3.14. Karşılaşma Filminin Çözümlemesi
Filmin Künyesi
Yapım : Alfa Film, Objectiv Filmstudio Kft. (Macaristan) Ortak Yapımı
Yönetmen : Ömer Kavur
Senaryo : Macit Koper, Ömer Kavur.
Görüntü Yönetmeni: Ali Utku
Müzik : Taner Çıray
Yapım Tarihi : 2003
Vizyon Tarihi : 26 Aralık 2003
Süre : 127ʹ
Oyuncular : Uğur Polat (Sinan), Çetin Tekindor (Mahmut), Lale Mansur (Aslı), İsmail Hacıoğlu (Osman), Aytaç Arman (Hasan), Kamran Usluer, Can Kolukısa, Ani İpekkaya, Tomris İncer, Rafa Radomisli, Yüksel Arıcı, Berrin Madenci, Necmettin Çobanoğlu, Ayten Özdemir, Süeda Çil, Haluk Ayvazoğlu, Günay İbicioğlu
Tema : Mutluluk, arayış, yaşamın anlamı, yolculuk, yalnızlık, zaman, ölüm, hastalık.
Filmin Kısa Öyküsü
Sinan ve Mahmut kanser hastasıdırlar ve hastane de kemoterapi seansı sırasında tanışırlar. Sinan mimardır ve 17 yaşında motosiklet kazasında yitirdiği oğlu Cem’in ölümünden kendisini sorumlu tutmaktadır. Mahmut ise karanlık işlere karışmış, gençliğinde işlediği bir günahın cezasını çekmektedir. Yapması gereken çok işi olduğunu fakat zamanı olmadığından bahseder. Bu nedenle tedaviyi zaman kaybı olarak görür ve hastaneden ayrılır. Mahmut ayrıldıktan sonra unuttuğu telefonu çalar ve Sinan telefonu açar. Telefondaki kişinin anlattıklarından Mahmut’un birini aradığını anlar. Çantasını vermek için evine gittiğinde eski bir fotoğrafta yer alan kadının, aradığı kişi olduğunu anlar.
Mahmut, kanser olmayı bir zayıflık olarak görür ve bir korkak gibi ölümü bekleyemeyeceğini söyleyerek Sinan’a uzattığı silahla kendisini öldürmesini ister. Fakat Sinan bunu yapamaz. Tam bu esnada gelen bir telefonla aradığı kişinin Poyrazada’da olduğunu öğrenir ve Sinan’ı kumsalda bırakarak oradan uzaklaşır. Sinan’ın hastalığında her hangi bir ilerleme olmaması nedeniyle tedavisine bir süre ara verilir. Kontrol sonrası tedavi odasında Mahmut’u bulamayan Sinan, onu aramak için evine gider. Fakat evine geldiğinde Mahmut’un Poyrazada’da meçhul bir cinayete kurban gittiğini öğrenir ve dostunun ölümünü araştırmak üzere adaya gider.
Adaya ilk geldiğinde yitirdiği oğlunun imgesini bulduğu bir delikanlıyla karşılaşır. Ada da arkadaşı Mahmut’un ölmeden önce kaldığı otele yerleşir. Yerleştiği otelin sahibi Aslı, Sinan’ın adaya geldiği gün karşılaştığı Osman’ın annesidir. Sinan ve Aslı arasında daha ilk günden bir çekim oluşur. Aslı’dan hoşlanan kasabanın komiseri Hasan, Sinan’dan hiç hoşlanmaz ve kendisine rakip olarak görür. Bu nedenle Sinan’ın öldürülen Mahmut ile ilgili sorduğu soruları bahane ederek onun cinayetle ilgisi olabileceğini düşünür ve adadan ayrılmasını ister.
Sinan, adadan ayrılmaya karar verdiğinde Aslı’ya, Mahmut’un evinden aldığı fotoğrafı verir. Çünkü Mahmut’un aradığı kişi Aslı’dır. Aslı, buna çok şaşırır. Çok gençken Mahmut’a âşık olmuş fakat hamile kaldığında Mahmut onu terk etmiştir. Babasıyla birlikte yaşadıkları kasabadan ayrılarak bu adaya taşınmak zorunda kalmışlardır. Babası ada da otel işletmeye başlamış, öldüğünde de bu işi Aslı devralmıştır. Aslı, kendisini güç durumda bırakarak terk eden Mahmut’tan yıllarca nefret etmiştir. Sinan, adada kalmaya karar verir ve Osman’la Aslı’ya daha yakın olmak için ada da bir ev satın alır. Bu durum onların daha da yakınlaşmasına neden olur. Osman, Sinan’ı kendine yakın bulmakta, onunla dost olmak ister, Sinan da Osman’ı kaybettiği oğlu Cem’in yerine koyar.
Aslı’nın Sinan’dan hoşlandığının farkında olan komiser Hasan Aslı’ya evlenme teklif eder. Fakat Aslı teklifini kabul etmez. Komiser Hasan, Sinan’ın satın aldığı eve gelerek Aslı’dan uzak durmasını ister. Aralarında çıkan kavga sırasında eve gelen Osman, Hasan’ı durdurmaya çalışır. Fakat Hasan, Osman’a da vurarak, ona ‘piç’ der. Bu sözden çok etkilenen Osman ‘Ben, piç değilim’ diyerek mekândan ağlayarak uzaklaşır. Sinan, arkasından yetişmeye çalışır fakat başaramaz. Komiser Hasan o günden sonra ortalıkta görünmez.
Osman, Sinan’a arkadaşı Mahmut’un otele geldiği gün kaydettiği çekimi izletir ve annesiyle aralarında geçen konuşmayı anlatır. Mahmut, Osman’a babası olduğunu ve artık onlarla burada birlikte yaşamak istediğinden bahsetmiş fakat annesi tarafından reddedilmiştir. Osman’da babasıyla olmak istemez. Çünkü Mahmut’tan, annesine ve kendisine daha önce fırsat vermediği için nefret etmektedir. Osman, Sinan’a bu çekimden sonra Mahmut’u bir daha görmediğini söyler. Fakat Sinan, Tasula’nın izlediği videonun sonunda Mahmut’un adadan ayrılırken çekilmiş görüntülerine rastladığında Osman’ın yalan söylediğini anlar.
Komiser Hasan’ın cesedinin çöplükte bulunmasıyla, polisler Sinan’dan şüphelendikleri için evini aramaya gelirler. Onlara göre Komiser Hasan’ı ve Mahmut’u vuran aynı silahtır. İki cinayet birbirleriyle ilintilidir. Fakat Sinan’ın evinde silahı bulamazlar. Aslı, tüm bu olanlardan sonra Sinan’ın başına daha fazla kötü bir şey gelmesinden korktuğu için adadan ayrılmasını ister. Sinan karşı çıksa da Aslı’yı ikna edemez ve adadan ayrılmaya karar verir.
Sinan, adadan ayrılmak üzereyken Osman onunla vedalaşmaya gelir. Sinan, Mahmut’un hediye ettiği cep saatini Osman’a hediye eder. Osman da Komiser Hasan’ı onu kurtarmak için öldürdüğünü itiraf eder. Bu itirafa şaşırmayan Sinan, Mahmut’u da neden öldürdüğünü sorar. Osman bunu anlatmak için Sinan’ı rüzgâr pervanelerinin bulunduğu alana çağırır. Osman, Mahmut’u babası olduğu için öldürdüğünü söyler. Mahmut’tan sadece onun için ‘mutluluğun’ ne demek olduğunu söylemesini istemiş, Mahmut ise ‘mutluluğa’ inanmadığını söyleyerek Osman’dan kendisini öldürmesine yardım etmesini istemiştir. Osman, başlangıçta bunu yapamamış fakat Mahmut’un yaralayıcı sözlerle onu tahrik etmesi sonucunda onu vurmuştur. Bu itiraf sonrasında babası olmasını çok istediği Sinan’ın da Mahmut gibi onları terk etmesine öfkeli olan Osman, bu kez silahı Sinan’a yöneltir. Fakat çok sevdiği Sinan’ı öldüremez.
Sinan’ın yanından ayrılarak eve gelen Osman’ı annesi ve sevenleri doğum gününü kutlayarak karşılar. Yatmak için oteldeki odasına doğru yürüyen Aslı, ardına dönüp baktığında sokak başında Sinan’ın kendisine baktığını görür. Sinan da Aslı’yı ve Osman’ı bırakıp gidememiştir.
Karşılaşma Filminin Yapısal Şeması ve Değerlendirilmesi
Mekân
Ömer Kavur Karşılaşma’da mekân olarak İstanbul’un tekin olmayan arka sokakları ile birlikte bu kez bir adayı seçmiştir. Yönetmen daha önceki filmlerinde kıstırılmışlık ve yalnızlık duygusunu kasaba ile anlatmaya çalışırken bu kez ada yaşantısıyla vermeye çalışmaktadır.
İç Mekânlar
Kemoterapi ünitesi, hastane, Sinan’ın evi, Cem’in odası, Sinan’ın çalışma odası, kumarhane, kumarhanenin merdivenleri, Mahmut’un çalışma odası, meyhane, arabanın içi, Mahmut’un evi, Mahmut’un evinin salonu, saat tamirhanesi, pansiyon odası, dejavu otel resepsiyon, dejavu otel odası, restoran, emlak ofisi, Hasan’ın evi, Sinan’ın adada ki evi, Sinan’ın salonu, Sinan’ın yatak odası, Osman’ın doğduğu oda, eski şarap deposu, sahil restoran, Osman’ın odası.
Dış Mekânlar
Rüzgâr pervaneleri, Mahmut’un iş yerinin önü, İstanbul’un arka sokakları, Mahmut’un evinin avlusu, Mahmut’un evinin balkonu, kumsal, ada, ada yolları, gemi, benzin İstasyonu, pansiyon, pansiyonun restoranı, Dejavu otel önü, kasaba meydanı, ada sokakları, otelin bahçesi, Osman’ın doğduğu ev, iskele, Osman’ın evinin merdivenleri, Osman’ın evinin önü, okulun önü.
Zaman
Karşılaşma’da döngüsel zaman anlayışı vardır. Kurgu ve zaman dairesel bir yapı izlemektedir. Seyirci daha filmin açılış sahnesinde bir cinayet işlendiğini bilir fakat ölenin ve öldürenin kim olduğunu bilmez. Film, öldürülen kişinin kim olduğunu, kimin öldürdüğünü, öldürme olayının nasıl gerçekleştiğini ve nedeninin ne olduğunu anlatmaktadır. Filmin açılış sahnesinde flashback’le olayın öncesine dönülüp, hikâye anlatıldıktan sonra şimdiye gelindiğinde seyirci artık öldürülen ve öldüren kişinin kim olduğunu, neden ve nasıl öldürüldüğünü öğrenmiş olur.
Karakterler
Sinan, Mahmut, Filiz, Cem, Osman, Aslı, Komiser Hasan, kemoterapi hastaları, hikaye anlatan kemoterapi hastası, hemşire, kumarhanedekiler, Mahmut’un çalışanları, hilekar kumarbaz, meyhanedekiler, travestiler, Mahmut’un koruması, pansiyon sahibi Rüstem, saat tamircisi, otel görevlisi Tasula, Rum konuklar, emlakçi, müteahhit, ada polisleri, meyhanede kuşla konuşan adam, boya ustası.
Tema ve filmin değerlendirilmesi
Karşılaşma, Kavur’un yakalandığı kanser hastalığından izler taşıyan, yaşam ve ölümle hesaplaşmayı, hayata yeniden tutunma umudunu ele aldığı son filmidir. Film, kanser tedavisi sırasında tanışan Sinan ve Mahmut’un gerilimle başlayan dostluklarını ve Mahmut’un öldürülmesinden sonra sırların aydınlatılmasını konu almaktadır.
Mutluluk, filmin en önemli temasıdır. Cinayetin işlendiği adada Osman, herkese mutluluğun ne olduğunu sormaktadır. Çünkü Osman, babasını hiç tanımadığı, reddedileceği ve onu terk etmesinin hesabını dahi sorabileceği bir babası olmadığı için kendisini mutsuz hissetmektedir (Demiralp,2009b,107). Bu nedenle başkaları için mutluluğun ne anlam ifade ettiğini öğrenmek ister. Soru sorduğu herkes mutluluğun tanımını kendi beklentilerinden yola çıkarak yapmaktadır. Bu nedenle Osman’ın herkesten aldığı yanıt farklıdır. Mutluluk Mahmut’a göre güç ve kontrol, Komiser Hasan’a göre kazanma, Sinan’a göre ise aradığını bulmadır. Yaşanılan zamanın sorgulanmasının, yolculuğun, bekleyişin ve arayışın temelinde de mutluluk yatmaktadır.
Kavur, Karşılaşma ile insanın yaşarken çok önemsemediği, değer vermediği kendisine ait değerlere sahip çıkması gerektiğini vurgulamaya çalışmaktadır. Mahmut, yıllar önce kendisini seven kadını, karnında bebeğiyle terk etmiş, yaptığı illegal işlerle güç kazanarak varlıklı bir hayat sürmüştür. Fakat yakalandığı hastalık nedeniyle ölümle karşı karşıya geldiğinde aslında hayatın anlamının bunlar olmadığını anlayarak kaybettiği geçmişini geri almak için Aslı’yı ve oğlunu bulmaya çalışmıştır. Onları, Poyrazada da bulduğunda oğluyla zaman geçirip onu tanımak istediğini ve kendini onda görmek istediğini söyler. Mahmut kendisini hayata bağlayacak, yaşama isteği uyandıracak bir şeye tutunma ihtiyacı duymaktadır. İnsanı hayata bağlayan, hayatı anlamlı kılan insanın sahip olduğu aşk, sevgi, sadakat, özveri ve dostluk gibi değerlerdir. Para ve güç ölümle yüzleşildiğinde insan için bir anlam ifade etmemektedir. Fakat Mahmut için gelecek olmadığı gibi geçmiş te yoktur.
Sinan, mimardır ve on yedi yaşındaki oğlunun motosiklet kazasında ölümünden kendisini sorumlu tutmaktadır. Hatta oğluyla buluşmak için intihar etmeyi düşünmüş fakat korktuğu için yapamamıştır. Oğlunun ölümü sonrasında kendisini suçlayan eşi Filiz’le de evlilikleri bozulmuş, iletişim kuramaz hale gelmişlerdir. Yaşadığı suçluluk duygusunun da etkisiyle kanser hastalığına yakalanır. Tedaviler sırasında karanlık geçmişi olan ve aynı hastalığa yakalanmış Mahmut ile tanışır. Hastalığının ilerlememesi nedeniyle tedavisine ara verildiği sırada Mahmut’un öldürüldüğünü öğrenmesiyle kendisini hayata bağlayacak bir arayış için yolculuğa çıkar.
Mutluluk arayışının temelinde insanın kendisini arayışı yatmaktadır. Sinan’ın, suçluluk duygusuyla savrulduğu ada da Osman ile tanışmasına neden olan küçük kaza, onu hem kaybettiği oğluna hem de neyi aradığını görünce anladığı kadına götürür. İnsan kendini bulmaya çalışırken tüm zaaflarını ve olumsuzluklarını bir başkasının önüne koymakta ve bir başkasını da tüm olumsuzlukları ve zaaflarıyla kabullenmektedir. Sinan, oğlunun ölümüne yol açtığını düşündüğü tartışmalarından sadece Aslı’ya bahseder ve oğlu Cem’e çok benzeyen Osman’ı hatalarıyla kabul eder, onunla dost olmaya, onu korumaya çalışır. Genç bir kızın fotoğrafının peşinden sürüklendiği adada tanıdığı Aslı, artık fotoğraftaki genç kız olmadığını söylese de onu terk etmez. Çünkü Osman ve Aslı ile aradığı mutluluğa ulaşmıştır.
Ömer Kavur, yalnızlık duygusunu seyirciye verebilmek için bu kez mekân olarak bir adayı tercih etmiştir. Ada da tüm yollar denize çıkmaktadır. Karayla bağlantısını sağlayan sadece feribottur ve feribotla geçişte yalnızca günün belli saatlerinde gerçekleşmekte hatta kış aylarında hava şartları nedeniyle zaman zaman yapılamamaktadır. Bu nedenle ada insanı kıstırılmışlığı ve yalnızlığı çok iyi bilmektedir. Bazı insanların adayı yaşamak için tercih etmelerinin bir nedeni de dışlanmışlıktır. Tıpkı, evli olmadan hamile kalan Aslı’nın geleneksel baskılar nedeniyle babasıyla birlikte yaşadıkları kasabadan ayrılmak ve bu adaya yerleşmek zorunda kalmaları gibi. Ama Aslı, yerleştikleri olumsuz duyguları çağrıştıran bu yeni mekânda gerçek mutluluğa, yeni bir yaşama kavuşma hayalini her zaman canlı tutmuştur.
Yolculuk, Kavur’un pek çok filminde olduğu gibi Karşılaşma’da da ana temalardan birisidir. Yolculuk, bu filmde de hem fiziksel hem de içsel olarak gerçekleşir. Sinan, Mahmut’un ölümünün üzerindeki sır perdesini aralamak için Poyrazada’ya yaptığı yolculuk esnasında içsel yolculuğa da çıkar. Bu yolculuk sonunda kendisi için mutluluğun gerçek anlamına ulaşmayı başarır. Mutluluk, onun için yaşarken sevdikleriyle birlikte olabilmektir.
Aslı, çocuklu bir kadın olarak, yaşadığı ada gibi kıstırılmış ve yalnız bir hayat yaşamaktadır. Daha lise öğrencisiyken kasabalarına gelen Mahmut’tan çok etkilenerek ona âşık olmuş, Mahmut ile aralarında yaşanan ilişki sonrasında hamile kalmıştır. Aslı’nın hamile kalmasını umursamayan Mahmut onu terk eder. İlk başlarda Mahmut’un döneceğine inanan Aslı, dönmeyeceğini anlayınca babasıyla birlikte yaşadıkları kasabadan ayrılarak bu adaya taşınırlar. Babası, ada da otel işletmeye başlar. Ölümünden sonra da bu işi Aslı devralır. Babası olmadan çocuk dünyaya getiren bir kadın olarak toplumsal değer yargıları ile ters düşmemek için hayatına başka bir erkek sokamamaktadır. Nitekim adanın komiseri Hasan ile bir gece şarap içtikten sonra yakınlaşmışlar ve birlikte olmuşlardır. Bir daha tekrarlanmayan bu durum, Hasan’ın Aslı’yı sahiplenmesine ve üzerinde tahakküm kurmasına yetmiştir. Restoranına gelen kişilerin birçoğu da ona besledikleri ilgi nedeniyle restoranına gelmektedirler. Sinan’ın adaya gelmesiyle, yıllar sonra ilk kez bir erkeğe karşı kendisini yakın hisseder ve kadınca duygular besler. Fakat bu durum Komiser Hasan ve Hasan’ın çalışanları tarafından imalarla aşağılanmasına yol açar. Sinan’ı korumak için kendisini tekrar yalnızlığa hapsetmek ister fakat sevdiği adam da ondan vazgeçmeyerek adadan gitmez.
Filme adını veren Karşılaşma, anlam olarak pek çok şeyin karşılaşması olarak ele alınabilir: baba-oğul karşılaşması, hastalıkla, ölümle, aşkla karşılaşma gibi. Film de hastalık ve ölüm temalarına da yer verilir ve hastalığın, kişiler üzerinde yarattığı fiziksel ve ruhsal tahribat üzerinde durulmaya çalışılmaktadır. Bunda yönetmenin de kanser hastalığına yakalanmış olmasının ve kendisinin de hastaların yaşadıklarına bizzat tanık olmasının payı büyüktür. Filmde ölümcül hastalığa yakalanmış insanların ölümle karşılaştıklarında hayata tutunma ve geçmişleriyle yüzleşme çabalarını görürüz. Filmin ana karakterlerinden Mahmut, yıllar önce işlediği bir günahın acısını çekmekte ve bunu telafi etmenin yollarını aramaktadır. Sinan, ise oğlunun ölümünden kendisini sorumlu tutmakta hastalıkla kendisini cezalandırmaktadır. Kemoterapi seansı sırasında kadın hastalardan biri kendisini yaşama bağlayacak sevgi arayışını bir genç kız gibi heyecanla anlatmaktadır. Erkek hastalardan biri ise yaşamdan umudunu kestiği için cep telefonuna ihtiyacı olmadığını ima eder. Hastalar kendilerini ölüme yakın hissetseler de içlerinde yaşamaya dair hep bir umut beslemektedirler.
Filmde kullanılan zaman anlayışı hastaları ölüme yaklaştıran, felsefi anlamının dışında bir zaman anlayışıdır. Hastalar için zaman bir türlü geçmemektedir. Bir yandan ölmeyi hiç istemezlerken, bir taraftan da ölümü beklemekten yorulmuşlardır. Mahmut kendisi için de zamanın geçmediğini söylediğinde Sinan, Mahmut’un cep saatine bakarak ‘geçip gitmeyen bir zaman için çok güzel bir saat’ kullandığını söyler. Mahmut, Sinan’a güzel olan bu saatin artık kendi zamanını göstermediğini söyler. Çünkü Mahmut, egosu kuvvetli biridir ve yaşamı boyunca herkesi yönetmeye, kontrol etmeye alıştığı için kendi yaşamını kontrol edemiyor olmaktan rahatsızdır. Hastalandığı için kendine de kızmakta, bunu acizlik olarak görmekte ve bu çaresizliğe katlanamamaktadır. Hastalığın kendisini yenmesine izin vermemek için hastalığın kendisini öldürmesine fırsat vermeden kendini öldürecek birini aramaktadır fakat kendini öldürecek cesareti de yoktur. Böylece hastalıktan ölmediği gibi kendinden başkası da katilini bilmeyecektir (Demiralp,2009b,106). Her şeyi kontrol etmeye alışmış Mahmut, ölümünü de kontrol etmeyi başarmış, istediği gibi ölümünü gerçekleştirmiştir. Böylece davranışlarında kendisini görmek istediğini söylediği oğluna tetik çekmeyi miras olarak bırakmıştır.
Mahmut’un ölümünün ardından Poyrazada’ya sürüklenen Sinan, filmin başında hastane arkadaşlarından birinin anlattığı öykünün gizemli kahramanına dönüşmüştür. Bu hikâyeye göre; kasabasına ve ailesine dönmek üzere terminale gelen bir adam, güzel bir kız çocuğunu seyre daldığı için yanlış bir otobüse binerek başka bir kasabaya gelir. Adamı, burada başka bir eş ve çocuk beklemektedir. Adam, yeni eşi ve çocuğuyla mutlu bir hayat sürer. Mahmut’un kaybedip yıllardır aradıklarıyla Sinan’ın kaybettikleri arasında paralellik vardır. Oğlunun ölümü sonrasında bozulan bir evlilik ve hasta bedenini geride bırakarak adaya gelen Sinan yalnızca Mahmut’un geçmişini keşfetmez, bu geçmişi kendine yeni bir gelecek örmek için sahiplenir. Adayı tanıtan kartpostalların arka fonunda yer alan ‘Gelecek buradadır’ sözü bu anlamda manidardır. Sinan’ın geleceğini bu adada kurar.
Dostları ilə paylaş: |