Şizofrenide BDT
Oturum Başkanı : Şükrü Uğuz
Panelist : Mehmet Zihni Sungur
Psikopatolojisinin temelinde, düşüncenin yapısı ve içeriğinde bozukluk olduğu bilinmesine karşın, bilişsel-davranışçı yaklaşımlar şizofreni tedavisinde yeterince kullanılmamıştır. Bu sunumda öncelikle bu durumun nedenleri üzerinde konuşulacak ve günümüzde BDT'nin şizofreni tedavisinde kaçınılmaz olarak kullanılması gerekliliğinin bilimsel nedenleri üzerinde durulacaktır. Ardından hastanın motive edilmesi ve tedavide kalmasının sağlanması, iyi terapötik ilişki, şizofreni belirtilerinin normalleştirilmesi ile ilgili rasyoneli aktarma ve zaman zaman antipsikotik ilaçlara dirençli olabilen semptomların tedavisinde kullanılabilecek tekniklerden söz edilecektir.
PANEL-6
Cinsel Suç Mağdurlarında Bilirkişilik
Cinsel Suç Mağdurlarıyla İlgili Yasalar, Erişkinlerde Bilirkişilik ve
Uygulamadaki Sorunlar
Oturum Başkanı : Solmaz Türkcan
Panelist : Mehmet Can Ger
Türk Ceza Kanununun 102. maddesinde cinsel suçlarda mağdurun suça karşı direnme yetisinin olmaması ve cinsel saldırı sonucu beden veya ruh sağlığının bozulmuş olması halinde sanığa verilecek cezanın artacağı ile ilgili hükümler bulunmaktadır. Mahkemelerce erişkin cinsel suç mağdurlarında sıklıkla ruh sağlığının bozulup bozulmadığı ve işlenen suça karşı direnme yetilerinin bulunup bulunmadığı konularında sağlık kurulu raporu düzenlenmesi istenmektedir.
Cinsel saldırıya uğrayan ve ruh sağlığı bozulmayan kişiye rastlama oranımız ne olabilir? Cinsel saldırıya uğrayıp ruhsal durumu olumsuz etkilenmeyen insan neredeyse düşünülemez. Kuşkusuz ister cinsel içerikli olsun isterse olmasın saldırıya uğrayan kişi ruhsal olarak etkilenecektir. Etkilenme akut stres bozukluğundan başlayıp bir psikotik ya da manik atağın tetiklenmesine kadar gidebilir.
Panel, Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesindeki bilirkişilik hizmeti sürecinin paylaşılması, rapor örnekleri ile ele alınması, farklı kurumlardaki uygulamaların ortaya konması ve cinsel saldırıya uğramış kadın ve erkeklerde kısa süren ve şiddeti düşük psikiyatrik rahatsızlıkların gelişmesi halinde ruh sağlığının bozulmuş sayılıp sayılamayacağının tartışılıp ortak görüşler oluşturulmasına olanak sağlayacaktır.
Kaynakça:
1) Cinsel Şiddetin Yasal ve Ruhsal Değerlendirilmesi, Türkiye Psikiyatri Derneği Görev Grubu Çalışma Taslağı, İstanbul 2009.
2) Adli Psikiyatri Bilimsel Çalışma Birimi: Adli Psikiyatri Uygulama Kılavuzu, TPD yayınları, Ankara 2007.
3) Soysal H: Adli Psikiyatri El Kitabı, İstanbul 2005.
4) Türk Ceza Kanunu Kanun Numarası: 5237 Kabul Tarihi: 26/09/2004, Yayımlandığı R. Gazete Tarih: 12/10/2004, Sayı: 25611.
PANEL-6
Cinsel Suç Mağdurlarında Bilirkişilik
Ergen Psikiyatri Kiniğinde Cinsel Suç Mağdurları ve
Sorunlara Yaklaşım
Oturum Başkanı : Solmaz Türkcan
Panelist : Ahmet Türkcan
Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Ergen ve Genç Erişkin Psikiyatri Kliniği 14-20 yaş arasındaki hastaların ayaktan veya yatırılarak tedavi edildiği bir kliniktir. Hastalarımız arasında yakın veya uzak bir geçmişte cinsel istismara maruz kalmış olup bu travmanın etkilerini taşıyan bir grup hasta da bulunmaktadır. Genel olarak çocuklukta cinsel istismara maruz kalan olgular ve özellikle de ensest öyküsü olan olgularda başlıca girişimler olarak, istismarcının uzaklaştırılması, çocuk ve ailenin diğer bölümünün istismarcıdan uzaklaşması, çocuğun başka bir akraba yanına verilmesi, çocuğun sosyal hizmetlerce koruma altına alınmasının ve adli sürecin başlatılmasının planlanması gerekmekte ancak bu sürecin, hasta, ailesi ve psikiyatristi etkileyen pek çok aşaması bulunmaktadır. Başlangıçta hastanın güvenliğini değerlendirmeye ve sağlamaya çalışmaktayız. Travma tedavisinin hatırlama ve yas tutma ve yeniden bağ kurma gibi diğer süreçlerine girişmeden önce güvenliğin sağlanması aşamasında adli sürecin yaratabileceği ek travmaları da göz ardı etmemekteyiz.
Kaynaklar:
1- Herman J. Travma ve İyileşme. Literatür Yayıncılık, 2007, İstanbul.
PANEL-7
Bipolar Bozuklukta Evreleme: Klinikte Katkı Sağlayabilir mi?
Bipolar Bozuklukta Evreleme Modelleri: Neler Getirebilir?
Oturum Başkanı : Ömer Aydemir
Panelist : Kaan Kora
Bipolar bozukluklar %90’lara varan yineleme oranı ve işlevsellikte ilerleyici yıkıma yol açmaları nedeni ile tıbbi sakatlık nedenleri arasında ilk 10 bozukluk içindedir. Hastalığın depresyonla başlayan ve daha sonra manik/hipomanik dönemlerin eklendiği klasik gidiş örüntüsü tanının geç konmasında etkili olmaktadır. Manik/hipomanik dönemler tanıda daha belirleyici olsa da klinik tabloda depresyona kıyasla daha az yer tutmaktadır (depresyon %60, mani/hipomani %2). Bipolar bozukluğun kendine has diğer özellikleri de hem tanı hem de sağaltım açısından güçlükler oluşturmaktadır. Bozukluğun birbirinden farklı hatta zıt yapıları hastalık gidişi içinde barındırıyor olması, farklı zamanlarda farklı hastalık dönemlerinin gözleniyor olması, gidişin manik veya depresif ağırlıklı oluşunun kişiden kişiye hatta aynı kişide hastalık gidişi içinde değişiyor olması, dönemler arası eşikaltı belirtilerin varlığı güçlük oluşturan özellikler arasında sayılabilir. Sağaltım yanıtının belirlenmesinde dönemlere (mani, depresyon vb.) veya fazlara (akut, idame vb.) odaklanılması da bütüncül bir bakış tutturulmasını güçleştirebilir.
Bipolar bozukluğu daha genel bir bakışla ele almada, sağaltım seçeneklerini ve dolayısı ile yanıtı belirlemede yardımcı yöntemlerden birisi olarak, genel tıpta pek çok hastalığın klinik durumu ve uygulanacak tedavi algoritmalarını belirlemede kullanılan evreleme bir model olarak düşünülebilir. Evreleme modellerinde her evreyi belirlemek için objektif ve ölçülebilir belirleyiciler kullanılmaktadır. Bipolar bozukluk için kullanılacak evreleme modelleri ailevi yüklülük, çocukluk çağı travmaları, madde kötüye kullanımı ve dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu gibi varlığının bipolar bozukluk açısından risk artışına sebep olduğu durumları saptamaya yönelik çalışmaları hızlandırabilir, ayrıca gündelik uygulamada klinisyenin bu konulara odaklanmasını sağlayabilir. Distimi, siklotimi, anksiyete belirtileri ile birlikte varolan duygudurum dalgalanmaları, özkıyım davranışları, bipolarite eğilimi gösteren major depresif dönemler gibi prodromal belirti olarak değerlendirilebilecek işaretler erken tanı ve müdahale olanağı sağlayabilir.
Elimizdeki bilgiler bu belirtilerin duyarlılığın yüksek ancak özgüllüğünün düşük olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu tür modellerin uçlardaki hastaları kapsamadığı, genelleştirmeye ağırlık verdiği akılda tutulmalıdır. Ancak bipolar bozukluk gibi her bireyde farklı seyreden, hatta kişinin hastalık gidişinin bile değişken olduğu bir bozuklukta sağaltımın bireyselleşmesini, yanıtın bireysel temelde değerlendirilmesini sağlayabilir.
PANEL-8
Asistanlıktan Mentorluğa Akademik Psikiyatri
Dostları ilə paylaş: |