3. "Yapıcı Kaos"
I. Dünya Savaşı henüz devam ederken, İngiliz derin devleti planları dahilinde Ortadoğu'yu şekillendiren çeşitli haritalar geliştirildi. Henüz savaş devam ederken hazırlanmış 6 gizli anlaşmadan haberimiz olmasa, bütün bunların abartıldığını veya iyi bir hayal ürünü olduğunu söyleyebilirdik. Eğer Sykes Picot'un imzacılarından biri olan Rusya'nın Batı ile arası bozulmamış olsaydı, belki de derin planların çapını hiçbir zaman anlayamayacaktık.
I. Dünya Savaşı çoktan bitti ve Ortadoğu tam masa başında tasarlandığı gibi cetvelle bölündü. Bu durum, Ortadoğu üzerinde hak iddia edenlerin planlarına gerçek anlamda yol vermekle kalmadı, gelecek nesiller için bir nevi ilham kaynağı oldu. İngiliz derin devletinin ortaya attığı ve "Yapıcı Kaos" olarak adlandırılan bu terim, işte bu ilhamla üretilmiş, Ortadoğu'yu, şiddet ve çatışmalar kullanarak daha küçük parçalara ayıracak, daha fazla kan dökecek derin planlardan bir tanesi olarak ortaya çıkmıştı.
ABD Başkanlarından Bill Clinton'un danışmanlığını yapmış olan Yarbay Ralph Peters, 2006 yılında Yeni Ortadoğu Projesi adı altında bir plan şekillendirdi. Peters, Armed Forces Journal (Amerikan Silahlı Kuvvetler) dergisinde yayınlanan "Kanlı Sınırlar: Daha iyi bir Ortadoğu nasıl görünürdü?" adlı makalesinde, "demokrasiyi yaymak ve terörizmin kökünü kurutmak için Ortadoğu'nun sınırlarının yeniden belirlenmesi gerektiği" çağrısında bulunmuştu. Buna göre Ortadoğu, neredeyse 20 parçaya daha bölünmeliydi. Irak'ın Şii ve Sünniler arasında bölündüğü, bir Kürdistan devletinin oluştuğu, Ermenistan'ın sınırlarının genişlediği, Mekke üzerinde Vatikan benzeri yeni bir devletin oluştuğu, İran'ın kuzeyinde Azeriler ve Beluçlara ait devletlerin meydana geldiği, Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün sınırlarının yeniden belirlendiği bu sanal harita gerçekten de bir hedefe yönelik olarak oluşturulmuştu.484
Yeni Ortadoğu haritası, 2006 yılı sonrasında ABD hükümeti ve NATO çevrelerinde dolaşıma girmiştir. Dünyayı, devletleri ve halkları bu duruma hazırlıklı kılmak içinse haritanın deşifre edilmesinde sakınca görülmemiştir. Söz konusu harita, NATO Savunma eğitim birimlerinde eğitim programı dahilinde bile kullanılmıştır.
Peters, "Tarih bize, yapay sınırların her zaman istikrarsızlığa yol açtığını ve aradan binlerce yıl geçse de etnik temele dayanan sınırların tercih edildiğini gösterdi" fikriyle yola çıkmıştır. Yapay sınırların her zaman istikrarsızlığa yol açtığı doğrudur. Ama bu istikrarsızlığı sonlandırmanın yolu daha fazla bölünmek değil, birleşmeyi sağlamaktır.
Fakat Yapıcı Kaos kuşkusuz Peters'ın burada anlattığı gibi masumane bir hedef için kurgulanmamıştır. I. Dünya Savaşı'ndan sonra sanal sınırlarla kardeşlerin arasını ayırmak nasıl o bölge halkının iyiliği için olmadıysa, bu proje de Ortadoğu halklarının lehine olmamıştır. Ralph Peters, ABD Savunma Bakanlığı içinde İstihbarat Müdür Yardımcılığı görevi yapmış, askeri dergiler ve ABD dış politikasına yönelik olarak sayısız strateji makalesi yazmış bir istihbaratçıdır. Önceki dört kitabının hükümet çevrelerinde ve askeri çevrelerde oldukça etkili olduğu söylense de gerçekte Yarbay Peters, stratejik planlamacıların Ortadoğu için öngördüğü şeyi ortaya koymaktan başka bir şey yapmamıştır. Yani plan, gerçekte İngiliz derin devletinin planıdır.
Yazar Mahdi Darius Nazemroaya, Ralph Peters'ın şekillendirdiği bu planı, şu şekilde analiz etmiştir:
Yıllar içinde çeşitli aşamalar geçiren bu proje, Lübnan'dan, Filistin'den ve Suriye'den Irak'a, İran Körfezi'ne, İran'a ve NATO kontrolündeki Afganistan sınırlarına kadar uzanan bölgede istikrarsızlık, kargaşa ve şiddet hilali oluşturmayı içermektedir.
"Yeni Ortadoğu Projesi", bütün Ortadoğu'yu tekrar bir sıralamaya sokmak ve böylelikle "yapıcı kaos"un güçlerini ortama salmak için Lübnan'ın bir baskı noktası olması beklentisine dayanmaktaydı. Bölgenin tümünde şiddet ve savaş üretecek olan "Yapıcı Kaos", ABD, İngiltere ve İsrail'in, yeni Ortadoğu haritasını kendi jeostratejik ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre yeniden çizmeleri için kullanılacaktı. ...
Ortadoğu'nun Lübnan'ın Doğu Akdeniz kıyılarından ve Suriye'den Anadolu'ya (Küçük Asya), Arabistan'a ve İran Körfezi'ne ve İran platosuna kadar olan bölgenin yeniden çizilmesi ve parçalara ayrılması, bölgedeki uzun zamandır var olan Anglo-Amerikan ajandanın bir parçası olan geniş ekonomik, stratejik ve askeri hedeflere cevap vermektedir. ...
Ortadoğu'da daha geniş alana yayılmış bir savaş, sınırların yeniden çizilmesiyle sonuçlanacak ve bu da Anglo-Amerikan çıkarlar için stratejik olarak avantajlı olacaktır.
Ortadoğu'nun farklı etno-kültürel ve dini grupları arasında kasıtlı olarak düşmanlık oluşturma çabaları her zaman sistematik olmuştur. Gerçekte bunlar, dikkatlice tasarlanmış örtülü bir istihbarat gündeminin parçasıdır.485
Nazemroaya, bu felaketi tarif ederken, bundan daha da kötüsünün Ortadoğu'daki çeşitli ülkelerin ve kişilerin bu hain plana destek vermeleri olduğunu söylemeden geçememiştir. İşte yancı sistemi, tüm dünyaya olduğu gibi Müslüman topluluklara da bu şekilde zarar vermektedir. Kimi, çıkarı İngiliz derin devletinden ummakta, kimi de, bütün bu garip strateji ve projelere teslim olmaktadır. Bu ülkelerin ve kişilerin, İngiliz derin devleti tarafından kayırıldığı, ön plana çıkarıldığı ve güçlü konuma getirildiği de bilinmektedir.
Ama İngiliz derin devleti için her şey çıkarı devam ettiği ana kadardır. Derin devlet için çıkarların bittiği noktada, harcanmayacak devlet, millet, kurum ve kişi bulunmamaktadır.
Yıllardır derin stratejik planlarla şekillenen Levant bölgesi (Akdeniz'in doğu kıyıları), I. Dünya Savaşı sonrası, idareye muhtaç zayıf bir bölge olarak bırakılmıştır. Bunun sorumlusu, İngiliz derin devletidir. Bugün, soruna daha yakından bakmak ve Ortadoğu coğrafyası denince neden devrede daima Batı'nın olduğunu soruşturmak gerekmektedir. Ortadoğu üzerindeki bölünme planları neden sürekli olarak Batı tarafından yapılmaktadır?
Ortadoğu ülkelerinin iç karışıklıkları, bölge halklarından önce Batı'yı ilgilendirmektedir. Ortadoğu konusundaki toplantılar, Avrupa başkentlerinde Avrupalılar tarafından gerçekleştirilmektedir. Ortadoğu'nun her yerinde Batı'nın askeri üsleri, Batı'nın bomba yüklü jetleri bulunmaktadır. Ortadoğu için kararlar alacak Ortadoğu liderleri ve Ortadoğu halkları ise görünmezdirler.
Ortadoğu'da bütün kararları büyük ağabeylere bırakmış, Batı hakimiyetini kabul etmiş kitleler, üzerlerinde Yapıcı Kaos gibi sakıncalı projelerin üretilmesine de sessiz kalmaktadırlar. Oysa plan o kadar büyüktür ki, İngiliz derin devletinin kurmayları kapalı kapılar ardında Ortadoğu'yu bir daha istikrar gelmeyecek şekilde parçalara ayırmak istemektedir. Bu planın sadece Batı için "yapıcı" olması beklenmektedir. Yoksa şiddetin ve savaşın hakim olduğu bir ortamın parçalanarak barış yurduna dönmesi beklenmemekte, hatta istenmemektedir.
Şimdi Ortadoğu için bunun tam tersi bir strateji izlemenin zamanıdır. Batı'nın demokrasisini, özgürlüğünü ve dostluğunu sevinçle alan; fakat İngiliz derin devletinin ayrılık ve parçalanma planlarına asla itibar etmeyen, parçalanmanın bereket değil felaket getireceğini yüzyıllık tecrübe sonunda anlamış olan aklıselim bir topluluğun ön plana çıkması gerekmektedir. Bu uyanış, değerli Müslüman topraklar üzerinde böylesine pervasızca planlar yapan İngiliz derin devletine de büyük bir ders olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, şu ana kadar insanlar, bölünerek, parçalanarak, yalnız kalarak sorunların çözüleceğine, mutluluğun geleceğine inandırılmışlardır. Bu eğilim daima kavga ve karışıklık isteyenlerin kozu olmuştur. Hem Ortadoğu halklarına, hem de Batılı stratejistlere bunun yanlışlığını göstermek elimizdedir. Nefreti körükleyecek planlar kuran Deccal Komitesi'ne karşı verilecek en mükemmel cevap, onların planlarına karşı nefreti alt edecek planlar kurmak ve bunları uygulamaktır. İngiliz derin devletinin yıllar boyunca üzerinde ameliyat yapmasına izin vermiş olan Ortadoğu, barışın inşasını kendisi mümkün kılmalıdır.
Rabbimiz iman gücüne sahip Müslümanların "en üstün" oldukları müjdesini vermiştir:
Dostları ilə paylaş: |