4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun yürürlüğe girmesiyle birlikte 1 Haziran 2000 tarihinden itibaren işsizlik sigortası primi kesilmeye başlamıştır. İşsizlik sigortası primi, sigortalının prime esas aylık brüt kazancı üzerinden hesaplanan %3 işveren, % 2 sigortalı ve %2 devlet payı olmak üzere toplam %7 oranında kesilmektedir. İşsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşullarının sınırlı olması ve ödenek miktarlarının düşük ve sürelerinin az olması nedeniyle fonda önemli miktarlarda para birikmiştir. Siyasal iktidarlar aktüerya dengelerini gözeterek yararlanma koşullarını ve hedef kitleyi genişletmek, ödenek miktarlarını artırmak, süreleri uzatmak yerine 2002 Bütçe Kanunu ile tarafların ödediği prim oranlarını birer puan düşürerek toplam %4 oranına çekmeyi yeğlemiştir. İşsizlik sigortası prim oranları 2002 Mali Yılı Bütçe Kanunu gereği işveren payı %2, sigortalı payı %1 ve devlet payı %1 olarak uygulanmış ve 31.03 2003 tarih ve 25065 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2003 Malı Yılı Genel ve Katma Bütçe Kanunu’nun 51. maddesine göre 2003 yılında da aynı oranların uygulanmasına karar verilmiştir.
İşsizlik sigortasının yürürlüğe girdiği Haziran 2000 tarihinden 30 Eylül 2003 tarihine kadar, Fonun toplam gelirleri; 2 Katrilyon 509 Trilyon TL işçi ve işveren primi (gecikme zamları dahil), 903 Trilyon 574 Milyar TL Devlet katkısı, 2 Trilyon 515 Milyar TL İdari Para Cezası ve 4 Katrilyon 456 Trilyon TL faiz geliri olmak üzere toplam 7 Katrilyon 872 Trilyon TL olarak gerçekleşmiş olup, Fonun 38 aylık toplam giderleri ise 170 Trilyon 207 Milyar TL’dir. Giderler düşüldükten sonra, Fonun toplam varlığı 7 Katrilyon 702 Trilyon TL’dir. Eğer oranlar birer puan düşürülmemiş ve 4447 sayılı yasa uygulanmış olsaydı bü gün fonun varlığı 14 Katrilyon TL’yi aşmış olacaktı.
İşsizlik sigortası fon portföyü 30 Eylül 2003 tarihi itibarıyla, toplam fon varlığının %9.22’i mevduat, %58.88’i bono, %22’i tahvil ve %9.90’ı da dövize endeksli tahvilden oluşmaktadır. Yani devlet topladığı primlerle devletin hazinesini finanse etmektedir.
Ayrıca, Hükümet 2004 yılı için öngördüğü % 6.5’lik faiz dışı bütçe fazlası hedefine ulaşmak için 0.5 puanını İşsizlik Sigortası Fonundan karşılamayı hedeflemektedir. Bu da yaklaşık 2.1 katrilyona denk gelmektedir. İşsizlik Sigortası Fonunun amacı dışında kullanılması 4447 sayılı İşsizlik Sigortası yasasına aykırıdır. Hükümetlerin bu tür girişimlerden kaçınması gerekmektedir.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile toplanan primlerle belirli süre prim ödeyip işsiz kalanlara yasada belirtilen süreler kadar işsizlik ödeneği ödenmesini, işsizin sağlık primlerinin ödenmesini, danışmanlık ve işe yerleştirme hizmetlerinden yararlandırılmasını ve gerektiğinde, meslek geliştirme, değiştirme, yeniden eğitim hizmetlerinden yararlandırılması görevlerini Türkiye İş Kurumuna vermiştir.
Bir işsizin işsizlik ödeneğinden yararlanabilmesi için, hizmet akdinin sona ermesinden önceki 120 günü sürekli çalışmış ve kendi istek ve kusuru olmaksızın işini kaybetmiş olanlardan, 600 gün çalışmış sigortalılar 180 gün, 900 gün çalışmış sigortalılar 240 gün, 1080 gün çalışmış sigortalılar 300 gün süre ile işsizlik ödeneğinden yararlanabilmektedirler.
4447 sayılı yasa çıkartılırken adeta işsiz kalana işsizlik ödeneğinin ödenmemesi için ne gerekiyorsa yapılması anlayışıyla çıkartılmıştır. Tüm engelleri aşıp işsizlik sigortasına hak kazandıysanız sevinmemek gerekiyor. Yeni kısıtlama ve engeller sizi beklemektedir.
Kısıtlamalara baktığımızda;
-
İşsizlik ödeneğinden yararlanabilmek için, sigortalının “herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın” işini kaybetmiş olması gerekmektedir. 4857 sayılı İş Kanununun 17. maddesine göre işten çıkartılan, 25. maddesinin I, III ve IV. bentlerine göre işten çıkartılan kişiler ile süresi belirli işlerde çalışanların bu süre sonunda işsiz kalmaları ve özelleştirme nedeniyle işsiz kalmış olmaları gerekmektedir. Ancak kendi isteğiyle işten ayrılanlar, askere giden veya 4857 sayılı İş Kanununun 25/II. Maddesi uyarınca işten çıkarılanlar bu haktan yararlanamamaktadır.
-
İşsizlik ödeneğinden hizmet akdinin sona ermesinden önceki 120 günü sürekli çalışmış ve kendi istek ve kusuru olmaksızın işini kaybetmiş olması, ayrıca 600 gün çalışmış ise 180 gün, 900 gün çalışmış ise 240 gün, 1080 gün çalışmış ise 300 gün süre ile işsizlik ödeneğinden yararlanabilecektir.
-
İşsiz kalanlara ödenecek işsizlik ödeneği miktarı; sigortalının son dört aylık prime esas kazançları üzerinden net ücreti hesaplanarak, bunun %50‘si işsizlik ödeneği olarak ödenmektedir. Ancak işsizlik ödeneği miktarı aylık asgari ücretin netini aşamamaktadır.
-
İşsizlik ödeneği alan kişinin ödenek aldığı süre içerisinde mesleğine uygun bir işe yerleştirilmesi veya meslek geliştirme/değiştirme programlarına alınarak istihdam edilebilirliğini artırmak gerekirken bu tür programlar İŞ-KUR tarafından yeterince
uygulanamamaktadır.
İşsizlik Sigortası ile ilgili Avrupa Ülkelerindeki uygulamalara baktığımızda, birçok ülkede işsizlik ödenekleri işsiz kalan kişi bir işe yerleştirilinceye kadar devam etmektedir. Bu süre içerisinde işsiz kalan kişiye asgari yaşamını sağlayacak gelir desteğinde bulunulmaktadır. Bu ücret ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte (örneðin Belçika’da, brüt ücretin %60’ı Danimarka’da %90’ı, Almanya’da %63’ü, İspanya’da %80’i, Hollanda’da %70’i) ödenekler işsizin geçimini sağlayacak bir gelir düzeyine tekabül etmektedir. İşsizlik ödeneğinin belirli süreli olduğu ülkelerde ise, süre dolduktan sonra kişi hala bir işe yerleştirilememişse finansmanı tamamen devletçe karşılanan İşsizlik Yardımları devreye girmektedir. Ayrıca işsizlik sigortasının uygulandığı bu ülkelerde amaç işsizlik ödeneği ödemek değil işsiz kalan kişiyi en kısa sürede işe yerleştirerek istihdama kazandırmaktır. Bunun içinde işsiz kalan kişiye gerektiğinde istihdam edilebilirliğini artırmak amacıyla meslek geliştirme, meslek değiştirme ve beceri kazandırma programları uygulayarak en kısa surede işe yerleştirilmesini sağlamak yönünde kamu istihdam kurumları çalışmalar yürütmektedir.
Ülkemizdeki İşsizlik sigortası uygulamalarını değerlendirdiğimizde, hedef kitlesi son derece sınırlı, yararlananlara komik denecek düzeyde ve kısa sürelerde işsizlik ödeneği ödenmektedir. İşsizlik ödeneği alanlar bu süre içerisinde istihdama yeniden kazandırılması yönünde Türkiye İş Kurumunca yeterli çaba gösterilmemektedir. İsizler ödeneğin süresi dolduktan sonra kaderleriyle baş başa bırakılmaktadır.
Sonuç olarak; İşsizlik ödeneğinden yararlanma koşulları gözden geçirilerek 4447 sayılı Yasada değişiklikler yapılması gerekmektedir. İşsizlik ödeneği miktarları işsizin eş ve çocuk durumu da göz önünde bulundurulmak suretiyle zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye getirilmelidir. Yasada belirlenen %7’lik kesinti oranlarına yeniden dönülmeli ve işsiz kalanların istihdam edilebilirliğini artırıcı programlar uygulanarak yeniden istihdama kazandırılmalıdır.
Dostları ilə paylaş: |