2010 YÜksek lisans tez özetleri


Bayesian Approaches for Channel Estimation



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə24/30
tarix07.05.2018
ölçüsü1,75 Mb.
#50222
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   30

Bayesian Approaches for Channel Estimation

Since bandwidth is the most severely limited resource in the wireless communication systems, its efficiently use is inevitable for significant increases in system capacity without increasing the bandwidth. Hence, a considerable amount of research has been proposed for online estimation of symbols, and channel parameters, such as path delays, and channel fading coefficients. On the other hand, in the classical estimation (i.e., batch processing) techniques, pilot or training data has required for the estimation of channel parameters. However, to insert pilot or training data into the transmitted data sequence can significantly reduce the system capacity. Thus, blind or nondata-aided techniques have been preferred to use the bandwidth efficiently.

The main goal of the receiver is to estimate the physical parameters of the transmission channel, and is to detect the transmitted symbol sequence over the frequency selective fading channels. However, joint estimation of these parameter are difficult due to nonlinearity of the transmission channel with respect to time delay according to its inherent property. Therefore, Particle Filter Technique can be used to present an approximate solution to problems where analytic solution can not be obtained especially the non-linear or non-Gaussian form. Recent developments have demonstrated that the particle filtering is a powerful technique for sequential signal processing with a wide range of applications in science and engineering. In this thesis, a new recursive receiver is proposed for joint estimation of code delays, channel coefficients, and transmitted symbol sequence on the multipath fading channel in Direct Sequence Code Division Multiple Access (DS-CDMA) systems. For the estimation of nonlinear parameters, most joint estimation techniques which include Extended Kalman Fitler (EKF) are proposed in the literature. Contrary to these estimators, the proposed method is derived using entirely Bayesian approach instead of EKF, and is performed by means of Sequential Monte Carlo (SMC) technique known as particle filter (PF). Theoretical analysis of the proposed approach is provided along by corroborating simulations.

KARABACAK Murat

Danışman : Prof.Dr. Hakan Ali ÇIRPAN

Anabilim Dalı : Elektrik Elektronik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Hakan Ali ÇIRPAN

Prof.Dr. Aydın AKAN

Prof.Dr. Ahmet SERTBAŞ

Y.Doç.Dr. Niyazi ODABAŞIOĞLU

Y.Doç.Dr. Ertuğrul SAATÇI


Kablosuz Haberleşme Sistemleri İçin Modülasyon Tanıma

Hızla gelişen iletişim sistemlerinde, şu anki gelişmelerin odak noktası dördüncü nesil (4G) iletişim sistemleri olmuştur. Bu nesilde kullanılması planlanan uyarlanabilir modülasyon teknikleri kanalın verimli kullanılmasını sağlamaktadır. Ancak modülasyon tipi değiştirilmeden önce alıcıya yeni modülasyon tipinin bildirilmesi gerekmektedir. Bu işlem kanal kapasitesi gerektirir. Modülasyon tanıma yöntemleri ise bu gerekliliği ortadan kaldırır ve iletim kapasitesinin artmasını sağlar. Sinyal özelliklerine veya istatistiksel özelliklere dayanan modülasyon tanıma algoritmaları literatürde mevcuttur [1]. Tez kapsamında, bu nesilde öne çıkan dik frekans bölmeli çoğullama (OFDM) tekniği için modülasyon tanıma algoritmaları geliştirilmiştir. Bu algoritmalar, bir istatistiksel metot olan maksimum sonsal olasılık (MAP) yöntemi ile geliştirilmişlerdir.

Geliştirilen modülasyon tanıma algoritmalarından biri, klasik modülasyon tanıma algoritmalarından farklı olarak alıcıda sembol haritasının da bilinmediği durumda çalışabilmektedir. Sembol haritaları düşük seviyeli modülasyon tipleri için sabit kabul edilebilirken yüksek seviyeli modülasyon tiplerinde çeşitlilik göstermektedir. Bu nedenle alıcıya sembol haritalarının daha önceden gönderilmesi gerekmektedir. Ancak sinyalin kaynağının bilinmediği durumda sinyalin olası sembol haritalarının bilinmesi zordur. Geliştirilen algoritma bu durumda önem kazanmaktadır. Bu nedenle algoritma, daha çok akıllı radyo (cognitive radio) uygulamaları ve askeri uygulamalarda kullanım için uygundur.

Diğer algoritma ise zaten kanal kestirimi için kullanılan OFDM alt taşıyıcılarına yerleştirilmiş pilot sembolleri uyarlanabilir yaparak modülasyon bilgisini bu pilot sembollerle ilişkilendirir. Böylece kanal kestirimi ile birlikte daha doğru bir modülasyon tanıma işlemi gerçekleştirilmektedir. Bu işlem sırasında, pilot sayısı değiştirilmediğinden kanal kestiriminde bir kayıp söz konusu değildir. Bu algoritma basit yapısı nedeniyle herhangi bir OFDM sistemine kolaylıkla uygulanabilir.



Modulation Identification For Wireless Communication Systems

Fourth generation (4G) communication systems have become focus of the current developments in the communication systems. In this generation, adaptive modulation techniques are planned to be used for effective usage of the communication channel. Before changing the modulation type, the receiver has to be notified to demodulate the transmitted data correctly. This notification process requires channel capacity. However, modulation identification methods eliminate this requirement and allow the increase of transmission capacity. Feature or statistical based modulation identification algorithms are presented in [1]. In this thesis, modulation identification algorithms are developed for orthogonal frequency division multiplexing (OFDM) systems which are featured systems to be used in the 4G. These algorithms are developed by maximum a posterior probability (MAP) which is a statistical method.

In the one of the presented algorithms, we extend the modulation identification problem into a form where no priori information is available about the constellation map. Constellation map can be assumed as one constant map for every low-level modulation but it cannot be assumed for high-level modulations because it can vary for same level. Therefore, constellation map should be sent to the receiver. However, when the signal comes from unknown source, this presented algorithm becomes valuable to identify modulation type. Therefore, the algorithm is useful in Cognitive radio or military applications.

The second presented modulation identification algorithm identifies the modulation and estimates the channel by embedding modulation information into pilot symbols. These pilots are already in an OFDM symbol for channel estimation. The modulation information is added by adapting the pilot symbols for every modulation type. Thus, more accurate modulation identification with channel estimation is carried out. Because the number of pilot symbols does not change during the process, there is no loss in the channel estimation. The algorithm can be applied easily to any OFDM system due to its simplicity.



İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI


YAYLA Murat

Danışman : Yard. Doç. Dr. Özlem SOLA

Anabilim Dalı : İnşaat Mühendisliği

Programı : -

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Yard. Doç. Dr.Özlem SOLA

Prof.Dr.Ekrem MANİSALI

Prof. Dr. Namık Kemal ÖZTORUN

Prof. Dr. Enver OKTAY

Yard. Doç. Dr. İlknur BOZBEY




İnşaat Malzemesi Üretiminde Endüstriyel Atıkların Kullanılması

Bu çalışmada farklı tip uçucu kül ve pirit külünün biriket üretiminde kullanılması araştırılmıştır. Kullanılan bütün malzemelerin bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri tespit edilmiştir. Malzeme karakteristiğini en iyi şekilde ortaya koyabilmek amacı ile bütün malzemelerin Mastersizer-X tekniği ile dane boyut dağılımları tespit edilmiştir. Bunlara ek olarak SEM / EDS (Scanning Electron Microscopy with x-ray microanalysis) x-ray mikro analizi yapan taramalı elektron mikroskobu ile mikroyapı görüntüleri ve elementel analizleri yapılmıştır. Çalışmada malzemelerin karakterizasyonu yapıldıktan sonra değişik oranlarda karışımlar oluşturulmuştur. Bu karışım oranları kullanılarak biriketler üretilmiştir. Biriket üretimleri 850, 900 ve 950 oC’de sinter fırınında gerçekleşmiştir. Üretilen numunelerin basınç dayanımları ölçülmüştür. Basınç dayanımları ölçülen bu numunelerden her grup için en yüksek basınç dayanımına sahip biriketlerin SEM-EDS analizleri yapılmıştır ve iç yapıları aydınlatılmıştır.




Evaluatıon of Industrıal Wastes ın Productıon of Constructıon Materıal

In this study using of different types of fly ash and pyrite ash were investigated in briquette production. All materials which were used in the study some physical and chemical properties were determined. To reflect material characteristics better, particle size distribution of them were performed. In addition to this, micrograhs and EDS analysis of the materials were carried out by using SEM / EDS (Scanning Electron Microscopy with x-ray microanalysis). After the material characterization different types of mixtures were done. Briquettes were produced by using the mixture proportions. Production of briquette was done at 850, 900 ve 950oC sintering temperatures in sintering oven. Compressive strength properties of produced briquette were measured. SEM-EDS analysis of briquette in highest compressive strength value were done for each group and micrographs of them were reflected.




ÜZÜM Dursun Ahmet
Danışman : Prof.Dr. Ekrem MANİSALI

Anabilim Dalı : İnşaat Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Ekrem MANİSALI

Prof.Dr. Namık Kemal ÖZTORUN

Prof.Dr. Fahriye KILINÇKALE

Yrd. Doç.Dr. Cenk ALHAN

Yrd. Doç.Dr. Turgay COŞGUN



Kaynak Kısıtlı Projelerde Karşılaşılan Problemlere Bir Katı Atık Transfer Projesinde Çözüm Önerileri

Bu çalışmada farklı senaryolar altında bir katı atık transfer istasyonu inşatı projesinin nakit akışları buna bağlı olarak net şimdiki değer grafikleri oluşturulmuştur. Süresel planlama durumu ve kısıtlı kaynak planlama durumları fazlara ayrılarak karşılaştırılmıştır.

Yapılan çalışma iki ayrı bölümden oluşmuştur. İlk bölümde proje planlama tekniklerinden ve kısıtlı kaynak problemlerinden genel olarak bahsedilmiştir. İkinci bölümde ise yapılan çalışmanın konusunu oluşturan nakit akışları, maksimum net şimdiki değer problemleri ele alınmıştır.

Proje yönetimi, planlama tekniklerinin gelişim süreci ve CPM bazlı proje planlama tekniği ilk bölümde yer almıştır. Kısıtlı kaynaklarla proje planlama sırasında karşılaşılan problemler ve matematiksel gösterimleri ilk bölümde anlatılan diğer ana konuyu oluşturmaktadır.

İkinci bölümde ise nakit akışları ve maksimum net şimdiki değer problemlerini ele alan model ve algoritmalara örnek verildikten sonra katı atık transfer istasyonu projesinin planlaması süresel ve kaynak bazlı olarak oluşturulmuştur. Oluşturulan planlamalar farklı senaryolar altında değerlendirilerek değişik amaç fonksiyonlar için incelenmiştir.

Her bir senaryodan elde edilen veriler grafikleriyle birlikte sunulmuştur. Senaryolardan elde edilen veriler kıyaslanarak ulaşılan sonuçlar son bölümde açıklanmıştır.

Bu çalışmanın amacı kaynak kısıtlı proje planlama altında nakit akışlarınınzaman değeri problemine çözüm önerileri getirmektir. Dolayısıyla söz konusu bu çalışma kapsamında kurulan senaryoların problemin çözümüne yardımcı olacağı düşünülmüştür. Çalışmanın başlatılmasında, Türkiye’ de inşaat sektöründe uygulanan planlama tekniklerinde düzensiz ve sistemsiz bir yapının varoluşu da önemli bir etken oluşturmuştur.

Yapılan çalışma sonucunda kısıtlı kaynak kullanan senaryoların bütçe limitlerini daha az zorladığı ancak eşit zaman dilimlerinde kaynak problemi olmayan senaryolara nazaran daha düşük net şimdiki değer oluşturduğu gözlemlenmiştir.




Solution Suggestions on Conforented Problem of Resource Constrained Project Using a Solid Waste Transfer Station Project

In this study, cash flows of a solid waste transfer station construction project are formed under different circumstances. According to these cash flows, net present value graphics are formed. Time based planning situation and resource constraint planning situation are compared by being separated into phases.

This study is composed of two sections. In the first section, project planning techniques and resource constraint planning problems are discussed. In the second, section cash flows and net present value problems which form the subject of this study are explained.

Project management, development process of planning techniques and CPM based project planning technique take place in the first section. Problems during resource constraint project planning and their mathematical illustrations form the other main subject of this study prescribed in the first section.

After giving examples to the models and algorithms that take into account the cash flows and maximum net present value problems, the planning of solid waste transfer station project is constructed based on time and resource. Constructed plans are examined and evaluated under different conditions for different object functions.

The data obtained from each scenario is submitted with graphics. The results obtained from the comparison of data from each scenario are explained in last section.

The aim of this thesis is to suggest solutions to the cash flows time value problems under resource constraint project planning. Therefore, it is considered that established scenario and models will help to solve the problem. An important factor for conducting this thesis is the disorder and unsystematic structure of planning methods in construction sector in Turkey.

According to result of the studies, it has been observed that the scenarios used for constrained resources force the budget limits less than other scenarios. However, it has been also observed that when they are compared to the scenarios which have no resource problems within equal time intervals, they have lower net present value.



ANBARCI Murat
Danışman : Prof. Dr. Ekrem MANİSALI

Anabilim Dalı : İnşaat Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Ekrem MANİSALI

Prof. Dr. Namık Kemal ÖZTORUN

Doç. Dr. Ataç BAŞÇETİN

Doç. Dr. Adnan ÇOLAK

Yrd. Doç. Dr. Turgay COŞGUN



İnşaat Sektöründe Finansman Problemlerini Minimizasyon Amaçlı Konut Pazarlama Stratejileri

Günümüz koşullarında konut sektöründeki projelerin günden güne büyümesi sektörde faaliyet gösteren inşaat firmalarının finansman temininde güçlük çekmelerine sebep olmaktadır.

Genel anlamda inşaat sektörü; proje tipi üretim yapılması, üretim yerinin değişken olması, arsaya bağımlı üretim ve bunun getirdiği risk ve belirsizlikler, üretim süresinin uzunluğu, parçalı bir organizasyon yapısına sahip olması ve projelerin çeşitliliği nedeniyle, faaliyetsel ve finans sistemleri açısından diğer sektörlerden farklılıklar göstermektedir.

Firmaların mikro ve makro ekonomik değişkenlere rağmen varlıklarını devam ettirebilmeleri ve büyümeleri için gerekli önemli unsur finansmandır. Yatırım harcamaları kaynaklı sorunlar, işletme sermayesi ile öz sermaye yapılarının zayıflığı, teminat ve kredi bulmada karşılaşılan sorunlar ve ekonomik politikalardan kaynaklı sorunlar, firmaların karşılaştıkları başlıca finansman sorunlarıdır. İnşaat firmalarının en büyük gelir yaratan finansman kaynakları banka kredileri olup; firmaların üstlenecekleri inşaat projeleri için banka kredisi elde edilmesindeki zorluklar bilinmektedir.

Konut üreten firmaların finansman problemlerini minimize etmesi amaçlanan pazarlama stratejilerinin rekabet ortamında firmalar için önemli olduğu görülmektedir. Firmaların hedef pazarda başarılı olmak için uygun bir bileşim yaptığı, kontrol edilebilir pazarlama değişkenleri dizisi olan pazarlama karması; mamul(ürün), fiyat, dağıtım ve tutundrma olarak dört alt başlıkta incelenmektedir.

Çalışmanın uygulama bölümünde “Konut Sektöründeki Finansman Problemleri ve Pazarlama Stratejileri” isimli araştırma ile konut sektöründe faaliyet gösteren firmaların; sektörde karşılaştıkları kısa vadeli ve uzun vadeli finansman problemleri, bu problemlerin firmalar için önemi, global ekonomik krizden firmaların etkilenme dereceleri, pazarlama faaliyetleri, uyguladıkları pazarlama stratejileri ve her bir pazarlama karması stratejilerinin önemi ortaya konmak istenmiştir. Bu araştırma sonucunda, firmaların sektörde yaşadıkları en önemli finansman sorunun yatırım harcamalarından kaynaklı sorunlar olduğu ve bu sorunları minimize edebilmek için pazarlama karması stratejilerinden en çok fiyat stratejilerini uyguladıkları ortaya çıkmıştır. 

 


Residence Marketing Strategies Minimizing Financial Problems In Construction Sector

In today's conditions, the growth of the projects in real estate sector from day to day causes difficulties in obtaining financing for construction companies to take leads.

In general, construction sector is project-type production, manufacturing location variable, land-dependent production and that the risks and uncertainties, production of the length of the fragmented organizational structure of ownership and project variety of reasons, operational and financial systems in other sectors varies.

Micro-and macro-economic variables of the firms, despite their presence and they can continue funding important element is necessary for growth. Capital expenditures related problems, the weakness of working capital and equity structure, guarantee and credit problems in finding a source of economic and policy issues, companies are faced major financial problems. Construction companies are the largest revenue generating sources of financing and bank loans, firms will undertake to obtain bank loans for construction projects, the difficulties are known.

Marketing strategies that intented to minimize financing problems of the companies, is seen as important for construction firms in competitive environment. Appropriate for the target market of companies to be successful in making a composition that can be controlled with a series of marketing of marketing mix variables; product (product), pricing, distribution and promotion of the four sub-topics are examined.

Work practice section of the "Housing Sector Finance Issues and Marketing Strategies" named by research housing sector firms; sector faced short-term and long-term financing problems, the problems the companies important to the global economic crisis of the firms affected the degree and marketing activities, practice their marketing strategies The importance of each strategy and marketing mix have been asked to put forward. In this research, the most important financial firms in the industry have asked that the investment expenditures related problems and these problems can be minimized most of the marketing mix, pricing strategies, the implementation of their strategies have emerged.



GÜLBAZ Sezar

Danışman : Doç. Dr. Cevza Melek KAZEZYILMAZ ALHAN

Anabilim Dalı : İnşaat Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Cevza Melek KAZEZYILMAZ ALHAN

Prof. Dr. S. Feyza ÇİNİCİOĞLU

Prof. Dr. Kerem CIĞIZOĞLU

Prof. Dr. Namık Kemal ÖZTORUN

Prof. Dr. Fahriye KILINÇKALE

Sazlıdere Havzası’nın Hidrolojik Modellemesi Ve Su Kalitesi Tahmini

İstanbul’un gelecekteki içme suyu ihtiyacının karşılanabilmesi için su kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Yıllık ortalama 55 milyon m3 su sağlanan Sazlıdere Havzası İstanbul’un önemli içme suyu havzalarından biridir. Sazlıdere Havzası İstanbul’un kentsel sınırları dışında kalan kırsal bir bölge olmasına rağmen bu bölgedeki hızlı nüfus artışı ve bu nüfusun bölgedeki su kaynakları için oluşturduğu tehlike havzayı büyük ölçüde tehdit etmektedir. Ayrıca artan nüfus ile birlikte yerleşim alanlarındaki artış, suyun toplanma süresinde, miktarında ve hızında değişime neden olmaktadır. Meydana gelen bu değişimler sonucu Sazlıdere Havzası’nda oluşabilecek sel ve taşkınların engellenmesi, ayrıca su kalitesinin bozulmasının önlenmesi ve havzadaki su kaynaklarının korunması için özel çözüm yöntemleri araştırılmalıdır. Dolayısıyla, bu çalışma kapsamında Sazlıdere Havzası’nın Environmental Protection Agency Storm Water Management Model (EPA SWMM) (Çevre Koruma Kuruluşu Yağmur Suyu Yönetim Modeli) bilgisayar programı kullanılarak hidrolojik modelinin oluşturulması, havza üzerinde hidrometeorolojik ölçümler yapılması, oluşturulan bilgisayar modeli ile yapılan ölçümler kullanılarak geleceğe yönelik su miktarı hakkında tahminlerde bulunulması ve kontrol stratejilerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca, mevcut durum için EPA SWMM ile kurulan kirlilik taşınımı modeli ile su kalitesi hakkında bilgi edinilmiş ve en iyi yönetim uygulamaları (BMP) (Best Management Practice) önerilerinde bulunulmuştur.



Hydrological Modeling and Water Quality Estimation of Sazlıdere Watershed

Protecting and improving water resources play an important role in terms of meeting future drinking water demand of Istanbul. Sazlıdere Watershed, which provides an average of 55 million m3 of water per year, is one of the most important watersheds of Istanbul. Although there are mainly rural areas within the boundaries of Sazlıdere Watershed, increase in population density in this region is a big threat for the water resources of this watershed. With the increase in population, there is a tendency of change from rural to urban area which results in the alteration of time of concentration, water quantity, and flow rate. Because of these changes, specific solutions need to be investigated to prevent flood, overflow, and degradation of water quality in Sazlıdere Watershed. Therefore, the aims of this study are (i) making a hydrological model of Sazlıdere Watershed by using Environmental Protection Agency Storm Water Management Model (EPA SWMM); (ii) conducting hydrometeorological experiments in the watershed; (iii) predicting water quantity by using the watershed model; (iv) developing control strategies for Sazlıdere Watershed. Moreover, we investigate current condition of water quality by employing a contaminant transport model developed by EPA SWMM and suggest best management practices (BMP) as a solution option.



ERİŞGEN Güven

Danışman : Yrd.Doç.Dr.Cenk ALHAN

Anabilim Dalı : İnşaat Mühendisliği Anabilimdalı

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Yrd. Doç. Dr. Cenk ALHAN

Prof.Dr. Ali Malik GÖZÜBOL

Prof. Dr. Namık Kemal ÖZTORUN

Prof. Dr. Feyza ÇİNİCİOĞLU

Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk KÜLTÜR

Depremin Geliş Açısının Sismik İzolasyonlu Binalara Etkisi

Depremlerin sebep olduğu kayıpları en aza indirebilmek için alınacak en doğru tedbir depreme dayanıklı yapıların tasarlanmasıdır. Geleneksel depreme dayanıklı yapı tasarımına alternatif olarak ortaya çıkan ve yapının depremi neredeyse hiç hasar almadan atlatmasını sağlayan sismik izolasyon sistemleri tüm dünyada olduğu gibi yurdumuzda da giderek daha fazla kullanılmaktadır. Ancak, deprem yönetmeliklerinde sismik izolasyonlu binaların tasarımını düzenleyen kısımlar henüz tamamen olgunlaşmamıştır. Taban ankastre binalarda kullanılan bazı yöntemler yapısal davranışı taban ankastre yapılardan tamamen farklı olan bu yapılar için aynen kullanılmaktadır. Bunlardan önemli bir tanesi doğrultusal birleştirme kuralıdır. Buna göre; depremin iki bileşeninin yapıya aynı anda etkimesi durumunda elde edilecek sonuçlar sadece ortogonal eksenler doğrultusunda yapılacak tek yönlü deprem analizleri ile ve sonuçlar %100+%30 doğrultusal birleştirme kuralına göre birleştirilerek elde edilmektedir. Bu kural özellikle ortogonal olmayan yapısal elemanların iç kuvvetlerinin hesaplanmasında kullanılmaktadır. Ayrıca, yapının güvenli bir şekilde hareket edebilmesi için yapının çevresinde bırakılacak sismik boşluğun belirlenmesi için sadece ortogonal eksenler doğrultusunda analiz yapılmakta ve izolatör deplasmanlarının hesaplanması için bir doğrultusal birleştirme kuralı önerilmemektedir. Bir diğer önemli husus ise depremin geliş doğrultusunun yapısal cevaba ve doğrultusal birleştirme kuralının uygulanabilirliğine olan etkisidir. Bu çalışmada, doğrultusal birleştirme kuralının sismik izolasyonlu binalarda uygulanabilirliği ve depremin geliş açısının sismik izolasyonlu yapıların dinamik cevaplarına etkisi; sismik izolasyon sisteminin mekanik özellikleri, düşey taşıyıcı elemanların eleman eksenlerinin yapı ana eksenleri ile yaptığı açı, dışmerkezlik gibi parametreler de göz önüne alınarak gerçekleştirilecek nümerik deneylerle incelenmiştir. Oluşturulan yapısal modeller çeşitli tarihi deprem kayıtlarına farklı açılarla maruz bırakılarak sismik analizler gerçekleştirilmiş, eleman iç kuvvetleri, sismik izolatör deplasmanları ve katlar arası göreli ötelemelerin depremin geliş doğrultusuna bağlı olarak nasıl değiştiği ve %100+%30 doğrultusal birleştirme kuralının sismik izolasyonlu yapılara uygulanabilirliği araştırılmıştır. Sonuçta, birleştirme kuralı ile hesaplanan yapısal niceliklere ait değerlerin gerçekte oluşabilecek en büyük değerlerden az olduğu görülmüştür.



Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin