiştir. Girit ekolü bununla da kalmayarak, Yunanistan'ın çeşitli yerlerinde yapılan ikonaları da etkilemiştir. Türkiye'deki en zengin ikona koleksiyonu Ayasofya Müzesi'nde bulunmaktadır. Kültür Bakanlığı'nca katalogu yayımlanan (1993) bu ikonalar istanbul Arkeoloji Müzeleri'nden, istanbul Gümrük Mü-dürlüğü'nden (1964), Balıkesir Manyas Kazak Kilisesi'nden (1964-1970) getirilmiş, bunun dışındakiler satın alma ve bağış yoluyla müzeye kazandırılmıştır. Ayasofya Müzesi'ndeki ikonaların yanısıra başta istanbul Rum Patrikhanesi olmak üzere Sa-matya Ayios Paraskevi, Samatya Ayios Nikolaos, Beyoğlu Trias, Arnavutköy Pana-yia, Yedikule Ayios Yeoryios, Etiler Rum Ayazması, Silivrikapı Meryem Kilisesi ile bağımsız Türk-Ortodoks Kiliseleri Patrik-hanesi'nde de ikonalar bulunmaktadır. Bunların yanısıra özel kişilerde, antika dükkânlarında, müzayedelerde ikonalara rastlanmaktadır.
Bibi. N. Yılmaz, Ayasofya Müzesindeki ikonalar Katalogu, Ankara, 1993,1-II; Ş. Başeğmez, ikonalar, ist., 1989; Paul Johannes Müller, Ico-nes Byzantines, Cenevre, 1974.
ERDEM YÜCEL
İKONOKLAZMA
8. ve 9. yy'larda Bizans imparatorluğu'na egemen olan dinsel hareket.
ikonalara (Yunanca "eikon", kutsal kişileri tasvir eden dinsel resimler) tapınmayı yasaklayan Ikonoklazma (tasvirkırıcı-
loannis
Prodromos'u
(Vaftizci
Yahya)
betimleyen
18. yy'a ait bir
Rus ikonası,
Ayasofya
Müzesi.
Erdem Yücel
fotoğraf arşivi
lık), 726-843 arasında etkili olmuş, sosyal ve politik sonuçlarının yanısıra, Doğu ve Batı kiliseleri arasında önemli çatışmalar doğurmuştur.
Ikonoklazma dönemine ait bilgiler veren mevcut Bizans kaynaklarının tümü i-kona taraftarlarınca yazılmış; ikonoklast kaynak ve belgeler ise bu dönemin aşılmasından sonra tümüyle yok edilmiştir. Dolayısıyla bu dönem hakkındaki bilgilerimiz kısıtlı ve tek yönlüdür. Mevcut kaynaklar arasında Patrik Nikeforos'un ve Te-ofanes'in(->) kronikleri, Ayasofya Diyako-nu Stefanos tarafından kaleme alınan Aziz Genç Stefanos'un ve Bitinyalı (Doğu Marmara) Niketas'ın vita'ları (yaşamöyküleri), Patrik Germanos'un mektupları, Studios Manastırı Başrahibi Teodoros'un mektupları ve II. Nikaia (iznik) Ökümenik Konsi-li'nin (787) zabıtları önemli yer tutar. Ayrıca ikona taraftarı Damaskuslu (Şam) İo-anenes'in risaleleri, Patrik Fotios'un yazmaları teolojik sorunlara ilişkin önemli bilgiler verir. Son dönem Ikonoklazma hakkındaki bilgiler ise çeşitli kroniklerin yanısıra, Aleksandreia'lı (İskenderiye) Kris-tofer, Antiokheia'lı (Antakya) Job ve Kudüslü Basileios'un ortak mektuplarından edinilmiştir.
Ikonoklazma tartışması Hıristiyan inancında isa'nın insani ve ilahi (tanrısal) doğaları arasındaki ayrılığın teolojik sorunsalını yansıtır, ikona taraftarları yeni Pla-toncu bir yaklaşımla tasviri bir sembol, bir araç sayarak Isa tasvirini, Tanrı'nın (kurtarıcının) insan bedeninde tasviri ile, o-nun tamlığının bir onaylanması olarak kabul ediyor ve "salvation" (halâs, kurtuluş) doktrini ile bağdaştırıyorlardı. Ikonoklast-lar ise isa'nın insani doğasını resmederek onun birbirinden ayrılmaz doğalarının birbirinden ayrıldığını ya da ilahi doğasını resmederek onun birbirine karıştırılması mümkün olmayan doğalarının karıştırıldığını söylüyorlardı (bak. Halkedon Konsi-li). Ayrıca 6. yy'dan itibaren halk arasında çok yaygınlaşan ikona düşkünlüğü öylesine çığırından çıkmıştı ki, iş tasvirin temsil ettiği aziz ya da azizeye değil, bizzat resmin kendisine ibadet edilmesine kadar vardırılmıştı.
Ikonoklazma'nın ilk işaretleri Filippikos döneminde (711-713) görüldüyse de hareketi asıl başlatan Isauria Hanedanı'nın birinci imparatoru III. Leon'dur (hd 717-741). Leon ilk olarak 726'da Büyük Saray'ın Hal-ke Kapısı'mn üstündeki Isa tasvirini söktürdü. Bunun üzerine başkent halkı ayak-landıysa da, isyan şiddetle bastırıldı. Muhtemelen 730'da, Leon ikonalan yasaklayan bir emirname yayımladı ve aynı yıl toplanan bir silention'da (yüksek dereceli sivil, dini ve askeri erkânın katıldığı danışma toplantısı) emirnameyi imzalamayı reddeden Patrik Germanos'u azlederek, yerine I. Anastasios'u atadı. Papa II. Grego-rios'un bunu onaylamaması üzerine Leon, papanın Konstantinopolis'teki legat'larım (temsilcilerini) tutuklatınca, Roma ve Bizans kiliseleri arasındaki gerginlik iyice tırmandı. Bu dönemde, ikonaların ve kilise süslemelerinin imha edildiği bilinmek-
İKONOKIAZMA
154
155 İKTİSADİ VE TİCARİ İLİMLER
Aya irini Kilisesi'nin apsisindeki tkonoklazma dönemine ait, Hz isa'yı temsil eden haç.
Yavuz Çelenk, 1994
Uzun yıllar iktisadi ve Ticari ilimler Akademisi'ne hizmet veren Sultanahmet'teki yapı bugün Marmara Üniversitesi Rektörlük binası olarak kullanılmaktadır.
Firdevs Sayılan
tedir. Buna karşılık herhangi bir öldürme olayı kaydedilmemiştir.
III. Leon'un ölümüyle başa geçen oğlu V. Konstantinos (hd 741-775) tasvirkırı-cılıkta daha ileri gitti. Araplara ve Bulgarlara karşı kazandığı basanlarla gücünü iyice artırmış olan imparator, Batıda gittikçe güçlenen Frank Krallığı ve papalık arasında oluşan ittifakın Bizans'ın aleyhine geliştiğini görünce, o güne dek tasvirkıncılık hareketinden uzak olan italya topraklarına el attı ve Roma kilisesine bağlı bulunan Calabria, Sicilya ve Illirium'u Bizans kilisesine bağladı. Böylece Roma kilisesinin evrensellik iddialarının dayanaksız kılınması hedefleniyordu. Gerçekten de, îko-noklazma'nın uzun vadede en önemli sonuçlarından biri, papalık ile Franklar arasındaki ittifakı körükleyerek, Bizans ve Batı âlemleri arasındaki ayrımı derinleştirmek olmuştur.
V. Konstantinos bizzat kaleme aldığı 13 makale ile ikonalara karşı dogmayı yeniden formüle etti. 753'te Hieria Sarayı'n-da(->) toplanan konsilde bu görüşler onaylandı, aynı yıl Blahernai Kilisesi'nde yapılan toplantıda son adım atılarak tasvirlerin kutsallığı reddedildi. Böylece kilise ve manastırlardan kutsal resimlerin sökülmesine başlandı, mozaiklerin üstü sıvandı, yerlerine hayvan, bitki, av, yarış, savaş gibi dünyevi konulan içeren tasvirler veya haç resimleri konuldu. İmparatorluğun çeşitli yerlerindeki dinsel kurumlar kapatılarak çoğu askeri kışlaya ve tersaneye dönüştürüldü, malları müsadere edildi. Din adamlarına karşı yürütülen en sert saldırılardan biri 765 'te başkentte yaşandı. Birbirlerinin elinden tutmak zorunda bırakılan rahip ve rahibeler, halkın sataşma ve alayları arasında Hippodrom'da(->) teşhir edilirken, ya evlenme ya da işkence ikilemi ile karşı karşıya bırakıldılar. Bu dönemde Kadıköylü Azize Eufemia kültüne saldırıldı, çoğu yüksek memur pek çok saray mensubu öldürüldü. V. Konstantinos döneminin en tanınmış şehidi Genç
Stefanos'tur. Komutanlardan M. Lahanod-rakon'un Trakya temasında yaptığı zulümler bu dönemin kanlı örneklerindendir.
V. Konstantinos'un ölümünden sonra ikonoklazma eski hızını yitirdi. IV. Leon da (hd 775-780) tasvirler kültüne karşı olmakla birlikte, keşiş ve rahiplere yumuşak davrandı. Bunda, ateşli bir ikonasever o-lan karısı Eirene'nin(->) etkisi muhtemeldir. Eirene, 787'de iznik'te bir konsil toplayarak İkonoklazma hareketine son verdi. Alınan kararlar uyarınca din kurumları ihya edilecek, tahrip edilen ikonalar o-narılacak, kutsal emanetler iade edilecekti. Bu konsilin en önemli yanı, tasvirler lehine tüm teolojik delillerin toplanması ve îkonoklazma'ya karşı mücadelenin örgütlenmesi olmuştur.
Eirene'nin 802'de tahttan indirilmesiy-le başa geçen I. Nikeforos (hd 802-811) ve onu izleyen I. Mihael Rangabe (hd 811-813) tasvirler kültüne yakınlık duyuyorlardı. Özellikle I. Mihael döneminde, sürgüne gönderilmiş din adamları başkente geri getirildiler, itibarlarını kazandılar, îkonoklazma'nın önemli hedeflerinden olan Studios Manastın (Imrahor Camii) Başrahibi Teodoros(->) sınırsız bir yetkiyle donatıldı.
Mihael'in halefi V. Leon (hd 813-820) ise tasvirkırıcılığı yeniden yürürlüğe soktu. Fakat bu dönem ilki kadar acımasız değildi. Leon'a göre ikonalara tapan imparatorlar ya sürgünde ya da savaş meydanında ölmüştü. Bu nedenle tasvirlere tapmak uğursuzdu ve yasaklanmalıydı. Buna karşı çıkan Patrik I. Nikeforos azledilir-ken, 8İ5'te Ayasofya'da bir konsil toplandı ve 753 Konsili'nin fikirleri benimsendi. V. Leon'un yerine geçen II. Mihael (hd 820-829) aslında bir ikonoklast olmasına rağmen fazla ileri gitmedi. II. Teofilos (hd 829-843) ise İoannes Grammatikos'un etkisi ile ikona yapımına karşı çıktı ve Teo-dore Graptos, ressam Lazaros gibi taraftarları cezalandırdı. Fakat bazı modern araştırmacılar, Teofilos döneminin sanıldığı
kadar sert geçmediğini düşünmektedirler. Özellikle İmparatoriçe Teodora'nın ateşli bir ikona taraftan olduğu bilinmektedir. Teofilos öldüğünde veliaht III. Mihael çok küçük olduğundan niyabeti Teodora yürütüyordu. Teodora, iki kardeşi Kayser Bardas(->) ve Petronas'ın, amcası Niketi-ates ve yüksek memur Teoktistos'un destekleri ile tasvirler kültünü ihyaya girişti ve Patrik î. Grammatikos azledilerek yerine Methodios atandı. 11 Mart 843'te Aya-sofya Kilisesi'nde düzenlenen görkemli bir ayinle "Ortodoksluğun zaferi" ilan e-dilerek ikonoklazma dönemi bir daha a-çılmamak üzere kapandı. (Bu olay, günümüzde bile Ortodoks kilisesi tarafından bayram olarak kutlanmaktadır.) 860 ve 870'lerde toplanan konsillerde konu tekrar ele alındıysa da ilgi çekmedi.
İkonoklazma 'nm Nedenleri: Bazı ta-rihçilerce "monahomahia" (keşişlere karşı mücadele) olarak adlandırılan "ikono-mahia" (tasvirlere karşı mücadele) hareketinin nedenlerine ilişkin değişik tezler vardır.
Bir görüşe göre, tartışmanın kökü antik çağa kadar iner. Kutsal kişilerin sanatsal biçimde resmedilmelerine karşı kilisenin tepkileri çok eskidir. 4. yy tarihçisi Eusibios'un yazılarında İsa'nın ve havarilerden Petrus ve Pavlos'un (St. Peter ve St. Paul) tasvirlerine ibadet etmenin dinsizlerin işi olduğuna dair ifadeler vardır. Aynı yüzyılda, Kıbrıslı Epifanes, aziz tas-virleriyle süslenmiş bir kilise perdesinin (velum) nasıl yırtıldığını anlatır. 6. yy'da Antakya'da tasvirler kültü aleyhine büyük bir isyan çıktığı, 7. yy'da aynı tip ayaklanmaların yaşandığı bilinmektedir.
Başka bir sav, îkonoklazma'nın nedenleri arasında ekonomik faktörü esas alır. 7. yy'dan itibaren güçlenmeye başlayan dinsel kurumlar neredeyse birer feodal beylik haline gelmişlerdi. Tahminlere göre 8.' yy'da imparatorluk topraklarında yaklaşık 100.000 kadar din adamı faaliyet gösteriyordu. Bu topluluk çevrelerini de sö-mürerek, halkın ve devletin aleyhine giderek zenginleşiyor, güçleniyordu. Merkezi otorite bir yandan din adamlarına, ö-zellikle keşişlere karşı acımasız tehcir (zorla göç) politikası güderken, bir yandan da kilise ve manastırlara ait mülkleri müsadere ederek ekonomik bakımdan güçlerini kırmaya çalıştı. Din adamlarının u-laştığı güç, tasvirsever imparator I. Nike-foros'un bile, din adamlarını, kişisel varlıklarını artırmak için gösterdikleri gayretleri manevi zenginleşmede göstermemekle eleştirmesine neden olmuştu.
Bir başka teze göre, ikonoklazma, imparatorluğun temsil ettiği sivil otorite ile kiliselerin temsil ettiği ruhani otorite arasındaki savaşın doruk noktasıdır. III. Leon' un 730 tarihli emirnamesinde, kendini hem imparator, hem de kilisenin başı olarak tanımlaması bu tezi destekler nitelikte görülmektedir. Bu dönemde, ikonaseverler, imparatorluğa karşı papayı ruhani liderleri ilan etmişler, böylece devletten ayrılarak tam bağımsızlık elde etmeyi amaçlamışlardı. 7. ve 8. yy'larda kilise önde ge-
lenleri, imparatorun kiliseye karışmasını tartışmaya açmışlardı. Fakat ikonoklazma döneminin aşılmasından sonra, imajlarla ilgili zaferlere karşılık, monarşinin antik çağlardan gelen gücünü kırmaya ve kendilerini bağımsız bir organizma olarak koymaya güçleri yetmedi. Aksine imparatorların kilise üstündeki otoritesi arttı.
İkonoklazma'yı, merkez ve çevre çatışması biçiminde açıklayan teze göre, papazlar ve keşişler, merkezkaç nitelikli a-zizler kültü, fiziki olarak bölgeselleşmiş, duygusal olarak öznelleşmiş bir kültün temsilcisi olarak, merkezi kilise kurumunun (patrikliğin) denetim kabiliyetini tehdit ettiği için, ikonalar ve taraftarları bu devirde saldırıya uğradılar.
İkonoklazma döneminde tasvirlere karşı yürütülen acımasız savaş, sanatın diğer alanlarında yeni açılımlara yol açtı. Özellikle dünyevi (profan) konularda resimler, el sanatı ürünleri, heykeller üretildi. Fakat günümüzde, gerek tasvirkırıcı gerekse bundan önceki döneme ait eserlere pek rastlanmaz. Buna karşın bazı tarihçiler, Bizans sanatının ikinci altın çağının bu dönemde başladığını ileri sürerler. İkonoklazmanın aşılmasından sonra, dini yapılardaki dünyevi resimler kaldırılmamış böylece her iki sanat iç içe var olmayı başarmıştır.
Dostları ilə paylaş: |