kulaktat- , et. kulakta- ’ dan.
kulaktık I, kulak- III’ ten mücerret isim.
kulaktık II: kızıl kulaktık, bk. kulak I.
kulala- , alala sözünün tekidir.
kulama, mâil, yatık, çarpık.
kulan I, yabanî eşek; Prjevalskiy’ nin atı (*) ; kullandan soo: tam sihhatta, tamamiyle iyileşti; kulan öök bk. ökk; 2. = = kula I 1.
kulan- II, yuvarlanmak, düşmek (zahirî bir sebepsiz) ; toodan taş kullanıp ketti: dağdan taş yuvarladı.
kulanış, yıkılış, kaza; poyuzdardın kulanışı: trenler kazası.
kulat- , devirmek, indirmek, yıkmak.
kulatıl- , pas. kulat- ’ tan; kozğolonğçulardın tört samolyotu kulatıldı: asilerin dört uçağı düşürüldü.
kulatuu, devirme, indirme yıkma.
kulca, 1. dağ koçu; kulcanın kuuluğu tüşöt dep, tülkü akça ölüptür ats. : dağ koçunun husya torbası kopup düşer diye beklerken tilki açlıktan ölmüş; 2. Kırgız halk takviminde bir ayın adıdır.
Dostları ilə paylaş: |