2 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 2,59 Mb.
səhifə6/37
tarix07.01.2019
ölçüsü2,59 Mb.
#90806
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   37

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, çok teşekkür ederiz, elinize sağlık, ayağınıza sağlık. Geldiğiniz için, güzel bir sunuş yaptığınız için gerçekten teşekkür ederiz.

  • HAK-İŞ GENEL BAŞKANI MAHMUT ARSLAN – Teşekkür ediyorum bizi dinlediniz. Tabii, bundan sonra da ben hem Komisyon üyelerimizden hem kamuoyundan bizim yaptığımız çalışmaya yönelik eleştirilerini, tespitlerini, itirazlarını veyahut da beklentilerini bekliyoruz, bundan mutluluk duyarız. Biz Türkiye için mutlak doğru yaptığımız bir anayasadan yola çıkmadık, kendi tecrübemizden yola çıkarak yaptık. Umarım ülkemiz için yararlı olur.

  • Heyetim adına sizlere de teşekkür ediyorum, bizi sabırla dinlediniz.

  • Teşekkür ediyorum, kolay gelsin, başarılar diliyorum.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Teşekkürler.



  • Diğer konuklarımızı davet edelim.

  • Beklettiğimiz için özür dileriz, biraz uzadı.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Estağfurullah efendim.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sizleri burada görmekten memnuniyet duyuyoruz, görüşlerinizi bekliyoruz.

  • Buyurun efendim.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Öncelikle heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bizi davet ettiğiniz için de arkadaşlarım adına sizlere teşekkür ediyoruz. Elbette tüm vatandaşlarımızın ortak hukuku olan, Türkiye’nin geleceğini inşa edeceğini düşündüğümüz yeni anayasa çalışmalarında biz de karınca kararınca düşüncelerimizi özetle sizlerle paylaşmak istedik.

  • Elbette, Türkiye pek çok anayasa yaptı ancak ilk defa sanıyorum sivil bir anayasa yapılacak, ilk defa toplumun tüm kesimlerinin görüşleri alınarak, referandum yapılmadan önce toplum dinlenerek böyle bir anayasa değişikliği yapılacak. Umarım bu değişiklik hepimiz açısından iyilikler getirir.

  • Ben kısaca görüşlerimizi yazdığımız notlarımdan sizlere aktarmak istiyorum:

  • 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum sonrası, referandum ile kabul edilen maddelerin yargı reformunu ilgilendiren maddeler dışındaki kısımlar henüz yasal bir düzenlemeye kavuşmamıştır, sadece yargıyla ilgili, yargı reformuyla ilgili düzenlemeler yapılmış. Buna ek olarak Hükûmetin olağanüstü zamanlarda kullanmak üzere aldığı kanun hükmünde kararname yetkisi kamu hizmetlerinin veriliş şeklini antidemokratik bir şekilde değiştirmiştir.

  • Ayrıca, Siyasi Partiler Kanunu başta olmak üzere demokratik katılımın önünde engel olarak birden fazla unsur bulunurken anayasa hazırlama sürecinin başlatılması, anayasanın hazırlanma sürecinde demokratik katılım ile ilgili kaygılar oluşturmaktadır.

  • Yasa hazırlama sürecinde her ne kadar sivil toplum örgütlerinin görüşlerine başvurulsa da yasa yapım sürecinde sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınması yasanın yapımında sivil toplum örgütlerinin fikirlerinin geçerli olduğu anlamına gelmemektedir. Daha önce de defaten görüldüğü üzere "Sivil toplum örgütlerinin de görüşlerini alarak hazırladık." denilen yasalarda çoğu zaman sivil toplum örgütünün görüşlerine uygun değişiklikler de yapılmamıştır. Sivil katılım, aktif vatandaşlık algısıyla yönetilmesi gereken ülkemizde sivil katılımcılık sadece görüntü olarak kalmaktadır. Ama buna karşın sivil toplum örgütleri, kendi misyonlarını gerçekleştirmek ve baskı unsuru olabilmek için kendi üyelerini ve çalışma alanlarını ilgilendiren her konuda görüşlerini belirtme zorunluluğundadır. Bu nedenle kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için çalışan Konfederasyonumuz hak temeli çerçevesinde yeni anayasa ile ilgili görüşlerini açıklamaktadır.

  • Anayasa Uzlaşma Komisyonunun sonuna kadar çalıştırılması, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun denemek üzere oluşturulmuş bir komisyon olmaması gerektiği, tek bir partinin hazırladığı anayasanın referanduma götürülmesi gibi bir sonucun sağlıklı olamayacağını düşünerek Konfederasyonumuz, anayasa hazırlanma sürecinde saydamlık, açıklık, zamanındalık ve katılımcılık ilkelerinin gözetilmesini talep etmektedir.

  • Konfederasyonumuz anayasa ile ilgili fikirleri kamu sendikası misyonu üzerinden değerlendirmektedir. Anayasa gündemi ile birlikte tartışılan başkanlık sistemi başta olmak üzere belirli başat konular ancak ve ancak yurttaşların karar vermesi gereken süreçlerdir.

  • Yeni Anayasa nasıl olmalı? Bu konudaki görüşlerimizi de birkaç maddeyle arz etmek istiyorum:

  • 1) Anayasa'nın 2’nci maddesinde belirtildiği üzere, devlet "insan haklarına saygılı değil", “insan haklarına dayalı” olmalıdır. Çünkü insan haklarına saygılı bir devlet, insan hakları söyleminin içi boş bir şekilde gerçekleşmesine neden olur ve kurumsal hizmetlerin insan haklarına göre şekillenmesine engel olur. İnsan haklarına dayalı bir devlet, onu oluşturan kurum ve kuruluşlarca devlet tarafından sağlanan hizmetler (eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi) sayesinde insanların dolaylı yönden korunan insan haklarını korumasını sağlar. Ki biz bu dolaylı yönden korunan insan haklarına son derece önem veriyoruz Konfederasyon olarak.

  • 2) Anayasa’mızın 5’inci maddesinde devletin amaç ve görevleri sayılmaktadır. Bu amaç ve görevlerden birinin de "Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak." olduğu belirtilmektedir. Ancak buna karşın Anayasa'nın 65’inci maddesinde "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." ibaresi getirilmektedir. Eğitime, sağlığa ve sosyal hizmete ayrılan bütçelerin diğer ülkelerle karşılaştırdığında karşımızda bulunan durumun vahimliği kabul edildiğinde, "mali kaynakların yeterliliği ölçüsü" sosyal devlet misyonundan kaçmaya neden olduğundan 65’inci maddenin kaldırılması gerekmektedir. Burada gerek kamu hizmetlerinin verilmesinin gerekse vatandaşlık hizmetlerinin alınmasının sadece ve sadece “mali imkânların ölçüsüyle” sınırlandırılması sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Yani sosyal hukuk devletinin vazifelerini yerine getirirken böyle bir “imkânlar ölçüsünde” ibaresinin olmaması gerektiğini düşünüyoruz.

  • 3) Avrupa Sosyal Şartı başta olmak üzere temel insan hakları belgelerini temel alan, Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde gerçekleştirilmesi beklenen mevzuat değişikliklerini de içeren bir Anayasa yapılması…

  • 4) Anayasa’nın 90’ıncı maddesi çerçevesinde kabul edilen ve fiilen uygulanmayan uluslararası sözleşmelerin uygulanmasını zorunlu kılan bir anayasa olmalıdır. Ülkemiz bugüne kadar pek çok uluslararası sözleşmeye imza atmakta ancak bu sözleşmelerin uygulanmasıyla ilgili herhangi bir yaptırımda bulunmamaktadır. Çalışanlarla ilgili pek çok ILO sözleşmesi bugün Türkiye tarafından kabul edilmiş olmakla beraber biz o sözleşmede yazılı hakların pek çoğunu hâlen kullanmakta büyük sıkıntılar yaşıyoruz.

  • 5) Grev hakkını da içerecek şekilde kamu görevlilerinin evrensel anlamdaki sendikal hak ve özgürlüklerden yararlanmasını, sendikal alandaki hak ihlallerinin ve kamu yönetimi vesayetinin kaldırılmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılması,

  • 6) Kamu görevlilerine siyaset yapma hakkının tanınması,

  • 7) Kamuda istihdam edilen farklı statülerdeki personelin (4/A, 4/B, 4/C gibi) kadro, sosyal güvenlik ve özlük hakları açısından farklılıklarını giderecek şekilde Anayasa’mızda düzenleme yapılması,

  • 8) Vatandaşın hak aramasını özendirecek ve kolaylaştıracak, sadece kamu yararının değil vatandaş haklarını da gözeten bir idare hukukunun düzenlenmesi,

  • 9) Açık, anlaşılır ve takdir yetkisini en alt düzeye düşüren bir anayasa olmalıdır,

  • diye düşünüyoruz.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çok teşekkür ediyoruz efendim kısa fakat özlü sunuşunuz için.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Biz teşekkür ederiz.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Belki arkadaşlarımızın, diğer Komisyon üyelerinin soruları vardır.

  • Buyurun.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, hoş geldiniz.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Hoş bulduk.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ben de teşekkür ediyorum. Ayaklarınıza sağlık, ağzınıza sağlık.

  • Bir şey soracağım ben: Bu süreçle ilgili olarak yani siz mevcut Anayasa’da esaslı da olsa bazı değişiklikler yapılmasını mı öneriyorsunuz, bazı hükümler çıkması, bazı hükümler eklenmesi gibi, yoksa bu Anayasa bir kenara bırakılarak yeni bir anayasanın bütünüyle hazırlanması gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Yani benim buradan anladığım doğrusu ilki gibi sanki yani bazı maddelerin değiştirilmesi ve bazı maddelerin ilave edilmesi gibi, yanlış anlamış olabilirim. Bunu bir açmanızı isteyecektim.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Teşekkür ediyorum.

  • Biz tabii, öncelikle bir kamu sendikası misyonu üzerinden hareket ederek öznel konulara değindik ancak biz mevcut Anayasa’nın tamamen değişmesi tarafındayız. Ancak başat konularla ilgili toplumda birtakım tartışmalar yapıldıktan sonra ortaya çıkacak görüşler üzerinde hareket etmeyi uygun görüyoruz. Elbette ki demokratikleşme,

  • Elbette ki demokratikleşme, insan hakları, Siyasi Partiler Kanunu ve temel pek çok konu var, bunları biliyoruz, bunların farkındayız, bu tartışmaları da izliyoruz. Ancak bu konularla ilgili görüşlerimizi biraz daha Parlamentonun görüşleri ortaya çıktıktan sonra, tartışılır bulduktan sonra görüşlerimizi açıklamayı uygun bulduğumuz için böylesine daha özet bir sunum yapmayı tercih ettik Sayın Milletvekilim.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bunu sadece açmak için sordum çünkü bu daha doğru bir şey. Çünkü biz de birçok kuruluş, meslek kuruluşu her konuda görüş bildirmeyi esas alıyor, çoğu onları ilgilendirmeyen konular.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Doğrudur efendim.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O konudaki görüşler biraz tabii standart görüşler çerçevesinde kalıyor, öyle tecrübeye dayanarak yani yaşadığınız tecrübeye dayanarak görüş bildirilmesi tabii ki daha isabetli. Ben sadece bunun açılması için sordum.

  • Teşekkür ederim.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Teşekkür ediyorum Sayın Milletvekili.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyoruz.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Biz teşekkür ederiz efendim.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Genel bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Ben hep gelen heyetlere şunu söylüyorum: Biz komisyon üyeleri olarak sizin bize lütfedip de ifade ettiğiniz görüşler hakkında biz kendi değer yargılarımızı söylemiyoruz, objektif bir şekilde alıyoruz, değerlendiriyoruz. Bundan sonraki çalışmalar için mutlaka bu genel yaklaşımınız da değerli bir katkı olacaktır.

  • O bakımdan ben tekrar teşekkür ediyorum.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Biz teşekkür ediyoruz efendim.

  • SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ben de çok teşekkür ediyorum. Çok konsolide edilmiş ama bir o kadar da faydalı bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Bu kadar özetlenebilirdi kendi alanınızla ilgili şeyler.

  • Teşekkür ederim, sağ olun.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Biz teşekkür ederiz.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ben de kendi adıma ve bütün heyet adına çok teşekkür ederim geldiğiniz için, böyle güzel bir sunuş yaptığınız için. Tabii bizim için bu daha enteresan. Mustafa Bey’in de söylediği gibi kendi konunuzla ilgili tam nokta atışı yapmak bizim için tabii daha önemli. Çok sağ olun.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – İzninizle ben bir şeyi daha ifade etmek istiyorum Sayın Milletvekilim.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Elbette söylenecek çok şey var ancak biz bazı konularda toplumun diğer yetkin kesimlerinin bu konuda görüş ifade etmesinin daha uygun olacağını düşünüyoruz. Elbette biz kamu sendikası misyonu üzerinden -biraz önce arz ettiğim gibi- hareket ediyoruz ve bu konudaki yetkin kesimleri dinledikten sonra elbette ki kendi görüşlerimizi özgür bir şekilde ifade etmekten de kaçınmayız. Bundan sonraki süreçte de her türlü katkıya hazır olduğumuzu arkadaşlarım adına ifade ediyorum -burada bulunmayan bütün arkadaşlarım adına da- hepsinin selamını getirdik sizlere.

  • Sizlere bu emeklerinizden dolayı teşekkür ediyoruz bizim için çalışıyorsunuz sizler de.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sağ olun eksik olmayın, çok teşekkür ederiz.

  • HAK-SEN GENEL BAŞKANI AYHAN ÇİVİ – Biz teşekkür ederiz.



  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hoş geldiniz. Sizi burada görmekten mutluluk duyuyoruz.

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – Teşekkür ederiz.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Görüşlerinizi…

  • Buyurun.

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – Ne kadar vaktimiz var?

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – 12.30’a kadar vaktiniz var.

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – Genel bakış açımızı Ferhan Bey ifade etsin, daha mesleki, teknik konulara da müsaade ederseniz ben gireyim.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii nasıl uygun görürseniz.

  • TÜRK-İŞ HUKUK MÜŞAVİRİ FERHAN TUNCEL – Efendim Türk-İş adına hepinizi saygıyla selamlıyoruz. Biz komisyon için Türk-İş’in görüşlerini sizlere bildirmiştik, yazılı olarak bir bildirimde bulunduk. Bu bildirim içerisinde teknik detaylara girilmeden sadece ana ilkeler neler olabilir onun hakkında bir şey yaptık. Bizim burada ana ilkeler bakımından önemle üzerinde durduğumuz belli bazı mevzuular var. bunları da kendi yine görüşlerimiz arasında madde madde sıraladık. Biraz sonra sizin sorduğunuz ölçüde detayları nelerse size onları arz etmek isteriz. Fakat ana ilkeler olarak baktığımızda ilk olarak yürürlükte olan 1982 Anayasası’nın uzunluğu hepimizin sıkıntı duyduğu bir süreç çünkü Anayasa’da olmaması gereken bazı hükümler de bir kanun hükmüymüşçesine Anayasa’da düzenlenmiş. O yüzden Anayasa’nın daha öz bir metin olması bizim de talebimizdir. Buna mukabil elbette ki öz metin olması kısalık yönünden ziyade Anayasa’yla düzenlenmesi gereken hususların Anayasa içerisinde yer alması manasında özlükten kastımız da budur. Elbette ki biz yine bu metin içerisinde olabildiğince uluslararası normların da yer almasını istiyoruz. Özellikle hem demokrasimizin, cumhuriyetimizin kazanımları var, bu kadar yıllık bir demokrasi deneyimimiz var, bunların da içinde kesintisiz olarak yer almasını, devam etmesini istiyoruz. Ayrıca 1982 Anayasası ile özellikle işçiler bakımından hak daralması yaratan konular içerisinde de bunların başında da sendikal hak ve özgürlükler, grev geliyor, özellikle de grev hakkı geliyor. Bunda da tıpkı 1961 Anayasası döneminde olduğu gibi hak grevinin olabildiği bir sistem talep ediyoruz. Yine bunların tabii detayları daha sonraki şeyler içerisinde var.

  • Özetle bizim şeyimiz bu şekilde, o giriş kısmında olduğumuz görüşlerimiz böyle.

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – Şimdi efendim Komisyon üyelerinin bir kısmıyla, Sayın Meclis Başkanıyla biz 2 kez bir arada olmak şansını yakaladık. Orada yanlış algılamadıksa “Bir anayasa metni yazmıyoruz, bir anayasa yapmak istiyoruz. Yoksa biz bunu kısa sürede yazarız.” ifadesi de kullanıldı.

  • Şimdi o zaman toplumla bir mutabakat metni aranıyor ise bu ülkede çalışanları biz temsil ediyoruz. Bu ülkede istihdamın ve nüfusun büyük kısmı biziz. O hâlde bizimle iyi bir mutabakat sağlanmalıdır diye düşünüyoruz. Çünkü biz üreten olarak, tüketen olarak ve seçen olarak en büyük kitleyiz. İşçi denildiği zaman hâlâ Türkiye’de gelişmeler dışında bir algılama var. Atölyelerde, fabrikalarda çalışan insanlar düşünülüyor ama öyle değil, istihdamda birinci sırayı hizmetler sektörü aldı. Çok farklı hizmet dallarında, işlerde işçi statüsünde insanlar çalışıyor ve Türkiye'nin çoğunluğu.

  • Şimdi bu çerçeveden hareket edersek birincisi, biz örgütlü bir toplumun daha ileri bir demokrasiye bizi götüreceğine inanıyoruz. Öyle olunca da örgütlenmenin ve ifade özgürlüklerinin önündeki bütün engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Bu çok doğal bir istek olarak gözüküyor bize.

  • Bunun dışında, kurulacak bütün iş düzeninin insan onuruna yakışır bir düzey kazanmasını, bunun koşullarının yerleşmesini istiyoruz.

  • Anayasa’mızın tam istihdamı hedef alan bir anayasa olmasını istiyoruz çünkü bu ülkede işsizliğin diğer bütün sorunların en başında ve hepsini etkileyen bir sorun olduğunu biliyoruz ve işçi kesimini çok rahatsız eden tartışmalar yaşıyoruz Türkiye’de, bu bitmiyor. Biz işçilerin kıdem tazminatı hakkının Anayasa teminatı altına alınmasını, artık bu tartışmanın Türkiye’yi bırakmasını istiyoruz. Vergi yükünde adalet istiyoruz, ücretlerin adil hâle gelmesini istiyoruz ve grev yasaklarının kalkmasını istiyoruz. Anayasa’da yapılan son değişiklik grev yasaklarını kaldırmadı çünkü birinci cümle duruyor. “Toplu iş sözleşmesine giderken grev hakkınız vardır.” dediğinizde hak grevi dâhil hiçbir grevi kimse, tabii lokavtı hiç kimse kullanamaz demektir. Gerçekten bu yasakların kalkmasını istiyoruz.

  • Ekonomik ve Sosyal Konseyin etkinlik kazanmasını istiyoruz. Yüksek Hakem Kurulunun yani Tahkim Kurulunun tarafların toplu sözleşmesini yapamadığı hallerde toplu sözleşmesini yapan kurulun anayasal bir kuruluş hâline gelmesini istiyoruz, bağımsız olmasını istiyoruz ve çok önemsediğimiz bir konu daha var:

  • Şimdi Anayasa’nın 128’inci maddesinde: “Devletin asli ve sürekli hizmetleri kamu görevlileri eliyle görülür.” deniliyor. Biz devletin asli ve sürekli hizmetlerinin geldiğimiz noktada yeniden sıralanması gerektiğine inanıyoruz.

  • Dün, eğitim ve sağlık hizmetleri devletin asli ve sürekli hizmetleri idi ve bunu görenler kamu görevlileri başta memurlar idiyse bugün böyle değil. Buna rağmen biz hâlâ Anayasa’mızda “Asli ve sürekli hizmetleri kamu görevlileri yürütür.” diyoruz. İkisinden birini yapmak mecburiyetindeyiz. Bize göre zaten Türkiye’de 1971 yıllarında kalan işçi-memur ayırımı Türkiye’ye zaman kaybettirmiştir. Bugün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan insanların büyük bir çoğunluğu sosyolojik manada da işçidir. Bu, tartışılacak bir şey değil. Bunun ötesinde “Memursun” dediğimiz insanların da büyük bir bölümü aslında işçidir.

  • Şimdi bir öğretmeni düşünün, burada Millî Eğitim Bakanlığının okulunda görev yaparken memur, öbür tarafta özel okulda yaparken işçi. Hizmet aynı hizmet değil mi? İkisi de bizim çocuklarımızı eğitmekle yükümlü değil mi? Bu görevi yerine getirmiyor mu? O hâlde burada artık devletin asli ve sürekli hizmetlerini bir kere daha gözden geçirmek, gerçekten bu hizmeti yerine getiren, kamu erkini kullanarak yerine getirenlere memur deyip ötekilerin işçi olduğunu tespit etmek gerekir. Eğer bu yapılabilirse Türkiye birçok sorundan kurtulacak. Şu anda çünkü kamu kesiminde bize göre reel olmayan istihdam türleri var. Geçici ve sözleşmeli istihdam türlerinin nasıl çok özel ve arızi durumlar için düzenlendiğini hepimiz biliyoruz ama bugün amacını aşmış bir uygulama içerisinde, yüz binlerle bunlar ifade ediliyor. Bu arkadaşların hepsi işçi. Kimin ne olduğunu açıkça, cesaretle, korkmadan söylemek mecburiyetindeyiz. Bizim bunlar temel isteklerimiz efendim.

  • Anayasa’ya özetle bakışımız bu. Bunların olmadığı bir anayasada bizim mutabakatımızın olduğunu söyleyebilmemiz çok zor ve imkânsızdır. Aksi takdirde bir anayasa gene yapılmayacak gene bir anayasa yazılacak demektir. Biz kuvvetle ısrarla bu söylediklerimizin Anayasa’da temsil ettiğimiz, toplumun büyük kesimini memnun edecek, “Evet” dedirtecek düzeyde yer alması gerektiğini düşünüyoruz.

  • Sizlerin soruları varsa -metin zaten elinizde- zamanınızı da çok almadan sorularınız üzerine görüşlerimizi açabiliriz.

  • SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Öncelikle ben de saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz.

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – Teşekkür ederiz.

  • SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Biraz kendi içinde sıkıntılı bir hâl arz ediyor, daha iyi anlamak adına soruyorum: Şimdi bize göre başlığı altında 3’üncü maddede temel hak ve hürriyetlerin kullanımını zorlaştıran engeller kaldırılmalı, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkilerde ağırlık bireyden yana olmalı, bireyin hak ve ödevlerini önceleyen bir yaklaşımla düzenlenmelidir diyorsunuz. Fakat bu özgürlükçü bir yaklaşım, hak temelli, onu önceleyen bir yaklaşım. Fakat mesela çok merak ediyorum ben “Anayasa’nın ilk dört maddesi aynen muhafaza edilmelidir.” fikrini telaffuz ettiğinizde, konuşmanızda da zikretmiştiniz “Yeni bir Anayasa yapılmasını istiyoruz, yazılmasını ya da revize edilmesini mealen istemiyoruz.” dediniz. Ben şunu merak ediyorum: İlk üç maddesini bir emek örgütü savunabilir, herkes de savunabilir yani bunda bir beis yok fakat “Bu maddelerin değiştirilmesi dahi teklif edilemez.” gibi 12 Eylül cuntasına kadar bu ülkenin hiçbir anayasasına girmemiş, hiçbir yerde zikredilmemiş tamamen 12 Eylülün mahsulü dört madde, özellikle 4’üncü madde bir emek örgütü tarafından ne amaçla muhafazası istenir? Bunu merak ettim ve bunu böyle savunduğunuz zaman siz Anayasa’nın diğer kısmında ne kadar özgürlükçülük talep edebilirsiniz? Biraz ruhunu sakatlamış olmuyor mu bu yaklaşım? Bunu eğer açarsanız anlamak kabilinden.

  • Teşekkür ederim.

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – Şimdi efendim Anayasa üzerindeki -biliyorsunuz- çalışmalar neredeyse hiç bitmedi, 17 kez Anayasa değişti. Son Anayasa değişikliğindeki çalışma hayatına yönelik düzenlemeler de bizi mutlu etmedi çünkü bir değişiklik yapılmadı, işin özü değişmedi. Bu sorduğunuz hususa gelince: Biz geniş manada sivil toplum kuruluşları olarak her birimiz kendi çalışmalarımızı yaparken çok uzun bir süredir bütün bu kuruluşlar bir arada da çalışma yürütüyoruz, sayısız defa bir araya geldik ve tartıştık. İşte Türk-İş’inden TOBB’undan ilk yaklaşımda aklınıza gelebilecek zaten on üç büyük sivil toplum kuruluşu bir platform oluşturduk, katkı vermeye çalışıyoruz ama o platformun içerisinde ismi geçmeyenlerle de diyalog hâlindeyiz, onlarla da defalarca oturduk tartıştık. Bu, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının ortak düşüncesi. Burada artık biz kendi görüşlerimizi bir kenara koyduk.

  • SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Özür dileyerek kesmek zorundayım. Burada mesela Barolar Birliği de var ve sizin gibi düşünmüyor. Sizin burada zikrettiğiniz bu on üç kurumun içerisinde Ahsen Bey’in imzası var bu platformda, böyle düşünmüyorlar. Lütfen bence öyle değil, Türk-İş niye böyle düşünüyor? Çünkü burada daha sizin gibi düşünmeyen başka yapılanmalar da var. Türk-İş ne murat eder? Ben gerçekten bunu anlamaya çalışıyorum. Yani şu maddelerin değiştirilmesi teklif edilemez gibi bir maddenin yeni kurulacak, yeni yapılacak hem bir şeyin değişmediğinden yakınırken bir yandan bir yandan da bir şeylerin değişmemesini talep etmek bende çok bir karşılık bulmuyor, bunu anlamaya çalışıyorum ve mümkünse sadece Türk-İş niye böyle düşünüyor? Çünkü diğerlerinin böyle düşünmediğini biliyorum, TOBB bile bu konuda sizin gibi düşünmüyor. Yani beni bağışlayın kişisel düşüncem bundan daha ileri bir önermesi var TOBB’un.

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – TOBB adına bir şey söyleyemem.

  • SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Hayır, siz onlar adına söylediğiniz için bu açıklamaları yapıyorum.

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – Hayır, onlar adına söylemiyorum. Büyük bir platform oluşturulup bu konu defalarca tartışıldı, görüşüldü “Burada varılan ortak karar budur.” diyorum.

  • SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ortak karar yok efendim işte ben de onu…

  • TÜRK-İŞ GENEL SEKRETER YARDIMCISI NACİ ÖNSAL – Var efendim.

  • SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ama şimdi böyle derseniz…

    Yüklə 2,59 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   37




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin