3.5. Göl Filminin Çözümlemesi
Filmin Künyesi
Yapım : Alfa Yapım
Yönetmen : Ömer Kavur
Senaryo : Selim İleri
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Müzik : Atilla Özdemiroğlu
Yapım Tarihi : 1982
Vizyon Tarihi : 01 Şubat 1983
Süre : 83ʹ
Oyuncular : Müjde Ar (Nalân), Hakan Balamir (Murat), Talat Bulut (Hasan), Orhan Çağman, Ferda Ferdağ, Mehmet Esen, Aydan Burhan, Yılmaz Kurt, Nuran Oktan, Orhan Aykanat, Kazım Eryüksel, Hikmet Gül, Reha Kıral.
Tema : Yalnızlık, iletişimsizlik, yabancılık, yabancılaşma, arayış ve iktidar sorunu.
Filmin Kısa Öyküsü
Nalân Şeyda, pavyon şarkıcısıdır. Büyükşehirden sıkılarak yeni umutlarla kasabaya gelir. Onu, tren garında çalışacağı gazinonun sahibi Faruk Bey karşılar. Yolda arabayla giderlerken Nalân, kasabanın kenarında kurulduğu Eğridir gölünü görür ve durmak ister. Gölün kenarında durduğunda sazlıkların arasından kayığıyla balıkçı Hasan çıkar. İkisi de göz göze gelirler.
Murat Bey, kasabanın ileri gelenlerindendir. Büyük toprak sahibidir. Üç yıl önce intihar eden karısının ölümünü kabullenememiştir. Bu nedenle duygusal dengesizlikler yaşamaktadır. Çok çabuk sinirlenmekte ve çok fazla tepki vermektedir. Görüşlerinin sorgulanmasından hoşlanmaz. Evinde, ölen karısının gözleri görmeyen annesiyle birlikte yaşamaktadır.
Murat Bey, Nalân’ın şarkı söylediği gazinoya gelir. Nalân’la göz göze geldiğinde Murat Bey’in bulunduğu ortamla bağlantısı kesilir ve gözünün önüne gelinlik giymiş bir kadının yüzü gelir. Kadının yüzü Nalân’ın yüzünün aynısıdır. Murat Bey, Nalân’ı ölen karısı Sabiha sanmaktadır.
Murat Bey, saplantılı bir şekilde Nalân’ın ölen karısı olduğuna inanır ve onu getirmesi için şoförü Dursun’u gönderir. Nalân başına geleceklerden habersiz olayı netleştirmek için Murat Bey’in bahçesine gelir. Murat Bey ve Nalân konuşurlarken Murat Bey, Nalân ile hep karısıymış gibi konuşur. Nalân da Murat Bey’in söylediklerine pek bir anlam veremez ama yine de onu kırmadan yanıtlar vermeye çalışır.
Hasan’da gazinoda Nalân’ı dinlemeye gider. Nalân, şarkısının bir bölümünü onun masasında söyleyerek elindeki çiçeği Hasan’a uzatır. Gazino dışında da birkaç kez karşılaşırlar. Nalân, bir sabah Hasan’ın kayığıyla gölde kendisini gezdirmesini ister. İkisi de birbirlerinden hoşlanmışlardır.
Murat Bey ise Nalân’ın gönlünü kazanmaya çalışmaktadır. Ona hediye olarak pahalı ve değerli bir yüzük gönderir fakat Nalân kabul etmez. Nalân’ın gönderdiği hediyeyi kabul etmemesine çok sinirlenen Murat Bey, Nalân’ı kaçırarak eve hapseder. Kasabada Murat Bey’in yeni şarkıcıyı kapattığı haberi hızla yayılır. Hasan da bunu öğrenir ve olayın aslını bilmediği için üzülür.
Nalân’ı evine götürdüğünde kayınvalidesi Murat Bey’i Sabiha’nın öldüğüne ikna etmeye çalışsa da Murat ısrar eder. Nalân’ı Sabiha’nın odasına yerleştirir ve kapısını kilitler. Nalân, odada otururken Sabiha’nın gelinlik fotoğrafına bakar. İkisi arasındaki benzerlik onu da korkutur. Sabiha’nın annesi ona Sabiha’nın çok hastalandığını, doktorların derdine çare bulamadığını ve Sabiha’nın gölde intihar ettiğini anlatır.
Nalân bir yolunu bularak gece yarısı Murat’ın evinden kaçmayı başarır. Bunu fark eden Murat Bey Nalân’ın peşine düşer ve yakalar. Onu elinden sürüklercesine tutarak kasabada bir eve getirir. Burası Murat ve Sabiha’nın yaşadığı evdir. Nalân’ın Sabiha olduğunda ısrar eder. Nalân karşı koymaya çalışsa da başaramaz. Sabiha’nın gelinliğini zorla Nalân’a giydirir ve Sabiha ile sevişircesine Nalân’la sevişmeye başlar. Nalân’la zorla birlikte olur. Sevişme sonrasında güçsüz duruma düşen Murat Bey’in dizlerinin üzerine çökmesini fırsat bilen Nalân evden kaçarak Hasan’ın evine gider ve ondan yardım ister. Yaşadıklarını anlatır.
Nalân’ın Hasan’a gittiğini öğrenen Murat Bey, onu almaları için hizmetlisi Dursun’ u gönderir. Fakat Hasan Nalân’ı vermez ve onu savunur. Murat Bey, Hasan’a karşı zaten tepkilidir. Çünkü Sabiha’nın cansız bedenini de gölden Hasan çıkarmıştır. Murat Bey’e giderek Nalân’ın eşyalarını vermesini ister. Murat Bey, bu duruma çok sinirlenir ve elindeki kamçıyla Hasan’ı hırpalar. Eve döndüğünde onu kanlar içinde gören Nalân bunların kendi yüzünden olduğunu söyleyerek kendini suçlar. Hasan’ın yaralarını temizler. Bu olay ikisini birbirine daha da yakınlaştırır. Nalân gerçek adının Emine olduğunu söyler.
Hasan’ın yakın arkadaşı Yaşar’ın düğünü vardır. Hasan gitmek istemez. Çünkü gelinin dayısı Murat Bey’in hizmetlisi Dursun’dur. Kötü bir olaya neden olmak istemez. Fakat Yaşar ısrar eder ve Hasan düğüne Nalân ile birlikte gider. Düğünde eğlenirlerken Murat Bey elinde tüfekle düğün salonuna girer. Herkes donup kalır. Murat Bey’in Nalân ve Hasan’ı vurması beklenirken, Murat Bey tüfeği başına doğrultur ve ‘Sen yoksun. Sen yoksan yok olsun her şey’ diyerek silahı başına doğrultarak herkesin gözü önünde intihar eder. Tavan kanlanır. Dursun ceketini Murat Bey’in üzerine örter. Herkes şaşkındır.
Nalân ve Hasan, Hasan’ın annesinin yanına gitmek üzere kasabadan ayrılırlar. Onlar ayrılırlarken kasabanın balıkçıları gölde balık tutmaktadırlar. Hayat kaldığı yerden devam etmektedir.
Göl Filminin Yapısal Şeması ve Değerlendirilmesi
Mekân
Mekân olarak Eğridir gölü etrafında kurulmuş bir kasaba seçilmiştir. Gölün, kapalı bir su birikintisi olması, kasabanın sıkıştırılmışlığının, dışa kapalılığının seyirciye geçirilmesi konusunda yardımcı rol oynamıştır.
İç Mekânlar
Tren kompartımanı, arabanın içi, Murat Bey’in bağ evi, kahvehane, Yaşar’ların evi, gazino, gazinonun kulisi, Hasan’ın evi, otelin resepsiyonu, Nalân’ın otel odası, lokanta, bağ evinin mutfağı, Murat Bey’in konağı, düğün salonu.
Dış Mekânlar
Tren garı, kahvenin önü, mezarlık, kasabanın sokakları, göl kenarı, göl, meyve bahçesi, panayır, kayık.
Zaman
Göl filminde döngüsel zaman anlayışı vardır. Filmin şizofren ağası Murat Bey zamanı ve kişileri karıştırmaktadır. Karısına benzeyen Nalân’ı gördüğünde zamanda geriye dönmüş ve geçmişte yaşamaya başlamıştır. Geçmişe yapılan dönüşler zamanın çizgisel olarak algılanmasını engellemektedir. Film, tek ve özel bir olayın nereden başlayıp, nasıl gelişip, nasıl sonlanacağı yerine filmin başından beri öldüğünü bildiğimiz Sabiha’nın ölümünün, nedeninin ne olduğu ve ölümünün nasıl olduğu üzerine kuruludur.
Karakterler
Murat Bey, Nalân, Hasan, Yaşar, Yaşar’ kız kardeşi Nesrin, Dursun, Fidan, Sabiha, Sabiha’nın annesi.
Tema ve filmin değerlendirilmesi
Göl, Türk sinemasında tecimsel kaygı gütmeden yapılmış, fantastik öğeleri olan öyküsüyle çizgi dışı bir filmdir. Ömer Kavur’un yeni bir üslup denemesidir. Senaryosu Selim İleri tarafından kaleme alınmıştır. Filmin ana teması yabancılık ve yalnızlıktır. Nalân da, Murat Bey de, Hasan da, Sabiha da yalnız ve çevrelerine, kendilerine yabancıdırlar.
Nalân, şöhret olma uğruna pek çok bedeller ödemek zorunda kalarak en sonunda pavyon şarkıcısı olmak zorunda kalan, otuzlu yaşlarda, yalnız bir kadındır. Bir zamanlar âşık olmuş fakat aşkı beklediği gibi sonuçlanmayınca, büyük hayal kırıklığı yaşamıştır. Yaşadığı bu hayal kırıklığı sonrasında kendini kaderin rüzgârına bırakmıştır. Yalnızlık, kendisinin bilinçli tercihi değildir. Çünkü tercih etmek zorunda kaldığı yaşam biçimi nedeniyle çevresi tarafından dışlanmakta, yalnızlığa itilmektedir. Bu nedenle yalnız olması gerektiğine inanmaktadır. Çünkü onunla birlikte olmak isteyecek kişi de toplum tarafından dışlanacaktır. Kendisinin düştüğü bu çukura başkasının da düşmesini istememektedir. Çevresiyle iletişim kuramadığından çevresine ve zamanla kendisine yabancılaşmıştır. Artık o da Nalân mı, Emine mi olduğunu bilemez. Nalân’ın ailesi yaşadıkları nedeni ile onunla görüşmez. O da artık onları yok saymaktadır. Bu durumda kendisine yabancılaşmasına destek sağlamaktadır. Murat Bey’in birlikte olma teklifini düşünürken ‘Hayatın kaymaya görsün kimse elini uzatmaz. Geçmişten kurtulamazsın’ der. İnsanlar ona hep çıkarları için yaklaşmışlardır. Murat Bey’in de kendisiyle birlikte olmak istemesine bu nedenle bir anlam veremez.
Filmin ana erkek karakterlerinden Hasan, açık denizlere açılmayı düşleyen ve her günü başka bir yerde geçirmeyi hayal eden, maceraperest ruhlu biridir. Yaşadığı küçük kasabaya sığmayacak kadar özgür bir ruha sahiptir. Cesur, dürüst ve korkusuzdur. Otuzlu yaşlarını sürmekte olmasına rağmen henüz evlenmemiştir. Bir yere bağlanıp kalmak istemez. Kendini henüz bulamamışken yaşadığı bu hayata başka birini dâhil etmenin anlamsız olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle yakın arkadaşı Yaşar’ın kardeşi Nesrin’in ona olan aşkını görmezden gelmektedir. Yaşadığı kasabanın insanlarından farklıdır. Bu nedenle Yaşar haricinde iletişim kurabildiği kimse yoktur. İlişkilerinde hep mesafelidir. Hasan’ın yalnızlığı bilinçli bir yalnızlıktır. Nalân gibi o da iletişim kuramadığı çevreye yabancılaşır ve kendini bulmaya çalışır.
Murat Bey ise kasabanın ileri gelen zengin ailelerinden birinin oğludur. Dedeleri kasabaya iki asır önce gelmişler ve uçsuz bucaksız topraklara sahiptirler. Kasabanın yerlisidir. Kırklı yaşlarını sürmektedir. Dengesiz ve saldırgan bir kişiliğe sahiptir. Üç yıl önce çok sevdiği eşi Sabiha’yı kaybetmiştir. Çevresinde dostu olabilecek kimse yoktur. Murat Bey’in karısına olan tutkusu, ölümüyle birlikte giderek saplantıya dönüşmüştür. Bu durum onun daha da içine kapanmasına ve saldırganlaşmasına neden olur. Çevresiyle sağlıklı iletişim kuramadığı için zamanla çevresine yabancılaşmıştır. Murat Bey’in karısı Sabiha ya karşı da saldırgan tavırları olduğu, Nalân’a tecavüz ederken verilen flashbacklerle seyirciye verilmeye çalışılmaktadır.
Murat Bey’in karısı Sabiha, kasabalı değildir. Gelin olarak geldiği bu kasabada hem çevreye hem de Murat Bey’in saldırgan ve baskıcı tavırlarına alışamamış, içine düştüğü bu yabancı ortam akıl sağlığını kaybetmesine neden olmuştur. Bu yabancı ortamda tek desteği gözleri görmeyen annesidir. Sabiha’nın hastalığı doktorlar tarafından tedavi edilemeyerek onu intihara sürüklemiştir.
Yalnızlık temasına yolculuk teması da eşlik etmektedir. Fakat bu yolculuk, kişinin kendini bulması için yaptığı ruhsal bir yolculuktur. Nalân da Hasan da kendilerini bulmaya çalışırlar. Nalân kendini bulmak için büyükşehirden bu küçük kasabaya gelir. Yaşadıkları onu çok yormuş ve yıpratmıştır. Kasabada huzur bulmayı düşlemektedir. Aslında oraya buraya savrulmaktan yorulmuş, bir yere kök salmayı ve aile kurmayı istemektedir. Fakat şarkıcı Nalân ve Emine arasında bölünmüş bir kişiliktir ve gerçekte kim olduğunu bilmemekte, bulmaya çalışmaktadır. Hasan ise bir yere kök salmaktan korkmaktadır. Kendini bağlayacak sorumluluklardan kaçar. Daha önce şehirde yaşamış, üç yıl öncede karşı kıyıdan bu kasabaya yerleşmiştir. Farklı mekânlarda karşılaşacağı yaşamlarda kendini bulmaya çalışmaktadır.
Maddi olanaklarına güvenen Murat Bey’in iktidar sorunu da bulunmaktadır. İsteklerine ve görüşlerine karşı çıkıldığında kaba kuvvete başvurmaktan çekinmez. Nalân’a tecavüz eder, Hasan’ı kırbaçlar. Çevresinde olan insanlara değer vermez, onların kendisine ihtiyacı olduğunu düşünmekte bu nedenle çalışanlarına köle gibi davranmaktadır. Çalışanları onun iktidarını koşulsuz kabul ederek itaat etmekte, dediklerini sorgulamadan uygulamaktadırlar. Bunda kasabanın kendine özgü kurallarının da etkisi bulunmaktadır. Kasabada büyük ekonomik güce sahip kişiler ağa olarak görülmekte ve kasabalılar ağalara itaat etmeyi boyunlarının borcu olarak addetmektedirler. Hatta ağanın emrinde çalışıyor olmak kasaba içerisinde bir statü sembolü olarak bile görülebilmektedir. Devletin kurumlarının da kasabadaki sayısı düşünüldüğünde ağa, işveren veya zor durumda kaldıklarında başvuracakları bir merci olarak görülmektedir. Murat Bey’in Nalân’ı ölen karısına benzetmesi ve yerine koymak istemesi aslında geçmişe, geçmişteki daha güçlü iktidara duyulan özlemdir. Yıllarca dönüşünü beklediği karısını, Nalân la özdeşleştirip tekrar kaybettiğinde yaşamı alt üst olur. Nalân ve Hasan, Murat Bey’in iktidarına karşı koymakta, kabul etmemektedirler. Artık özlediği eski egemen gücüne kavuşamayacağını anladığında ise ölmeyi tercih eder.
Ömer Kavur, Göl filminde yer alan karakterlerin kendi kendilerini tanımaya çalışmaları ve sorgulamalarıyla aslında izleyicinin kendini sorgulamasını sağlamak istemektedir. Karakterler, toplumdan soyutlanmış değildirler. Hasan aracılığıyla balıkçıların yaşadığı sıkıntılar, Murat Bey’in arazilerinin mahsulünü almaya gelen firma yetkilisinin, fazla olan mahsulü depolayıp kışın daha fiyatlı satacağını söylemesi ile toptancıların fırsatçılığı ve çiftçinin durumu gibi toplumsal değinmelerde filmde yer almaktadır. Ayrıca Kavur, bu filmde de kasabaya özgü işleyen ilişkilere yer vermektedir.
Dostları ilə paylaş: |