RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, bu yarım kaldı. Dedik ki: Öğleden sonra buna devam edelim, bunu bitirelim, ondan sonra ikinci Komisyonda toplanırız.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şey alınmıştı ya: “2’de yasama toplanacak.” şeklinde…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama işte böyle bir şey daha pratik bir çözüm.
Sizin şimdi öneriniz var mı bu konuda?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var, var Hocam, var ya.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman sizinkini de görelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ya, var ya.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Peki niye buraya konulmadı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bilmem ki!
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yasama olacak diye.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama sizden sanki öneri söylemediler.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Geliştirdim ya. Geldik, Hoca’yla geliştirdik.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Öneriyi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İlk başta verilmemiş.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bizim önerimiz var da... Mustafa Bey’de bunu…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama sabah zaten bunu konuşacaktık.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Gizli tutuyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, hayır; taslakta yok diye biliyorum ben.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, Mustafa Bey olduğu için ben yoğum. Ben o boşluğu şey edince… Var, önerimiz var, Hoca’yla konuştuk.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yok Ahmet Bey, sabah hiç öneriniz sunulmadı kamulaştırmaya dair.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım, onu da biliyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ha, yani o anlamda söylüyorum.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Varsa o zaman sizinkini de koyalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Var, hemen gelsin işte buraya koyalım.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Peki, Sayın Başkan, şöyle yapabilir miyiz: Yani bugün 14.00’de yasama olacak diye bize bilgi verilmişti. Aslında bizim de kamulaştırmayla ilgili maddemiz var fakat yasama olacak diye getirmedik, vermedik, veremedik. Yani, bilmiyorum, yasamada mı devam etsek yoksa…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama sabah kamulaştırma konuşacaktık. O zaman da yok dediniz.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sabahki komisyon 1 numaralı Komisyon muydu?
DOÇ. DR. SELİN ESEN – 1 numaralı Komisyon ama yani kamulaştırma konuşacaktık, başka konu girdiği için araya konuşamadık.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, şöyle yapalım: İzin verirseniz şu kamulaştırmayı bitirelim. 3 partinin önerisi burada, sizinki de geliyor zaten. Bu 3 partinin önerisini görüşene kadar sizinki de zaten gelmiş olur. Şunu bitirelim, ondan sonra yasamaya geçeriz.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Şöyle olmuştu: “10 dakika ara verelim, arada yazalım getirelim.” dendi. Ondan sonra…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nasıl 10 dakika ara verildi, niye ara veriyorlar? Verdik biz ya.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Hayır, hayır; sabahkini hatırlatıyorum Rıza Bey’e. Sonra, Ayla Hanım’ın 12.30’da toplantısı olduğu için arayı uzun tuttuk. Dolayısıyla, hani zaten hazırlanıp gelecekti…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, yani beş-on dakika ara verilecekti fakat sonra bazı milletvekillerinin toplantısı olduğu için saat 2’ye bıraktık.
Bu üç öneriye baktığımız zaman, -AK PARTİ’nin önerisi de şimdi gelecek- yani büyük ölçüde yakınlık görüyoruz üç öneri arasında. Birçok ortak nokta var. Yani, kamulaştırmaya baktığınız zaman, her üç öneride de “gerçek karşılıkların, gerçek değerin peşinen ödenmesi şartıyla” bir. İkincisi: “kamu yararının gerektirdiği hallerde, kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî ittifaklar kurmaya yetkilidir.” deniyor. Bu, aslında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 numaralı protokolünün 1’inci maddesine paralel bir hüküm, 3 partinin de…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Birinci cümle bizde de aynı zaten, gelecek şimdi zaten.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Zaten bir cümle var yani birinci paragraf, birinci fıkra.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bizim tek fıkra zaten, tek fıkra. Birinci fıkramız sizinkilerle aynı hemen hemen. Birbiriyle karşılaştırınca ortaya çıkar.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman birinci fıkrayı yeşil yapabilir miyiz?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Gelsin de, bir gelsin. Bakarsınız arada bir… Ekranda görünsün en azından.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, sadece BDP’nin önerisinde “gerçek değeri üzerinden” ile ona ilave olarak “bedeliyle kesin hükme bağlanan....”
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ben yazdırayım mı -geç kalırsa- bizim öneriyle ilgili kararı?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, tabii; yazın, iyi olur.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şöyle yapalım isterseniz.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Geldi galiba, bu değil mi?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ha, geldi mi?
Orada ufak bir şey de var. Bakın: “gerçek değeri üzerinden ve bedeliyle kesin hükme bağlanan artırım miktarı…”
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu, BDP’nin önerisinde de var.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Var mı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Var, var.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Orada, “kesin hükme bağlanan artırım miktarı “ ibaresi herhâlde sorun oluşturmaz değil mi?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Oluşturur ya, oluşturur. Nasıl kesin ödeyeceksin ya. Kesin hüküm Yargıtay’a gidecek, vesaire olacak, mümkün değil; o, olmaz o.
Bu kamulaştırmayı bugün hocalarımla beraber müzakere ederim çünkü artırım bedeli, bir tezyidi bedel davası açılacak; kanun yolları var, temyize gidecek. Nasıl peşin ödenecek ki? Yani kamulaştırma sırasında artırım bedeli ödenemez peşin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ödeniyor zaten şu anda.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nasıl ödenecek?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani kamulaştırılıyor, bankaya yatırılıyor. Uygulama bu zaten.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O, tamam. Yok, yok; o değil, artırım bedeli.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tezyit için ayrı bir dava açıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şu anda şey var, eski usul değişti ya yeni kamulaştırma yasasıyla. Artık davayı vatandaş açmıyor. Bir idari usulle önce bir anlaşma…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O açıyor, o da kesinleşecek. Temyiz yolu var ama, kanun yolu var. Kesin hüküm değil ki, verildiğinde kesin değil, sorumlu bu.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Faruk Bey, buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi efendim, tabii ki bizim hukukumuza kamulaştırma mevzuatı önce Fransa’dan gelmiş, daha sonra da, bahsettiğiniz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 no.lu protokolü çerçevesi içerisine girmiştir. Ahmet Bey’in ifade ettiği husus doğrudur ama yeni Kamulaştırma Kanunu’na göre, artık eskiden tezyidi bedel davasını vatandaş açıyordu…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, öbürü açıyor. Taraf değiştirdi.
FARUK BAL (Konya) – …şimdi devlet açıyor. Burada Anayasa’ya “bedeli kesin hükme bağlanan artırım miktarı” diye ifade ettiğimiz zaman, bu, birtakım kamulaştırma çeşitlerinde sorun yaratır. Acele kamulaştırma var, efendim, kamulaştırmasız el koyma var, vesaire. Dolayısıyla, biz genel hüküm sevk etmemiz lazım. Genel hüküm de “gerçek bedelini peşin ödemek kaydıyla…” Tabii, bunun istisnası da olacaktır. Çok büyük yatırımlar var; işte, toprak reformuyla ilgili, büyük barajlarla, vesairelerle ilgili de idareye taksitlendirme imkânının sağlamamız lazım. Dolayısıyla, aşağı yukarı bütün partilerin ifade ettiği husus bu şekilde oluyor ve burada kısa bir zaman içerisinde biz çözüm bulabiliriz ve uzlaşabiliriz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir de şu var Rıza Bey: Bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin uygulaması var. Yani, şimdi sadece mülkiyet değil de mülkiyetin dışında kalan mahdut aynî haklar var. İrtifak kurma başka yani o sorun var.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Orada birkaç şey var. Bir kamulaştırma var yani mülkiyeti alma var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, bir irtifak kurma var.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – İkincisi: Mülkiyetin kullanılmasını sınırlama var yani mülkiyet gene malikte kalıyor fakat mülkiyetin kullanılmasına birtakım sınırlamalar getiriyor. İşte, irtifak, mesela bunlardan bir tanesi. Başka sınırlamalar da olabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onun bedelinin de peşin verilmesi lazım, o görülmüyor. Yani onu tartışmak lazım burada.
AYLA AKAT (BATMAN) – Sayın Başkan, MHP’nin de CHP’nin de ikinci fıkrası zaten “kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin ödenir.” cümlesiyle başlıyor yani MHP’de de var, CHP’nin de kendi önerisinde bu var. Yavuz Hoca’m ifade ettiği üzere AKP’de de var. Gerçi, Ahmet Bey itiraz…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama olabilir mi? Biz şimdi anayasa yazıyoruz, yani AK PARTİ, CHP ve MHP öyle önerdi diye anayasal doğruya erişmiş olmayız. Bugün, kamulaştırma işleminin tesisi sırasında artırım bedelini peşin olarak nasıl yatıracaksın? Fiziken mümkün değil, mantıken…
AYLA AKAT (BATMAN) – Kesin hükme bağlandıktan sonra niye peşin ödenmesin?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesin hükme bağlandıktan sonra değil.
AYLA AKAT (BATMAN) – Öyle bir şart koyuyoruz. Bakın, diyoruz ki “kesin hükme bağlanan artırım bedeli…”
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Tabii canım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok.
AYLA AKAT (BATMAN) – Yani, “Dava devam ederken yatır.” demiyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Benim anladığım, onlar da diyor ki: Bu artırım bedelinin ne olacağı dava açıldıktan sonra belli olacak. Dava açılmadan, artırım bedeli belli değilken nasıl peşin ödeyeceksiniz?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Duruşma sırasında olmaz bu.
Ayrı bir hükmü şöyle koyabiliriz: “Artırım bedellerinin dahi kesinleştiğinde peşin ödenmesi şarttır.” diye bir cümle koyabilirsiniz.
AYLA AKAT (BATMAN) – Ama zaten arada cümle “ile”yle başlıyor. “kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım” O tartışmaya açılır, hem “Davaya konu olur olmaz getir yatır.” demiyor, “kesin hükme bağlandıktan sonra yatır.” diyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ha, yok, o anlama gelmez.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kesin hükme bağlanan artırım…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesin hükme bağlanan artırım bedeli, kamulaştırmanın ittihazı sırasındaki koşul olarak algılar. Bence bu…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bertil Hocam, buyurun.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Aslında mevcut Anayasa’da da var olan ve CHP ve MHP önerilerinde de ikinci fıkranın ilk cümlesi olarak yer alan ifade daha açık.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisi Hocam? Nerede var? İkinci fıkra mı Hocam?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Evet, ikinci fıkraya bakarsanız, “kamulaştırma bedeliyle kesin hükme bağlanan artırım bedeli”
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Siz de yazmışsınız.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bizde de, MHP’de de yer alan öneri… Yerleri farklı fakat işte böyle olduğu zaman daha net bir şekilde algılandığı için zihinsel açıdan, o dediğiniz kaygılar doğmayabilir. İkisini birleştirdiğiniz zaman, topladığımız zaman algılaması daha zor hâle geliyor.
AYLA AKAT (BATMAN) – Bizim çekincemiz olmaz orada, farklı bir…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – İkinci fıkrada da yazılabilir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman şöyle yapıyoruz: Sizin kırmızıyla çizilen şeyi çıkarıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz, CHP’nin şeyine de katılacağız. Yani, bakın, “çevresel değerlerin ve ekolojik…”
DOÇ. DR. SELİN ESEN – O, “ekolojik çeşitlilik” tanımını sanıyorum bütün partiler almış. Dolayısıyla, bu, BDP’nin kırmızısı dışında…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O kırmızının da sadece…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O kırmızıyı da sizin ikinci fıkrayla birleştirebiliriz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman, Salih, bizim birinci fıkrayı olduğu gibi yeşile boya.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – İkinci fıkranın birinci cümlesi de aynı şekilde.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – İkinci fıkranın da birinci cümlesini yeşile boya.
Şimdi geri kalanına gelelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok ya, yok, totoloji var Hocam, tekrar var ya; birinci fıkrayla burada tekrar var aşağıda.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Ama daha iyi ifade edilebilecekse bunun üzerinde tartışılabilir.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi arkadaşlar, bu konu, yani eğer makul düşüneceksek hukuk açısından sonuca ulaştırır bizi diye düşünüyorum.
Şimdi, Ayla Hanım, “’Gerçek değeri üzerinden bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım miktarı’ tabiri çok ciddi sorun yaratıyor.” diyorlar; Yargıtay’ın ilgili dairesiyle görüştüm ben. Sorun şu: Eskiden “tezyidi bedel davası” açılırdı, şimdi o terk edildi, irade açıyor davayı. İdare davayı açtı, eksper bir rapor veriyor, -zaten kamulaştırma hukukunu bilenler bilir- bir sürü raporlar geliyor, mahkeme de bir karar veriyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evet, uygulamadan biliyorum, evet.
FARUK BAL (Konya) – Mahkeme el koyabilmek için bunun bedelini peşin ödemek zorunda, kesin hükme ulaşmadan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Önceden ödüyor işte.
FARUK BAL (Konya) – Yani önceden ödüyor. Önceden ödediği zaman Yargıtay bozuyor, -buna çok para vermişsin veya az para vermişsin diye- bu takdirde idare ile vatandaş arasında çok ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Ödediği parayı geri alamıyor, gayrimenkule el koyamıyor, vesaire. Dolayısıyla, bunun bulunması yani böyle bir ibarenin bulunması uygulamada sorun yaratır.
AYLA AKAT (BATMAN) – Bulunduğu yer itibarıyla diyorsunuz değil mi?
FARUK BAL (Konya) – Yok.
Şimdi, bedeli kesin hükme bağlanana kadar beklemesi ise kamulaştırmanın aciliyetiyle mütenasip değil. Niye? Mesela, paydaşları çok fazla olur; -ben bundan sonrasını kendi düşüncem olarak ifade ediyorum- 100 tane, 200 tane paydaşı olan bir gayrimenkulü idare kamulaştırdı, bunların adresini bulup tebligat yapması mümkün değil. Çoğu ölüyor, mirasçılarına tebligat yapması bir sürü sorun. Biz buraya anayasal ilke olarak “bedeli peşin” dediğimiz zaman geri kısmını kanun halleder. Nasıl halledecekse etsin yani burada anayasal sorun yaratmayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Siz hangisini çıkaralım diyorsunuz, hangi bölümü?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – İkinci fıkranın birinci cümlesini.
FARUK BAL (Konya) – “Gerçek değeri üzerinden” olması lazım, doğru. “…bedeliyle kesin hükme bağlanan artırım miktarları nakden ve peşin olarak ödenir.”i…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Artırım miktarının peşin ödenmesi”ni yazmayalım diyorsunuz.
FARUK BAL (Konya) – Evet, yani bu Yargıtayın ilgili dairesinden gelen cevap.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, şimdi şu var: Peşin ödeme yani kamulaştırma işleminde, idari işlemde, birinci işlemde yargı kararı unsurunun eklenmediği işlemde peşin ödeme kaydı şart.
FARUK BAL (Konya) – Biz “peşin ödeme” diyelim, bu ortaya çıkan sorunları kanun halletsin. Anayasal bir sorun doğurmayalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Farukcuğum, öbürünü de…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – İkinci fıkranızın birinci cümlesi…
FARUK BAL (Konya) – Yok, birinci fıkradayız.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hayır, ikinci fıkranın birinci cümlesini okur musunuz? Sizde de var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İkinci fıkrada aynı bunlar.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – İkinci fıkranın birinci cümlesi.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Faruk Bey, sizin söylediğiniz hem CHP’nin hem MHP’nin ikinci fıkrasının birinci cümlesi.
AYLA AKAT (BATMAN) – Biz, “Sadece yer değişikliği var diye biz de ikinci fıkrayı alabiliriz.” dedik.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – AKP’de de var.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, bunu şöyle yaparız.
Şimdi, bakın, bir kamulaştırma işleminin unsuru olarak peşin ödemeyi koyalım. Artırım ayrı bir sorun, kamulaştırma işleminin dışında, izleyen zamanlı bir sorun.
FARUK BAL (Konya) – Hayır, burada artırım değil. “Artırım, peşin” sorun oluyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu diyorum. Kesinleşme tarihinde o dahi kesinleşme tarihinde peşin ödenir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Zaten, kesinleşme tarihinde anayasaya yazmasak da ödenir, kanun yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nerede ödenir Hocam ya, ödenmiyor işte.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Olur mu, ödeniyor.
AYLA AKAT (BATMAN) – O hükmü alıp icraya gitmiyor muyuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani, uygulamada kamulaştırma davalarında zaten kesinleştiğinde hiçbir tartışma yok ki. Önemli olan, o arada dava süresince -diyelim ki üç yıl, beş yıl süren davada- artırım bedelini hak sahibinin geç almasıdır problem olan.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani o artırım davası var ya, “tezyidi bedel” diyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, o artırım bedeli kesinleşmezse nasıl ödeyecek idare?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İşte burada, şu anki kanuni uygulamada Faruk Bey’in söylediği durum var. Önce karar veriliyor, sonra idare dava açıyor; onu düşürmek için açıyor hatta yani çoğu zaman, bir değer tespiti yapılıyor -benim hafızamda kaldığı kadarıyla- bir davada. Diyorlar ki: “10 lira şu arazinin miktarı.” O değeri de idare yapmıyor, bağımsız kişiler, mesela bir kurul var, yapıyor; ondan sonra idare diyelim ki bunu yüksek buluyor, dava açıyor; karşı tarafta o mal konusu kişi de -davalı- diyor ki: “Hayır, 10 lira verdiniz ama 20 liradır değeri.” İdare de diyor: “Hayır, 10 verdik, 5’tir.” O dava devam ediyor yani.
FARUK BAL (Konya) – Yani dava dilekçesi içerisinde karşı dava açılıyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, bunu Yargıtayın 2 tane dairesi var, bakıyor; -5’inci hukuk dairesi, 18 midir, 19 mudur- mutlaka oradan kamulaştırmayla ilgili…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Görüş alalım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesinlikle, yani işin pratiği de önemli arkadaşımızın dediği gibi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Pratik böyle işliyor, dediğiniz gibi işliyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – O pratiği anayasal norma çevirmezseniz o pratik tersine de işleyebilir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi bunu yapar mısınız?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben yaparım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman şöyle yapsak: Birinci fıkrayı kabul ettik, zaten yeşile boyadık. İkinci fıkranın birinci cümlesine “Görüş alınacak” diye parantez koyalım. İkinci fıkranın birinci cümlesini parantez içine alalım uygun görürseniz, onu soralım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O cümlenin yanına “Görüş alınacak.” diye yazar mısın.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – “Görüş alınacak” diye demeyelim de yani “Daha sonra karalaştırılacak.” Yani komisyonda böyle…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Araştırılacak.” diyelim.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki, “Araştırılacak.” diyelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam niye ya, görüş alırız ya.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ayıp değil görüş almak ya.
FARUK BAL (Konya) – Hocam Komisyonun manevi şahsiyetinde bir sıkıntı olmasın diyor yani Komisyon bilir bunları.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Komisyonun bilmediği hiçbir şey yok ya. “Araştırılacak.” diyelim.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – “Bakılacak, düşünülecek.” diyelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Salih, bana bütün partilerin tekliflerini ver, ben bir Yargıtay’a göndereyim. Bir metin çalışması yapalım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Tekrar değerlendirilecek.” tamam.
Peki, ikinci fıkraların geri kalanları bakımından bir problem var mı? Yani “tarım reformunun uygulanması…”
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, nakden ve peşin ödemeye burada birtakım istisnalar getiriliyor. Bu istisnalar, önümüzdeki 3 metinde ortak gözüküyor. Bizim bir ekimiz var oraya. “çevresel değerlerin ve ekolojik çeşitliliğin korunması amacıyla kamulaştırma…” Sen devam et Hocam.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bir başka nokta… Büyük enerji projelerini biz çıkarttık. MHP’de şu anda var, BDP’de de görüyorum. Özellikle enerji piyasasının özel kişiler tarafından yürütülmesi olgusunu dikkate aldık. Turizmi de çıkarttık çünkü turizmde artık olduğu gibi özel sektör eliyle yürütülen bir alan, işte hizmet sektörü. Dolayısıyla, bu gibi alanlarda kamulaştırma yapılacaksa tabii ki bu mümkün ama bunlara ilişkin bedel ödemesi bakımından taksitlendirme olmasın düşüncesi ağır bastı yani eskiye oranla özellikle bu iki alanda, enerji projeleri alanında ve turizm alanında zaten kamulaştırılan alanlar büyük çapta özel kişilere devredildi. Tam devir de diyemeyiz tabii ona, birtakım tahsis işlemleri ya da “Yap-İşlet-Devret” tarzında birtakım modeller karışımıza çıkacak. Dolayısıyla, burada kamu yararından çok özel kişilerin yararı ağır basabilir düşüncesiyle “turizmi” ve “büyük enerji”yi çıkarttık, “çevresel değerlerin ve ekolojik çeşitliliğin korunması”nı buraya bir öncelik olarak ekledik. Böyle bir farklılık var.
Bir de, bir başka kırmızı ifade göreceksiniz. “Ödeme usulünün uygulanmasında malikin haklarının zarar görmemesi için gerekli düzenlemeler kanunla yapılır.” ifadesi. Bu da tabii, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları ışığında buraya eklendi çünkü her ne kadar “taksitler en çok beş yıl içinde eşit olarak ödenir.” hükmü var ise de, enflasyon veya başka nedenlerle öyle bir ödeme planı uygulanabilir ki, bu sefer malikin hakları ödeniyormuş gibi gözüküp gerçekte tam karşılığını malik almayabilir. Bu da içtihatlardan çıkan bir sonuç, onu da güvence altına almaya gayret ettik.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, Hocam, orada amacınız eğer aşkın zararsa, sorumluluk hukuku artık böyle dolambaçlı terminolojiye artık başvurmuyor. Burada faizi aşan zarar varsa, prensip olarak da orada şey varsa onun hesabı çok zor verilir. Munzam zarar… “Aşkın zarar dahi istenebilir” denebilir, peşin ödeme değil de. Bunun adı: Munzam zarar.
AYLA AKAT (BATMAN) – Niye o bireye sorumluluk yükleyelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun?
AYLA AKAT (BATMAN) – Hani diyorsunuz ya “istenebilir” Yani istenmezse kalacak mı? Biz koruyalım onu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok; “istenebilir” hak orada, istenebilir ihtiyari anlamda değil. Hak veriyoruz ona yani istem, talep hakkı. Zaten kimseyi dava açmaya mecbur edemezsin. Yani bu eğer şey edilirse… Acaba, bir de yani işler bir devlet, bir: Bedeli peşin veriyor, artırımı da veriyor, geciktirmeyecek. Geciktirme hâlinde zaten borçlar hukukunun genel hükümlerine göre…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Taksitlendirme bakımından ama yani taksitlendirmede…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu diyorum Hocam, vadelendirilmiş alacak da öyle. Peşin veriyor, peşin vermedi vadeli veriyor. Vadede faiz yani devletin alacaklara yani vatandaş borçlarına -kişi borçlarına- uyguladığı en yüksek faizi verecek mi o gibi durumda?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, en yüksek faiz verilmiyor Hocam.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Veriyor ama örneğin…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Buna ilişkin güvence şu anda yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, öyle bir güvence yok.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, birisinde okudum onu ben.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Beş senenin sonunda taksitlendirme…
FARUK BAL (Konya) – O sigorta alacaklarında…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani o zaman şöyle: Taksitlendirmenin para borcu üzerinde veya para alacağı üzerinde yol açan hasar da Borçlar Kanunu 105’tir o, aşkın zarar hükümleri, başka ne olabilir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Affedersiniz, kanunda şöyle bir şey de var: Faiz uygulamasında diyelim ki -Bertil Hoca’nın söylediği- bugün faiz taksitlendiriliyor 10 bin lira üzerinden. O taksitlendirmeye -hani artık netleştiği için- faiz işlemiyor artık, net; bugün 100 lira ödenecek, üç ay sonra bu kadar. Yani ona dair de uygulamada sıkıntılar var.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bir de şöyle bir şey oluyor: Uygulamada öyle şeyler oluyor ki, o taşınmazın gerçek değerinin düşmesine yol açacak biçimde taksitlendirme olabiliyor. Mesela bu Akkuş Türkiye kararı aslında bunun üzerine temellendirilmiş bir karar. Dolayısıyla, hani böyle bir düzenleme devletin bu tür gecikmelere neden olmasını engelleyebilir diye düşünüyorum.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Akkuş kararından sonra ona benzeyen yüzlerce kararla Türkiye inanılmaz derecede büyük meblağlar ödedi bu yüzden ama oradaki problem şuydu: Enflasyon miktarı faizi aşıyor, faizle enflasyon arasındaki farkı Strasbourg Mahkemesinden aldı davacılar. Tabii çok büyük kamulaştırmalar olduğu için çok muazzam bir para ödedi Türkiye.
FARUK BAL (Konya) – Şimdi, arkadaşlar, ben bu konularda çok karar vermiş de bir kişiyim. Bu bakımdan meselenin iki yönünün görmemiz lazım.
Birinci olarak: Kamulaştırma yoluyla devletin soyulduğu bir gerçektir. Devleti korumak için söylemiyorum yani devletçi anlayışla bakmıyorum, devletin hakikaten soyulduğu bir gerçektir. Dağı taşı, “Burası benimdir.” diye, iki tane şahit gösteren adam kamulaştırma bedeli almıştır.
Yani şimdi bir örnek vereyim: Çayyolu’na 1990 yılında keşfe gittim.
Dostları ilə paylaş: |