14. bahar sempozyumu türkiye psikiyatri derneği yıllık toplantısı


Çocuk ve Ergen Afet Ruh Sağlığı Araştırmalarından Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi



Yüklə 0,75 Mb.
səhifə4/40
tarix18.12.2018
ölçüsü0,75 Mb.
#86269
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   40

Çocuk ve Ergen Afet Ruh Sağlığı Araştırmalarından Elde Edilen
Sonuçların Değerlendirilmesi


Oturum Başkanı : Tamer Aker

Panelist : Ilgın Gökler Danışman

Türkiye’de, çocuk ve ergen afet ruh sağlığı alanında yapılan araştırmaların belli başlı birkaç konu üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. En sık ele alınan konular, afet yaşamış olan çocuk ve ergenlerdeki psikolojik/psikiyatrik belirtiler ve psikopatolojidir. Bu çocuklarda, çoğunlukla travma sonrası stres, depresyon ve kaygı belirtilerinin/bozukluklarının düzeyi, yaygınlığı ve seyri araştırılmıştır. Sayıca az olmakla birlikte, yas ve disosiyasyon tepkileri, davranış özellikleri ve afetin sonra ortaya çıkan korkular gibi farklı psikolojik belirtileri araştıran çalışmalar da söz konusudur. Pek çok çalışmada, bu ruhsal belirti ya da bozuklukları yordayan değişkenler üzerinde durulmaktadır. Yordayıcı değişkenler incelenirken, çoğunlukla risk etkenleri üzerine odaklanıldığı; koruyucu etkenlerin ise geri planda kaldığı dikkati çekmektedir. Çalışmalarda, afete bağlı travmanın ardından ortaya çıkan travmatik stres ve diğer psikolojik belirtilerin azaltılması ya da ortadan kaldırılmasında çeşitli müdahale yaklaşımlarının etkililiği; depreme maruz kalmış olan çocuk ve ergenlerin depreme yönelik tutumları, gelecek beklentileri; deprem sonrasında ailelerde ortaya çıkabilecek sorunlar; aile işleyişinin deprem yaşayan çocukların ruhsal sorunları gibi konular da ele alınmıştır. Bu sunumda, ülkemizde, çocuk ve ergen afet ruh sağlığı konusunda yapılan araştırmalardan elde edilen bulgular ayrıntılı olarak aktarılmaya ve tartışılmaya çalışılacaktır.



EPİDEMİYOLOJİ K- SPSS Uygulamalı Biyoistatistik Kursu

Sık kullanılan biyoistatistik yöntemleri

Vildan Sümbüloğlu



Lojistik regresyon analizi

Bülent Kadri Gültekin

Kadir Sümbüloğlu

EPİDEMİYOLOJİ ÇALIŞMA GRUBU -1 Çalışma Grubu ve Tartışma

Türkiye’de Psikiyatrik Hastalıklar Epidemiyolojisi II

Türkiye'de şizofreni epidemiyolojisi

Halis Ulaş



Türkiye'de duygudurum bozuklukları epidemiyolojisi

Numan Konuk



Türkiye'de anksiyete bozuklukları epidemiyolojisi

Hümeyra Pınar



Türkiye'de bağımlılık epidemiyolojisi

Zehra Arıkan



EPİDEMİYOLOJİ ÇALIŞMA GRUBU -2

Türkiye’de Epidemiyolojik Araştırmalar – SB Ruh Sağlığı Daire Başkanlığı’nın
Çalışmaları

Akfer Karaoğlan Kahiloğulları

Gazi Alataş

Sağlık Bakanlığı Yetkilileri



PSİKİYATRİ ASİSTAN EĞİTİMİ MÜFREDATINDA PSİKİYATRİK EPİDEMİYOLOJİ

Oturum Başkanı: Bülent Coşkun

Numan Konuk-Ayşe Devrim Başterzi – Neşe Direk



ÇG-1

Türkiye’de Psikiyatrik Hastalıklar Epidemiyolojisi II

Anksiyete Bozukluklarının Epidemiyolojisi

Nesrin Dilbaz


ABD de yaklaşık her 4 kişiden 1 inde yaşam boyu bir anksiyete bozukluğu görülmektedir. Ülkemizde üniversite öğrencilerinde anksiyete bozuklukları sıklığını araştırmak amacıyla yaklaşık 18 000 öğrencisi olan bir üniversitede gerçekleştirilen araştırmada sosyo-demografik, tanısal ve psikiyatrik öykünün sorgulandığı 3 bölümden oluşturulan bir soru formu kullanıldı.  

Özgül fobiler:  

%5.1 görülme sıklığı saptanan özgül fobilerin içinde %29,2 hayvan korkusu, %41,6 enjeksiyon korkusu, %37,5 yükseklik korkusu,  %37,5 kapalı yer korkusu,  %35,4 yalnızlık korkusu, %37,5 karanlık korkusu en sık görülenleridir.



Sosyal kaygı bozukluğu:

Birçok çalışmada yaşam boyu görülme sıklığı %2.4-%13 olan sosyal kaygı bozukluğu major depresif bozukluk ve alkol bağımlılığından sonra en sık görülen üçüncü sıradaki hastalıktır (Dilbaz 1997).

Bizim çalışmamızda ise SAB tanısı konulanların yüzdesi %22 olarak saptanmıştır.

Panik bozukluk:

Çalışmamızda panik bozukluk prevelansı % 8.9 (Agorafobisiz panik bozukluk prevelansı % 3.1, agorafobili panik bozukluk prevelansı % 4.7, genel tıbbi duruma bağlı panik bozukluk prevelansı %1.1), agorafobi prevelansı %2.2 olarak saptandı

Görülme sıklığı Agorafobi olmadan panik bozukluğu tanısı alan kadınlarda %5.5, erkeklerde %4.3, agorafobili panik bozukluk tanısı alan kadınlarda  %3.9, erkeklerde %2.3 ,panik bozukluk olmadan agorafobi tanısı alan kadınlarda  %3.2, erkeklerde %1.8, genel tıbbi duruma bağlı panik bozukluk tanısı alan kadınlarda  %1.6, erkeklerde %0.9 olarak bulundu.

Obsessif kompulsif bozukluk:

OKB tanı kiterlerini karşılayanların oranı %4,5 (43kişi) olarak saptandı. OKB tanısı almayan fakat obsesyon ya da kompulsiyon tanımlayıp tanı kriterlerini tam olarak karşılamayan 262 kişi vardı ve biz bu grubu eşik altı OKB olarak değerlendirmeyi uygun bulduk çünkü %27,9 gibi yüksek bir orana sahipti ve neredeyse OKB tanı kriterlerinden çoğunu karşılıyorlardı.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu: TSSB'nun nokta prevalansı %14.2 olarak saptanmıştır. Bu oran erkeklere kıyasla (%12.4) kızlarda (%18) daha yüksek olup yaşam boyu en az bir kez travmatik yaşam olayına maruz kalmış olma oranı %49.3 olduğu belirlenmiştir.

ÇG-1

Türkiye’de Psikiyatrik Hastalıklar Epidemiyolojisi II

Türkiye’de Bağımlılık Epidemiyolojisi

Zehra Arıkan


Epidemiyoloji; bilindiği gibi tıbbi araştırmaların yöntem bilimidir. Sağlık sorunlarının tanımlanması, nedenlerinin saptanması, çözüm üretilmesi ve çözümlerin değerlendirilmesi temel amacıdır.

Bağımlılık epidemiyolojisi için elde edilen veriler, buzdağının üzeri gibi çoğunlukla Kolluk güçleri kayıtları, Tedavi merkezleri başvuruları, araştırmacıların yaptığı küçük ölçekli çalışmalardan oluşmaktadır.

Çalışmalar gözden geçirildiğinde cevap aranan sorularda çok çeşitlilik olduğu görülmektedir.

Çalışmalar genellikle gençler, öğretmenler, polisler, hekimler, sağlık çalışanları, askerler, mahkûmlar, HIV enfeksiyonu, diğer medikal hastalıklar gibi birçok değişik kesimde yapılmıştır. Bu konu ile ilgili raporlar TUBİM ve Sağlık bakanlığının sunduğu raporlardır.

Çalışmalar etiyoloji, prevalans ve tedavi üzerinde yoğunlaşmıştır.

Veriler çeşitli dergilerde yayınlanmıştır. Yapılan epidemiyolojik çalışmaları karşılaştırmak pek mümkün değildir. Metodolojik farklılıklar bunu mümkün kılmamaktadır. Son yıllarda yapılan birkaç büyük çalışma son bir ayda, son bir yılda ve yaşam boyu madde kullanımları ile ilişkili sorulara cevap verebilmektedir. Problemli madde kullanımı ile ilgili veriler ise oldukça sınırlıdır. Risk analizleri ise yeterli değildir. Tüm bu veriler epidemiyolojik çalışmalara ağırlık vermemiz gerektiğini ortaya koymaktadır.



Kaynaklar

Arıkan Z, Coşar B, Işık A, Candansayar S, Işık E. Yarı Kentsel Bir Bölgede Alkolizm Prevalansı. Kriz Dergisi 1996, 4(2), 93-100.

Sağlık Bakanlığı (Yayınlanmamış araştırma). Lise Öğrencilerinin Sigara, Alkol ve Uyuşturucu Hakkındaki İnanç, Bilgi ve Tutumlarının Araştırılması, 1995.

Toksöz H., Uluğ B., Ünal S., Yenilmez Ç (1999). SAMAY-98 lise öğrencileri arasında sigara, alkol ve madde kullanım yaygınlığı ve kullanım özellikleri. Yayınlanmamış rapor

Friedman ML, Furberg CD, DeMates DL. Fundamentals of Clinical Trials. 2nd Ed., Massachusetts, 1985.

Hennekens CH, Buring JE. Epidemiology in Medicine. Little, Brown and  Company, Boston, MA, 1987.



Psikiyatri Asistan Eğitimi Müfredatında Psikiyatrik Epidemiyoloji

Oturum Başkanı: Bülent Coşkun

Yüklə 0,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin