16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


yalvarırsanız yalvarın,ama unutmayın ki en güzel nitelikler ve tüm mükemmellikler O’na



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə8/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   32
yalvarırsanız yalvarın,ama unutmayın ki en güzel nitelikler ve tüm mükemmellikler O’na

mahsustur.

İmdi(ey muhatap/ey bu çağrıyı duyan kişi),sen de yalvarıp yakarırken ne

sesini aşırı yükselt,ne de aşırı kıs,bu ikisi arasında dengeli bir yol tut!”

“Ve de ki:”Övgülerin tamamı(Kendisi için olan,çocuk edinmeyen,mutlak

otoritesine ortak olacak hiçbir varlık bulunmayan,güçsüzlük ve düşkünlükten dolayı bir

yâr ve yardımcıya ihtiyaç duymayan Allah’a aittir!

Nihayet,sınırsız(limitsiz/koordinatsız)büyüklüğünü anarak O’nun ululuğunu

(her daim)ikrar et!”

İsra(68):Âyet:105,106,107,108,109,110,111.

58

Bilginin,hikmetin,hakikatin gerçek ve tek kaynağı olan vahyin insan için

ne büyük bir nimet(rızık/ikram) olduğu,onun kadrini kıymetini bilenlerin(hikmet ve bilgelik

verilenlerin)nasıl bu emsalsiz ikramı karşısında Rablerine teşekkür için yerlere kapandıkları,

böylece dünyada da,ahirette de bu onuru ve mutluluğu yaşadıkları,Hz.Peygamber(AS)’ın

kişiliğinde dillendiriliyor.

Allah’ım!Bizlere de bu bilinci lütfeyle!

En büyük sevgiye ve saygıya lâyık olan Allah(CC)’ın,O’na yakın olmanın onu-

runu,coşkusunu ve mutluluğunu dünyada da,ahirette de bizlere yaşatması umut ve niyazıyla.

***
“Ne yani,kendi aralarından bir kişiye;”İnsanları uyar ve Rableri Katındaki

şeref,itibar ve dürüstlük(yarışında)iman edenlerin diğer herkesten öne geçtiklerini müjdele!”

diye vahyetmemiz insanların garibine mi gitti?

Küfre gömülüp gidenler(bir de utanmadan);”Dikkat edin!Bu var ya bu,

(Hz.Peygamber(AS)kastediliyor.)düpedüz bir sihirbazdır.”dediler.

Yûnus(69);Âyet:2
İşte bu âyet de Hz.Peygamber(AS)’in-ve diğer peygamberlerin-bulundukları

toplumlar tarafından nasıl değerlendirildiklerini ve işlerinin ne kadar zor olduğunu gözler

önüne sermektedir.
“Bir de ne zaman hakikatin apaçık kanıtları olan âyetlerimiz onlara okunsa,

Huzurumuza çıkacak yüzü olmayan o(imansız)kimseler (Elçimize)derler ki:”Git,bize bundan

başka bir hitab getir,ya da onda (bizim hayat tarzımıza uyacak)değişiklik yap!”

(Ey Peygamber!)De ki:”Onu kendime göre değiştirmem olacak şey değil!Ben

sadece bana vahyedilene uyarım,çünkü ben Rabbime karşı gelecek olursam,korkunç bir Gün’

ün azabından korkarım!”

“(Yine)De ki:”Eğer Allah öyle dileseydi,ben size onu okumazdım.Zaten O da

onu size göndermezdi.Hem doğrusu şu ki,ondan önce yıllarımı(ömrümü)sizin aranızda

geçirmişim.Bu kadarını olsun düşünemiyor musunuz?”

“Hem kendi uydurduğu yalanları Allah’a yakıştırandan,ya da O’nun mesajları-

nı yalanlayandan daha zalim(O’na karşı haksızlık/nankörlük eden) biri olabilir mi?”

“Bir de Allah’ın peşi sıra kendilerine zararı da,yararı da dokunmayan(ölümlü)

varlıklara kulluk edip de,üstelik;”İşte şunlar Allah Katında bizim kayırıcılarımızdır!”diyenler

(iflâh olmaz.)

De ki:”Yoksa siz Allah’a,göklerde ve yerde bilmediği bir şey var da,onu mu

haber veriyorsunuz?!”O,sınırsız(erişilmez)yüceliği ve aşkın varlığıyla,onların putlaştırdığı

her şeyden beridir.”

“Bir de diyorlar ki;”Ona(Elçiye)Rabbinden mucizevi bir belge gönderilmeli

değil miydi?”

Buna karşılık(sen de Ey Nebi!) De ki:”Aşkın hakikatler yalnızca Allah’a ait

bir alandır.Şimdi artık bekleyin(akıbetinizi)!İyi bilin ki,ben de sizinle birlikte(sonumuzun ne

olacağını)bekleyeceğim!”

“Ve ne zaman kendilerine dokunan bir sıkıntının ardından,bu tiplere rahmet

(imizden) bir parça tattırsak,derhal âyetlerimiz hakkında tuzak tezler kurgulamaya başlarlar.

De ki:”Allah,her tür tuzağı seri bir biçimde(boşa çıkarır.)”

Dikkat edin,elçilerimiz(yazıcı katipler/melekler) inceden inceye tasarladığınız her şeyi(bir Gün sizden sorulmak üzere) kayda alıyorlar.”

Yûnus(69):Âyet:15,16,17,18,20,21.


59

Âyetlerden anlaşılacağı üzere,inançsızlar Hz.Peygamber(AS) tarafından kendi-

lerine tebliğ edilen ilâhi mesajı(vahyi),kendi sınırlı ve çarpık,yamuk düşüncelerine ve buna

uygun yaşama tarzlarına uymadığı için-akıl almaz bir küstahlık ve ahmaklıkla-değiştirmesini,

ya da(onların beğeneceği!) başka bir hitap(mesaj) getirmesini istemektedirler.Ancak;Allah’ın

mesajını değiştirme,ya da ortadan kaldırma yetkisi ve gücü Hz.Peygamber(AS) –ve peygam-

berler dahil-kimseye verilmemiştir.

Bu gün de aynı çizgi devam etmektedir,yarın da devam edecektir.Bizler

müslümanlar olarak,hep bu bilinçte ve durumda olmak ona göre tavır almak,kesin bir duruş

sergilemek durumundayız.

Sonraki âyetlerde Allah,Elçisi’nin ağzından bu kafasızlara ve nasipsizlere

gereken cevabı vermektedir.Ancak onlarda bunu anlayacak akıl ve iz’an nerede?





Tam tersine,inanmamayı kafasına koyan ve bunu bir yaşama tarzı haline getirenler-olumlu yönde bile olsa-bu hayatlarını değiştirecek her türlü girişime ahmakça,

daha doğrusu kâfirce bir inat,önlenmez bir önyargı,gurur,kibir içinde karşı çıkarlar,Allah’ın

âyetleri hakkında tuzak tezler kurgulamaya girişirler.Ancak;bütün çabaları boşunadır.Allah,

onların tuzaklarını bozar,akılsız başlarına geçirir.Sonuç dünyada da,ahirette de hüsrandır.

Allah(CC)’ın ve Elçisinin-elçilerinin-peşinden gitmekten başka çıkar yol yoktur.

Çünkü insanın her fiili katip melekler tarafından kayda geçirilmektedir.
“(EyPeygamber!)De ki:”Göğün ve yerin ürünleriyle sizi rızıklandıran kimdir?

Peki işitme ve görme duyularınız üzerinde kim mutlak söz sahibidir?Dahası kimdir ölüden,

diriyi çıkaran?Ve diriden ölüyü çıkaran kim?Ya (şaşmaz/aksamaz)bir düzen içersinde devinen

bütün bir varlığa talimatı kim veriyor?

Derhal diyecekler ki:”(Elbette)Allah!”

O halde sen de(onlara)de ki:”Halâ sorumsuzca davranmayı sürdürecek misiniz?”

“Halbuki,işte bu Allah’tır,sizin gerçek ve Tek Rabbiniz!Şimdi söyler misiniz:

Hakikati çıkarsanız,geriye sapıklıktan başka ne kalır?Buna rağmen,nasıl oluyor da(hakikate)

böyle mesafeli duruyorsunuz?”(…katı bir önyargıyla yaklaşmıyorsunuz?)

“İşte böylece,yoldan iyice sapmış olanlar için Rabbinin sözünün hakikat(gerçek)

olduğu ortaya çıkmış oldu:”Onlar inanmayacaklar!”

Yûnus(69);Âyet:31,32,33.
İşte çarpık/yamuk küfür mantığını gözler önüne seren olağanüstü etkileyici

çağlar üstü ifadeler…
“Sor(onlara):”Hayatı yoktan var edip de sonra o yaratışı sürekli yenileyen Zât

ortak koştuklarınızdan biri(gibi)midir?”

Cevap ver:”Hayatı yoktan var edip de,sonra o yaratışı sürekli yenileyen

Allah’tır!Gerçek bu iken,nasıl oluyor da böylesine(küfür rüzgarları önünde)savruluyorsunuz?”

“Sor(onlara):”Hak yola yönelten kimse,ortak koştuklarınızdan biri midir?”

Cevap ver:”Hak yola yönelten sadece Allah’tır.Peki,(öyleyse)hak yola yönelten

mi uyulmaya daha lâyıktır,yoksa yol gösterilmedikçe kendi başına doğru yolu bulamayacak

olan mı?Şu halde ne oluyor size,nasıl böyle bir hükme varabiliyorsunuz?”

(Tapılmaya lâyık Tek İlâh olan Allah varken O’nun dışında ölümlü varlıklara

tapıyorsunuz?)

“Bir de onların çoğu sadece zannın peşine takılırlar.Oysa ki hiçbir zan,insanı

hakikatten hiçbir şekilde müstağni kılamaz.Kuşku yok ki Allah,onların yaptıklarını çok iyi

bilmektedir.”

60

Yûnus(69);Âyet:34,35,36.

Müşrikleri bir başka açıdan analiz eden ve Hz.Peygamber(AS)’in onlara karşı

davranışını belirleyici,öğüt alacak olanlar için ibret verici âyetler…
*

“İmdi bu hitap(vahiy)Allah’tan başkası tarafından tasarlanıp ortaya konulmuş

olamaz.Aksine o,kendisinden önce gelenlerden geriye kalan hakikatleri doğrular ve kendisinde

kuşku bulunmayan Kitab’ı ayrıntılı olarak açıklar,Âlemlerin Rabbi’nden’dir.”

“Yoksa;”Onu o uydurdu!”mu diyorlar!

De ki:”Öyleyse,haydi,Allah’tan başka yardıma çağırabileceğiniz herkesi

çağırın da,ondakine eşdeğer bir sûre getirin,tabii ki eğer sözünüzün arkasınaysanız!”

“Fakat hayır,aksine onlar özünü kavramaktan aciz kaldıkları,üstelik o mesajın

ayrıntılı açıklaması da(henüz)kendilerine ulaşmamışken yalanlamayı tercih ettiler.Onlardan

öncekiler de işte böylesi bir yalanlamaya yeltenmişlerdi,fakat(onların akıbetini merak ediyor-

san),dön de zalimlerin akıbetinin ne olduğuna bir bak!”


“Onlar arasında bu mesaja inanacak olanlar olduğu gibi,hiç inanmayacak

olanlar da var.Bir de senin Rabbin bozgunculuğu iş edinenleri en iyi bilendir.”

“Şu durumda(Ey Nebi!)seni yalanlamaya kalkarlarsa,hemen(onlara) de ki:

“Benim yaptıklarım(ın sorumluluğu)bana,sizin yaptıklarınız(ın sorumluluğu)da size aittir.

Siz(ler)benim yaptıklarımdan sorumlu tutulmazsınız,ben de siz(ler)in yaptıklarından sorumlu

tutulacak değilim.”(Adil olan budur.)

“Bir de,onlar arasında sana kulak verip işitirmiş gibi yapanlar var,İyi ama,

eğer akıllarını kullanmıyorlarsa,sen sağırlara(hakikati) duyurabilir misin?”

“Yine onlar arasında sana(sanki görürmüş gibi)bakanlar var.İyi de,eğer

basiretleri bağlı ise,sen(böylesi bakar)körlerin görmesini sağlayabilir misin?”

“Şüphe yok ki Allah,insanlara hiçbir şekilde kötülük etmez,fakat insanlar

kötülüğü kendi kendilerine ederler.”

“Ve O Gün(Mahşer/Kıyamet) gelip de Allah onları bir araya topladığı zaman,

onlara(dünya hayatında)sanki birbirleriyle tanışmalarına yetecek kadar,yalnızca gün(düz)ün

bir saatinde kalmışlar (gibi gelecek),doğrusu Allah’ın Huzuruna çıkarılacakları gerçeğine

yalan gözüyle bakan ve doğru yola yönelmemekte ısrarcı davranan kimseler(O Gün) hepten

kaybetmiş olacaklar.”

“Ve(ey Nebi!)sana,onlara vaad ettiklerimizden bir kısmının gerçekleştiğini

ya(bu dünyada)gösteririz,ya da senin canını alır,(aldıktan sonra âhirette gösteririz).Nasıl

olsa en sonunda dönüşleri Bizedir,dahası Allah onların yaptığı her şeye şahittir.”

“Her ümmet için bir elçi olagelmiştir.Ve onlara elçileri geldikten(ve hakikati

tebliğ ettikten)sonradır ki,ancak aralarında adil bir yargıda bulunulabilir,onlara asla

haksızlık da yapılmaz.”

“Buna rağmen bir de kalkıp;”Bu tehdit ne zaman gerçekleşecekmiş?”Eğer

doğru söylüyorsanız(cevap verin de görelim)!”diyorlar.”

“De ki:”Allah dilemedikçe ben kendim için dahi ne yarar sağlayacak,ne de

zararı önleyecek bir güce sahibim.Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır,süreleri

dolduğunda artık onu ne bir an erteleyebilirler,ne de öne alabilirler.”

“De ki:”Baksanıza!Tutun ki O’nun azabı bir gece,ya da bir gün(düz)çıkageldi,

günaha batmış olanlar ne(elde edeceklerini umarak)onu çabuklaştırmak istiyorlar?”

“Tehdit gerçekleştikten(Kıyamet koptuktan)sonra mı O’na inanacaksınız?

Ne?Ancak şimdi ha!Oysa ki siz,(asla gelmez diye meydan okuyor)onun çabuk

(bir an önce) gelmesinde ısrar ediyordunuz!”

“Sonunda(O Gün)bilinci ters dönmüş kimselere denilecek ki;”Tadın(bakalım)

bitimsiz azabı!Kazanıp durduğunuz şeyler dışında mı bir karşılık bekliyordunuz?”
61

“Tutup bir de seni;”Şimdi bu gerçek mi yani?”diye sorguluyorlar.De ki:Kesinlik-

le!Rabbim hakkı için bu gerçeğin ta kendisidir!Üstelik sizler Büyük Sorgulama’yı asla

atlatamayacaksınız!”

“Bilinci ters dönmüş(inançsız)her birey,eğer yeryüzündeki her şey kendisinin

olsa onu(onları)(Hesap Günü)kurtuluş akçesi olarak vermek isterdi!Onlar asıl pişmanlığı

kendilerini bekleyen azabı görünce yüreklerinin en derinlerinde yaşayacaklar!Ne ki onların

aralarında herkese lâyık ilâhi bir hakkaniyetle(adaletle)hükmolunacak ve onlara hiç haksızlık

yapılmayacak.”

Yûnus(69);Âyet:37,38,39,40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52,53,54.
Kur’an-ı Kerim’in müşriklerin iddia ettikleri gibi Hz.Peygamber(AS)

tarafından uydurulmuş(!)bir kitap değil,Allah tarafından Elçisine vahyedilen bilginin mutlak

kaynağı olan vahiy olduğu,inançsızlar manen kör ve sağır olduklarından bu evrensel ve

ebedi hakikat karşısında kayıtsız kaldıklarından,ona karşı saygısızca,küstahça davrandıkların-

dan hidayete ermelerinin mümkün olmadığı,ters dönmüş mantıkları sebebiyle yaptıkları bu yanlış tercihleri yüzünden,hak ettikleri(karşılaşacakları) sonuç(akıbet)çarpıcı ifadelerle hatırlatılıyor.Son pişmanlığın bir işe yaramayacağı vurgulanıyor.


“Ey insanlık!Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde oluşabilecek her tür(manevi hastalık)için bir şifa,inananlar için de bir yol haritası ve bir rahmet (Kur’an)gelmiştir.”

“Söyle(onlara):”Allah’ın ihsanı ve rahmetiyle,evet işte bunlarla sevinsinler

artık,(ki)onların tüm birikimlerinden(dünyalıklarından) daha hayırlıdır.”

“Sor(onlara):”Ya Allah’ın sizin yararlanmanız için ikram ettiği,sizin de (keyfi

olarak)bir kısmını haram,bir kısmını helâl saydığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?”

De ki:”Size (böyle bir hükme varmak için)Allah mı izin verdi,yoksa siz Allah’a

iftira mı ediyorsunuz?”

“İmdi,uydurdukları bu yalanı Allah’a isnat edenler,acaba Kıyamet Günü ne

(cevap vereceklerini)düşünüyorlar?

Şu kesin ki,Allah insanları(kullarını)sınırsız lûtfuna muhatap kılmıştır.Ancak;

onların çoğu (Allah’ın verdiği maddi,manevi nimetlere)şükretmezler”

“Ve sen(Ey Peygamber!)hangi konumda bulunursan bulun,Kur’an’dan hangi

mesajı gündeme getirirsen getir,sizler de(ey insanlar)hangi işe el atarsanız atın,ona giriştiğiniz

her an(ve)mekânda Biz sizin üzerinizde tarife sığmaz(şaşmaz,aldanmaz)bir şahidiz.

Nitekim ne yerde,ne de gökte zerre miktarı bir şey bile Rabbinin bilgisinden

saklı kalamaz.Ne bunu daha küçüğü,ne de büyüğü(atom altı/atom üstü parçacıklar)yoktur ki,

hepsi(nitelik ve nicelikleriyle)apaçık bir fermanda kayıtlı olmasın”

“Unutmayın ki,Allah’a yakın olanlar gelecekten dolayı kaygı,geçmişten dolayı

keder duymayacaklar.”

“Onlar imanda sebat gösteren ve sorumluluk bilincine sahip olan kimselerdir.”

“Onlar için hem bu dünya hayatında,hem de öteki hayatta müjdeler vardır.

Allah’ın vaadlerinde(verdiği söz-ler-de)bir değişiklik olmayacaktır.Bu işte budur(bir insan-kul

için)muhteşem zafer!

Yûnus(69):Âyet:57,58,59,60,61,62,63,64.



“De ki:”Kesinlikle kendi yalanlarını Allah’a isnat edenler başarıya ulaşamaya-

caklar(dır).

Yûnus(69);Âyet:69(Bu pasajla ilgili olduğu için alınmıştır.)
İşte katıksız,samimi inancın ölümsüz kriteri.Allah’ın her zamanda/mekanda

üzerimizde“tarife sığmaz,yanılmaz bir şahid”olduğunun ve verdiği sözü mutlaka yerine

getireceğine kayıtsız,şartsız inanmanın insanı gerçek zafere ulaştıracağının bilincine varmak.
62

Kur’an-ı Kerim’in göklerden inen en büyük nimet,müminler bir yol haritası ve

ve bir rahmet bütün insanlık için,bütün dünyevi birikimlerinden hayırlı en büyük bir nimet

(rızık)olduğu ancak çoğu insanların bunun değerini kavrayamadıkları.nankörlük edip şükret-

medikleri vurgulanmaktadır.
Ve bütün bu gerçekler sıralandıktan sonra Hz.Peygamber(AS)’in içinde

bulunduğu zaman/mekan kuşağı göz önünde bulundurularak,onu teselli etmek için indirilen

şu muhteşem âyet:

“Şu halde(Ey Muhammed!)onları lâfları(senin şeref ve itibarına yönelik tutum

ve davranışları)seni üzmesin.Çünkü şeref ve itibarın kaynağı bütünüyle Allah’a aittir.O,her

şeyi işitendir,her şeyi bilendir.”

Yûnus(69);Âyet:65
Yani Allah’ın ölümsüz sözleri(Kelâmı)karşısında insan sözünün ne değeri,ne

etkisi olabilir ki!

Gerçekten(dünyada da,ahirette de)şeref ve itibar arayan-ki gerçekten çok

önemlidir her insanın hayatında-Allah’a bağlansın,Allah’a sığınsın başka hiçbir güce,klike

makama,mansıba v.b.değil!





“Bütün bunların(verilen örnek kıssalardan çıkarılan ibretlerin)ardından

(ey bu hitabın muhatabı),sana indirdiğimiz mesajın gerçekliğini daha önce indirilen kitapları

okuyanlar da biliyor.Şüphen varsa sor onlara!Doğrusu,Rabbinden sana hakikatin ta kendisi

gelmiştir.Artık asla kuşku duyanlardan olma!”

“Dahası Allah’ın âyetlerini yalanlayan kimselerden olmaktan şiddetle sakın!

Sonra(dünyada da,ahirette de)büsbütün kaybedenlerden olursun!

Yûnus(69):Âyet:94,95.
“Ve eğer Rabbin dileseydi yeryüzünde bulunan herkes topyekün iman ederdi.

(fakat bunu bir hikmet gereği dilemedi.)Şimdi kalkıp da sen mi onları iman edinceye kadar

zorlayacaksın?”

“Hem Allah’ın (akıl ve irade vermek suretiyle gerçekleşen)izni olmasaydı,hiçbir

insan imana eremezdi!Ve O,aklını kullanmayanları pisliğe mahkûm eder!”

“De ki:”Göklerde ve yerde nelerin bulunduğuna bir bakınız!”Ne ki,iman

etmemekte direnen(inançsızlığı özgür iradesiyle yeğleyen)bir topluma,ne âyetlerin ne de

uyarıların hiçbir yararı olmaz.”

“Şu durumda,kendilerinden önce gelip geçmiş kimselerin(toplumların)yaşa-

dıkları (felâket)günlerinin benzerlerini mi gözlüyorlar?”

De ki:”O halde gözleyin!Şunu iyi bilin ki,ben de sizinle birlikte gözleyenlerde-

nim!”

“Sonuçta elçilerimizi(ötekilerin başına gelebilecek her belâdan)kurtarırız.Aynı

şekilde iman eden kimseleri de!(kurtarırız.)İşin gerçeği,mü’minleri kurtarmak en çok Bize

düşer. “

“(Ey Peygamber!)De ki:”Ey insanlar!Eğer benim dinimden kuşku duyuyorsanız,

şunu iyi bilin ki,Allah dışında sizin kulluk ettiğiniz varlıklara asla kulluk etmem!Ne ki ben,

yalnızca sizin (ve hepimizin)canını alacak olan Allah’a kulluk ederim.Zira ben inananlardan

olmakla emrolundum.”

“Ve dahi sen(ey bu hitabın muhatabı!),varlığını her tür sapmadan uzak tutarak

tümüyle doğru dine (hanif)ada!Ve sakın şirk(Allah’a ortak)koşanlardan olayım deme!”

“Ve Allah’ın peşi sıra,sana ne yararı dokunan,ne de senden zararı giderebilen

varlıklara yalvarıp yakarma!(Onlardan bir şey bekleme!)Zira eğer böyle yaparsan,işte o zaman

sen de zalimlerden(kendine haksızlık edenlerden)olursun!”
63

“Yine (unutma ki),eğer Allah sana bir darlık musallat ederse,onu O’ndan başka

kimse savuşturamaz!Fakat senin için bir hayır dilerse,O’nun lûtuf ve kereminin önüne gerile-

cek(geçebilecek)kimse yoktur.O lûtuf ve keremini,kullarından dileyen kimseye bağışlamak ister.

Zira O,mutlak bağış sahibidir,sonsuz rahmet kaynağıdır.”

“(Ey Peygamber!)De ki:”Ey insanlık ailesi!İşte size Rabbinizden hakikatin ta

kendisi gelmiştir!Artık kim doğru yolu tercih ederse,hiç şüphesiz o,bu tercihi kendisi için(kendi

hayrı)için yapmış olacaktır.Kim de(yoldan)saparsa,hiç şüphesiz onun(bu)sapma tercihi kendi

aleyhine olacaktır.Ancak;sizin tercih(ler)inizden dolayı sorumlu tutulan asla ben olmayaca-

ğım!”(Çünkü ben size Allah’ın mesajını gereğince tebliğ etmiş bulunuyorum.


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin