İnkılap (Devrim) Kavramı -1 3
TOPLUMLARIN EVRİMİ 3
İNKILAP (DEVRİM) KAVRAMI 4
Türk İnkılabına Yol Açan Nedenler-2 5
GİRİŞ 5
OSMANLI TOPLUM VE DEVLET DÜZENİ 6
OSMANLI DEVLETİNDE ISLAHAT HAREKETLERİ 8
Islahat Hareketlerinin Evreleri 8
Osmanlı Devleti'nin Sona Erme Sürecine Girmesi - Birinci Dünya Savaşı -3 11
Başlıca Düşünce Akımları 12
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI 13
Savaşın Gelişmesi 14
Osmanlı Ülkesinde Açılan Cepheler 14
Osmanlı Devleti'nin Parçalanmaya Başlaması ve Buna İlk Tepkiler -4 16
GİRİŞ 16
OSMANLI DEVLETİNİ PAYLAŞMA ANTLAŞMALARI 17
MONDROS ATEŞKES ANLAŞMASI 18
PARÇALANMA SÜRECİNİN BAŞLAMASI-İŞGALLER 20
İşgaller 20
Yunan İşgalleri 20
İŞGALLERE KARŞI İLK TEPKİLER 21
Mustafa Kemal Paşa'nın Olayları Değerlendirmesi ve Tutumu -5 22
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA MUSTAFA KEMAL PAŞA 22
MUSTAFA KEMAL PAŞANIN İSTANBUL'DAKİ ÇALIŞMALARI 23
MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN SAMSUN'A ÇIKIŞI 24
Mustafa Kemal Paşa’nın İlk Çalışmaları 25
AMASYA TAMİMİ 25
Kongreler Yolu İle Örgütlenme ve Kuvayı Milliye -6 26
GİRİŞ 26
ERZURUM KONGRESİNE KADAR GELİŞİM 27
ERZURUM KONGRESİ 27
ERZURUM'DAN SİVAS'A 28
SİVAS KONGRESİ 29
SİVAS'TAN SONRA TOPLANAN KONGRELER 31
KUVAYI MİLLİYE 31
Misak-ı Milli'den Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne -7 32
GİRİŞ 32
SİVAS KONGRESİNDEN SONRAKİ SİYASAL GELİŞMELER 33
MECLİS-İ MEBUSAN'IN AÇILIŞI 34
MİSAK-I MİLLİ 35
Misak-ı Milli'nin Sonuçları 36
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN AÇILIŞ HAZIRLIKLARI 37
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Kuruşulu, Yapısı ve Çalışmaları -8 38
GİRİŞ 38
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN AÇILIŞI 38
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN YAPISI 39
TBMM'nin Yapısı 39
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NE KARŞI TEPKİLER 41
Ulusal Ordunun Kurulması ve Kurtuluş Savaşı (1920 Yılı Sonuna Kadar) (Birinci Bölüm) -9 42
GİRİŞ 43
ULUSAL ORDUNUN KURULMASI 43
Kaynak Sorunu 44
SİYASAL GELİŞMELER 45
Sevr Barışı'nın Hükümleri 46
SEVR BARIŞINDAN SONRAKİ GELİŞMELER 47
DOĞU CEPHESİNİN KURULUŞU VE İLK BÜYÜK BAŞARI 47
Kurtuluş Savaşı -10 48
1920 YILININ BİTİŞİNE DOĞRU SİYASAL GELİŞMELER 48
SAKARYA SAVAŞINA KADAR BATI CEPHESİ DIŞINDAKİ CEPHELERDE DURUM 49
BATI CEPHESİNDE SAVAŞIN GELİŞİMİ VE SİYASAL OLAYLAR 50
SAKARYA SAVAŞI 51
BÜYÜK TAARRUZ 53
Kurtuluş Savaşı'nın Bitişi (Mudanya Ateşkes Antlaşması / Saltanatın Kaldırılması / Lozan Antlaşması) -11 54
GİRİŞ 54
MUDANYA ATEŞKES ANLAŞMASI 55
SALTANATIN KALDIRILMASI 57
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI 58
Cumhuriyetin İlanı - Halifeliğin Kaldırılması ve Bu Devrim Adımlarına Tepkiler -12 60
GİRİŞ 60
CUMHURİYETİN İLANI 61
HALİFELİĞİN KALDIRILMASI 62
CUMHURİYETİN İLANINA VE HALİFELİĞİN KALDIRILMASINA KARŞI TEPKİLER 63
Anayasal Sistemin Kurulması ve Gelişimi -13 66
GİRİŞ 66
1924 ANAYASASI 67
1924 Anayasası'nın Genel Yapısı 68
Devletin Kuruluş Esasları 68
1961 ANAYASASI 69
1982 ANAYASASI 71
TÜRK ANAYASALARININ GETİRDİĞİ DÜZENLEMELERİN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ 71
Türkiye Cumhuriyeti'nin İç Siyaseti (1923-1995) -14 72
GİRİŞ 72
ATATÜRK'ÜN ÖLÜMÜNE KADAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN İÇ SİYASETİ 72
ATATÜRK'TEN SONRA TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN GENEL SİYASAL DURUMU 75
İSMET İNÖNÜ DÖNEMİNDE İÇ SİYASET 76
1950-1995 DÖNEMİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN İÇ SİYASETİ 77
Türkiye Cumhuriyeti'nin Dış Siyaseti (1923-1995) 15 78
GİRİŞ - BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA DÜNYADAKİ GENEL SİYASAL DURUM 78
CUMHURİYETİN KURULMASINA DEĞİN TÜRK DEVLETİNİN DIŞ SİYASETİ 79
ATATÜRK'ÜN YAŞAMDAN AYRILMASINA KADAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN DIŞ SİYASETİ (1923-1938) 79
1938-1950 YILLARI ARASINDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN DIŞ SİYASETİ 82
1950-1995 ARASINDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN DIŞ SİYASETİ 84
İnkIlâplarIn Temel Özellikleri ve Türk İnkIlâbI -16 84
KÜLTÜR KAVRAMI 84
Kültür Ögeleri 84
KÜLTÜR DEĞİŞMELERİ 85
İNKILAPLARIN [DEVRİMLERİN] TEMEL ÖZELLİKLERİ 87
TÜRK DEVRİMİNİN YİNEL YAPISINA KISA BİR BAKIŞ 87
Türk İnkIlâbInI Etkileyen AkImlar -17 87
Türk İnkılabını Etkileyen Akımlar 87
AYDINLANMA ÇAĞI 88
İNSAN HAKLARINA VE ÖZGÜRLÜKLERE YÖNELME 90
BATIDAKİ GELİŞMELERİN TÜRK İNKILABINA ETKİLERİ 92
Demokratik Hukuk Devleti (Türk İnkIlâbInIn Hedefi) -18 93
DEVLET VE HUKUK 93
İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLER 95
DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ VE GÜVENCESİ 97
TÜRK DEVRİMİ VE DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ 98
Türk Hukuk Sisteminin Kurulması -19 98
GİRİŞ 98
TÜRK HUKUK DEVRİMİ 99
Türk Eğitim Sisteminin Kurulması -20 103
GİRİŞ 103
TÜRK İNKILABI AÇISINDAN EĞİTİMİN ÖNEMİ 104
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN KURULMASI 104
HARF DEVRİMİ 105
EĞİTİM ALANINDA DİĞER DEVRİM ATILIMLARI 106
Türk Ekonomisinin Yeniden Yapılanması -21 107
Ekonominin Tanımı 107
Ekonomik Sistemler 107
Liberal Ekonomik Sistemler 107
Sosyalist Ekonomik Sistemler 107
Karma Ekonomik Sistemler 107
Maliye Kavramı 108
OSMANLI DEVLETİ’NİN EKONOMİK VE MALİ YAPISI 108
CUMHURİYETİN KURULUŞ YILLARINDA EKONOMİK VE MALİ DURUM 108
EKONOMİYİ DÜZE ÇIKARTMA YOLUNDAKİ İLK GİRİŞİMLER 109
EKONOMİ REJİMİNDE YENİLİK: DEVLETÇİLİK İLKESİNİN UYGULANMASI 110
YİNEL DEĞERLENDİRME 111
Türk Toplum Yaşamına Düzgünlük ve Sağlıklı İşlerlik Getiren Diğer Yenilikler -22 112
KİŞİLİĞİN HUKUK DÜZENİ İÇİNDE BELİRGİNLEŞMESİNDEKİ ÖGE: SOYADI 112
KILIK - KIYAFETİN DÜZGÜNLEŞTİRİLMESİ 113
ÖLÇÜLERİN DEĞİŞTİRİLMESİ 114
SAĞLIK İŞLERİNİN DÜZENLENMESİ 114
Atatürk İlkelerinin Genel Niteliği (Atatürkçülük Bir İdeoloji midir?) -23 114
ATATÜRKÇÜLÜK BİR İDEOLOJİ (DÜŞÜNCE SİSTEMİ) MİDİR? 115
ATATÜRKÇÜLÜK İDEOLOJİSİNİN ÖZELLİKLERİ 117
ATATÜRK İLKELERİNİN NİTELİĞİ 118
Atatürk İlkeleri (1) / Cumhuriyetçilik -24 119
CUMHURİYETİN HUKUKSAL VE SİYASAL NİTELİĞİ 119
CUMHURİYET VE DEMOKRASİ 119
ATATÜRK CUMHURİYETÇİLİĞİ 120
ATATÜRK CUMHURİYETÇİLİĞİ 122
Atatürk İlkeleri (2) / Milliyetçilik (Ulusçuluk) -25 123
“ULUS” [MİLLET] KAVRAMI 123
ULUSÇULUK [MİLLİYETÇİLİK] 125
ATATÜRK ULUSÇULUĞU 125
Atatürk İlkeleri (3-4) / Halkçılık ve Devletçilik-26 128
HALKÇILIK 128
DEVLETÇİLİK 129
HALKÇILIK VE DEVLETÇİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİ 130
Atatürk İlkeleri (5) / Laiklik -27 131
LAİKLİK KAVRAMI VE DÜNYADAKİ YİNEL TARİHSEL GELİŞİMİ 131
TÜRKİYE’DE LAİKLİK 132
Atatürk İlkeleri (6) / İnkılapçılık (Devrimcilik) -28 133
"İNKILAP" VE "İNKILAPÇI" KAVRAMLARINA YİNEL BİR BAKIŞ 133
ATATÜRK'E GÖRE TÜRK İNKILABI [DEVRİMİ] 134
BİR ATATÜRK İLKESİ OLARAK "İNKILAPÇILIK" [DEVRİMCİLİK] 135
Atatürkçülüğe Karşı Eleştiriler ve Yanıtları -29 135
ATATÜRK’ÜN KİŞİLİĞİNE KARŞI ELEŞTİRİLER 136
ATATÜRKÇÜLÜĞE YÖNELİK ELEŞTİRİLER 137
Genel Değerlendirme -30 139
TÜRK DEVRİMİNİN NİTELİĞİ 139
TÜRK DEVRİMİNİN SONUÇLARI 140
SON SÖZ 144
İnsanoğlu aklını kullanıp geliştirirken kendi benliğinin de farkına varmaya başladı. Bu bilinçlenme önce "aile" kavramının belirmesine yol açtı. Dünyaya gelen çocuklar artık gerçek anne ve babalarına bırakılıyordu. Onlara bakma işini anne yüklendi. Baba ise bu küçük topluluğu beslemek, geçindirmek için gerekli işleri yapacaktı. Daha önceki dönemde kadın ile erkek arasında önemli bir fark yok iken, şimdi bu iki tür arasında kendiliğinden bir görev ayrımı doğdu. Kadın evde kalıp çocukları yetiştirmek, diğer işleri yapmakla uğraşırken; erkek, evin dışında geçim ve savunma için gereken çalışmalar içindeydi. Aileler, bir arada yaşamak zorundaydılar. En güçlü erkeğin başında bulunduğu aile, giderek diğer aileler üzerinde bir üstünlük kurdu. Bu arada kişisel mülkiyet de doğuyordu. Aile ile mülkiyet duygusu gelişmişti. Şimdi sahip olunan malların da korunması gerekti. En güçlü ailenin başında bulunan erkek, aynı zamanda bir hayli varlıklı idi. Artık o çevredeki aileler sözü geçen ailenin başkanına itaat etmenin kendi çıkarlarına uygun olacağını anladılar. Böylece "boy" veya "kabile" dediğimiz ilk siyasal birlik belirmiş oldu. Kabilenin başındaki şefi ya o topluluğun içindeki diğer aile babaları seçiyorlar veya şef, kendi gücünü kabul ettirip, bu görevi yüklendiğini çevresine benimsetiyor; o ölünce de çocuklarından biri şef oluyordu. Giderek bazı kabileler aynı inanca sahip olduklarını, aynı dili konuştuklarını, aynı düşmanların tehdidi altında bulunduklarını anladılar. Yine aynı ekonomik çıkarların birbirlerini bağladığının da farkına vardılar. Böylece kabileler birleşmeye, bunların içinde en güçlü olanın şefi de biraraya gelen bu kabilelerin başkanı olarak tanınmaya başladı. Bu kişiye ister "kral" deyin, ister "bey", anlamı değişmez. O kişi artık kabileler arasındaki düzeni sağlamaktadır. Buyrukları kabilelerin ortak inancına, yani dinine uygun ise yasa durumunu almaktadır. Yasalara uymak zorunludur. Uymayan cezalandırılır. Böylece dünyanın çeşitli yerlerinde siyasal nitelikte birlikler belirdi. Artık eski kolektif düzen geride kaldığı gibi, kabilelerin başlarına buyruk hareket etmeleri de önlenmişti. Sözün kısası "devlet" doğmuştu. Şurasına da dikkatinizi çekmek gerektir: Tarih boyunca bu gelişme içine bütün insanların girdiğini söylemek mümkün değildir. İsa’nın doğumundan üç bin yıl kadar önce beliren ilk devletlerin sayısı azdı ve insanların çoğunluğu yukarıda ilk söylediğimiz süreçlerin içindeydi. Bugün bile henüz devletleşme aşamasına gelememiş topluluklar, az da olsa gözümüze çarpar. Demek ki devlet kurabilmek insanın eriştiği çok önemli bir gelişme aşamasıdır.
Yukarıdaki ana başlığımız "Toplumların Evrimi" adını taşıyor. İşte toplumların gelişmesinin geçirdiği süreç onların devlet aşamasına gelmeleriyle ilk sonucunu vermiştir. Öyle ki, "devlet" kuramayan toplumlar ilerleyememişler; ya ilkel koşullar altında yaşamlarını sürdürüp bir üst kültüre geçememişler veya çevrelerinde devlet kurmuş başka toplulukların tutsağı olmuşlardır. Öyle ise devlet, belli bir kültür düzeyine erişmiş toplumların ortaya çıkardıkları bir önemli kurum oluyor. Devlet olmadan kültür de ilerlemez. Zira değerlerin üretilmesi için gerekli düzen devlet gücü tarafından sağlanır. Devletler kendilerine can veren toplulukların kültür düzeylerine, uygarlık derecelerine göre gelişirler. Devleti geçerli kılmak için onun sahip olduğu gücü toplum bireylerinde geçerli kılacak bazı temellere ihtiyaç vardır. Devlet ancak bu yolla varlığını hissettirebilir. Bu temel binlerce yıl "din" olgusuna dayandırılmıştır. Zira ilk insan aklını kul anıp çevresini değerlendirmeye başladığı andan itibaren edindiği bilgilerle açıklayamayacağı pek çok olay görmüş, bunların nedenini doğa üstü saydığı güçlere bağlamıştır. Hele özellikle ölüm olayı insanları çok düşündürmüş, bunun açıklamasını yapabilmek için yine doğa üstü bazı kavramlara başvurmak zorunluluğunu duymuştu. "Din" işte bu zorunluluklardan çıktı. Her toplum, ilk zamanlarda kendine özgü din anlayışına sahipti. Bu anlayış toplum içinde yaşayanlar arasında birleştirici bir rol oynuyordu. Siyasal güce sahip olmaya başlayan şefler de bu dinsel inançlara dayanarak buyruklarını geçerli kılabiliyorlardı. Bu nedenle, ilk devleti kuran Sümerlerin siyasal şefleri dinlerinin baş rahipleriydi. İlkçağda kurulan pek çok ileri devlette artık adına "hükümdar" diyeceğimiz krallar, bazen, Mısır'da olduğu gibi, kendilerini doğrudan doğruya Tanrı dahi sayabilmiş ve toplum da bunu kabullenmişti. Demek istediğimiz şu ki, devlet dediğimiz o büyük toplumsal gücü el erinde bulunduranlar, geçerliliklerini sağlamak için en büyük dayanağın din olduğunu anlamışlardı. İlkçağda bir ölçüde halk egemenliğine dayanan eski Yunan kent devletlerinde (polislerinde) bile, seçilen yöneticiler pek çok işi yapabilmek için tanrıların iznini almak veya onlara danışmak gereğini duyarlardı. Bir yöneticinin bu yola gitmemesini halk asla kabullenemezdi. Demek ki İlkçağda "demokrat" adıyla niteleyebileceğimiz toplumlarda bile devlet gücü dolaylı da olsa dine dayanıyordu. Bu gelişmeyi doğal ve tartışmasız kabul etmek gereklidir. Zira tarihsel olguların ancak sebepleri araştırılır, ama olanları bugünkü müthiş bilgi düzeyimizle eleştirmemiz doğru değildir. Bu anlattıklarımız insanoğlunun gelişmesinde attığı ilk, fakat çok önemli adımlardı. Ama dine dayansa da devletler, kültür düzeyleri sürekli yükselen insanların bu gelişmesine paralel olarak varlıklarını sağlamlaştırmışlardır.
İlkçağda Çin'de, Ortaçağda İslam ve Hristiyan dünyasında bazı düşünürler hükümdarların adaletli hareket etmedikleri durumlarda değiştirilmelerini haklı görmüşlerdi. Bu bir ihtilal sayılamaz. Belki "zorbalığa direnme" denilebilir. Zira bu yolla devrilen hükümdarın yerine geçen eski düzeni "adil" biçimde yine sürdürür.