Talep ve beyanlar ile ilgili değerlendirilmek üzere duruşmaya ara verildi.
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.
Sanıklardan Oktay Yıldırım’ın söz istedi görüldü, verildi.
Mahkeme Başkanı:" Kısaca kısaca lütfen bu saatten sonra çok uzun bir ifade ama birkaç defa verdik, zaten bugün size söz hakkı. On dakika süre veriyorum.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Sayın başkanım bu on dakika süreyle tahdit edilecek bir şey değil ama öncelikle şunu söyleyim bu tahdit edilemez, çünkü savcının açık ithamı ve yalan beyanı var. Onu kanıtlayacağım.”
Mahkeme Başkanı:" Buyurun on dakika süre vereceğim, konuşturmak için.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Efendim bunu şey yapamayız şimdi bunu şey yapmayım tartışmayım ama tartışamayız ama ben.”
Mahkeme Başkanı:" Efendim zaten tartışmaya hakkınız yok. Lütfen.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Bakın Anadolu da bir laf vardır. Anadolu da bir laf vardır Anadolu da derler ki, atın yaşını söyleme, getir dişlerini sayalım. Şimdi atın dişlerini mi sayalım isterseniz. Hemen.”
Mahkeme Başkanı:" Lütfen efendim başka şeylere çekmeye gerek yok lütfen.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Söylüyorum hemen sizde orijinal CD de var TÜBİTAK’dan gelen CD de var. Hemen onu getirirseniz ben hangi saniyesinde hangi salisesinde olduğunu da biliyorum. Hemen onu dinleyelim efendim lütfen.”
Mahkeme Başkanı:"Hayır, hayır.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Neden Sayın?”
Mahkeme Başkanı:"Bu saatte izin vermiyorum efendim. Bu konuda talebiniz beyanınız varsa alalım.”
Sanık Oktay Yıldırım:” Ama bakın savcı savcı itham ediyor.”
Mahkeme Başkanı:"Ben izin vermiyorum bir dahaki duruşmalarda verebilirsiniz. Sabahtan beri bu konuda beyanlarınız aldık buyurun.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Peki, peki, peki bakın öncelikle şunu söyleyim bu konuda beyanımı almadınız önce şunu söyleyim. Önce şunu söyleyim. Ben hiçbir zaman bunlar yoktur şöyledir böyledir ben her zaman şunu söyledim. Dedim ki, bunların varlıkları sayıları numaraları şaibelidir. Hala aynı şeyi söylüyorum. O görüntüler gelmeden önce de aynı şeyi söylüyordum. O görüntüler geldikten sonra da aynı şeyi söylüyorum ve bunu size şemalarıyla kanıtlarıyla ben bunu size ispat ettim. Bakın çok basit hemen şurdan bir tane böyle gözümü kapatıp bir tane sayfa açıyorum bir tane sayfa açıyorum işte. Buyurun MKEMOD45KFMKE18588 olay tutanağında yok. Fotoğraflar da var ama bomba irtibat raporunda yok. Nerden çıktı nereye gönderildi altına da yazmışım askeri heyete gösterilenlerin arasında sadece bir tanesi var. Hemen buradan gözünüzü kapatıp bir sayfa açsanız bunları görürsünüz. Atıf yapılan tutanaklarda bellidir. Askeri heyetin tutanağı olay tutanağı ve inceleme raporu bu bir. Bunu anlamak çok basittir yani. Başka bir şey yok bu bir. İki, orada soruşturma Ergenekon olsun da sinkaf ederim hakimi de savcıyı da demesi aslında semboliktir. Benim üzerinde durduğum esas nokta tutanağın düzmece olduğunun kanıtlanmış olmasıdır ki biz bunu zaten başardık. Bunu kanıtladık. Ama kurumların nasıl baskı altında kaldığının ve tertibin planlandığının ispatı açısından bu önemliydi. Savcılığın yapacağı başka bir şey kalmadığı için savcı şimdi diyor ki, bu kelimeyi bunlar eklemiş olabilir. Savcı birazcık açıp benim verdiğim sunuları okusaydı beni dinleseydi bunu zaten benim talep ettiğimi bilirdi. Bakın size verdiğim talebin ikinci maddesini okuyorum. İkinci maddesi, söz konusu CD’nin benim mahkemenize sunduğum yazılı ve sesli çalışmada yazı ekine eklenerek ivedilikle jandarma kriminal daire başkanlığına gönderilmesini orijinal CD üzerinde gerekli incelemenin yaptırılarak benim kendi imkanlarımla yaptığım çalışmada duyulan ve kırmızı renkte yazılmış olan size verdiğim CD de konuşmaların sonradan eklenip eklenmediğinin ve doğru olup olmadığının sorulmasını bu yazının CMK 332. maddenin belirlediği sürede cevaplanmasının da yazıya eklenmesini ben mahkemenizden zaten talep etmişim. Savcı yeni bir şey buldum zannıyla bunu bunlar eklemiştir de işte bunun cezası vardır falan gibi bir taleple o panik haliyle önce buna bi baksınlar biz bunu zaten talep etmişiz. Haa, eğer siz mahkeme, mahkemenin bir özelliği vardır. Bakar, görür, duyar, dinler, duyduğunu gördüğünü de tutanağa yazar. Siz bir mahkemesiniz. O nihayet o bilirkişiler hakkında bir suç duyurusunda bulunduğumda şöyle diyecekler. Efendim bunlar delil değil ki, ben duyduğumu yazdım onu da duymamıştım diyecekler. Siz mahkemesiniz. Şimdi eğer sizin mahkemenizde doğruyu duyacak gerçeği duyacak cesaret varsa on saniye hemen şimdi takalım isterseniz sizin CD’nizden orijinal isterseniz TÜBİTAK’ın getirdiğinden beş dakika kırk ikinci saniyede başlayıp beş dakika kırk beşinci saniyede biten konuşmayı hemen dinleyelim zatıalileriniz de dinlesin ve ne duyduğunu söylesinler tutanağa geçsin. Var mıdır efendim yüce mahkemenizde bunu yapmak isteği ve arzusu.”
Mahkeme Başkanı:"Efendim daha önceden dinledik bizim cesaretimiz her zaman var. Bilirkişi (2-3 kelime anlaşılamadı). Buyurun devam edin.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Efendim peki ne duyduğunuzu neden CD’ye eklemiyorsunuz. Çünkü neden tutanağa eklemiyorsunuz çünkü gerçek can acıtıcı olabilir. Bir sanığın haklı çıkması can acıtıcı olabilir. Şimdi o CD’lerin CD numarası sizde kayıtlı mıdır efendim. O CD’lerin CD numarasının şu anda mahkeme huzurunda okunmasını 51 nolu DVD’nin başına gelenler malum, yüzlerce kopyası dağıtıldı ama ona rağmen o her iki CD’nin de TÜBİTAK’dan gelen ve orijinal CD’nin de CD numarasının okunmasını ve onların okunmuş numaralarının bir suretinin tarafıma verilmesini talep ediyorum efendim. Başlarına bir iş gelmemesi için. Yarın o CD’lerin bu mahkeme kaleminden alınıp yeni ses kayıtları eklenmemesi için bunu talep ediyorum. Ve sizden de şimdi şunu dinlemenizi on saniyelik bir kayıt bu. Sadece on saniye. On dakika değil vaktinizi almayacak bunu dinlemenizi ve bunu dinlediğinizi kayda geçirmenizi talep ediyorum sayın başkanım. Bunu takabilir miyiz lütfen.”
Mahkeme Başkanı:"Hayır onu daha önceden dinledik siz buyurun devam edin talebinizi alalım.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Efendim o zaman ama konu bu zaten. Konumuz bu zaten. Konumuz burada bir cümle var onu dünya alem duydu savcılık duymamak için direndi sonra birileri TÜBİTAK’ı belki de telefonla aradı TÜBİTAK kendisinden hiç talep edilmediği halde sadece o kısmı kesip ayırarak bakın hiç talep edilmediği halde sadece o kısmı kesip ayırarak ve mazeret yazarak gönderdi bende TÜBİTAK’ın o yaptığına karşılık TÜBİTAK’ın kendi çalışması içerisinden konuşmaları kesip 90 ayrı ses kaydı yapıp burada size dinlettim onlara ben oradan kestim. Bilgisayarların hepsinde ses kaydı makinesi vardır hepsinde.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Mahkeme başkanı da duydu zaten ( bir iki kelime anlaşılamadı)”
Sanık Oktay Yıldırım:”Hepsinde ses kaydı makinesi vardır. Alırsınız bir kaydı dinletirsiniz belli bir saniyede durdururusunuz o bölümünü kayıt eder onu alır başka bir ses dosyasına kaydedersiniz, yöntemde budur kullandığım kulaklığın markasına kadar yazdım ben bu rapora şu marka kulaklık şu marka hoparlör şu şu programları kullandım diye yazdım ben bunu. Dolayısıyla burada bir beis yoktur burada bir çekince yoktur, burada çekincesi olan ben değilim burada çekincesi olan 38. duruşmada biz bu Ergenekon adına tesadüfen ulaştık Veli Küçük’ün işte evinde bulunan belgelerle ulaştık gibi bir beyanda bulunan savcılık makamıdır. Çünkü savcılık makamı kendi kendi beyanını açığa düşürmüştür. O 38. duruşmada onu yaptığımda daha CD yoktu ortada, sonra CD geldiğinde ortaya çıktı ki ha bu 12 Haziran’da biliniyormuş polisler 12 Haziran’da bu soruşturma Ergenekon olduğu zaman hakim’i de savcıyı da sinkaf ederim diyormuş, bütün panik bundandır işte benim söyleyeceklerim eğer siz bunu dinlemiyorsanız eğer siz bunu dinleyemiyorsanız şu anda benim söyleyeceklerim bu kadar. Çok basit bir şey söylüyorum bakın çok basit bunu değil mahkemenizin emanetinde bulunan CD’yi getiriniz getirinizi 5 dakika 42. saniyesinde ne konuşuluyor şurada cümle alem duysun. Var mıdır efendim mahkemenizde bunu yapma isteği? Yoksa biz neyin mücadelesini yapıyoruz, ben ne anlatmaya çalışıyorum? Siz dinlememeye karar vermişsiniz. Seni 10 dakika ile sınırlıyorum diyorsunuz savcı diyor ki ben böyle bir şey duymadım bunu sen ekledin, şey diyor ki TÜBİTAK diyor ki ben mazeret diye duydum. Efendim sizin kulaklarınız gözleriniz bunu duyma bunu buraya yazma sorumluluğu yok mu, sizin kendi gözlemleriniz yazma sorumluluğu yok mu, ben kime anlatacağım derdimi, nasıl anlatacağım ben derdimi efendim? Ben anlatayım diyorum hayır savcı diyor ki bu yalan söylüyor. savcı sanığın ağzından iddianameye yalan beyanda bulundu mu? bulundu, çıkardık mı? çıkardık, mahkemeye yalan beyanda bulunup olmayan bir dosyayı varmış gibi gösterdi mi? gösterdi. Bütün tutanaklardaki numaralar birbirinden farklı mı? farklı, çıkardık mı? çıkardık. Parmak izi bir dakika biz neyin parmak izini konuşuyoruz, bomba nerede, nerede bomba? Bir bombayı getirin bir bombayı bir getirin sonra parmak izini konuşalım. Onunla ilgili de yüzlerce şaibe ve bir sürü kanıt var elimizde ama önce bir getirin şu masaya koyun.”
Mahkeme Başkanı:" Süreniz bitmek üzere son cümlenizi alalım.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Ve ondan daha önemlisi Sayın başkanım, Sayın başkanım, sizin sizin bize yardımcı olmanız gerekir. Sizin bu mahkemeyi mahkeme gibi işletmeniz gerekir, benim ortaya koyduğum kanıtı dinlemeniz ve görmeniz gerekir. Polis ben burada ayrıntılı olarak anlattıktan sonra kendi tutanağını dahi yalanlayarak imha yöntemini farklı yaptığını anlattı size rapor gönderdi Sayın başkanım merhamet, vicdan. Polis demişti ki önce ayrı ayrı yaptık aylar sonra ben açıklamayı yaptıktan sonra hayır dedi biz kesip sonra birleştirip yaptık bu bile yaşandı mahkemede ben bunları size anlatamayacaksam kime anlatacağım?”
Mahkeme Başkanı:" Efendim bunları savunmanız sırasında söylediniz daha sonra talep ve beyanlarınızda defalarca söylediniz burada dinledik bilirkişi raporu aldık.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Ama Sayın başkanım bunları benim savunmada söylememin sizin vicdanı kanaatinizde hiçbir faktör olmadığını görüyorum. 35. aydır ben bunları savunup söylemiş oluyorum ama bunların sizin bir kulağınızdan girip öbüründen çıktığını hatta girmediğini görüyorum.”
Mahkeme Başkanı:" Yanlış bir şey varsa düzeltiriz bundan emin olabilirsiniz yani. Son cümlemizi alalım.”
Sanık Oktay Yıldırım:”Hani efendim hani. Sayın başkanım, mahkemeniz gerçekleri duymaktan korkmamalıdır ve talebimin yerine getirilmesini istiyorum. CD’nin hemen şimdi çünkü bu gece bile şey önemli, o iki CD’nin TÜBİTAK’tan gelen ve orijinal olanın üzerlerindeki CD numarasının şimdi mahkeme kayıtlarına geçirilmesini istiyorum talebim budur. Ve onun bir suretinin tarafıma verilmesini istiyorum, kapatılmış zarflanmış olarak ben açmayacağım onu tarafıma verilmesini istiyorum, teşekkür ediyorum.”
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Sanık Güler Kömürcü’nün talepleri ile ilgili olarak;
a)Yazılı dilekçesinde belirttiği talebinin kabulü ile duruşmalardan vareste tutulmasına,
b)Bu celse duruşmada şifahi olarak dile getirdiği cezaevinde tutuklu bulunan sanık eşi Mehmet Zekeriya Öztürk ile yaptıkları konuşmaların imha edilmesi talebinin konuşmalar incelendikten sonra değerlendirilmesine,
2-Sanık Fikret Emek’in talepleri ile ilgili olarak;
a)Danıştay Binasına ait kamera görüntüleri ile ilgili olarak Naip Hakim tarafından sonuçlandırılan bilirkişi raporunun kendisine ve isteyen sanıklara ve müdafilere verilmesine,
b)Sanığın 28.09-07.12.2009 tarihlerindeki talepleri ile ilgili olarak yazılan müzekkerelerin tekiden akibetinin sorulmasına,
3-Sanık Mehmet Fikri Karadağ’ın talepleri ile ilgili olarak;
a)Her ne kadar sanık dosyasının tefrikine karar verilmesini talep etmiş ise de, birlikte görülmesinde yarar görüldüğünden, bu talebin reddine,
b)Her ne kadar sanık dilekçesinde belirttiği kişilerin tanık olarak dinlenilmesini talep etmiş ise de, davaya herhangi bir yenilik katmayacağından talebinin bu aşamada reddine,
4-Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük’ün talebi ile ilgili olarak; 0537 792 91 37 numaralı cep telefonunun abone bilgilerinin istenilmesi ve ilk tesis edildiği andan itibaren var ise 2000 yılından başlamak üzere 30 Mayıs 2006 tarihine kadar bu telefonla yapılan görüşmelerin ayrıntılı (arayan ve aranan numaraları ayrı ayrı baz istasyonlarını gösterir) HTS raporunun istenilmesi için ilgili iletişim hizmetleri müdürlüğüne yazı yazılmasına,
5-Sanık Tekin İrşi’nin savunması sırasında sarf ettiği beyanları da dikkate alınarak özellikle Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar nedeniyle, 5 Mayıs 2006 ila 17 Mayıs 2006 tarihleri arasında bu sanık ve sanıklardan Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır, Osman Yıldırım ve Alparslan Arslan hakkında herhangi bir fiziki veya teknik takip yapılıp yapılmadığı hususunun İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulmasına,
6-Sanık Muzaffer Tekin müdafiinin ve iddia makamının talebinin kabulü ile, Tahliye olan ve halen tutuklu bulunan tüm sanıkların bu güne kadar bulundukları cezaevleri müdürlükleri ve ilgili Başsavcılıklarına müzekkere yazılarak tüm bu kişilerin bu güne kadar kendilerini ziyaret eden kişilerin listelerinin ve dosyamız sanıklarının birbirlerine yazdıkları tüm mektupların kayıtları ile birlikte gönderilmesinin istenilmesine,
7-Sanık Oktay Yıldırım’ın 19.04.2010 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek İzmir Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmak suretiyle bahsi geçen soruşturma evrakının onaylı örneğinin istenilmesine,
8-Sanık Erkut Ersoy’un taleplerinin çokluğu dikkate alınarak taleplerinin incelenmesine ve celse arasında bu konuda karar verilmesine,
9-Sanık Fikri Karadağ hakkındaki iddia makamı tarafından yapılan suç duyurusunun 121. Celse kayıtları, iddia makamının mütalaası doğrultusunda tekrar incelendikten sonra karara bağlanılmasına,
10-Sanık Doğu Perinçek’in 141. Celsede duruşma zaptının 68 ve devamındaki sayfalarda geçen sözleri ile ilgili olarak gereğinin takdir ve ifası için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına,
11-Sanık Oktay Yıldırım’ın sunumunu yaptığı CD ile ilgili olarak, daha önce sarf ettiği beyanlar savunma kapsamında kabul edildiğinden ve iddia makamı talebinin yargılamaya herhangi bir yenilik katmayacağından bu konuda bir işlem yapılmasına yer olmadığına,
12-Sanıklar Mehmet Zekeriya Öztürk, Doğu Perinçek ve sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül’ün bu celse sarf ettiği sözler ile ilgili olarak duruşma zaptı çıktıktan sonra değerlendirilme yapılmasına,
13-Bu celse ve daha önceki celselerde iddianameye konu silah ve mühimmat ile ilgili bilirkişi incelemesi talebinde bulunan tüm sanıkların bu doğrultuda mahkememize daha önce ibraz ettikleri dilekçeleri ile sanıkların bu yönde başkaca bir itirazları varsa bunları da mahkememize sunmaları için 15 günlük mehil verilerek ibraz edilecek tüm dilekçeler bir araya getirilip itirazlar doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere mahkememiz hakimi Hakim Hüsnü Çalmuk’un Naip Hakim olarak atanmasına, bu konuda kendisine tam yetki verilmesine,
14-Sanık Kemal Kerinçsiz’in talepleri ve beyanları ile ilgili olarak;
A)Kendisinin 71 ve 77 rakamı ile numaralandırdığı dilekçelerinin savunmasının bir parçası olarak dosyaya konulmasına,
B)aa)Yine kendisinin 75 rakamıyla numaralandırdığı dilekçesindeki talepleri ile ilgili olarak, bu dilekçenin ekinde sunduğu CD’deki telefon tapelerinin mahkeme heyetince dinlenildikten sonra savunmasının parçası olarak dosyasına konmasına,
bb)Bu dilekçenin (b) şıkkındaki talebinin hüküm ile birlikte değerlendirilmesine, bu aşamada talebinin reddine,
15-Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün talepleri ile ilgili olarak;
a)1 nolu dilekçesindeki talebinin davaya herhangi bir yenilik katmayacağından bu aşamada reddine,
b)2 nolu dilekçesindeki beyanlar savunma mahiyetinde kabul edilerek dosyasına konulmasına,
16.Sanıklar Tekin İrşi ve İsmail Sağır’ın verdikleri dilekçelerin değerlendirilmesi için bulundukları cezaevi müdürlüğüne gönderilmesine,
17.Sanık Fuat Turgut’un duruşma günü zorla getirilmesi için yazı yazılmasına,
18.Sanık Taner Ünal duruşmada hazır edilmesi için yazı yazılmasına,
19-Sanık Ahmet Cinali’nin halen tutuklu olduğu Uyaptan yapılan incelemeden anlaşıldığından sanığın Silivri Cezaevine sevkinin yapılması için gerekli işlemin yapılmasına,
20-Sanıklar Taner Ünal ve Ahmet Cinali müdafileri adlarına duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmasına,
21-Her ne kadar müşteki İlyas Kılıçoğlu müdahale talebinde bulunmuş ise de, bu konuda iddia makamının yazılı mütaalası alındıktan sonra karar verilmesine,
22-Birleşen dosya sanığı Salih Kurter’in sağlık durumunun zabıta vasıtası ile adresinden araştırılmasına, sağlık durumunun elverişli olduğunun tespiti halinde duruşmada hazır edilmesinin istenilmesine,
23-Sanık Alparslan Arslan’ın mevcut rahatsızlığının kimyasal ilaçlar verilmesi sebebiyle oluştuğu iddiası ile ilgili olarak Adli Tıp Kurumuna yazı yazıldığı Adli Tıp Kurumunca Kan ve Kıl örneğinin alınması için genel anestezi yapılması gerektiğinin bildirildiği anlaşıldığından, bu aşamada bu işlemden vazgeçilmesine, bu konuda yazılan yazıların bila infaz iadesinin istenilmesine,
24-Sanık Saipir Deblelvidze’nin yakalamasının beklenilmesine,
25-Suç vasfının değişme ihtimali dosya kapsamı mevcut delil durumu dikkate alınarak sanık Selim Akkurt’un Bihakkın tahliyesine, Başka suçtan tutuklu ve hükümlü değilse serbest bırakılması için yazı yazılmasına,
26-Dosya kapsamı, her sanığa iddianamede ayrı ayrı isnat olunan suçlamalar ve bunlarla ilgili sevk maddeleri, delillerin tamamen toplanmamış ve sanıkların halen savunmalarının bitmemiş olması, atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmekte ve bu suçların CMK’nun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alınarak tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesine, bir kısım sanığın kendisi veya müdafii aracılığı ile vaki tahliye taleplerinin Reddine,
Tahliye taleplerinin reddine dair verilen ara karara İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz hakları bulunduğu konusunda sanıklar ve müdafilerine ihtarat yapılmasına,
Bu nedenle duruşmanın 17.05.2010 günü saat 09.00’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi. 21.04.2010 saat 22:20
Başkan 28298 Üye 32346 Üye 37266 Katip 120353
Dostları ilə paylaş: |