Battal gazi destan’inda göRÜlen motiflere örnekler



Yüklə 137,62 Kb.
səhifə1/3
tarix31.10.2017
ölçüsü137,62 Kb.
#23307
  1   2   3

TÜRK DESTANI BATTAL GAZİ’DE YER ALAN MOTİFLER

Hüseyin ARAK*

I. Giriş

Motif özelliği taşıyan öğeler bir anlayış ifade eden ve olayları sürükleyen kavramlar olarak destanlarda etkili olurlar. Öztürk'e göre, destandaki öğeler gündelik hayattaki görevlerinin ve kullanılışlarının dışında olaylara olağanüstü bir şekilde etki ederlerse orada bir motiften söz edilebilir (Öztürk 1986: 189). Motifler destanda ana figür olan kahramanının hareketlerini etkileyecek şekilde düzenlenir. Motifler destan kahramanlarının etrafında onun kişiliğine göre, ona bağlı olarak gelişir. Ayrıca ait olduğu ulusun coğrafi bölgesi, inancı, sosyal yaşantısı, idealleri vb. öğeler motiflerin oluşmasında etkili olurlar. Motiflerin yardımıyla olaylar dokusunun şekillenmesi sağlanır.

Türk destanlarında İslâmiyet’in kabulünden sonra dinsel özellikli motifler ağırlık kazanmıştır. İslâm dini ile birlikte destanlara yeni motifler girmiştir ve dini yayma ile ilgili motifler ön plana çıkmıştır. İslâm öncesi ve sonrası destanlardaki ülkü farklılığını Öztürk şöyle ifade etmiştir: İslâm öncesi Türk destanının mantığını üstünlük tutkusu oluştururken, İslâm çağı Türk destanında, bu üstünlüğün amacı İslâm dinini yaymaya yönelmiştir (Öztürk 1986: 178). İslâm inancının ahret anlayışı destanlara olağanüstü, mistik bir özellik kazandıran davranışların kaynağı olmuştur. Motiflerin kaynağı İslâm kültürünün ona kazandırdığı ruh yüceliğinden gelir.

Battal Gazi Destanı'ndaki motiflerle Türk ulusunun inancı ve yaşayış biçimi arasında güçlü bir ilişki vardır. Destanda Seyyid Battal Gazi'yi başarıya götüren motifler toplumun geleneğinden, töresinden, inancından ortaya çıkmıştır. Destan motiflerinin genellikle kutsal yönleri vardır ve Battal'ın çevresinde şekillenmişlerdir. Battal bu gücü Abdül Vehhab Gazi'nin kendisine getirdiği kutsal tükürük ile elde etmiştir. Battal soyca Hz. Muhammed'e bağlanarak kendisine kutsiyet verilmiştir. Battal'ın destan boyunca Hz. Muhammed tarafından korunması mistik gücün destana yansıması olarak görülebilir. Battal'ın İslâm dünyası için büyük kahraman olacağının önceden bildirilmesiyle onun Allah'ın yardımını gören her istediğini yapabilecek bir kişi olduğu görülür. Destandaki motiflerin onun çevresinde gelişmesi ve dinsel özellik taşıması Battal'ın din adına savaşmasına dayandırılabilir.

Destandaki en önemli motif Allah rızasını kazanmak için yapılan kutsal savaşlardır. Bu motif, Battal Gazi ve diğer İslâm kahramanlarının ideallerini ortaya koymaktadır. Buradan hareketle Müslümanların herşeyi İslâm dini için yaptıkları söylenebilir. İnanç motifi ve buna bağlı olarak İslâm dininin gerektirdiği ibadetler de destandaki diğer önemli motiflerdir. Destandaki diğer önemli motifler şunlardır: din değiştirme, cömertlik, keramet gösterme, inzivaya çekilme, rüya, at, av, geyik, yardımcı hayvanlar, mağara kız isteme, sihir, kılık değiştirme, kutsal emanetler, sayılar, kurnazlık, boru sesi. Bu adı geçen motifler destanın oluşmasında etkili olan en önemlileridir.

Yukarıdaki motiflerden masal motifi özelliği taşıyanlar destanın sonuna doğru ortaya çıkar, bu nedenle destanın son bölümü destan özelliğinden ayrılmış bir halk rivayetleri şekline girmiştir. Tarihsel tipler asıl kimliklerini kaybetmiştir, destan özellikleri burada görülmemektedir. Devler (Gürtunca 1976: 478), yaratıklar (Gürtunca 1976: 667), altın, gümüş ve zümrüt (Gürtunca 1976: 469), gibi masal öğeleri son bölümde oldukça sık görülmektedir. Banarlı da destanın bu son bölümünde Battal'ın cadılarla ayrı bir dünyada mücadele ettiğini ifade eder: Battal Gazi, İslâm uğrunda yalnız Rumlar ve diğer kâfirlerle değil, sihirbazlarla, devlerle, cadılarla da çarpışır (Banarlı 1987: 302). Devlerle, cadılarla savaşma motifi ortaçağ eserlerinde sıkça görülen motiflerdendir.

Destanın genel motif yapısına bakılacak olursa, motiflerin Battal'ın kişisel becerileri etrafında geliştiği söylenebilir. Hz. Muhammed'in diğer insanların rüyasına girerek olayların seyrini etkilemesi çok önemlidir. Böylece Battal'ın hareketleri gerektiğinde diğer dünyadan Hz. Muhammed'in yardımı ile yönlendirilir. Motifler Battal'ın amacına ulaşması doğrultusunda kullanılmışlardır. Destanın genel dokusunu oluşturan motifler kahramanın başarılı olması için kullanılan öğeler olarak ortaya çıkarlar.

II. Önemli Motifler

1. Kutsal Savaş

İslâm inancına göre kutsal savaş, Allah'ın dinini bütün dünyaya hâkim kılmak için yapılan savaşa denir. Kutsal savaş için harekete geçen Müslümanlar gerektiğinde şehit veya gazi olmayı göze almışlardır. Müslümanlar dünyayı ahretin kazanıldığı yer olarak görürler. Müslümanların savaşlarda Allahüekber sesleriyle düşman üzerine atılmaları, onların Allah rızası için mücadele ettiklerini gösterir. Kahramanlar Allah tarafından kendilerine verilen kutsal görevi yerine getirme çabası içerisindedirler. Onların amacı İslâm'ı insanlara duyurmak, yaymaktır. Bu yolda başlarına ne gelecekse ona da razıdırlar, çünkü kader inancı bunu gerektirir.

Türk destanlarında savaş motifi geniş bir yer kaplar ve Türkler tarafından yüce bir değer ve görev olarak görülür. Destan kahramanı Battal da insanlara İslâm dinini duyurmak ister. Bu amacını her zaman çeşitli biçimlerde dile getirir: Niyetim bütün Rum ülkesini almak, Müslüman etmek, İstanbul'a varmaktır. (Gürtunca 1976: 131). Makal, Battal'ın bu ideal için mücadele ettiğini ifade eder (Makal 1987: 181). Bu ülkü doğrultusunda Battal ve arkadaşları birçok savaşa katılırlar ve onlar için inanç her zaman ön plandadır. Çünkü onların tek gayesi İslâm dinini bütün dünyaya duyurmaktır: Her ne yaparsam Allah rızası için yapıyorum. (Gürtunca 1976: 464), -Gaza niyetine! diyerek düşmanların üzerine atılmak üzere atlarına bindiler (Gürtunca 1976: 645).

Kutsal savaşın özellikleri destanın bütün bölümlerinde sıkça görülmektedir. Savaş başlamadan önce gazileri motive etmek için yapılan konuşmalar Müslümanlar açısından bu dünya ve ahret için müjdeleyici bir özellik taşımaktadır. Halifenin gazilere savaş başlamadan önce yaptığı konuşma da bunu gösterir: Din gayreti için oğlunuz ve kızınız için savaşlar yapınız, cenk ediniz, öleniniz şehit, kalanınız gazi olsun! (Gürtunca 1976: 338). Halifenin yaptığı bu konuşma Müslümanların Allah rızası için savaştıklarını gösterir. Onların tek amacı İslâm dinini yaymaktır. Destanda nasıl ki Müslümanlar İslâm dinini yaymaya çalışıyorsa, Hıristiyanlar da Hıristiyanlığı yayma çabası içerisindedirler. Kayser'in oğlu Rebi Malatya'yı tehdidi altına aldığı zaman Cafer'in (Battal) kendisine teslim edilmesini ve halifenin de itaat etmesini ister (Gürtunca 1976: 65-66). Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında yapılan savaşlarda her din mensubu kendi açısından bakıldığında dini uğruna savaşmaktadır. Müslümanlar karşı tarafı önce dine davet eder, bu da asıl amacın sadece dünya malı olmadığını ahreti düşündüklerini, dinleri için savaştıklarını gösterir. Savaş anında Hıristiyanların Müslümanları dine davet ettiği görülmez. Ancak Abdül Vehhab, Hz. Muhammed'i gören kutsal bir kişi olarak görüldüğünden kendi dinlerini yüceltmek amacıyla ona Hıristiyanlığı zorla kabul ettirirler.

Destanda da görüldüğü gibi, ortaçağda yapılan savaşlar sırasında karşılıklı ana güçler çarpışmadan önce teke tek düellolar yapılırdı. Herhangi bir taraftan güçlü bir kahraman savaş alanına çıkar ve kendisine eşit güçte rakip isterdi. Bu dövüş her iki taraftan biri ölene kadar devam eder ve bazen bir silahşor arka arkaya kırk kişi ile dövüşürdü. Bu şekilde orduların morallerinin yükseltilmesine yardımcı olunurdu ve sonra karşılıklı bütün güçler çarpışırdı. Destanda da Battal diğer gazilerden sonra meydana çıkar ve diğer gazilerin yenemediği düşmanı yenerek savaşın seyrini değiştirir.

Allah adına yapılan bu savaşlar sırasında elde edilen ganimetler gaziler arasında her zaman eşit olarak dağıtılır ve beşte biri de Bağdat'taki halifeye gönderilir. Battal kendi adına hiçbir şey almaz (Gürtunca 1976: 134). Battal'ın refah içinde değil, aksine gayet mütevazı bir yaşam sürdüğü açıkça görülmektedir. Destan boyunca Müslümanların yaptıkları savaşlarda mal-mülk elde etme mücadelesi görülmez. Onların gayesi İslâm dinini yaymaktan ibarettir.



2. İnanç

Türklerin İslâmiyeti kabul etmesinden sonra inanç onların hayatında önemli bir yer tutmuştur. Türkler bütün davranışlarını bu doğrultuda yönlendirmişlerdir. Din adına savaşmak onların tek ideali haline gelmiştir. İslâm'ın Türkler tarafından kabulünden sonra Türkler İslâm için mücadele eden ulusların başında gelmişlerdir.

Destanda, Battal Gazi'nin en önemli özelliklerinden birisi de onun akıncı bir ruha sahip olması ve dini yaymak düşüncesinde olmasıdır. Onun şan ve şöhretle ilgisi yoktur. Ancak o din uğrunda savaşırken şöhreti de beraberinde elde etmiştir. Şöhret hiçbir zaman onun ideali olmamıştır. Battal Gazi destanda dinini yaymaya çalışan kahramanın simgesidir. Battal inancı için giriştiği savaşlarda gazilik ve sonunda şehitlik rütbesini de elde eder.

Destandaki Müslümanlar inançlarının gerektirdiği ibadetleri ellerinden geldiği kadar yapmaya çalışırlar. Destanda adı en çok geçen ibadet namazdır. Müslüman tipler namazlarını vaktinde kılmak için özel bir çaba gösterirler. Zaman dilimlerini de namazlara göre adlandırırlar (Gürtunca 1976: 555). Namazla birlikte diğer ibadetlerden de destanda sıkça söz edilir: Müslümanlar, akşam ezanlarından sonra namazlarını kıldılar. Sabaha kadar ibadet ve tekbir ile meşgul oldular. Kur'an okudular, dua ettiler (Gürtunca 1976: 136). Yukarıda da belirtildiği gibi namaz kılma dışında dinle ilgili adı geçen ibadet şekilleri ise, abdest alma, ezan okunması, mescitte toplanma, tespih, temcit, tekbir ve Kuran okuma namaz kılma ile birlikte yapılan ibadetlerdir (Gürtunca 1976: 135).

Battal bir işe koyulurken Allah'a güvenir ve sadece zor durumda kaldığı zaman değil, aynı zamanda her başarısından sonra dua eder. Kazanılan başarıların Allah'ın yardımıyla olduğuna inancı tamdır: -Ya ilâhi! dedi. Bana bütün işlerde yardım eden sensin! Ben bir değersiz kulum. Bana yardımını daim eyle (Gürtunca 1976: 625).

Çağıran'a göre de, Battal her etkinliğinde Allah'a güvenerek yola koyulur: «Allah Allah der, giderim. Hak Teâlâ başına ne yazdıysa görmeliyim » diyerek yola düşer. Böylece, kadere imanın tam olduğunu gösterir (Çağıran 1988: 94).

Destan kahramanı Battal'ın kaderine de tam bir teslimiyeti vardır başına gelecek iyilik ve kötülüklerin Allah'tan geldiğini bilir: Korkma bre lala! dedi. Allah Allah der giderim. Ulu Tanrım alın yazımı nasıl yazdıysa o olur. O yazıyı görsem gerek (Gürtunca 1976: 107). Battal savaşırken, bütün askerleri hep bir ağızdan Allah'ın yardımı üzerine olsun derler. Battal da diğer Müslümanlar gibi Allah'ın adını anarak düşman üzerine atılır. Allah'ın adı ile birlikte Hz. Muhammed'in adı da anılır. Hıristiyanlar içinde de inançlı kahramanlar bulunmaktadır, onlarda da başı yerde bir hayat yaşamaktansa, ölmeyi tercih eden tipler vardır. Şemmas, Müslümanlardan korkup kaçmak istediğinde kardeşi Şemun şöyle der: Kötü ad ile dünyada yaşamaktansa, iyi bir ad ile ölmek yek'dir (Gürtunca 1976: 131).

Görüldüğü gibi, destanda adı geçen tiplerin birçoğu yiğitliğe çok önem verirler. Düşmandan kaçmak onlar için ölmekten daha kötüdür. Bu tipler, gerek Müslümanlar gerekse Hıristiyanlar arasında vardır. Onlara bu özelliği veren öğe inançlarıdır. Battal nasıl ki inançlı bir Müslüman’ı temsil ediyorsa, Şemun da aynı biçimde inançlı bir Hıristiyan’ı temsil etmektedir. Destandaki kahramanlar için inanç, insanın canını verebileceği bir idealdir.



3. Din Değiştirme

Destanda sıkça Hıristiyanlık dininden Müslümanlığa geçen tipler görülmektedir. Din değiştirmedeki en büyük temel etken, Hz. Muhammed'in Hıristiyanların rüyasına girerek onları İslâm'a davet etmesidir. Ayrıca, Battal'ın kahramanlıklarına hayran kalarak veya onu severek Müslüman olanlar da görülür. Battal'a hayran kalan insanlar Müslümanlığı kendi istekleri ile kabul ederler, buna zorlanmazlar.

Ahmer adındaki Hıristiyan silahşor de Battal ile yaptığı savaşı kaybedince Müslüman olur ve Battal ona Ahmed Tarran adını verir. Ahmed de Battal'a Battal adını verir. Ahmed Tarran tekrar eski dinine davet edilir. Fakat o kabul etmez, aksine diğer Hıristiyanları İslâm'a davet eder (Gürtunca 1976: 139). İslâm'ı kabul ettikten sonra Ahmed Tarran İslâm dininin koruyucusu durumuna gelir.

Destanda topluca İslâm dinine girmeler de gerçekleşir. Örneğin, Kamer Şah'ın Müslümanlığı kabul etmesi Battal'ın çabaları sonucu olur. Battal Gazi Tamusi adındaki perinin de yardımıyla Raad Cazu'nun ülkesine gider ve Kamer Şah'ın ve birçok kralın kızını tutsaklıktan kurtarır. Bunun üzerine kızların babaları olan birçok kral halkı ile birlikte İslâm dinini kabul eder:« - İşte sözümde duruyorum. Bütün ülkemle, bütün beylerimle Müslüman oluyorum » dedi İslâm dinine girdi, ülkesinde ne kadar puthane varsa yıkılmasını ve yerlerine cami ve mescit yapılmasını buyurdu (Gürtunca 1976: 754).

Battal Gazi birçok Hıristiyan’ı İslâm dinine davet eder ve bazılarının girmesine vesile olur. Hıristiyanlar canlarını kurtarabilmek için İslâm'ı kabul ettiğini söylerler ve daha sonra vazgeçerler. Örneğin, Kelb'in oğlu bu şekilde Battal'ın elinden kurtulur (Gürtunca 1976: 284). Ancak daha sonra Kelb ve oğlu korku verici kâbuslar görürler. Rüyalarında Hz. Peygamberi görünce baba, oğul ve bunu duyan bütün Hıristiyanlar Müslüman olurlar (Gürtunca 1976: 293-294). Onların dışında başka Hıristiyanlar da kendilerini kurtarmak için Müslümanlığı kabul etmiş görünürler, ancak daha sonra tekrar eski dinlerine sadık kalırlar. Sinbad adındaki kâfir savaş sırasında yenik düşeceğini anlayınca Müslüman olmak istediğini söyleyerek Muhammed adındaki Müslüman’ın elinden kurtulur (Gürtunca 1976: 135). Aynı şekilde prenses Ketayun da içinden gerçekten Müslümanlığı kabul etmediği halde bir süre etmiş gibi görünür: Prenses Ketayun artık Müslüman olur görünmekten başka çare kalmadığına inanç getirince yalan yere şehadet etti (Gürtunca 1976: 528). Müslümanların elinden kurtulmak için birçok Hıristiyan İslâm'ı kabul etmiş gibi görünür, ancak hepsi de sonunda ya İslâm'ı kabul etmiştir ya da ölmüştür. Hain Kadı Ukba'nın oğlu Velid de Battal'ı birkaç defa Müslüman olduğunu söyleyerek kandırır, fakat Battal sonunda onu da öldürür.

Behnam adındaki Hıristiyan rüyasında Hz. Muhammed'i gördüğü için Müslüman olur ve Battal'a devlerle giriştiği mücadelede yardım eder (Gürtunca 1976: 476). Battal mücadele ettiği devi de İslâm'a davet eder o da Müslüman olur (Gürtunca 1976: 479). Battal'ın devin elinden kurtardığı on sekiz kızın kral olan babaları da tüm ülkesiyle birlikte dev belâsından kurtuldukları ve kızlarına kavuştukları için topluca İslâm'ı kabul ederler: On sekiz padişah ve ülkesi halkı Müslüman olup döndüler. Birçok ülkelerin halkı da Müslüman oldu (Gürtunca 1976: 488). Bu şekildeki toplucu İslâm'ı kabul etmeler, din değiştirmeler destanda sıkça görülmektedir.

Battal kendisi de tutsak alındığında Hıristiyanlığa davet edilir. Daha sonra eşi olacak olan Gülendam, Battal'ı Hıristiyan yapmaya çalışır (Gürtunca 1976: 160). Felikrat adlı Bizanslı da Battal'ı Hıristiyanlığa davet eder: Sen de Muhammed'in dininden ayrıl: Mesih’in dinine gir. Yoksa Kayser'e haber yolladım, neredeyse gelir, sana aman vermez; seni öldürtür (Gürtunca 1976: 619). Battal Hıristiyan olmayı kız kardeşini kendisine vermesi şartıyla kabul eder gibi görünür. Felikrat onun elini serbest bıraktığında Battal Felikrat'ın yüzünü tanınmaz hale getirerek kendisi onun yerine geçer. Daha sonra adamları onu Battal olarak düşündüklerinden ateşe atarlar (Gürtunca 1976: 624).

Battal, Hıristiyanları dine davet etmek için vaaz niteliği taşıyan birçok konuşma yapar ve İslâm dinini ve bütün ilimleri çok iyi bildiğinden ikna edici konuşmalar sonucu birçok kişiyi din değiştirmeye ikna eder. Battal günlük hayattan örnekler vererek insanları etkilemeye çalışır:

-Ey padişah! Sen bir kulu küçükten beslesen, onun hakkında çok mallar harcasan, en sonunda o kul senden yüz çevirse, başka bir padişahın yanına varıp seni artık anmasa...

- Evet ...

-Daha sonra o adam eline düşse ona ne yapardın?

Mihraseb: - Onun kanını içerdim inan olsun! diye cevap verdi.

-Peki, Ulu Tanrı sana bu kadar iyilikte bulunmuş, seni topraktan yaratmıştır. Sana padişahlık vermiştir. Sağlık vermiştir, esenlik vermiştir sana! ... Bunca nimetler ihsan etmiştir. Sen ise ne yaptın? Onu bir yana bıraktın. Ondan yüz çevirdin. Bir gün onu anmıyorsun bile. Kendi elinde meydana getirdiğin, düzdüğün puta taparsın! (Gürtunca 1976: 476).

Battal'ın bu konuşmasından sonra Mihraseb taptığı putun acizliğini anlar ve Battal'a bir devin elinde tutsak bulunan kızını kurtarırsa Müslüman olacağına söz verir. Mihraseb sözünde durur ve Battal kızını kurtarınca tüm halkıyla birlikte Müslüman olur.



4. Rüya

Destanda rüya motifi kahramanların hareketlerini düzenlemek, gelecekteki olaylardan haberdar olmaları açısından önemli bir yer tutar. Kahramanın karşılaşacağı olaylar ona daha önceden ilâhi bir kaynaktan, Hz. Muhammed tarafından, haber verilir. Ona güç ve kuvvet kaynağı olur ve zor durumda kaldığı zaman Hz. Peygamber birinin rüyasına girerek ona yardım edilmesi tavsiyesinde bulunur.

Destanda Battal'ın güç ve kuvvet kaynağı olan Hz. Muhammed, Battal'ın veya olayların seyrine doğrudan ilgisi olan kişilerin rüyasına girerek yol gösterici olur. Battal Gazi İstanbul'da tutsak bulunan Abdüsselâm'ı kurtarmak için gizlice İstanbul'a gelir. Hz. Muhammed Mühengi Hindi'nin rüyasına girerek Battal'a yardım etmesini ister: - Ey Mühengi! dedi. Hemen kalk. Abdüsselâm'ın zincire bağlandığı yerin bir karanlık köşesinde Seyyid'in durmaktadır. Var, git, ona yardım et. (Gürtunca 1976: 167). Bunun üzerine Mühengi Battal'a yardım etmek için harekete geçer. Mühengi'nin de yardımıyla tutsak bulunan Abdüsselâm işkence çektiği yerden kurtarılır.

Kayser'in kızı Gülendam da olduğu gibi din değiştirmelerin birçoğu rüyada Hz. Peygamberin telkin etmesiyle gerçekleşir. Hz. Muhammed tarafından İslâmiyet Gülendam'a telkin edilir ve Battal ile evleneceği de haber verilir: Ey Gülendam! diyordu. Ben seni oğlum Seyyid Battal'a verdim. Senin, ondan bir oğlun dünyaya gelecektir. Onun adı Beşir olsun. Şimdi iman getir. Müslüman ol. Eşin Battal'da şimdi başının ucundadır! (Gürtunca 1976: 322).

Battal Gazi bulunduğu zindandan Gülendam ve Hz. Peygamberi rüyasında görüp Müslüman olan zindancının yardımı ile kurtulur.

Battal Gazi rüyada Hz. Ali tarafından da tehlikeler karşısında uyarılır: -Ey ciğer köşem! demekteydi. Hemen gözünü aç! Mel'unlar seni öldürmeğe geldiler(Gürtunca 1976: 659). Battal bu rüyadan sonra uyanır ve ölümden son anda kurtulur. Rüyada uyarılması ile Battal'ın yaşamı kurtulmuştur. Battal Gazi Kale-i Mesiha'da şehit olduktan sonra, oğulları Ali ile Nezir'e rüyada görünüp yaptığı öğütler aynı zamanda gaziliğin kurallarındandır. Battal oğullarına rüyalarında şöyle seslenir:

Ey ciğer köşem evlatlarım! demişti. Bundan sonra siz beni dünyada aramağa kalkmayın... Ben Hakkın huzuruna vardım. Benim dualarım sizinle birliktedir. Şimdi sizler de din yolunda sağlam çalışın. Düşmanlarımızla gaza edin. Her zaman Allah'ın sizden razı kalmasını dileyin. Sakın nefsinize uymayın. Yiğitliğinize, cesaretinize, pehlivanlığınıza güvenmeyin. Hiç gurur duymayın. Her ne iş yaparsanız Allah rızasına yapın. Dünyayı kendinize dost sanmayın. Kimseye zulmetmeyin. ... Eğer bu öğütlerimi tutarsanız yarın ki gün yüzünüz ak olur! Dedi (Gürtunca 1976: 780).

Battal Gazi'nin ölümünden sonra çocukları Ali ile Beşir'e yaptığı bu öğütler aynı zamanda bir vasiyet özelliği de taşımaktadır (Deniz 1986: 84). Battal bu sözleriyle çocuklarına yaşamlarını nasıl şekillendirmeleri gerektiği konusunda aydınlatmaya çalışır. Battal Gazi sağlığında yapamadığı vasiyetini şehit olduktan sonra bu şekilde yapmıştır.

Destanın son bölümünde, Battal Gazi'nin mezarının bulunması da yine bir rüyaya dayanır. 1202 yılında Selçuklu Türk devletinin Anadolu'daki egemenliği sırasında Battal'ın Kutluca Çoban Baba adındaki bir Eren'in rüyasına girmesi ile gerçekleşir (Gürtunca 1976: 782). Kutluca Baba Allah'a Battal'ın mezarını bulabilmek için dua eder ve uykuya daldığında rüyasında kendisine Battal'ın mezarını bulacağı söylenir: Bir gün senin de ömür defterin dürüldüğü zaman, sen de onun yanı başında yatacaksın. Barınağın onun yanı başı olacaktır (Gürtunca 1976: 784). Kutluca Baba hakkındaki bu bilgiyi alan Konya'daki Sultan Hatun derhal bu ereni aratır, çünkü o da rüyasında Battal'ı görmüştür ve Battal ona: Gel benim üzerime bir türbe yaptır (Gürtunca 1976: 788) demiştir. Bu Hatun, Kutluca Baba'ya Battal'ın mezarını buldurur ve oraya bir türbe yaptırır.

5. At

Atlar kahramanların hareketlerini kolaylaştıran varlıklardır. At kahramana doğada serbest hareket etmeyi sağlar, onu gideceği uzak yerlere götürür. Kahramana düşmanları ile mücadelesinde yardımcı olan bir varlıktır. Destan kahramanlarının en vefalı ve sevgili arkadaşı atıdır. Atlar da gazalarda gaziler gibi birer kahramandırlar. Bu nedenle onların önemi çok büyüktür. Banarlı'ya göre, Türklerde tarih boyunca zengin bir at kültürü ve sevgisi vardı ve bu edebiyata da yansımıştır: Destanlar dâhil, İslâmiyet’ten sonra halk edebiyatı metinlerinde ya eskiden miras kalmış yahut devamlı destan hareketleriyle tazelenmiş, zengin bir at sevgisi edebiyatı vardır (Banarlı 1987: 35).

İvgin de Türk destanlarında görülen kahramanlarının atları ile ilgili olarak şöyle demiştir: Bütün destan kahramanlarının atları da ünlüdür ve olağanüstü güçlere sahiptir. Örneğin; Köroğlu'nun Kır-atı, Manas'ın Boz-atı destan kahramanıyla bütünleşmiş gibidir. Battal Gazi'nin atının adı ise Aşkar'dır (İvgin 1987: 159).

Battal Gazi Destanı'nın kahramanı Battal Gazi'den sonra destandaki en önemli yeri Battal'ın atı Devzade Aşkar tutar. Aşkar Allah tarafından doğrudan Battal Gazi'ye gönderilen ilâhi kaynaklı bir varlıktır. Av motifinde geniş olarak değinildiği gibi Aşkar'ın ortaya çıkışı destanda şöyle anlatılır:

Bir geyik Hüseyin Gazi'yi av sırasında bir mağaraya götürür. Gazi atı bu mağarada bulur. Mağaradaki ilâhi bir ses atın ileride dünyaya gelecik olan Cafer'e ait olduğunu bildirir. Hüseyin Gazi hayretler içinde kalır ve atı Malatya'ya götürür. Daha sonra bu at destanın kahramanı Battal için vazgeçilmez bir dost ve ulaşım aracı olur. Battal atının yardımıyla en uzak yerlere en kısa zamanda ulaşır. Devzade ile Battal bir vücudun parçaları gibi olurlar. Aşkar sahibi Battal Gazi'nin hareket yeteneğine güç katan aracı durumuna gelir. Aşkar, Battal'ı zor durumlarda kurtarır, ona yol gösterir.

Aşkar üstün özelliklere sahip olduğundan hareket yeteneği yüksek bir attır. Battal Gazi'nin atının özelliklerini Makal şöyle ifade eder: Aşkar isimli atı ise atların en üstünüdür. Koşmakta, boyda, posta en üstünüdür... irilikte de Aşkar en büyüktür... Halk düşüncesi bu sebeple Aşkar'a « Devzade » demiştir (Makal 1987: 182).

Devzade Aşkar'a yaratılışı ile birlikte verilen doğaüstü güçler onu diğer atlara karşın üstün kılar. Aşkar gerektiğinde su üstünde yürür, uçar, her konuşmayı anlar, kaybolur ve gerektiğinde ortaya çıkar. Battal bir beyaz fili bulmak için Hindistan'a gittiğinde bir deniz kıyısına gelir ve ne yapacağını bilemez. Atından inen Battal abdest alıp namaz kıldıktan sonra bir süre uyur. Hz. Muhammed Battal'a rüyasında atına binip gözlerini yummasını söyler:

Ey ciğer köşem evladım! dedi. Tez atına bin!

Seyyid Battal Gazi hemen atına bindi.

- Gözünü yum! Gözünü de yumdu.

- Aç gözünü şimdi! Gözlerini açtı. Seyyid Battal Gazi! Bir de ne görsün. Otları baştanbaşa safran, karanfil, zencefil olan sıcak bir iklime gelmişti (Gürtunca 1976: 468).

Battal burada atı ile denizin üzerinden yürüyüp geçer. Destanın diğer başka bir yerinde de Battal, Hilal Cazu ile savaşırken onun şatosuna giremeyince, Hızır yine gelip Battal'a Aşkar'ın yardımı ile uçmasını önerir ve Battal Aşkar ile Cazu'nun kalesine uçar: At havalanıp uçtu. Şehrin üstüne yükseldi. Bir meydana kondu (Gürtunca 1976: 675).

Destan boyunca Aşkar Battal'ın vazgeçilmez dostu ve bineği olarak görülmüştür. Devzade Aşkar'ın sağladığı hareket yeteneği ile Battal en uzak yerlere en kısa zamanda gitmeyi başarmıştır.


Yüklə 137,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin