Zor dönem devrimcileri (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)


Sizlerle sizden aldıkları ile mücadeleye devam eden gençlerde yine buluşacağız



Yüklə 1,22 Mb.
səhifə24/53
tarix06.09.2018
ölçüsü1,22 Mb.
#78071
növüYazı
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   53

Sizlerle sizden aldıkları ile mücadeleye devam eden gençlerde yine buluşacağız.

Habip ve Ümit'in Avukatı(215)

****************************************************

Parçalı Bulut’un düşü

(Ulucanlar katliamından

bir hafta önce yazılmıştır...)

Bir rüzgar geliyor

Belki de bir dost

Merhaba rüzgar

ben parçalı bulut!

Sana nereden geldiğini

nereye gittiğini

sormayacağım.

Çünkü belli değil ki!..

Beni de yanına alır mısın?

Seninle bir grup kurarız

Birkaç yağmur bulutuyla

hani kesilen ağaçlarla ölen.

Hep birlikte mutlu yerlere gideriz

-Ama mutlu yer yok ki!

En iyisi biz burayı iyileştirelim.

Kurduğumuz grup Tayfun olur

zindanları kırar

Belki de

Geceyle Batmayan Güneşler çıkar

dışardakiler aydınlanır.

Bazıları da kör olur...

Parçalı Bulut (Ümit Altıntaş’ın kardeşi)(216)

****************************************************

Geceyle batmayan güneşe..

Seni anlatmaya başlamak için ilk karşılaşmamıza gitmek gerekiyor herhalde...

İlk tanıştığımız zamanı hatırlıyorum. Yanımdaki yoldaş, “yoldaşın saçları biraz uzundur, sence sakıncası yok değil mi?”, demesiyle gülümsemiştim. Bunun ne önemi vardı ki. Seni tanımaya başladığımda, farklılığın fiziki değil düşünsel olduğunu anlamaya başladım. Teorik-ideolojik üstünlüğünün yanı sıra yaşam olarak da farklılığın seziliyordu.

Seni daha iyi tanıyabilmek için daha geçmişe gitmek gerekiyordu. İlkokuldayken okumaya olan özleminle anlatmaya başladın geçmişini. Ordu mensubu bir aile, onun yine ordu mensuplarından ibaret dar burjuva çevresi, o ortamın yarattığı can sıkıntısı, ve yalnızlığın(217)okuma eğilimine, sonrasında tutkusuna dönüşmesi... Sana bisiklet alalım dediklerinde yerine ansiklopedi istemeni ve içindeki bilgileri ezberlemeni, 39 derece ateşli halinle bile okula gitmeni, aynı evrede annenin çalıştığı hastanedeki doktorları satrançta yenmeni, 11 yaşında iken bir grup arkadaşınla beraber büyüdüğünüzde her birinizin bir bakanlığı ele geçirip ülkeyi yönetme ütopyalarınızı, etrafındakilerin bu kadar farklı olan bir çocuğu kimin etkilediğini araştırma çabalarını (ailenin öğretmenlere, öğretmenlerin aileye aynı soruyu sormalarını), 13 yaşındayken ansiklopedide gördüğün “komünizm”in ne kadar güzel bir şey olduğu fikrine varmanı, komünizme varabilmek için bilimin gelişebilmesi amacıyla bilim adamı olma gerekliliğini düşünmeni, ancak bir buluş yapıldığında devletin bunu engelleyebileceği gerçeğinden yola çıkarak öncelikle devlet mekanizmasını ortadan kaldırmak, bunun için de komünist kadro olmak gerektiğine inanmanı, Gaziantep gibi okuduğun dar çevrede sınıftakileri Allah’ın olmadığına dair ikna çabalarını, edebiyat dersinde istenen kısa bir yıllık ödevinin Türkiye ekonomisi tezlerine dönüştürülmesi karşısında öğretmeninin düştüğü şaşkınlığı, 17 yaşında “sosyalist devrim”de karar kılmanı... anlatırdın.

Senin için üniversite ve İstanbul’a gelişin hiç de tesadüf değildi. Üniversitenin kendisi de, şehir de özel tercihindi. Çünkü İstanbul devrimin beyniydi ve sen merkezinde olmalıydın yaşamın. Ve aynı dönemde Yıldız Teknik Üniversitesi en hareketli üniversitelerden birisiydi. Üniversiteye başladığın dönemde mücadele senin için temeldi ve örgütlü olmasan bile en ileri olan gençlik örgütüyle birlikte mücadele etmeliydin. Bu da doğal olarak TÖDEF’di. Ortak mücadele etmek adına(218)onca çaba sarfedilmesine rağmen ideolojik ayrımlar belirginleşince, TÖDEF’le aranda mesafeler oluşmaya başladı. Ve bu evrede tesadüfen Eksen Yayıncılık’a ait kitapları gördüğünde, o güne kadar savunduklarınla okuduklarının çakışması seni bir hayli mutlu etmişti. Yapılması gereken tek şey örgüte ulaşmaktı... Okulunda EGK afişini yapanları 5 dakika gecikmeyle kaçırmış olmaktan büyük bir üzüntü duymuş, fakat sonunda örgüte ulaşmayı başarmıştın.

Politik olarak hiçbir şey almamış bir insanla uğraşmak, yarım-yanlış bilgi alanlarla uğraşmaktan daha kolaydır, derdin. Bu doğrultuda okulun ilk açıldığı günden itibaren kendi sınıfındaki insanlarla uğraşmaya başladın. Liseyi yeni bitirmiş, makine mühendisi olma sevdasındaki çocuklar, ilk gün birbirlerine okuldan ve gelecekten ne beklediklerini soruyorlar. Sana döndüklerinde, “ben bu devleti yıkmak için buraya geldim" yanıtıyla karşılaşıyorlar ve korkudan hepsi yanından uzaklaşıyorlar. Ama bir süre sonra senin yanından hiç ayrılmayıp, diğer devrimcilerin de ifade edeceği gibi, “Ümit ve saz ekibini” oluşturuyorlar.

Belki de Yıldız Teknik öğrencileri seni en fazla “Anti-profesyonel” ile hatırlayacaklar. Bir grup arkadaşının kültür-sanat dergisi uğraşına girmesi, senin için müdahale vesilesi olmuştu. Kültür-sanat yetmezdi, politika şarttı. Sonrasında alanı genişletilmiş bir dergi fikri çıktı ortaya. İsmi de bulundu senin tarafından; “Anti-profesyonel”. Bu, herşeyin profesyonelleştirildiği ölüm ve meta düzenine karşı olmak anlamına geliyordu. Altına bir de not düşüldü; “Amatör bir dünya için profesyonelce”. Çalışmanın zorunluluğa değil isteğe dayalı olduğu amatör bir dünya istiyordunuz. Ancak bu iş o kadar kolay değildi, “profesyonelliği” gerektiriyordu.(219)Dergi hiç çıkmadı, ancak “Anti-profesyonel” örgütlülüğü yaratıldı. İlk işi ise Uğur Mumcu’nun öldürülmesi üzerine devleti teşhir eden bir bildiri çıkarmak oldu. Anti-profesyonel’in gündemi kültürden, sanattan, öğrenci sorunlarından çoktan uzaklaşmıştı. Günlerce, saatlerce insanlara anlatılan tek bir konu vardı: Devrim ve sosyalizm!


Yüklə 1,22 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin