Başlangıçta terapi seansları genellikle haftada bir kez olarak belirlenir. İdeal bir durumda, danışan, belirtilerde ki azalmayı fark edip, bilişsel terapi tekniklerini uygulamayı öğrendikten sonra, terapi seansları yavaş yavaş iki haftada bire, daha sonra da üç haftada, dört haftada bire doğru seyrekleşir. Ayrıca, terapinin tamamlanmasından sonra terapistin, 3., 6. ve 12. aylarda birer destekleme seansı yapmasında yarar vardır. Bu seanslarda, danışanın hayatında ortaya çıkan yeni sorunlarla danışanın nasıl başaçıktığı tartışılır.
Başlangıçta terapi seansları genellikle haftada bir kez olarak belirlenir. İdeal bir durumda, danışan, belirtilerde ki azalmayı fark edip, bilişsel terapi tekniklerini uygulamayı öğrendikten sonra, terapi seansları yavaş yavaş iki haftada bire, daha sonra da üç haftada, dört haftada bire doğru seyrekleşir. Ayrıca, terapinin tamamlanmasından sonra terapistin, 3., 6. ve 12. aylarda birer destekleme seansı yapmasında yarar vardır. Bu seanslarda, danışanın hayatında ortaya çıkan yeni sorunlarla danışanın nasıl başaçıktığı tartışılır.
Örnek Vak’a
Eleştirme korkusuyla ilgili bir terapötik yaklaşım, bir tıp öğrencisi vakasıyla açıklanmıştır. Kendi müdahalesi gereken sayısız durumda, danışan engelle karşılaşmıştır. Örneğin bir yabancıya yol gösterirken, kasiyerin verdiği fişi kontrol ederken, kendisine rica edilen bir şeyi reddederken, birisine bir ricada bulunurken veya grupla konuşurken. Danışan yapacağı bir konuşmadan önce terapiste gelir.
Danışan:Yarınki dersten önce sizinle konuşmak zorundayım. Çok korkuyorum
Danışan:Yarınki dersten önce sizinle konuşmak zorundayım. Çok korkuyorum
Terapist: Neden korkuyorsun?
Danışan: Sanırım kendimi aptal gibi göstereceğim
Terapist: Varsayalım ki öyle. Kendini aptal gibi gösterdin. Bu neden bu kadar kötü olsun ki?
Danışan. Bu duyguyla asla yaşayamam
Terapist: ‘‘Asla’’ uzun bir süre. Şimdi buraya bak, varsayalım ki sana güldüler. Sen bu yüzden ölürmüsün?
Danışan: Tabii ki hayır
Terapist: Örneğin onlar senin yeryüzünde yaşayan en kötü konuşmacı olduğuna karar verdiler. Bu senin gelecekteki kariyerini etkiler mi?
Terapist: Örneğin onlar senin yeryüzünde yaşayan en kötü konuşmacı olduğuna karar verdiler. Bu senin gelecekteki kariyerini etkiler mi?
Danışan: Hayır. Ama iyi bir konuşmacı olursam iyi olur
Terapist: Eminim ki iyi olur. Şayet başaramazsan ailen veya eşin seni reddeder mi?
Danışan: Hayır. Onlar çok iyi insanlar
Terapist: O halde bu kadar kötü olan ne?
Danışan: Kendimi çok kötü hissedeceğim
Terapist: Ne kadar süre boyunca?
Danışan: Bir iki gün kadar
Terapist: Peki ya sonra
Terapist: Peki ya sonra
Danışan: Sonra iyi olurum
Terapist: ve sen kaderin pamuk ipliğine bağlıymış gibi kendinden korkuyorsun
Danışan: Evet haklısın, bütün geleceğim şansa bağlıymış gibi hissediyorum
Terapist: Şimdi bir iz üzerinde yürürken düşüncen karışmış. Ve sen herhangi bir yanlışı dünyanın sonuymuş gibi değerlendirme eğilimindesin. Burada yapman gereken tek şey yanlışları doğru bir şekilde değerlendirmen. Yani hedefe ulaşırken yaptığını bir başarısızlık olarak gör, bir felaket olarak değil. Yanlış ölçütlerine meydan okumaya başlamalısın
Daha sonra danışana ev ödevleri verilerek, otomatik düşüncelerini, İşlevsel Olmayan Düşünce kayıt formuna yazması istendi. Otomatik düşüncelerinin farkına varılması sağlandı.
Daha sonra danışana ev ödevleri verilerek, otomatik düşüncelerini, İşlevsel Olmayan Düşünce kayıt formuna yazması istendi. Otomatik düşüncelerinin farkına varılması sağlandı.
Danışana, başarısızlığın bir felaket olmadığı fikrini değiştirmede yol gösterildi. Danışanın bu düşüncesi değişti.
Geri kalan terapi seanslarında, danışan diğer durumlarda rahatsızlık veren uyumsuz düşüncelerle başa çıkma konusunda kendisi geliştirdi. Pratikleri kendiliğinden yaptı.
Bilişsel Davranışçı Terapi Çatısı Altında Grup Süreci
Bilişsel-davranışçı yaklaşıma dayalı grup yaşantısı, danışanların düşünce algı, inanç beklenti gibi bilişsel öğelerini odak alan ve davranışsal teknikler aracılığıyla davranışı değiştirmeyi, bilişsel yapı ve süreçleri etkilemeyi hedefleyen, yönlendirici ve öğretici yaklaşımın uygulandığı bir süreçtir. Bilişsel-davranışçı grup uygulaması, psiko-eğitimsel (psychoeducational) bir yaklaşım olarak görülmekte ve grup uygulamaları için uygun bir tedavi modeli olarak tanımlanmaktadır
Bilişsel -davranışçı terapide, grup uygulamalarında iyileştirici sonuçlar iki temele dayanmaktadır; klasik Bilişsel -davranışçı tekniklerin kullanılması ve küçük grup içerisindeki etkileşim. Bu uygulamalarda, terapistle ilgili faktörler (liderlik nitelikleri, grup sürecine olan dikkati), danışanlarla ilgili faktörler (bireysel beceriler, empati gibi) ve yapısal faktörler (oturumların uzunluğu, sıklığı, ortam) yanıt üzerinde etkilidir
Bilişsel -davranışçı terapide, grup uygulamalarında iyileştirici sonuçlar iki temele dayanmaktadır; klasik Bilişsel -davranışçı tekniklerin kullanılması ve küçük grup içerisindeki etkileşim. Bu uygulamalarda, terapistle ilgili faktörler (liderlik nitelikleri, grup sürecine olan dikkati), danışanlarla ilgili faktörler (bireysel beceriler, empati gibi) ve yapısal faktörler (oturumların uzunluğu, sıklığı, ortam) yanıt üzerinde etkilidir
Grup süreci içerisinde;
Grup süreci içerisinde;
• Grup üyelerinin semptomlarının diğerlerine olan etkisi,
• Grup üyelerinin kişilik yapılarının diğerlerine olan etkisi,
• Bir grup üyesinde görülen iyileşme/kötüleşmenin diğerlerine etkisi,
• Grup üyelerinin diğerleriyle etkileşim şekilleri,
• Terapist ve grup arasındaki terapötik ilişki,
• Grup üyeleri arasındaki terapötik ilişki,
• Grupta devamsızlık veya isteksizliğin etkileri,
• Grupta bireysel değişkenlerin etkileri (Danışanın beklentileri, terapiyle danışanın doyumu danışanın grup terapisi için uygunluğu),
• Grupta bireysel değişkenlerin etkileri (Danışanın beklentileri, terapiyle danışanın doyumu danışanın grup terapisi için uygunluğu),
• Gruptaki değişim mekanizmaları (esinlenme, dahil olma, grupta öğrenme, kendine odaklanmanın değişmesi, grup bütünlüğü, grup içerisindeki duygusal süreçler)terapi sürecinde etkilidirler .
• Bilişsel- davranışçı terapi çatısı altında grup sürecinin, psiko-eğitim, öğrenme, kendine odaklanmanın değişmesi, duygu, düşünce ve davranışlarını ifade edebilme, motivasyon sağlama gibi farklı işlevleri vardır
ÖRNEK GRUP VAK’A
Amaç:
Grup üyelerinin, boşanma gibi olumsuz olaylara bile işlevsel düşünce biçimiyle yaklaşılabileceği konusunda farkındalık kazanmalarını sağlamak. Bu bakış açısını, gündelik yaşamlarında “felaket-dünyanın sonu gibi algıladıkları durumlara uyarlayabilmeleri için teşvik etmek ve cesaretlendirmek
Film İzleme:
Film İzleme:
Üyelerle haftayı nasıl geçirdikleri ile ilgili kısa bir sohbet yapıldıktan sonra “Çocuklar Duymasın” adlı dizinin bir bölümü videodan izlenmiştir. Bu bölümde, anne ve baba anlaşamadıkları için boşanmaya karar verirler, bu karara kulak misafiri olan çocuklar, çok üzülür ve durumdan habersizmiş gibi, evde romantik bir ortam ve yemek hazırlayarak ana-babalarını yeniden birbirlerine aşık etmeyi planlarlar ve bu plan başarıya ulaşır.
Filmle Kişisel Yaşantılar Arasında Bağlantı Kurma:
Filmle Kişisel Yaşantılar Arasında Bağlantı Kurma:
Gruba, bu bölümde kendinize yakın hissettiğiniz bir şey oldu mu, hangi karakteri kendinize yakın hissettiniz, hangisinden hoşlanmadınız, sizce bu bölümün adı ne olabilir diye soruldu. Bir üye gözleri dolu dolu; “bence anne ve babalar boşanmasın olmalı” diyerek, 11 yaşındayken benzer bir olayı yaşadığını, bu yüzden dizideki çocukları kendisine çok yakın hissettiğini, kendisine 11 yaşında yaşadığı ve hala taşıdığı korkuyu hatırlattıklarını söyledi. Yöneticinin¸”Bizimle paylaşmak ister misin, oynayalım mı sorusuna, “İsterim ama çok özel, nasıl olur bilmiyorum, buradakilerin bir kısmı annemi babamı tanıyor” deyince grup üyeye gizlilik ilkesini hatırlattı ve paylaşılanların bu odanın dışına taşınmayacağı konusunda garanti verdi. Üye oynamayı kabul ederek, aklında kalan sahneyi anlattı.
Oyunun Kurulması:
Oyunun Kurulması:
Baş-oyuncu gruptan anne ve babasını seçti, eşleme yaparak onları rollerine hazırladı.Anne, eşinin bir çalışanı ile ilişkisini öğrenince birkaç gün evden ayrılmıştı. Çocukları için eve döndüğü akşam çocuklar onları yakınlaştırmak için bir sofra hazırlamışlar ve sessizce bir köşeye çekilmişlerdi. 11 yaşındaki protogonist, annesi ve babası arasındaki olumsuz dialoğu kaygıyla izlemekteydi. Yönetici sessizce ağlamaya başlayan protogoniste; “ne hissediyorum?” diye sorunca protogonist; “şaşkınım, boşanırlarsa diye üzülüyorum ve korkuyorum, birkaç gün öncesine kadar hayat dolu, neşeli birisiydim şimdi ise çok mutsuzum” diye cevap verip hıçkırarak ağlamıştır.
Boşanmanın 11 yaşındaki bir çocuk için anlamı sorulduğunda; “korkunç, felaket, bizim ailemizin başına gelmemesi gereken bir şey” diye yanıt vermiştir. Yönetici protogoniste sarılarak “11 yaşında bir çocuk olarak boşanma olasılığını felaketle eşitlemem, bu nedenle korkmam, üzülmem çok doğal, ben bir çocuğum” diyerek empati yapmış ve sakinleşmesini beklemiştir. Yönetici baş oyuncudan şimdiki yaşına dönmesini istedikten sonra aralarında şu dialog gelişmiştir;
Çözümleme:
Çözümleme:
Yönetici : ”Şimdi 20 yaşında, bu konuda ne düşünüyorsun?” Protogonist:”Benzer biçimde düşünüyorum, hatta bu durumun ileride kendi çocuklarımın başına gelmemesi için evlenmeyi düşünmüyorum. Yöneticinin: “Dizide kendine yakın hissettiğin çocukların benzer bir çıkarımları var mı? “ Protogonist: “Yok, çünkü onlar benim gibi anne-babalarının birbirlerine söyledikleri kötü sözlere, kavgalara tanık olmadılar, onların annesi evi teketmedi, ben dünyanın sonu geldi sanmıştım, O’nlar da üzüldüler ama dünyanın sonu gibi düşünmediler” .
Yönetici:” O’nların anne-babaları seninkilerden farklı ne yaptı da durumu felaket gibi değerlendirmediler?” Protogonist: “:Çocuklarının yanında tartışmadılar, evi terk etmediler ve çocukların durumu farkettiğini anladıklarında O’nlarla bu normal bir durummuş gibi konuştular. Biz sizi de, birbirimizi de seviyoruz ama anlaşamıyoruz, büyüklerin dünyasında böyle şeyler olur, büyüyünce daha iyi anlayacaksınız dediler. Bizimkiler böyle yapmadılar”. Yönetici:”Eğer senin anne-baban dizidekiler gibi davransa boşanma olayına şimdi daha farklı nasıl yaklaşırdın?” Protogonist:”Herhalde boşanma lafını duyunca bu kadar korkmazdım ve bir felaketmiş gibi görmezdim
Bilgilendirme:
Bilgilendirme:
Yönetici:”Boşanma=dünyanın sonu, felaket, benim başıma gelmemeli diye düşündüğünde ve korku ve kaygı hissediyorsun ve ileride çocuklarının başına gelmemesi için hiç evlenmemeliyim gibi olumsuz bir karar alıyorsun. Olaya bir de şöyle bakarsak; boşanma elbette istenmeyen bir durum, bununla beraber yaşam herzaman iyi ve güzel şeyleri sunmuyor, böyle olsa iyi olurdu ama ne yazık ki bu yaşamın gerçeklerine uymuyor, bizim kontrolümüz dışında iyi şeyleri de getirebiliyor yaşam, kötüleri de. Bazen anne ve babalar anlaşamayabilirler ve çocuklarını sağlıksız bir ortamda yetiştirmektense ayrılma kararı alabilirler, bunu çocuklarına makul bir biçimde açıklayabilirlerse çocuklar bu durumu bir felaket olarak değerlendirmeyebilirler, biçiminde bir bakış açısını nasıl değerlendiriyorsun, uygun mu?” Protogonist:”Evet, benimkinden daha iyi hissettiriyor. Yaşamda herzaman iyi şeyler olmuyor haklısınız, kötü bir durum olduğunda kendimizi bırakmamamız lazım. İlk toplantıda söylediğiniz şey doğru olumsuz düşündüğümüzde, olumsuz hissediyor, olumsuz davranıyoruz”.
Yönetici:”Şu anda boşanmayla ilgili düşünce ve duygularını nasıl değerlendiriyorsun?” Protogonist:”Daha önce bu açıdan hiç bakmamıştım. 11 yaşında küçük bir çocukken herşey gözümün önünde yaşandığı ve bana hiç açıklama yapılmadığı için çok korkmuştum bu bir çocuk için normal. Ama bu olaydan yola çıkarak evlenmeme kararı almam abartılı. Yaşam herzaman iyi şeyler getirmiyor, eğer olur da ileride böyle bir durumla karşılaşırsam bunu bir felaket olarak görmeyip, çocuklarımı hazırlamaya, benim 11 yaşımdaki halim gibi hissetmemelerine yardımcı olmaya çalışırım”.
Yönetici:”Şu anda boşanmayla ilgili düşünce ve duygularını nasıl değerlendiriyorsun?” Protogonist:”Daha önce bu açıdan hiç bakmamıştım. 11 yaşında küçük bir çocukken herşey gözümün önünde yaşandığı ve bana hiç açıklama yapılmadığı için çok korkmuştum bu bir çocuk için normal. Ama bu olaydan yola çıkarak evlenmeme kararı almam abartılı. Yaşam herzaman iyi şeyler getirmiyor, eğer olur da ileride böyle bir durumla karşılaşırsam bunu bir felaket olarak görmeyip, çocuklarımı hazırlamaya, benim 11 yaşımdaki halim gibi hissetmemelerine yardımcı olmaya çalışırım”.
Uygulama:
Uygulama:
Yönetici baş oyuncudan 11 yaşındaki halini oynayacak birisini seçmesini istedi. Yönetici protogonisti sahneye çağırarak 11 yaşındaki kendine neler söylemek istersin deyince, “daha çok küçük olduğun için boşanacaklar diye korkman çok doğal, anne ve babaların dünyasında bazen böyle olaylar olabiliyor, korkma onlar seni seviyorlar, sen de onları seviyorsun bir şey değişmedi” dedi ve oyun sonlandırıldı.
Yaşananların Yorumu:
Yaşananların Yorumu:
Protogoniste oturuma ilişkin duygu ve düşünceleri sorulduğunda, içinde herzaman sızıyla taşıdığı bu olayı grupla paylaştığı için başlangıçta bir utanma yaşadığını ama sözsüz desteklerini ve paylaşımlarını hissettikçe bu duygunun kalmadığını, rahatladığını, hafiflediğini ve anne ve babasının boşanmamalarına rağmen o olayı her hatırladığında hissettiği korku ve üzüntünün yok olduğunu, evlenmeme kararından vazgeçtiğini ifade etti.
Grup Üyelerinin Paylaşımı ve Sonuç:
Grup Üyelerinin Paylaşımı ve Sonuç:
Rol alan oyuncular, oynadıkları rolden hoşlanmadıklarını, rollerinden çıkınca rahatladıklarını ifade ettiler. Grup, yeni bakış açısı sunulmadan önce olayı protogonist gibi değerlendirip, onunla benzer uyguları hissettiklerini ancak yeni bakış açısıyla düşüncelerinin farklılaştığını, yaşamlarındaki pek çok olumsuz durumu felaket gibi görme, seçeneksiz olduklarını sanma hatası yaptıklarını farkettiklerini ifade ettiler. Oturum düşünce hataları listesinin dağıtılması ile sonlandırıldı.
Bilişsel Davranışçı Yaklaşımın Katkıları
Beck kaygı, fobiler ve depresyonun tedavisinde öncü çalışmalar yapmıştır. Bugün hem kaygı hem de depresyonda kullanılan ampirik olarak geçerli yöntemleri psikoloji alanında devrim yaratmıştır
Depresyon ve kaygıyı diğer kuramlara göre, nispeten kısa bir zamanda tedavi edebilir
Bilişsel Terapi danışanın iç dünyasına odaklanan, yapılandırılmış, aktif bir yaklaşım sağlar
En güçlü yanlarından biri de eklektik olmasıdır. Diğer yaklaşımlarla birlikte kolayca uygulanabilir
Bilişsel yaklaşımın önermelerinin çoğu son 20 yılda yoğun olarak uygulanmış ve test edilmiştir. Güvenilir sonuçlar vermiştir
Gizemli ya da karmaşık değildir. Bilginin terapistten danışana aktarılması kolaydır
Bilişsel-Davranışçı Yaklaşımın Sınırlılıkları ve Yöneltilen Eleştiriler
Bilişsel Terapistler bilinçdışı ve gizli çatışmaları keşfetmezler, bunun yerine şematik değişimleri gerçekleştirmek için içinde bulunulan anda danışanla çalışırlar
Olumlu düşünmenin gücüne aşırı odaklanır
Danışanın geçmişinin önemini reddetmesi
Aşırı teknik eğilimli olması
Terapotik ilişkiyi kullanamaması
Sadece semptomları saf dışı bırakmaya çalışması
Zorlukların altında yatan nedenleri keşfedememesi
Bilinçdışı faktörlerin rolünü göz ardı etmemesi
Duyguların rolünü görmezden gelmesi nedeniyle eleştirilir