3.13. Melekler Evi Filminin Çözümlemesi
Filmin Künyesi
Yapım : Alfa Film
Yönetmen : Ömer Kavur
Senaryo : Feride Çiçekoğlu, Erol Hızarcı, Ömer Kavur.
Görüntü Yönetmeni: Ali Utku
Müzik : Cahit Berkay
Yapım Tarihi : 2000
Vizyon Tarihi : 17 Kasım 2000
Süre : 109ʹ
Oyuncular : Talat Bulut (Ahmet), Hande Ataizi (Arzuhan), Aytaç Arman (Bahattin), Arslan Kaçar (Şehmuz), Haldun Boysan (Timur), Tarık Pabuççuoğlu (İbrahim), Yeliz Tozan Macit Koper, Süeda Çil, , Metin Belgin, Yüksel Arıcı, Erkan Sever, Muhammet Cangören
Tema : Gerçeği arayış, yalnızlık.
Filmin Kısa Öyküsü
Eski savaş fotoğrafçısı Ahmet, açmayı planladığı kişisel sergisi için fotoğraf çekmek amacıyla arkadaşı İbrahim’in yanına, Şanlıurfa’ya gelir. Üniversiteden arkadaşı olan İbrahim, üniversiteyi bitirdikten sonra memleketi Urfa’ya yerleşmiş ve evlenmiştir. Urfa da eşi ve kızıyla sakin bir yaşam sürmektedir.
Ahmet, kaldığı otelde şüpheli davranışlarda bulunan dört adam görür. Adamların tavırlarından ve konuşmalarından kirli işlerle uğraştıkları bellidir. Ertesi gün aynı adamlara benzin istasyonunda rastlayınca merakına yenilip, takip etmeye karar verir. Harran civarlarında eski bir harabeye gelirler. Grubun lideri, iki adamı öldürür. Adamlar vurulurken Ahmet görüntülemeyi başarmıştır fakat mafya babası Ahmet’i fark eder ve peşine düşerek ateş eder. Ahmet, kaçmayı başarır fakat vurulmuştur. Yaranın etkisiyle bayılır. Gözünü bir tekkede açar. Tekkenin dervişi onu tedavi eder. Ahmet iyileştiğinde tekkeden ayrılır ve arkadaşı İbrahim’in onu arayan adamlar tarafından kaçırıldığını öğrenir.
Otele gittiğinde İbrahim’in kaçırılmasını araştıran polisler onu beklemektedir ve onu karakola götürürler. Polis üç gündür ortalarda görünmeyen İbrahim’in kaybolmasıyla ilgili sorular sorar. Verdiği çelişkili ifadelerden şüphelenen polis, kolundaki yarayı fark eder ve Ahmet, şahit olduğu cinayeti anlatmak zorunda kalır. Fakat fotoğraf çektiğini söylemez. Polislerle birlikte olayın gerçekleştiği harabeye giderler ve polislere cesetlerin yerlerini gösterir. Fakat cesetler gösterdiği yerde yoktur. Karakola geri döndüklerinde kendisini bir müfettiş beklemektedir. Ahmet’e bazı görüntüler göstererek vuran kişinin kimlik tespitini yapmaya çalışmaktadır. Adamları öldüren kişi, iki yıl önce öldüğü söylenen Bahattin Öztürk’tür. Müfettiş, Ahmet’e Bahattin Öztürk’ü tanıyıp tanımadığını sorar. Ahmet, tanımadığını söyler. Sorgusu bittiğinde oteline döner.
Ahmet, otele döndüğünde genç bir kadından telefon alır. Kadın onunla buluşmak istemektedir ve buluşurlar. Genç kadın, Bahattin Öztürk’ün kızı Arzuhan’dır ve babası hakkında gazetelerde çıkan haberlerden rahatsız olmuş, ölen babasının anısının kirletildiğini söylemektedir. Ahmet, Arzuhan’a bir cinayete tanık olduğunu ve arkadaşı İbrahim’in bu yüzden kaçırıldığını söyler. Ahmet ile Arzuhan birlikte fotoğraf stüdyosuna giderler. Ahmet, fotoğrafları tabeder. Arzuhan fotoğrafları gördüğünde babasının yaşadığını anlar.
Onlar dükkânda iken Bahattin’in adamları gelerek negatifleri almak isterler. Ahmet, İbrahim’in öldürüleceği endişesiyle negatifleri vermek istemez ve birlikte dükkândan kaçmayı başarırlar. Melekler Evi’ne giderek, geceyi orada geçirirler. Ertesi gün İbrahim’i kaçıranlarla buluşmaları istenir. Bahattin’in adamları İbrahim’in kesilen serçe parmağını Ahmet’e verirler ve eğer negatifleri vermezse İbrahim’i öldüreceklerini söylerler. Arzuhan, Ahmet’i korumak için adamlara negatifleri kendisi götürür.
Ahmet, arkadaşını kurtarmıştır fakat yine de gerçeğin peşinden gitmekten vazgeçmez. Van gölünün kenarında ki bir otelde Bahattin ve Arzuhan’ı bulur. Arzuhan, fotoğrafları göstererek babasıyla tartışmaktadır. Arzuhan üzgündür, çünkü babasıyla karşılaşması beklediği gibi olmamıştır. Ahmet Arzuhan’ın takip etmeye devam eder fakat Bahattin’in adamları onu yakalayarak uyuşturucu üretilen bir atölyeye getirirler. Bahattin, Ahmet’e kimin için çalıştığını sorar. Ahmet, kimse için çalışmadığını söylediğinde safını seçmesini söyleyerek mekândan ayrılır. Bahattin’in adamları Ahmet’i bir hücreye kapatırlar. Kısa bir süre sonra içerden çatışma sesleri gelir. Ahmet, bulunduğu odadan dışarı çıktığında içerdeki herkesin öldürüldüğünü görür. Bulduğu bir arabaya binerek Arzuhan’ın kaldığı otele gelir. Polis tarafından kuşatılmış otelden Bahattin, yanında Arzuhan’la birlikte kaçmayı başarır. Yolların kapatılmasıyla daha fazla kaçamayacağını anlayan Bahattin, Arzuhan’la birlikte arabadan inerek eski mezarlığa doğru kaçmaya başlarlar. Ahmet’te onların peşindedir. Elinde fotoğraf makinesiyle Ahmet’i gören Bahattin, Ahmet’e ateş ederek, yaralar. Babasının sevdiği adamı öldüreceğini anlayan Arzuhan elindeki silahla babasını öldürür.
Gözlerini hastane’de açan Ahmet’in yanına gelen polis müfettişi Ahmet’e hiçbir şey yaşanmadığını ve onun da hiçbir şey görmediğini söyleyerek Ahmet’in fotoğraf makinesindeki negatifi çıkarır ve fotoğrafları yok eder.
Melekler Evi Filminin Yapısal Şeması ve Değerlendirilmesi
Mekân
Ömer Kavur, Melekler Evi’nde Doğu ve Güneydoğu Bölgelerini mekân olarak tercih etmiştir. Bölgedeki ana mekânlar; Şanlıurfa, Ahlat, Tatvan, Harran ve Van’dır. Özellikle Şanlıurfa’nın her an insanın karşısına bir tehlike çıkacağı hissi uyandıran karanlık, tüneli andıran dar ve taştan ara sokakları filmde güvensizlik duygusunu seyirciye geçiren en önemli mekânlardır. Ahmet’in fotoğrafla görüntülediği terk edilmiş evler ve köylerde, filmin temalarından yalnızlığı, vermede oldukça başarılıdır.
İç Mekânlar
İbrahim’in evi, film banyo odası, fotoğraf stüdyosu, terk edilmiş taş evler, resepsiyon, otel odası, Melekler Evi, halı dokuma atölyesi, terzi atölyesi, arabanın içi, otel lobi, dervişin evi, karakol, sorgu odası, otobüsün içi, feribotun dinlenme salonu, uyuşturucu üretim tesisi, hücre, hastane odası, gümrük han.
Dış Mekânlar
Saatli minare meydanı, mezarlık, Melekler Evi, terk edilmiş köyler, Urfa’nın ara sokakları, İbrahim’in evinin bahçesi, cinayetin işlendiği harabe, otel, otel restoranı, benzin istasyonu, Emniyet Müdürlüğü, kahvehane, Şanlıurfa şehirlerarası yolu, Otel Hanedan, Van gölü, Selçuklu Oteli, Ahlat Yolu, Selçuklu otel restoranı, otel balkonu, feribot, tren istasyonu, eski mezarlık.
Zaman
Melekler Evi filminde çizgisel zaman anlayışı vardır. Hikâye, devlet adına istihbarat işleri yapan Bahattin Öztürk’ün resmi kayıtlarda ölü gösterildikten sonra, sahte kimlikle kurduğu illegal örgütün giriştiği kirli işleri, devlet görevlileriyle ilişkileri, bu olaylara tanık olan savaş fotoğrafçısı Ahmet’in gerçekleri ortaya çıkarma girişimleri ve örgütü çökertmeye çalışan polis ekibinin çabaları üzerine kuruludur ve belirli bir çizgisellikle hikâye aktarılmaktadır. Seyirci, illegal işler yapan bu kişinin gerçekte kim olduğu, örgütün nasıl açığa çıkarılacağı ve nasıl çökertileceği ile ilgilenmektedir.
Karakterler
Ahmet, İbrahim, Şehmuz, Timur, Zeliha, Bülent Öztürk, Arzuhan Öztürk, milletvekili, resepsiyonist, Hatice, derviş, dervişin oğlu, öldürülen adamlar, ayakkabıcı, komiser, polis müfettişi, Vurucu Tim Ekibi, terzi Erol, Nihal, taksici, Hanedan otel resepsiyonisti, Ahmet’ gizli polis, özel vurucu tim ekibi, köyünü terk eden yaşlı adam.
Tema ve filmin değerlendirilmesi
Melekler Evi, Ömer Kavur’un 2000 yılında çektiği, Türkiye’nin yakın tarihine ayna tutan polisiye ve yol filmidir. Filmin, 1996 yılında Türkiye’nin gündemine yerleşen polis-mafya-aşiret ilişkilerinin ortaya çıkmasıyla patlak veren Susurluk skandalına benzeyen bir hikâyesi bulunmaktadır. Susurluk’ta meydana gelen otomobil kazasında, yıllar önce öldüğü düşünülen aşırı milliyetçi militan Mehmet Özbay sahte isimli Abdullah Çatlı, Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ ölmüş, dönemin DYP (Doğru Yol Partisi) Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak yaralı olarak kurtulmuştur. Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı’nın yasadışı eylemlerine devletin bazı kesimleri tarafından göz yumulduğu ve hatta hizmetlerinden yararlanıldığı anlaşılmaktadır (Demiralp,2009a,82-83).
Filmin temalarından biri yalnızlıktır. Filmin karakterleri Ahmet, Arzuhan, Bülent yalnızdırlar. Ahmet, gezgin bir fotoğrafçıdır. Geçmişte savaş fotoğrafları çekmiş, şimdi ise açacağı kişisel sergi için Güneydoğu da terk edilmiş evlerin, köylerin fotoğraflarını çekmektedir. Fotoğrafını çektiği evler, onun ruhsal durumunun dışa yansıması gibidir. Eskiden üzerinde yaşam barındıran evler, köyler şimdi hayalet evlere ve köylere dönüşmüşlerdir. En az Ahmet’te fotoğrafını çektiği mekânlar kadar yalnızdır. Yaptığı iş nedeniyle kendisine düzenli bir yaşam kuramamış, kızının ölümünden sonra da eşi onu terk etmiştir. Çok sevdiği kızının ölümünden sonra fotoğrafını çektiği binalar gibi o da harabeye dönmüştür. Yaralandığında onu tedavi eden derviş, her şeyin bir özü bir de sureti olduğundan bahseder. Derviş, Ahmet’in işinin suretle ilgili olduğunu fakat onun gerçekte kendi özünü bulmaya çalıştığını söyler. Ahmet, gerçekte de fotoğrafını çektiği binalarda adeta kendinden kalanları aramaktadır. Derviş, Ahmet’e ‘özün gözündür ve bu nedenle kendini göremezsin’ der. Özünü gözüyle göremeyeceği için duygularını geliştirmesi gerekmektedir. Hisler gözle görülmeyenin de görülmesini sağlamaktadır.
Filmin karakterlerinden Bülent Öztürk ise uzun yıllar devlet gizli servisinde çalışmış, bu uğurda hapis yatmış, ailesinden uzak bir hayat yaşamak zorunda kalmış, yalnız biridir. Farklı kimliklerle yaşadığı hayat nedeniyle gerçek kimliğine, ailesine ve kendine yabancılaşmıştır. Arzuhan da babası gibi yalnızdır. Çünkü çok sevdiği babasıyla çocukluğunu geçirememiştir. İçinde hala baba sevgisinin özlemini duymaktadır. Babasının ölümünün aslında mizansen olduğunu bilmekte, fakat babasının illegal işler yaptığına inanmak istemediği için bu gerçekle yüzleşmeyi reddetmektedir. Ahmet’in çektiği fotoğraflar aracılığıyla çok sevdiği babasının gazetelerde bahsedildiği gibi gerçekte de illegal işler yapan biri olduğunu öğrendiğinde yıkılır. Bunu bir süre kabul etmek istemez fakat durumu kabullendiğinde babasından uzaklaşır. Babasının kendisini kurtarmak için sevdiği adamı öldüreceğini anladığında, bu kez onu kendisi öldürmeyi seçer. Çünkü babası artık onun gözünde küçük bir çocukken hayran olduğu babası değildir. Arzuhan, filmin sonunda kayıplara karışır. Yine yalnızlığı tercih etmiştir. Fakat Ahmet, âşık olduğu kadını aramaya çıkacak film biterken yeni bir arayış başlayacaktır.
Filmin ana teması, gerçeği arayıştır. Film, gerçeğin en zor ve tehlikeli koşullar altında dahi aranması gerektiğini vurgulamaktadır. Ahmet, hayatı pahasına otelde rastladığı adamların gerçekte kim olduklarını ve ne yaptıklarının peşinden gider. Bir diğer gerçeği arayan da polis müfettişidir ve gerçekte yaşayanın Bülent Öztürk olup olmadığını bulmaya çalışmaktadır. Sonunda her ikisi de gerçeğe ulaşırlar. Fakat polisin tüm çabasına rağmen bu olay aydınlanmayacak, faili meçhul olarak kalacaktır. Çünkü Bülent Öztürk’ün milletvekilleri ve emniyet teşkilatıyla bağlantıları bulunmaktadır. Polis müfettişi sorgu için hastaneye geldiğinde Ahmet’in fotoğraf makinesindeki negatifleri yok ederek gerçeğin başkaları tarafından öğrenilmesini engeller ve böylece çökertmeye çalıştığı illegal örgütün, devlet ve siyasetle bağlantısı gerçeğinin açığa çıkmasını engellemiştir. Bu engelleme, kurulan düzenin devam edeceği anlamına gelmektedir.
Filmin karakterlerinden İbrahim, Ahmet’in üniversiteden arkadaşıdır. Üniversiteyi bitirdikten sonra Urfa’ya yerleşmiş ve evlenmiştir. Her günü birbirine benzeyen sıradan bir hayat yaşamaktadır. Yakın arkadaşı Ahmet’in ziyaretinden çok memnundur. Sıcakkanlı, yardımsever ve misafirperver biridir. Fotoğraf stüdyosunu ve arabasını hiç çekinmeden arkadaşının kullanımına verir. İbrahim, Ahmet’le sohbetlerinde yaşadığı yerdeki sessizliğin görüntü de olduğunu söylemiştir. Hiçbir şeye karışmadığı için bu sessizlik İbrahim için sürüp gitmektedir. Ama Ahmet’in şahit olduğu cinayet, İbrahim’in hayatındaki sessizliğin bozulmasına neden olmuştur. Ahmet’in peşine düşenler tarafından kaçırılır, bir parmağı kesilir. Ama yine de hayatında yaşanan bu sürprizden memnun görünmektedir. Arkadaşının elindeki filmleri teslim etmesiyle kurtularak ailesine kavuşur.
Film, Türkiye’nin yıllardır çözülemeyen sorunu olan terörün, bölge halkı üzerinde yarattığı etkilere değinmekte, terör nedeniyle Güneydoğu bölgesinde boşaltılmak zorunda kalınan köylere ve topraklarından koparılan insanlara da dikkat çekmektedir. Ahmet, fotoğrafını çektiği terk edilmiş bir köyde, köyün tek sakini olan yaşlı adamın köyden ayrılmasına tanık olur. Onun yükünü yüklemesine yardım eder ve yaşlı adama nereye gittiğini sorar. Yaşlı adam ‘nenas’ der ve at arabasını sürerek uzaklaşır. Nenas, Kürtçe meçhul anlamına gelmektedir. Yaşlı adam, herkesin göç etmesi nedeniyle yaşama imkânı bulamadığı köyünden taşınmak zorunda kalmış, nereye gideceğini bilmeden ve kendisini bekleyen hayat konusunda her hangi bir fikri olmadan bir bilinmeze doğru yola çıkmıştır.
Melekler Evi, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde terör nedeniyle yaşanan sosyal, kültürel ve ekonomik sorunların yarattığı kirli kişilikleri ve kirli işleri siyaset-mafya işbirliğiyle irdelemeye çalışan bir yol filmidir. Film müziklerinden ‘aman ormancı’ şarkısı da orman yasalarının geçerli olduğu bir ortama gönderme yapması açısından dikkat çekicidir.
Dostları ilə paylaş: |