KİTAP VE SÜNNET IŞIĞINDA
SAHİH İLMİHAL
بســـــم الله الرحمن الرحيم
MUKADDİME
Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez.
Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür.
"Ey iman edenler! Âllah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölünüz." (Al-i İmran; 3/103)
"Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir." (en-Nisâ; 4/1),
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur." (el-Ahzâb; 33/70-71)
Bundan sonra,
Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık ta ateştedir.
Allah’ın Kitabı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sahih hadislerine dayalı bir ilmihal ihtiyacından dolayı bu kitabı hazırlamaya karar verdim. Kitabın hazırlanışında kaynak Hadis, fıkıh ve tefsir eserlerinin yanı sıra, son devrin alimlerinden Huseyn Bin Avde el Avayşe’nin; “El Mevsuatul Fıkhiyyetil Müyessere”, Seyyid Sabık’ın; “Fıkhus Sünne”, Ebu Said Yarbuzi’nin, Nasıruddin Elbani’nin ve Ebu Emre Huseyin Alıcı’nın muhtelif eserlerinden büyük ölçüde istifade ettim. Allah onlara hayırlı mükafatlar versin. Kıymetli hadis alimi Muhammed Nasıruddin Elbani’nin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in namaz kılma şekli adlı eserinin mukaddimesindeki önemli açıklamalardan alıntı ile başlamayı uygun gördük. Bu bölüm Mehmet Peker’in tercemesinden alınmıştır;
SÜNNETE TÂBİ OLMA VE ONA MUHALİF SÖZLERİ TERK ETME HAKKINDA İMAMLARIN SÖYLEDİKLERİ
Burada imamların sözlerinden vakıf olabildiklerimizi vermemiz faydalı olacaktır. Onları taklid edenlere, hatta mertebe bakımından onlardan alt derecede olanları körükörüne taklid edenlere ve onların sözlerine ve mezheplerine gökten inmiş gibi tutunmuş olanlara umulur ki bir nasihat ve hatırlatma olur. Allahu Teâlâ buyuruyor ki: “Size Rabbinizden indirilmiş olana tâbi olun. Onun dışında velilere (dostlara) tâbi olmayın. Ne de az hatırlıyorsunuz (öğüt alıyorsunuz).”1
1- Ebû Hanife
Bunların ilki İmam Ebû Hanife Numan b. Sabit'tir. Mezhebinden olanlar ondan çeşitli söz ve ifadeler nakletmişlerdir. Hepsi de tek bir şeye götürmektedir ki, o da şudur: “Hadisi esas almak, ona muhalif olan görüşleri terk etmek vaciptir.”
1. Hadis sahih olduğunda, benim mezhebim hadistir.2
2. Bir kimsenin nereden aldığımızı bilmeden bizim sözümüzü alması (onunla amel etmesi) helal olmaz. Bir rivâyette de:
“Benim delilimi bilmeyen bir kimsenin sözlerimle fetva vermesi haramdır.”
“Çünkü biz beşeriz. Bugün bir söz söyler, yarın ondan geri dönebiliriz.”3
Diğer bir rivâyette de: “Dikkatini çekerim ey Yakub (Ebû Yusuf)! Sakın ola ki, benden duyduğun her şeyi yazayım deme. Çünkü ben bugün bir kanaat bildirir, yarın ondan vazgeçebilirim. Yarın da bir kanaat bildirir, öbür gün vazgeçebilirim.4
3. Allah'ın kitabına ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hadislerine muhalif bir söz söylersem, sözümü terkedin.5
2- İmam Malik b. Enes
İmam Malik ise şöyle demektedir:
1. Ben bir beşerim, isabet eder, hata da ederim. Benim görüşlerime bakın; Kitap ve sünnete uyanları alın, Kitap ve sünnete uymayanların hepsini terkedin.6
2. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dışında her insanın sözlerinin bir kısmı alınıp, bir kısmı terk edilebilir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ise müstesnadır.7
3. İbn Vehb diyor ki: İmam Malik'e, abdest alırken ayak parmaklarının arasını tahlil (el parmaklarıyla arasına su ulaştırma) meselesi sorulduğunda şöyle dediğini duydum: “Bunu yapmak vacip değildir.” İnsanlar gidinceye kadar sustum. Sonra ona dedim ki: “Bu hususta elimizde varid olan bir sünnet var.” Dedi ki: “Nedir bu?” Dedim ki: “Bize Leys b. Sa'd, İbn Lehia ve Amr b. Haris anlattı ki, Yezid b. Amr el-Meafirî'den, (o da) Ebû Abdurrahman el-Habelî'den, (o da) el-Müstevrid b. Şeddat el-Kureşî'den dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in serçe parmağıyla ayak parmaklarının arasını ovaladığını gördüm.” Dedi ki: “Bu güzel bir hadistir, şimdiye kadar da duymuş değilim.” Sonraları bu mesele tekrar sorulduğunda, insanlara böyle yapmalarını emrettiğini gördüm.8
3- İmam Şafiî
İmam Şafiî'ye gelince bu hususta ondan nakledilenler daha çok ve daha da güzeldir.9 Şafiî mezhebine tâbi olanlar da bununla daha çok amel etmişlerdir. Bu sözlerden bazıları şunlardır:
1. Rasulullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem sünnetlerinden bazılarının ulaşmadığı veya kaybolmadığı hiç kimse yoktur. Söylediğim her söz ve koyduğum her asıl, şâyet Rasulullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem bir sünnetiyle aykırılık arzediyorsa, uyulacak Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sözüdür. O ayrıca benim de sözümdür.10
2. Müslümanlar, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünneti ortaya çıktıktan sonra, bir kimsenin o sünneti başka birinin sözü için terketmesinin helal olmayacağı hususunda icma etmişlerdir.11
3. Kitaplarımda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetine muhalif birşey bulursanız, Rasulullah’ın sünnetiyle amel edin benim sözlerimi terkedin. Başka bir rivâyette de: “Ona tâbi olun ve başka hiç kimsenin sözüne iltifat etmeyin.”12
4. Hadis sahih olduğunda benim mezhebim o hadistir.13
5. Sizler14 hadisleri ve ricali benden daha iyi bilirsiniz. Eğer hadis sahih olursa onu bana da söyleyin. Kufeliler, Basralılar ve Şamlılar rivâyet etsin farketmez, eğer sahih ise ben onlara giderim.
6. Nakil ehline göre (hadis âlimleri), hakkında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sahih hadis bulunan her meselede muhalif görüşlerimden hayatımda da, öldükten sonra da vaz geçmişimdir.”15
7. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sahih bir hadis olduğu halde benim ona muhalif bir söz söylediğimi görürseniz, bilin ki, aklım başımdan gitmiştir.16
8. Ben bir söz söyler de, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sözüme muhalif sahih bir hadisi varsa, Rasulullah’ın hadisi (amel etmekte) evladır, beni taklid etmeyin.17
9. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den gelen her hadis benim sözümdür, benden duymamış olsanız bile!...18
4- İmam Ahmed b. Hanbel
İmam Ahmed'e gelince; imamlar arasında hadisleri daha çok toplayan ve bunlara bağlanan odur. Öyle ki “fer’î konuları ele alan kitapların telif edilmesini hoş görmezdi.”19 Bundan dolayı şöyle demektedir:
1- Beni taklid etmeyin, Malik’i de, Şafiî'yi de, Evzaî ve Sevrî'yi de taklid etmeyin. Onlar nereden aldılarsa siz de oradan alın.”20 Başka bir rivâyette: “Dininde bu kimselerden kimseyi taklid etme, Rasulullah ve sahâbîlerinden varid olan ne ise onu al. Sonrasındaki tabiînlerde ise kişi muhayyerdir.”
Bir defasında da şöyle demiştir:
“İttiba, kişinin, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ve sahâbîlere tâbi olmasıdır. Ancak tabiînden sonra kişi muhayyerdir.”21
2- Evzaî'nin görüşü, Malik'in görüşü, Ebû Hanife'nin görüşü... Bunların hepsi birer görüştür. Bana göre de hepsi eşittir. Delil ise ancak rivâyetler (hadisler)dir.22
3. Kim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadisini reddederse, o helak olacağı bir uçurumun kenarındadır (demektir).23
İşte, hadislere sarılmayı emretme, basiretsiz bir şekilde taklidi nehyetme hususunda imamların söyledikleri bunlar. Bunlar öyle açık ifadeler ki hiçbir tevil veya münakaşayı kaldırmaz. Kaldı ki sünnette sabit olana sarılan kişi, -imamların bazı sözlerine muhalif de olsa- onların mezheplerinden ve yollarından ayrılmış olmaz. Bilakis o hepsine tâbi olmuş, kopması mümkün olmayan sağlam kulpa tutunmuş olur. Ancak onların sözlerine muhalif olan sünnetleri terkeden kimse böyle değildir. Böyle biri onlara isyan etmekte ve biraz önce onlardan nakletmiş olduğumuz sözlerine muhalefet etmektedir. Allahu Teâlâ da buyuruyor ki:
“Rabbine yemin olsun ki, aralarındaki anlaşmazlıklarda seni hakem seçip sonra da verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamıyla boyun eğmedikçe, iman etmiş olmazlar.”24
Yine buyuruyor ki: “Onun emrine muhalefet edenler başlarına bir musibet gelmesinden veya acı bir azaba uğramaktan sakınsınlar.”25
Hafız İbn Receb (rah.a.) diyor ki: “Kendisine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin emrinin ulaştığı her kişinin yapması gereken; bunu ümmete beyan etmek, onlara nasihat edip bu emre tâbi olmaları için çalışmaktır. İsterse bu, ümmette büyük bir zatın görüşüne ters olsun. Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in emri, hata ederek muhalefet eden büyük bir zatın sünnete aykırı emrinden tazim edilmeye ve uyulmaya daha layıktır (hak sahibidir). İşte bu itibarla sahâbîler ve onlardan sonra gelenler sahih sünnetlere muhalefet edenleri tenkid etmişlerdir. Bazen belki de tenkidlerinde kaba ifadeler de kullanmışlardır.26 Ondan nefret ettikleri için değildir bu. O bilakis o sevdikleri ve saygı duydukları biridir. Ancak ne olursa olsun, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i daha çok sevmektedirler. Onun emri de bütün mahlukatın emrinin üstündedir. Eğer Rasulullah’ın emri ile bir başkasının emri çelişirse, Rasulullah’ın emri öne alınmalı ve ona tâbi olunmalıdır. Onun emrine muhalif olana duyulan saygı, Rasulullah’ın emrine tâbi olmaya engel teşkil edemez. Her ne kadar o kişi hatasında bağışlanmış olsa da.27 Kaldı ki, o bağışlanmış olan zat, Rasulullah’ın muhalif emri kendisine geldiğinde kendi görüşüne muhalefet edilmesine itiraz da etmez.28
Derim ki: Buna nasıl edecekler ki?! Değil mi ki, onlar bunu tâbilerine emretmişler ve onlara sünnete muhalif sözlerini terketmeyi gerekli kılmışlardır. Hatta İmam Şafiî tâbilerine, kendisi onu almamış olsa bile sahih sünneti ona nispet etmelerini emretmiştir. Bu yüzden İbn Dakik el-İyd teker teker ve toplu olarak dört imamdan herbirinin sahih hadislere muhalif olan görüşlerini topladığı tek ciltlik büyük eserinin mukaddimesinde şöyle demiştir:
“Bu meseleleri müçtehid imamlara nispet etmek haramdır. Mukallid fakihlerin de bunları bilmeleri gerekir ki, bu görüşleri onlara nispet ederek, onlara iftira etmesinler.”29
Dostları ilə paylaş: |