tüydöktö-, yumak yapmak.
tüydöktöl-, yumak şekli almak, küme haline gelmek, yığışmak, kakışmak.
tüymö, düğme.
tüynök, kuzularda mide hastalığının adıdır.
tüyö-, yüklemek.
tüyöl-, yüklenmek.
tüyrönğdö-, kalın dudaklarını kımıldatmak.
tüyrük, 1. sıyrılmış; 2. üst dudağı yukarıya doğru kıvrılmış olan (insan hakkında), kalın dudaklı kimse.
tüyşöl-, 1. bir yandan yana dönmek; tüyşölüp oyğonğon: bir yandan bir yana dönerek uyandı; 2. rahatsız edilmek; zahmet etmek.
tüyşük, uğraşma, meşgale, kaygı; zahmetli iş, müşkülat, güçlük, azap: üy tüyşügü: ev işleri; başıma tüyşük tüşüptür: başıma dert oldu; tüyşük tart-: ihtimam göstermek, meşgul olmak; tüyşüğün tartıp bekakhan, dostçuluğun aktadı folk.: onun için uğraşarak, bekakhan dostluğunu isbat etti.
tüyşüksüz, kaygısız, gamsızca.
tüytöy-, küçük sıska ve perişan olmak; perişan bir kıyafette bulunmak; tüytögön kempir: miskin kocakarı.
tüyül-, top şeklinde toparlanmak, kısılmak, büzülmek; külüp atıp, içegisi tüyüdü: gülmekten katıldı: tüyülüp barıp kel!: çabucak varıp gel!; kabaktarı tüyügön folk.: kaşlarını çatmış.
Dostları ilə paylaş: |