2010 YÜksek lisans tez özetleri



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə26/30
tarix07.05.2018
ölçüsü1,75 Mb.
#50222
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30

AYDIN Sinan

Danışman : Prof. Dr. Ataç BAŞÇETİN

Anabilim Dalı : Maden Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Ataç BAŞÇETİN

Prof. Dr. Şafak Gökhan ÖZKAN

Prof. Dr. Alaettin KILIÇ

Yrd. Doç. Dr. Ümit ÖZER

Yrd. Doç. Dr. Abdülkadir KARADOĞAN


Bir Dolomit Açık İşletmesinde Üç Boyutlu Modelleme İle Üretim Kalitesinin Kontrolü

Yaşadığımız dünya üzerinde sahip olduğumuz kaynaklarımız artan nüfus, çevresel bozunmalar, bilinçsiz tüketim, gibi nedenlerle her geçen gün azalmaktadır. Mevcut olan kaynaklar bu nedenlerle daha değerli hale gelmektedir. Günümüz şartlarında üretilmesi ekonomik olmayan yer altı kaynakları dahi alternatif tekniklerin geliştirilmesi koşuluyla tekrar değerlendirmeye alınmak durumunda kalınmaktadır. Durumun önemi insanoğlunun gelişen teknoloji ile birlikte başka gezegenlere dahi giderek kaynak arayışı ile çarpıcı bir hale gelmiştir. Bu nedenle kaynakların verimli ve en az çevresel etki ile üretimi önemli bir araştırma konusudur.

Bu çalışmada bir dolomit açık ocak işletmesinin üç boyutlu modellenmesi ve üretim kalitesinin kontrol edilebilirliği üzerine araştırma yapılmıştır. Buradan yola çıkarak tezde sondaj verilerinin jeoistatistiksel analizi, üç boyutlu rezerv kestirimi ile blok model ve açık ocak tasarımı üzerine çalışılmıştır. Öncelikli olarak rezervin hesap edilebilmesi için sahadan elde edilen verilerle (sondaj, harita, kimyasal analiz) bir veri tabanı oluşturulmuş, klasik istatistik ve variogram analizlerine dayanarak tenör-tonaj hesaplamaları gerçekleştirilmiş, yapısal uzaklık ve blok boyut değişiminin rezerv üzerine etkisi araştırılmıştır. Dolomit üretimini doğrudan etkileyen kimyasal komponentlerin (% Fe2O3 ve % MgO) cevher yatağındaki dağılımı klasik jeoistatistiksel yöntem ile kestirilmiştir. Dizayn aşamasında ise, ocak basamaklarının yükseklik, eğim ve genişlik verileri kullanılarak üretim sonrası ocağın alacağı şekil ve kaldırılması gereken dekapaj miktarları belirlenmiştir.
  

 

 



  

Productıon Qualıty Control By 3d Modelıng In A Dolomıte Open Pıt Mıne

Underground resources are limited in the world and have been consumed rapidly by the growing human population everyday. Also mining a mineral deposit lies over a lot of years and requires a great of investment and risk. This is such a point for human being to explore other planets to find out new resources. Therefore this limited resources should be analized and produced with more efficient methods.

The aim of this study is to analyse of production quality by geostatistic methods in a dolomite open pit so that there exists the geo-statistical evaluation of drilling data, 3D (three dimensions) design of the reserve estimation with creating block model and open pit design. Having started analysing initially the database which covers drillhole datas, surface map informations and chemical analyse has been set up. In this thesis, classical statistic and variogram analyse were considered in estimating of ore reserve. The grade-tonnage distribution which is affected the change of range and block dimensions were researched. The chemical components (% Fe2O3 and % MgO ) which directly effect dolomite production as estimated for the pit. Finally total reserve and chemical analyse for each bench and overburden were calculated.
AKYOL Mahir

Danışman : Yrd. Doç.Dr. Ümit ÖZER

Anabilim Dalı : Maden Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Yrd.Doç.Dr. Abdulkadir KARADOĞAN

Prof.Dr.Şafak G. ÖZKAN

Prof. Dr Ataç BAŞÇETİN

Prof. Dr. Süleyman DALGIÇ

Yrd. Doç.Dr. Ümit ÖZE

Bir Taş Ocağında Patlatmadan Kaynaklanan Titreşimler İle Parça Boyut Dağılımı Arasındaki İlişkinin Araştırılması

Patlatmanın kaçınılmaz olduğu taş ocakçılığı, madencilik, inşaat altyapı kazıları, kuyu -tünel, boru hattı, baraj gibi çeşitli sektörlerde; optimize bir patlatma tasarımının yapılabilmesi için birçok parametrenin bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu parametrelerin en önemlileri kaya özellikleri, üretim miktarı ve çevresel etkilerdir. Başarılı bir patlatmadan beklenebilecek en önemli sonuçlar; yersarsıntısı ve hava şokundan kaynaklanan çevre problemlerinin elimine edilmesi, maliyetin en uygun değerlere indirilmesi, üretimin istenen miktarlarda yapılabilmesi ve iş güvenliği açısından tehlike yaratabilecek durumların ortadan kaldırılması olarak sıralanabilir. Günümüz klasik patlatma tasarımı çalışmalarında çoğunlukla işletme üretim miktarları ön planda tutulduğundan diğer parametreler göz ardı edilmektedir. Bu da optimum patlatma tasarımı açısından yetersiz kalmakta, patlatma maliyeti, patlatma kaynaklı çevresel sorunlar, yükleme, taşıma ve primer kırma maliyetlerinin yükselmesi gibi olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Patlatmalı kazı oldukça fazla değişkeni içinde barındırmakla beraber, mühendislik gereği hem verimli hem de güvenli olmalıdır. Bu iki öğeyi birlikte sağlamak için patlatmadan kaynaklanan titreşimler ile parça boyut dağılımlarının dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Özetle patlatma, mühendislik gereği hem güvenli hem de verimli olmalıdır.

Bu çalışmada, Cebeci Taş Ocaklarındaki basamak patlatması sonucu oluşan yersarsıntısı ölçüm sonuçları ve yığın parça boyut dağılımları sunulmaktadır. Her atımın ölçekli mesafe unsurları dikkatlice kaydedilirken, white mini seis ve instantel minimate plus model titreşim cihazları ile yersarsıntısı unsurları ölçülmüştür. Ayrıca Kuz-Ram, Bond-Ram, KCO, EBT ve JKMRC parçalanma tahmin modelleri gerekli parametreleri ve bağıntıları verilerek anlatılırken en yaygın olarak kullanılan Kuz-Ram parçalanma tahmin modeli ve dijital görüntü işleme yöntemi (split engineering) karşılaştırılıp elde edilen gerçek parça boyut dağılımı ile karşılaştırılarak modelin olumlu ve olumsuz yönleri ortaya konulmuştur. Son olarak SPSS programında çoklu regresyon analizi yapılıp çalışılan saha için ppv’nin d20, d50, d80 ve dmax türünden ilişkisi saptanmış olup dmax ile ppv arasındaki ilişki ortaya konmuştur.


The Investigation Of Relationship Between Vibration Induced By Blasting And Particle Size Distribution At A Quarry

Quarrying, mining, the excavation of infrastructure, the construction of tunnels, pipelines and dams are the sectors where excavation with blasting is inevitable. Because of the necessity of excavation with blasting in these sectors, blasting designs should be optimized by taking many parameters such as rock properties, the amount of product and environmental impacts of blasting into consideration. The most important results that can be anticipated from a successful blasting can be sorted as eliminating the environmental problems developed in the form of seismic movements and air shock, reducing the costs of production, realizing the planned amounts of production and preventing the hazardous conditions in terms of work safety. In classical blasting design operations, the production amount is the only parameter is taken into consideration, where other parameters are being disregarded This implementation causes some problems such as arising cost of blasting, environmental problems induced by blasting, arising cost of loading, carrying, hauling and primary crushing due to the fact that this method is inadequate in terms of blasting design optimization. In summary,blasting should be both securely and efficiently. To provide these two elements together, the vibrations due to blasting and particle size distributions should be carefully considered.

This study presents the results of ground vibration measurements induced by bench blasting carried out in the Cebeci quarry. The parameters of scaled distance were recorded carefully and the ground vibration components were measured for all blast at this quarry by using White Mini-Seis and Instantel Minimate Plus model vibration monitors. Also Kuz-Ram, Bond-Ram, KCO, EBT and JKMRC fragmentation prediction models are defined with their necessary parameters and equations, the most widely used model Kuz-Ram fragmentation prediction models and digital image processing technique (split engineering) compare the obtained actual particle size distribution compared with the positive and negative aspects of the model was introduced.

Finally, multiple regression analysis was performed using SPSS program, worked in the field of PPV for the d20, d50, d80, and the ppv dmax dmax were established, the relationship between the type of relationship is revealed.



YILMAZ Pelin
Danışman : Yrd. Doç.Dr. Abdulkadir KARADOĞAN

Anabilim Dalı : Maden Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Yrd.Doç.Dr. Abdulkadir KARADOĞAN

Prof.Dr. Şafak G. ÖZKAN

Doç. Dr. Ataç BAŞÇETİN

Prof. Dr. Süleyman DALGIÇ

Yrd. Doç.Dr. Ümit ÖZER



Basamak Ayna Profilinin Patlatma Performansına Etkilerinin Araştırılması

Kayanın fiziksel özelliklerine bağlı olarak patlatmalı kazının kaçınılmaz olduğu madencilik çalışmalarında patlatma sonuçlarının tüm madencilik işlemlerine önemli etkileri bulunmaktadır.

Kayanın ve maden sahasının jeolojik yapısı gereği mekanik kazının yapılamadığı yerlerde patlatmalı kazı yöntemi uygulanmaktadır. Patlatmalı kazı yöntemi madencilik faaliyetlerinde daha sonraki üretim işlemlerini etkilemektedir. Bundan dolayı patlatma yönteminin ve parametrelerinin maden sahasının jeolojik yapısına göre dizayn edilmesi gerekmektedir.

Verimli bir patlatmadan beklenen; arzu edilen parça boyut dağılımına sahip, homojen ve iyi ötelenmiş bir yığın elde edilmesi, kaya fırlaması ve titreşim gibi çevresel etkilerin zarar verebilecek seviyelerin altında olmasıdır. Patlatma sonrası hedeflenen sonuçlara ulaşabilmek için çalışılan maden sahasına uygun patlatma tasarımlarının yapılması ve bu tasarımların düzgün bir şekilde uygulanması çok önemlidir. Patlatma performansı, patlatma öncesi ve sonrası birtakım gözlem ve ölçüm çalışmaları sonucu saptanır. Teknolojinin gelişimiyle, bu alanda kullanılan ekipmanlar ve uygulanan metotlar da artmıştır. Özellikle lazer ve dijital görüntü işleme alanındaki gelişmeler patlatma çalışmalarının başarısına son yıllarda büyük katkılar sağlamıştır. Lazer tarama cihazları ile patlatma yapılacak basamak aynası taranabilmekte ve sayısal olarak bilgisayarda modeli oluşturulabilmekte, dijital görüntü işleme tekniği ile patlatma sonrası oluşan yığının parça boyut dağılımı tespit edilebilmektedir.

Bu çalışma kapsamında basamak patlatma tasarımında, patlatma sonuçlarını verimlilik ve çevresel anlamda önemli şekilde etkileyen dilim kalınlığı parametresi incelenmiş ve dilim kalınlığının ayna boyunca gösterebildiği değişikliklerin patlatma sonuçlarına olan etkileri araştırılmıştır. Lazer profil çıkarma cihazı ve dijital görüntü işleme yazılımı bu tez kapsamda kullanılmış, farklı atımlardan elde edilen veriler analiz edilmiştir. Lazerli tarama sonucu elde edilen ayna boyunca değişiklik gösteren dilim kalınlıklarına bağlı olarak Kuz-Ram tahmin modelinde elde edilen tahmini parçalanma ile patlatma sonucu oluşan gerçek parça boyut dağılımı arasındaki farklılıklar ortaya koyulmuş ve basamak ayna profiline bağlı olarak değişen dilim kalınlıkları ile yığının parça boyut dağılımı arasındaki ilişki incelenmiştir.
 

Investigation of bench face profile effects to blasting performance

Depending on the physical properties of the rock, results of blasting have important effects on all mining operations that blasting is inevitable.

Due to the geological structure of rock and mine, where mechanical excavation method should not apply in this case blasting should apply. Blasting has a great influence on the efficiency of all the mining operations after the blast. Because of this, method and parameters of the blasting should be designed according to the geological structure of the mining area.

The expected result from efficient blasting; desirable distribution of particle size, obtaining a mass is homogeneous and well beyond, environmental impact such as rock throwing and vibration may be below damaging levels. It is important to do the blasting design for working mine and implementation of this design to getting targeted results after the blasting. Blasting performance is determined as a result of observation and measurement before and after blasting. With the development of technology, used equipment and applicable method have increased in this area. Especially developments of laser and digital image processing have contributed to the success of the blasting in recent years. With laser scanning device can scan bench face, in the computer model can be created digitally and distribution of particle size of the mass can be determined with digital image processing techniques after blasting.

Within the scope of this study in the design of bench blasting, the results of blasting efficiency and environmental sense as an important parameter affecting the burden was analyzed and the effects of the blasting results that burden can change along the face was to investigate the effect. Laser scanning device and digital image processing software was used in this scope, the data obtained from different blast was analyzed. Obtained as a result of the analysis empirical approaches was developed variable in different parts of the face burden between the blasting results. The differences was realized that between actual size distribution as a result of blasting with the Kuz-Ram model has the resulting estimate of fragmentation that depending on the burden has differences from Laser scaning results that obtained along the face. Between the burden has differences depending on the face profile with size distribution that relationship were investigated.

ÇAĞLAYAN Mehmet
Danışman : Doç.Dr.Ataç BAŞÇETİN

Anabilim Dalı : Maden Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Doç.Dr. Ataç BAŞÇETİN

Prof. Dr. Şafak G. ÖZKAN

Prof. Dr.H.Murat ÖZLER

Y.Doç.Dr. Ümit ÖZER

Y.Doç.Dr. Abdulkadir KARADOĞAN



Sürdürülebilir Beton Üretimi İçin CO2 Emisyon Miktarlarının Belirlenmesi
Nüfus yoğunluğu ve şehirleşmeye bağlı olarak hızla artış gösteren ihtiyaçların tam anlamıyla karşılanabilmesi, sanayileşmenin giderek büyümesine neden olmuştur. Bu artışın etkisiyle sera gazlarının atmosfere salımlarının artışı sonucu küresel ısınma belirtileri yavaş yavaş ortaya çıkmıştır ve günümüzde de bu etkiler artarak devam etmektedir. Bu nedenle üretimin her alanında sera gazı etkileri kontrol edilmelidir.

Bu çalışmada dünyada yapı malzemesi olarak yaygın kullanıma sahip olan beton sera gazı etkileri açısından incelenmiştir. Beton üretiminde günümüz şartlarında en önemli unsurlardan biri kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve üretimin her aşamasında minimum CO2 emisyonunu (CO2+CO+NOx+CH4.vb..) verecek standartların uygulanmasıdır. Buna bağlı olarak beton üretimi aşamasında malzemeyi iyi tanımak ve ona göre üretim yöntemi seçebilmek enerjinin optimum kullanımı ve dolayısıyla sera gazı etkileri açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı beton üretimi sonucu açığa çıkan birim CO2-e değerini ülkemiz şartları açısından belirlemektir. Böylece beton üretim planlamasında sera gazı etkileride malzemenin özelliklerine göre değerlendirilebilir.


 

Determınatıon Of The Amount Of CO2 Emıssıon For Sustaınable Concrete Productıon


Depending on population density and urbanization human needs increased rapidly and thus industriallization has grown steadily. The effect of greenhouse gas emissions into the atmosphere due to industriallization increased and thus global warming has emerged slowly. Today this effect has continued to increase. Therefore, the effects of greenhouse gases in all areas of production must be controlled.

This study presents the effect of CO2 emissions and efficient energy consumption in concrete production. One of the most important factor at present conditions is sustainable use of resources and the other one is minimum CO2 emissions (CO2 + CO + NOx + CH4.vb..) at every stage of production of concrete. Therefore, these factors must be taken into consideration in the concrete production standards. The choose of production method of concrete is very important for optimum use of energy and effects of greenhouse gas emissions. Concrete material must be known well in order to choose production method is very important for optimum use of energy and greenhouse gas effects. Within the scope of this study, the unit value of CO2 emissions that release when the production of concrete is determined for our country. Thus, the effects of green house gas emission can be evaluated according to the characteristics of material in concrete production planning.



METALURJİ ve MALZEME MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

DARIDERELİ Yusuf
Danışman : Y.Doç.Dr. Selim YILDIRIM

Anabilim Dalı : Metalurji ve Malzeme Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Y.Doç.Dr. Selim YILDIRIM

Prof.Dr. İbrahim YUSUFOĞLU

Prof.Dr. Ercan AÇMA

Prof.Dr. Enver OKTAY

Prof.Dr. Şerafettin EROĞLU



Alüminyum Alaşımlarının Mikroyapı, Mekanik Özellikler ve Aşınma Direncine Yaşlanmanın Etkisi
Alüminyum günümüzde demir çelikten sonra en çok kullanılan metal durumundadır. Döküm özelliklerinin iyi olması ve birçok döküm yöntemine kolaylıkla adapte olması, mekanik özelliklerinin çeşitli metalurjik işlemler sonucu geliştirilebilmesi, yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, düşük yoğunluğu, ince levha haline getirilebilmesi, alaşımlarının özelliklerinin tercih edilmesi, korozif özelliklerinin iyi olması, alüminyum kullanımının bu denli yaygın olmasının en önemli nedenleridir.

Alüminyum doğada oksit, sülfat, florür ve silikat halinde çok değişik hallerde bulunabilirse de, kullanılan yegâne alüminyum cevheri, boksit adı verilen, hidratlaşmış bir alüminadır.



Alüminyum ekstrüzyon endüstrisinde (profil, boru, çubuk, lama üretimi) en çok kullanılan malzemelerden birisi olan AA 6063 alaşımı işlem alüminyum alaşımları ve ısıl işlem ile sertleştirilebilen alüminyum alaşımları grubundandır. Biçimlenebilme kabiliyeti yüksek olan, ısıl işlem ile mekanik değerleri önemli ölçüde arttırılabilen bu alaşım, genel olarak bir Al-Mg-Si alaşımıdır.
Bu çalışmada;
AA 6063 alaşımında yaşlandırma ısıl işleminin, mekanik özelliklere ve aşınma davranışlarına etkisi belirlenmiştir.

İlk etapta çalışmalarında; deneylerde kullanılacak olan numuneler, AA 6063 alaşımından üretilmiş biyet hammaddesinden, ekstrüzyon işlem kademelerinden geçirilerek üretilmiş olup, sonrasında solüsyona alma, su verme ve farklı sıcaklıklarda ( 175-185-200-215°C ) ve sürelerde ( 1,5-2-3-5-8-10 saat ) yaşlandırma ısıl işlem kademelerinden geçirilerek, farklı özelliklerde numuneler elde edilmiştir.

İkinci etap çalışmalarda; uygulanan ısıl işlemler sonucunda farklı özelliklerde elde edilen numunelere, sertlik, çekme, darbe, aşınma deneyleri yapılarak, mekanik özellikleri ve aşınma dirençleri belirlenmiştir.

Sonuç olarak; söz konusu alüminyum alaşımının mekanik özelliklerine yaşlanma ısıl işleminin etkisi belirlenerek, optimum yaşlanma koşulunun 175°C’de 8 saat olduğu saptanmıştır. Bunun yanında 185°C’de 5 saat yapılan yaşlandırma işleminin de oldukça uygun sonuçlar verdiği belirlenmiştir. Ayrıca, yaşlandırma ile artan sertliğin, aşınma direncini de artırdığı görülmüştür.



The Effect Of Age-Hardening On Microstructure, Mechanical Properties And Wear Resistance Of Aluminum Alloys

These days aluminum is the most widely used metal after iron and steel. Casting properties of aluminum are good and many casting methods are easily adapted. Its mechanical properties can be developed by various metallurgical applications. High electrical and thermal conductivity, low density, very thin aluminum sheets, preferable aluminum alloys, good corrosive properties are the most important reasons why aluminum usage is so widespread.

Aluminum can be found in many different cases as oxide, sulfate, fluoride and silicate in the nature, but the only unique aluminum ore is a kind of alumina hydrate called bauxite.

AA 6063 alloy which is one of the most commonly used material in aluminum extrusion industry (profile, pipe, bar, sheet production), is in the group of work and heat treatable aluminum alloys. This alloy, which has high forming ability and heat treatment can be significantly increased the mechanical properties, is an Al-Mg-Si alloy in general.


In this study,
The effect of precipitation hardening process in AA 6063 alloy on mechanical properties and wear resistance was investigated.

At the first stage of the study, the samples which are used in the experiments were produced from AA 6063 rods which is extrusion processed from billet raw material by the same time solid solutioned. Then the samples quenched and aged at different temperatures (175-185-200-215°C) and times (1,5-2-3-5-8-10 hours), so the samples in different properties were obtained.

At the second stage studies; to the samples in different properties results from heat treatments applied, hardness, tensile, impact and abrasion tests were applied. The mechanical properties and abrasion resistance of the samples are determined.

As a results, the effect of age-hardening heat treatment on mechanical properties of the aluminum alloy in question was determined, the optimum aging condition was found as 175°C ageing temperature for 8 hours. 185°C ageing temperature for 5 hours was also determined to give consistent results. Besides, it’s determined that increasing the hardness with aging, the wear resistance was increased.




ÇAVUŞ Hande

Danışman : Prof. Dr. İbrahim YUSUFOĞLU

Anabilim Dalı : Metalurji ve Malzeme Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2010

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. İbrahim YUSUFOĞLU

Prof. Dr. İ.Servet TİMUR

Prof. Dr. Enver OKTAY

Prof. Dr. Şerafettin EROĞLU

Doç. Dr. Gökhan ORHAN

Amonyumheptamolibdatın Isıl Bozunma Ürünlerinin Hava, İnert Ve Kendi Oluşturdukları Gaz Ortamlarında Isıl Bozunma Kinetiği

Endüstride çoğu ürünün üretimi, katalitik reaksiyon olarak gerçekleşmektedir. Katalitik reaksiyonlarda termodinamik engeller aşılmakta ve denge değiştirilmiş koşullara adapte olmaktadır. Endüstride yaygın olarak kullanılan heterojen katalizör MoO3, amonyum heptamolibdat tetrahidratın (AHM) ısısal bozunması ile elde edilir.

Literatürde, AHM’ nin bozunma kademeleri ve bozunma ürünlerini belirlemek amacı ile gerçekleştirilen çalışmalarda farklı bulgular ortaya atılmıştır. Bu bulgular kullanılan madde miktarına, ısıtma ve gaz akış hızlarına, kondukları kabın cinsine, maddenin oluşturduğu yatak yüksekliğine ve kullanılan gaz ortamına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. AHM ile ilgili çok sayıda çalışma bulunmasına rağmen AHM’ nin oluşturduğu katı ara ürünlerden yola çıkılarak yapılan az sayıda çalışma bulunmaktadır.

Bu çalışmada, AHM’ nin bozunma katı ara ürünleri elde edilmiş ve bu ürünlerin ısısal bozunma reaksiyonlarının kinetiği hava ve inert gaz ortamında nonizotermal koşullarda termogravimetrik analiz, diferansiyel termal analiz ve kütle spekrometresi (TGA/DTA/MS) ve izotermal koşullarda termogravimetrik (TG) analiz teknikleri ile incelenmiş ve aktivasyon enerjisi, frekans faktörü ile kinetik model verileri belirlenmiştir. Isısal bozunma sonucu oluşan katı ara ürünlerin karakterizasyonu X-ışını toz difraksiyonu (XRD) ve Fourier Transform Infrared (FT-IR) analiz teknikleri uygulanarak yapılmıştır. Bu çalışmada ayrıca vakum uygulanarak kapatılmış sistemde katı ara ürünlerin kendi oluşturdukları gaz ortamında değişik deney sıcaklıklarında oluşturdukları bozunma ürünleri XRD ve FT-IR analizleri ile belirlenmiştir.

Amonyum pentamolibdat (APM) katı ara ürününün kuru hava ve inert gaz ortamında ısısal bozunmasından Amoyum tetramolibdat (ATM) oluşmuştur. ATM katı ara ürününün kuru hava ortamında doğrudan MoO3 oluşturduğu belirlenmiş ancak He ortamında nihayi üründen önce az miktarda oluşan ağırlık azalması sırasında NH3’ ın indirgen etkisi nedeni ile nonstokiometrik yapıda MoO3-x oluşmuştur. Havası boşaltılmış kapalı ortamda maddelerin kendi oluşturdukları bozunma gaz ürünlerinden NH3’ ın indirgen etkisi nedeni ile nihai ürün olarak MoO2 elde edilmiştir.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin