Aaron Temkin Beck (1921-)


Sosyal kaygısı yüksek olan bireylerin kendileri için koydukları standartlar çoğunlukla çok yüksektir, bu nedenle gerçekleştirilmesi zordur



Yüklə 446 b.
səhifə5/13
tarix12.08.2018
ölçüsü446 b.
#69977
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13
    Bu səhifədəki naviqasiya:
  • Örnek

Sosyal kaygısı yüksek olan bireylerin kendileri için koydukları standartlar çoğunlukla çok yüksektir, bu nedenle gerçekleştirilmesi zordur



11. Uyumsuz Düşünceler

  • 11. Uyumsuz Düşünceler

  • Bazı otomatik düşünceler, düşünce hataları kategorilerinden hiçbirine girmediği halde, olumsuz ve mantıksız olabilmektedir. Bunlar kişinin uyum sağlamasını zorlaştırdığı gibi anksiyetesini de arttırmaktadır.

  • Örnek: “Kendimi çok huzursuz hissediyorum”.

  • “Anksiyetimi yenmem çok zor, boşuna uğraşıyorum”



Depresyonun bilişsel kuramı

  • 1960’larda depresyonun doğası ve sebeplerine ilişkin psikolojik bağlamda büyük bir ilgi meydana geldi. Bu kuramsal yaklaşımların açıklamalarında çaresizlik ve umutsuzluk kuramları merkezi bir yer aldı. Bu kuramların en etkili olanlarından birisi Beck tarafından geliştirildi. Beck, umutsuzluğu bireyin geleceğe ilişkin olumsuz beklentiler geliştirmesi ve kişinin kendi kapasitesini olduğundan aşağı görmesi olarak tanımlamaktadır .



Depresyondaki kişi, kendisini, deneyimlerini ve geleceğini olumsuz olarak değerlendirme eğilimindedir. Bu olumsuz düşünceler, kişinin deneyimlerini ve olayları sistematik olarak yanlış yorumlamalarından kaynaklanmaktadır.

  • Depresyondaki kişi, kendisini, deneyimlerini ve geleceğini olumsuz olarak değerlendirme eğilimindedir. Bu olumsuz düşünceler, kişinin deneyimlerini ve olayları sistematik olarak yanlış yorumlamalarından kaynaklanmaktadır.

  • Kişi, kendisini “kaybeden” olarak algılamakta, önem verdiği “kişiler arası ilişkiler” gibi alanlarda değerinden bir şeyler kaybettiğine ve önemli olarak gördüğü hedeflerine ulaşmakta başarısız olacağına inanmaktadır. Bütün işlerde başarısız olacağını düşündüğü için de amaçlarına ulaşmada ihtiyaç duyduğu motivasyonu kendisinde bulamaz.



Kişinin bu olumsuz düşüncelerine, üzüntü, hareketsizlik, kendini suçlama, mutsuzluk ve intihar düşünceleri gibi pek çok belirti de eşlik etmektedir. Bunların sonucu olarak, olumsuz düşünceler, hoş olmayan etkiler ve kendini yenik düşüren motivasyon birbirlerini güçlendirici bir etkiye sahip olur. Bu yüzden depresyonu önlemede kullanılan bilişsel yaklaşımın özünü, danışanın kendisini “kaybeden” değil, “kazanan”, yardıma muhtaç değil, gücü elinde barındıran birisi olarak görmesini sağlayacak teknikler kullanma oluşturur ( Beck, 1976 ).

  • Kişinin bu olumsuz düşüncelerine, üzüntü, hareketsizlik, kendini suçlama, mutsuzluk ve intihar düşünceleri gibi pek çok belirti de eşlik etmektedir. Bunların sonucu olarak, olumsuz düşünceler, hoş olmayan etkiler ve kendini yenik düşüren motivasyon birbirlerini güçlendirici bir etkiye sahip olur. Bu yüzden depresyonu önlemede kullanılan bilişsel yaklaşımın özünü, danışanın kendisini “kaybeden” değil, “kazanan”, yardıma muhtaç değil, gücü elinde barındıran birisi olarak görmesini sağlayacak teknikler kullanma oluşturur ( Beck, 1976 ).



Beck, modelinde depresyonu üç kavramla açıklamaktadır: Bunlar; “bilişsel üçlü”, “sessiz kabullenişler” ve “bilişsel hatalar”dır. Bilişsel üçlü, benliğe, geleceğe ve çevreye ilişkin olumsuz tutumları içerir. Birey kendisini yetersiz ve kusurlu bulur. Çevresi ona yardım etmemektedir. Yaşamı, engeller ve zorlayıcı olaylarla dolu görür. Geleceğinden umutsuzdur. Engellemeler, düş kırıklıkları ve yoksunluklarla karşılaşacağını düşünür. Sessiz kabullenişler (şemalar), kişinin kendisinin de açıklayamadığı bazı inanç ve kurallardan oluşur. Birey, davranışlarını bu kurallara dayandırır. Bilişsel hatalar kavramı ise, depresyon belirtileri gösteren bireylerin düşünce biçimlerinin veya zihinsel işleyişlerinin, normalden farklılığına dikkat çekmek için kullanılmıştır (Beck ve diğerleri, 1979; Beck ve Lester,1963).

  • Beck, modelinde depresyonu üç kavramla açıklamaktadır: Bunlar; “bilişsel üçlü”, “sessiz kabullenişler” ve “bilişsel hatalar”dır. Bilişsel üçlü, benliğe, geleceğe ve çevreye ilişkin olumsuz tutumları içerir. Birey kendisini yetersiz ve kusurlu bulur. Çevresi ona yardım etmemektedir. Yaşamı, engeller ve zorlayıcı olaylarla dolu görür. Geleceğinden umutsuzdur. Engellemeler, düş kırıklıkları ve yoksunluklarla karşılaşacağını düşünür. Sessiz kabullenişler (şemalar), kişinin kendisinin de açıklayamadığı bazı inanç ve kurallardan oluşur. Birey, davranışlarını bu kurallara dayandırır. Bilişsel hatalar kavramı ise, depresyon belirtileri gösteren bireylerin düşünce biçimlerinin veya zihinsel işleyişlerinin, normalden farklılığına dikkat çekmek için kullanılmıştır (Beck ve diğerleri, 1979; Beck ve Lester,1963).



Beck, Steer, Kovacs ve Garrison (1985), bireyin kendisine yönelik olumsuz görüşünü bilişsel üçlünün önemli bir parçası olarak görmektedir. Bu kurama göre bilişsel üçlü depresyonda özel bir rol oynar. Umutsuzluk ise depresyon için anahtar bir değişken olarak değerlendirilmektedir.

  • Beck, Steer, Kovacs ve Garrison (1985), bireyin kendisine yönelik olumsuz görüşünü bilişsel üçlünün önemli bir parçası olarak görmektedir. Bu kurama göre bilişsel üçlü depresyonda özel bir rol oynar. Umutsuzluk ise depresyon için anahtar bir değişken olarak değerlendirilmektedir.

  • Bilişsel davranışçı yaklaşımın depresyonun gelişmesi ve sürmesine yönelik açıklamalarında umutsuzluk merkezi bir rol oynamaktadır. Bilişsel-davranışçı yaklaşıma göre umutsuzluk, daha çok depresyonun başlangıç ve sürdürülmesinde önceki potansiyel sebepler olarak görülür. Bu kapsamda umutsuzluk, belirli çevresel uyarıcılara karşı kişinin savunmasızlığına yol açan bir özellik faktör olarak değerlendirilir .




Yüklə 446 b.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin