AKKAYA Behiye Aslı
Danışman : Prof. Dr. Refiye YANARDAĞ
Anabilim Dalı : Kimya
Programı : Biyokimya
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Refiye YANARDAĞ
Prof. Dr. Ayşen YARAT
Prof. Dr. Nuriye AKEV
Prof. Dr. Ayşe YUSUFOĞLU
Doç. Dr. Özlem SAÇAN
Krom Pikolinat ve L- Glutamin’in Antioksidan Aktiviteleri
Krom pikolinat ve L–glutamin günümüzde kullanılan en yaygın besin desteklerindendir. Krom pikolinat genellikle kilo verme, vücut kası geliştirme, serum kolesterolü düşürme ve kan şekerinin düzenlenmesi amacıyla kullanılır. L–glutamin ise vücudumuz için önemli bir amino asittir ve son dönemlerde vücut geliştirmek, dayanıklılık sağlamak ve sporda kas geliştirmek amacıyla kullanılmaktadır.
Bu çalışmada, krom pikolinat ve L-glutaminin antioksidan aktiviteleri; indirgeme gücü, DPPH radikal giderme aktivitesi, ABTS radikal giderme aktivitesi, DMPD radikal giderme aktivitesi ve süperoksit anyon giderme gücü gibi çeşitli antioksidan testler kullanılarak incelendi. Sonuçlar doğal ve sentetik antioksidanlar ile karşılaştırıldı. Krom pikolinat ve L-glutamin’in bütün testlerde antioksidan aktivite gösterdiği ve besinsel destek olarak kullanılan bu iki ürünün antioksidan maddeler olarak da kullanılabileceği sonucuna varıldı.
Antioxidant Activities of Chromium Picolinate and L-Glutamine
Chromium picolinate and L–glutamine are widely used as food supports. Chromium picolinate is usually used for losing weight, developing body muscle, decreasing serum cholesterol level and regulation of blood sugar. L–Glutamine is an important amino acid for our body and in recent years it is used for bodybuilding, endurance and muscle growth in sports activities.
In this study some tests evaluated of chromium picolinate and L–glutamine to find out antioxidant activity. These tests are; reducing power, DPPH radical scavenging, , ABTS radical scavenging, DMPD radical scavenging and superoxide anion scavenging. The results were compared natural and synthetic antioxidants. It was determined that both chromium picolinate and L–glutamine show antioxidant activities in all tests and that these two products which are used as nutrition supplements could also be used as antioxidants.
AKSU Duygu
Danışman : Prof. Dr. Hayati FİLİK
Anabilim Dalı : Kimya
Programı : Analitik Kimya
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Hayati FİLİK
Prof. Dr. Reşat APAK
Prof. Dr. Esma TÜTEM
Prof. Dr. İsmail BOZ
Doç. Dr. Kevser SÖZGEN BAŞKAN
Sislenme Noktası Ekstraksiyonunun, Fiber-Optik Spektrofotometrisi İle Birleştirilerek Vanadyumun Tayini.
Belirli miktarlardaki vanadyum hücre büyümesi için gerekli bir elementtir. Yine de vanadyum ve bileşikleri yüksek konsantrasyonlarda insanlar ve hayvanlar için yüksek ölçüde zehirli olabilir. Doğal sularda en fazla bulunan vanadyum türleri V(IV) ve V(V)’ dir. Her iki türün gerekliliği ve toksik özellikleri farklı olup, bu örneklerdeki konsantrasyonları ng ml-1 seviyesindedir. Vanadyumun toksisitesi oksidasyon basamağına bağlıdır. V(V), V(IV)’ den daha toksiktir. Bu nedenle çevre örneklerinde ve özellikle doğal sularda vanadyumun analizi büyük ölçüde önemlidir.
Örneklerde bulunan düşük konsantrasyondaki birçok analiti direkt olarak tayin etmek mümkün değildir. Bu yüzden az miktardaki örnekleri tayin etmek için analiz yöntemleri ayırma ve önderiştirme teknikleri ile birlikte uygulanmalıdır. Ayırma ve önderiştirme temeline dayanan sislenme noktası ekstraksiyonu (CPE), kullanılan yüzey aktif maddeler sebebiyle analitik kimyada önemli ve pratik bir uygulama haline gelmektedir. Sislenme noktası olgusu sulu çözeltide noniyonik yüzey aktif maddelerin kritik misel konsantrasyonlarının üzerinde, uygun katkı maddelerinin eklenmesi veya sıcaklığın değiştirilmesi üzerine bulanıklık meydana gelmesi olayıdır. Yüzey aktif maddece zengin fazın santrifüj ile ayrılmasıyla hidrofobik türler sulu çözeltiden uzaklaştırılır. Bu işlem eser miktardaki metallerin başlıca spektroskopik analizlerinde uygun hidrofobik kompleks yapıcı maddelerle (kompleksan) reaksiyon sonrası analitin önderişimi için kullanılır.
Önerilen bu yeni birleştirilmiş metot, sislenme noktası ekstraksiyonu (CPE) sonrası fiber optik reflektans spektrofotometre (FORS) kullanılarak az miktardaki vanadyumun önderiştirilmesi ve analizi için geliştirilmiştir. Sislenme noktası ekstraksiyonunun fiber optik reflektans spektrofotometresi (CPE-FORS) ile birleşme ve ölçüm parametreleri araştırılmıştır. CP-Ekstraksiyonu yöntemine dayanarak gerçekleştirilen reaksiyonda, asetat tamponlu ortamda askorbik asit varlığında 2-(2-Thiazolylazo)-p-Cresol(TAC) ile reaksiyonu sonrası kırmızı renkli vanadyum kompleksi oluşur. Sulu çözeltiden vanadyumun ekstraksiyonu için noniyonik yüzey aktif madde olan Triton X-100 kullanıldı. Yüzey aktif maddece zengin olan faz organik çözücüler ile seyreltme yapılmadan 545.6nm’de portatif fiber optik reflektans spektrofotometresi ile ölçüldü. Uygun reaksiyon ve ekstraksiyon koşulları (yüzey aktif madde konsantrasyonu, ligand konsantrasyonu, zaman etkisi vb.) üzerinde çalışıldı. Uygun koşullarda,vanadyum için çizilen kalibrasyon grafiği lineer çalışma aralığı 0.03-0.51 mg L-1 arasında ve limit tayin değeri 0.02 mg L-1 ’dir. Bağıl standart sapma (R.S.D.) değeri % 3’ den küçüktür. Elde edilen önderiştirme faktörü 20’ dir. Önerilen bu metot gerçek örneklere, direkt ve katkı yapılarak örneklerdeki eser miktardaki vanadyum analizi için uygulandı.
At trace amounts vanadium represents an essential element for normal cell growth. However, vanadium its compounds at high concentrations can be highly toxic to man and animals. The vanadium species most frequently found in natural water are mainly V(V) and V(IV). Both species have different nutritional and toxic properties and their concentrations in these samples have been estimated at the ng ml-1 level. The toxicity of V is dependent on its oxidation state, with V(V) being more toxic than V(IV). Therefore, a considerable interest exists in its determination in environmental sample, particularly in natural waters.
The low concentration of many analytes in samples makes direct measurement difficult. Therefore, the application of determination technique coupled with a separation/ preconcentration technique is necessary for trace analysis. Separation and preconcentration based on cloud point extraction (CPE) are becoming important and practical applications of the using surfactants in analytical chemistry. Cloud point phenomenon occurs when aqueous solutions of non-ionic surfactants above the critical micelle concentration become turbid upon modification of temperature or introduction of a suitable additive. A surfactant-rich phase can then be separated by centrifugation, removing the hydrophobic species from the aqueous solution. This process has been used in trace metal determination by spectroscopic techniques mainly for analyte pre-concentration after reaction with a suitable hydrophobic complexing agent.
A new combination method, employing fiber optic reflectance spectrometry (FORS) after cloud point extraction (CPE), was developed for the preconcentration and determination of trace levels vanadium. The preconcentration and combination parameters of cloud point extraction-fiber optic reflectance spectrometry (CPE-FORS) were investigated. Cloud point extraction method was based on the color reaction of the red complex of vanadium with 2-(2-Thiazolylazo)-p-Cresol(TAC) in the presence of ascorbic acid in acetate buffer media. A non-ionic surfactant Triton X-100 to extract vanadium from aqueous solutions was investigated. The extracted surfactant rich phase was measured at 545.6nm by a portable fiber optic reflectance spectrophotometer (FORS) without the need of organic diluent. The optimal extraction and reaction conditions (e.g. surfactant concentration, reagent concentration, effect of time) were studied. Under optimum conditions, calibration curve was linear in the range of 0.03–0.51 with detection limit of 0.02 mg L−1 for vanadium. The relative standard deviations (R.S.D.s) were lower than 3 %. The obtained preconcentration factor was 20. The proposed method was applied to the analysis of several real and spiked samples.
DOĞAN Emine
Danışman : Prof. Dr. Cemal Özeroğlu
Anabilim Dalı : Kimya
Programı : Fiziksel kimya
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Cemal Özeroğlu
Prof. Dr. İsmail Boz
Prof. Dr. Gülten Atun
Doç. Dr. Gül Hisarlı
Doç. Dr. Süheyla Pura
Metakrilik Asitli Kopolimer Üzerine Sulu Çözeltilerden Cs(I) İyonlarinin Adsorpsiyonu
Derişikleştirme ve ayırma teknikleri sanayi atık sularından ve atık çözeltilerden toksik ve radioaktif metal iyonlarının adsorpsiyonu için kullanılmaktadır. Bu amaçla organik ve inorganik adsorbanlar atıklardan toksik ya da radioaktif metal iyonlarının uzaklaştırma işlemlerinde kullanılmaktadır. Adssorpsiyon işleminde seçimliliği sağlamak ve adsorpsiyon kapasitesini kontrol etmeden dolayı, polimerik adsorbanların kullanımı sulu atık çözeltilerin işlenmesinde bir artış göstermektedir.
Bu tezde, Cs(I) iyonlarının sulu çözeltiden giderilmesi için çapraz bağlı kopolimer önerildi. Bu amaçla ağırlık yüzdesi olarak %25 metakrilik asit içeren etilen glikol dimetakrilat (EGDM) ve metakrilik asit (MA)’in çapraz bağlı kopolimeri oda sıcaklığında dibenzoil peroksit-N,N-dimetil anilin başlatıcı sistemi kullanılarak sentezlenmiştir. Kopolimer numunesi üzerindeki Cs(I) iyonlarının adsorpsiyonu için batch metodu kullanıldı. Temas süresi, pH, başlangıç Cs(I) iyonu konsantrasyonu ve sıcaklık gibi adsorpsiyonu etkileyen parametreler araştırıldı. Bu parametrelerdeki artışın sulu çözeltideki sezyum iyonlarının giderilmesini arttırdığı gözlendi.
Adsorpsiyon verileri Freundlich, Langmuir, D-R izotermleriyle gösterildi. Çapraz bağlı kopolimerin adsorpsiyon kapasitesi ve serbest enerji değişimi D-R izotermi kullanılarak hesaplandı. Deneysel adsorpsiyon verileri Elovich, fraksiyonel güç, yalancı birinci ve ikinci basamak adsorpsiyon kinetik modelleri kullanılarak analiz edildi. Metakrilik asit fonksiyonel uç grubu taşıyan çapraz bağlı bir kopolimer üzerine sulu çözeltilerden Cs(I) iyonlarının adsorpsiyonu için yalancı ikinci derece kinetik modelin deneysel verilerle yüksek derecede korelasyon sağladığı gözlendi.
Adsorptıon Of Cs(I) Ions On Copolymer Wıth Methacrylıc Acid From Aqueous Solutıons
The preconcentration and separation techniques have been used for adsorption of toxic and radioactive metal ions from industrial waste waters and waste solutions. For this purpose, organic and inorganic adsorbents have been used for removal processes of toxic or radioactive metal ions from wastes. It is known that the use of polymeric adsorbents has indicated an increase for the treatment of aqueous nuclear waste solutions due to controlling adsorption capacity and supplying selectivity in adsorption processes.
In this thesis, a crosslinked copolymer is proposed to remove Cs(I) ions from aqueous solution. For this purpose, the crosslinked copolymer of ethylene glycol dimethacrylate(EGDM) and methacrylic acid (MA) containing 25% of MA as weight percentage was synthesized by using BPO-DMA initiator system at the room temperature. Batch method is used for the adsorption of cesium(I) ions on the copolymer sample(0.02 g copolymer/5 mL solution of Cs(I) ions). The parameters which effect the Cs(I) adsorption process, such as contact time, solution pH, initial cesium(I) concentration and temperature have been investigated. It is observed that an increase in these parameters enhance the removal of cesium(I) ions from aqueous solution.
The adsorption data have been represented by the Freundlich, Langmuir and Dubinin-Radushkevich (D-R) isotherms. The adsorption capacity of the crosslinked copolymer and free energy change are calculated by using D-R isotherms. Experimental adsorption data have been analyzed using adsorption kinetic models such as the Elovich, fractional power, pseudo-first order and pseudo-second order kinetic models. It has been observed that pseudo-second order kinetic model provided a high degree of correlation with experimental data for the adsorption of Cs(I) ions on the crosslinked copolymer bearing methacrylic acid functional groups from aqueous solutions.
DOĞAN Başak
Danışman : Prof. Dr. Cemil İBİŞ
Anabilim Dalı : Kimya
Programı : Organik Kimya
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Cemil İBİŞ
Prof. Dr. F. Serpil GÖKSEL
Prof. Dr. Süleyman TANYOLAÇ
Prof. Dr. Mustafa BULUT
Prof. Dr. Belkıs BİLGİN ERAN
Bazı S-, N, S-Sübstitüe Naftakinon Bileşiklerinin Sentezi
Bu çalışmada 2,3-diklor-1,4-naftakinon bileşiği başlangıç maddesi olarak kullanıldı. Bu maddenin çeşitli tiyoller ve aminler ile reaksiyonundan bilinen ve bilinmeyen tiyokinon ve N-sübstitüe tiyokinon bileşikleri sentezlendi.
Bileşiğin benzenetantiyol, 4-tert-butilbenzilmerkaptan, 2-merkaptofenol, 4-Merkaptofenol, 2-naftalintiyol, benzilmerkaptan, tiyomorfolin ile reaksiyonundan bilinmeyen yeni 2-(benzenetantiyo)-3-klor-1,4-naftakinon, 2,3-bis(benzenetantiyo)-1,4-naftakinon, 2-(4-tert-butilbenziltiyo)-3-klor-1,4-naftakinon, 2,3-bis(4-tert-butilbenziltiyo)-1,4-naftakinon, bilinen benzo[b]fenoksathin-6,11-dion, bilinmeyen yeni 2-(4-hidroksifeniltiyo)-3-klor-1,4-naftakinon, bilinen 2,3-di-β-tiyonaftil-1,4-naftakinon, bilinmeyen yeni 2-(2-naftiltiyo)-3-metoksi-1,4-naftakinon, bilinen 2,3-dimetoksi-1,4-naftakinon, bilinen 2,3-bis(benziltiyo)-1,4-naftakinon, bilinen 2,3-dietoksi-1,4-naftakinon, bilinen 2-benziltiyo-3-klor-1,4-naftakinon , bilinen 2-tiyomorfolin-3-klor-1,4-naftakinon, bilinmeyen yeni 2-(4-hidroksifeniltiyo)-3-tiyomorfolin-1,4-naftakinon, bilinmeyen yeni 2-(4-tert-butilbenziltiyo)-3-tiyomorfolin-1,4-naftakinon sentezlendi. Elde edilen bütün bileşikler kromatografik yöntemlerle saflaştırıldı. Yapıları ise mikroanaliz ve spektroskopik metotlarla (IR, UV, 1H-NMR, 13C-NMR, MS) tayin edilerek aydınlatıldı.
The Synthesis of Some S-, N, S-Substituted Naphthoquinone Compunds.
In This Study, 2,3-Dichloro-1,4-Naphthoquinone Was Used As A Starting Compund. This Compound Was Reacted With Several Thiols And Amine To Synthesis Known And Unknown Thioquinone And N-Substituted Thioquinone Compounds.
Compound was reacted with benzenethanethiol, 4-tert-butylbenzyl mercaptan, 2-mercaptophenol, 4-mercaptophenol, 2-naphthalenethiol, benzylmercaptan, thiomorpholine and was synthesized; new 2-(benzenethanethio)-3-chloro-1,4-naphthoquinone, 2,3-bis(benzenethanethio)-1,4-naphthquinone, 2-(4-tert-butylbenzylthio)-3-chloro-1,4-naphthoquinone, 2,3-bis(4-tert-butylbenzylthio)-1,4-naphthoquinone, known benzo[b]phenoxathiin-6,11-dione, new 2-(4-hydroxyphenylthio)-3-chloro-1,4-naphthoquinone, known 2,3-di-β-thionaphthyl-1,4-naphthoquinone, new 2-(2-naphthylthio)-3-methoxy-1,4-naphthoquinone, known 2,3-dimethoxy-1,4-naphthoquinone, known 2,3-bis(benzylthio)-1,4-naphthoquinone, known 2,3-diethoxy-1,4-naphthoquinone, known 2-benzylthio-3-chloro-1,4-naphthoquinone, known 2-thiomorpholine-3-chloro-1,4-naphthoquinone, new 2-(4-hydroxphenylthio)-3-thiomorpholine-1,4-naphthoquinone, new 2-(4-tert-butylbenzylthio)-3-thiomorpholine-1,4-naphthoquinone. The known and new products were purified by chromatographic methods. The structure of compounds were determined by micro analysis and spectroscopic methods (IR, UV, 1H-NMR, 13C-NMR, MS)
KESKİNGÖZ Salim
Danışman : Prof. Dr. Cemal ÖZEROĞLU
Anabilim Dalı : Kimya
Programı : Fiziksel Kimya
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Cemal ÖZEROĞLU
Prof. Dr. Gülten ATUN
Prof. Dr. İrfan KIZILCIKLI
Doç. Dr. Erol ERÇAĞ
Yard. Doç. Ali DURMUŞ
Polietilen Malzemelerin Mekanik Özellikleri Üzerine Dolgu Maddelerinin Etkisi
Bu çalışmada, bir termoplastik polimer olan alçak yoğunluklu polietilen (AYPE)’nin dolgu maddeleri ile artan oranlarda karıştırılarak elde edilen örneklerin mekanik ve termal özelliklerinin değişimleri incelendi.
Örnekler, kalsiyum karbonat, kil ve talk dolgularının %10, %20 ve %30’luk oranlarda AYPE ile karıştırıştırılması ile hazırlandı. Tork reometresi kullanılarak kompozit örnekleri elde edildi. Bu hamurlardan elde edilen kaşıklar ve plakalar testlerde kullanıldı.
Örneklerin mekanik özelliklerinden gerilme - uzama test performansları, erime akış indisleri ve yoğunlukları incelendi. Ayrıca, erime akış indisleri, diferansiyel taramalı kalorimetre ile erime ve kristallenme özellikleri ve taramalı elektron mikroskobu (SEM) cihazları kullanılarak morfolojik özellikleri araştırıldı.
Bu deneylerin sonucu olarak, üç dolgunun polietilen malzemelerin mekanik ve fiziksel özelliklerinde farklı etkilere sahip olduğu bulundu. Dolguların ilavesi ile karışımlardan elde edilen örneklerin elastik modüllerinin arttığı gözlendi. Dolgu ilavesinin bir sonucu olarak, elde edilen örnekler kırılgan bir özellik gösterdi. Aynı zamanda, dolgu ilavesi ile elde edilen örneklerin yoğunluk değerleri arttı. Karışımların erime akış hızı incelendiğinde, alçak yoğunluklu polietilene ilave edilen kalsit ve kil miktarındaki artış azalan bir yönde erime akış hızını etkiledi. Ancak talk ilavesindeki artış karışımın erime akış hızında artan bir yönde etki etti.
The Effect Of Fillers On The Mechanical Properties Of Polyethylene Materials
In this study, it was examined that mechanical and thermal properties of samples which were mixed with increased ratio of fillers with low density polyethylene (LDPE) which is a thermoplastic polymer.
The samples were prepared by blend of LDPE and %10, %20 and %30 ratios of calcium carbonate, talc and clay fillers. Sample composites were made by using torque rheometer. Test sticks and plates which were prepared by these blends were used at analysis tests.
Stress – strain test performances which are from mechanical properties, melt flow rates and densities of samples were examined. Moreover, melt and crystallization properties and composite structures of obtained polyethylene materials were investigated by using melt flow index, differential scanning calorimeter (DSC) and scanning electron microscope (SEM) devices.
As a result of these experiments, it was found that all of the three fillers had different effects on mechanical and physical properties of low density polyethylene materials. It was observed that the elastic modules of the samples obtained from their mixtures increased with the addition of fillers. As a result of addition of filler, the obtained sample showed a fragile feature. At the same time, the density values of obtained samples increased with the addition of filler. When the values of melt flow rate of mixtures were examined, the increase in the amounts of calcite and clay added to low density polyethylene had an effect on the melt flow rate in a reducing direction. However, the increase in addition of talc had an effect on the melt flow rate of mixture in an increasing direction.
CALAY Özge
Danışman : Prof. Dr. Refiye YANARDAĞ
Anabilim Dalı : Kimya
Programı : Biyokimya
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Refiye YANARDAĞ
Prof. Dr. Ayşen YARAT,.
Prof. Dr. Nuriye AKEV
Prof. Dr. Ayşe YUSUFOĞLU
Doç. Dr. Özlem SAÇAN
Tirozinaz Enziminin Bazı Tıbbi Bitkiler Tarafından İnhibisyonu
Ülkemizde sağlık alanında yaygın olarak kullanılan geleneksel bitkilerle tedavi yöntemleri tabiata dönüş akımının etkisiyle son yıllarda batı dünyasında da yaygın bir biçimde kullanılmaya ve incelenmeye başlanmıştır. Bu bitkilerin sağlıklı ve verimli şekilde kullanılması için etkilerinin ve etki etme yollarının bilimsel olarak araştırılması gereklidir.
Bu çalışmada gıda ve kozmetik sektöründe önemli bir yeri olan kahverengileşme ve pigmentleşme reaksiyonlarında görevli tirozinaz enziminin inhibitör etkilerini araştırmayı hedefliyoruz. Çeşitli bitkilerden hazırlanacak sulu ve etanollü ekstrelerin ve bazı sentetik ilaçların enzim aktivitesi üzerine inhibitör etkilerini inceleyeceğiz.
Elde edilen sonuçlardan, bitki ve kimyasal maddelerin tirozinaz üzerine farklı inhibitör etki gösterdikleri saptandı.
Inhibition Of Tyrosinase By Some Medical Plants
In our country, the treatment methods with traditional plants which are mostly used in health area are began to be used and researched also in european countries with the effect of getting back to the nature. To use these plants in health and effciency, the effects and effect ways have to be researched scientificely.
In this study, we plan to reasearch the inhibition effects of tyrosinase enzyme that is used in browning and pigmenting reactions which have an important value in food and cosmetics reactions. We will study the inhibition effects of synthetic medicines and extracts with ethanol and water that are prepared from diffrent plants on enzyme activity.
According to the results, it was determined that the plant extracts and chemical compounds showed different inhibibor effects on tyrosinase.
ASMAZ Anıl
Danışman : Prof. Dr. Ayşe Zehra AROĞUZ
Anabilim Dalı : Kimya
Programı : Fiziksel Kimya
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Ayşe Zehra AROĞUZ
Prof.Dr. Gülten ATUN
Prof. Dr. İrfan KIZILCIKLI
Doç. Dr. Ayben KİLİSLİOĞLU
Doç.Dr. Gülten GÜRDAĞ
Polimer Kaplı Manyetik Nanopartiküller Üzerinde İlaç Salınımının İncelenmesi
Günümüzde, biyomedikal uygulamalarda biyobozunur polimerik maddelerin gelişmesinde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Biyomedikal malzemeler üzerinde yapılan araştırmaların sayısında artış olmaktadır. Bu amaçla, bozunabilir polimerik biyomalzemeler biyomedikal araştırmaların gelişmesinde tercih edilmektedir. Doku mühendisliği ve kontrollü ilaç salım sistemleri gibi gözenekli yapıda iskele materyallerinin hazırlanması örnek olarak verilebilir.
Son yıllarda biyobozunur polimerler taşıyıcı olarak ilaç salım sistemlerinde araştırıcıların ilgisini çekmiştir. İlaç salım sistemlerinde polimerik taşıyıcılar ortamın elektriksel, manyetik özelliklerine ve pH’ına bağlıdır.
Bu çalışmada Fe+2 ve Fe+3 tuzlarından yararlanılarak manyetik özellikli nanopartiküller hazırlanmıştır. Bu amaçla doğal bir biyopolimer olan jelatin seçilmiştir. Jelatin manyetik nanopartikülleri bir kabuk gibi kaplamaktadır. Nanopartikül ve nanosüngerin suda ve fosfat tampon çözeltide farklı pH’larda şişme davranışları incelenmiştir. Ayrıca, ilacın bu partiküller üzerinde yükleme ve salım özellikleri araştırılmıştır. Yükleme ve salım özellikleri için, model ilaç olarak Ranitidin HCl kullanılmıştır. Hazırlanan nanosüngerlerin şişme davranışlarını karşılaştırmak amacıyla bir kısmı liyofilize edilmiştir. Liyofilizasyon işlemi şişme miktarının artmasında etkili bir rol oynamıştır. Yüzey morfolojileri ve yapısal analizleri çalışmaları için Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ve Fourier Transform Infrared Spektroskopisi (FTIR) cihazları kullanılmıştır.
Bu çalışmada hazırlanan manyetik nanosüngerlerin liyofilize edildikten sonra gözenek yapısının büyüdüğü, şişme miktarının arttığı gözlenmiştir. Ranitidin HCl’in adsorpsiyon kapasitesi ise yine liyofilize olan örnekte daha fazla bulunmuştur. Liyofilize olan örneğin şişme miktarı pH’ın 2,25 olduğu çözeltide % 47 değerine ulaşmıştır.
The Investıgatıon Of Drug Release On Polymer-Coated Magnetic Nanopartıcles
Recently, significant advances have been made in the development of biodegradable polymeric materials for biomedical applications. The number of researches on these biomedical materials are increasing. For this purpose, degradable polymeric biomaterials are preferred candidates for developing biomedical researches such as porous structures as scaffold for tissue engineering and as controlled release drug delivery systems.
In recent years, biodegradable polymers have attracted attention of researchers to be used carriers for drug delivery systems. The polymeric carriers for drug delivery systems depend on the properties of electrical, magnetic properties and pH of the medium.
In this study, magnetic nanoparticles have been prepared by using Fe +2 and Fe +3 salts. For this purpose gelatin was chosen as naturel biopolymer. Gelatin covers magnetic nanoparticle as a shell. The swelling behavior of the nanoparticles and nanosponge in water and in phosphate buffer solution at different pH have been investigated. Besides that, the loading and release of the drug on the particles have been research. Ranitidine HCl has been used as a model drug for delivering property of the particles. Scanning electron microscope (SEM) and Fourier Transform Infrared Spektroscopy (FTIR) have been used to investigate the morphological and structural analysis of the polymer covered magnetic nanoparticles, respectively.
After lyophilization process it was observed that the pores size and the swelling amount of the magnetic nanosponge preperad in this work increased. The capacity of the adsorption of Ranitidin HCl on the nanosponges also increased on the lyophilized samples. The amount of the swelling of the lyophilized sample was reached to 47 %, in the solution at pH= 2,25.
Dostları ilə paylaş: |