Abdal (Bak. Fütüvvet)



Yüklə 2,51 Mb.
səhifə52/52
tarix27.12.2018
ölçüsü2,51 Mb.
#86799
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   52

ZEMİSTANİ (Bak. Bârânî, Selanik Çuhası)M.Sertoğlu.

ZEMİSTANİYE Padişahlar senede iki kere yeniçeri ağasından itibaren ocak a-ğalarına ve yeniçeri kâtibine üst elbisesi, çuha ve kumaş verirlerdi. Bunun ilkbaharda verilenine Bahariye, kışlık olarak verilene ise Zemistaniye denirdiM.Sertoğlu.

ZENCİ AĞALAR (Bak. Harem Ağaları)M.Sertoğlu.

ZENNE (Bak. Gaca)M.Sertoğlu.

ZER'İ MAHBUB II. Mustafa tarafından ilk defa olarak tuğralı olmak üzere bastırılan altın paraya Mısır'da verilmiş isim olup sonra her tarafa yayılmış ve İstanbul'da da kullanılmıştırM.Sertoğlu.

ZERKÜLA (Bak. Zerrin Külah)M.Sertoğlu.

ZERRE 0.00156615 gram. Bir adı da Kıtmir idi. (Bak. Dirhem)M.Sertoğlu.

ZERRİN KÜLAH Üsküfün başka a-dı. (Bak. Üsküf)M.Sertoğlu.

ZEVÂİD Bir vakfın gelirinden gideri, yani bütün masrafları çıktıktan sonra arta kalan para. Vakıfların zevâidi ekseriya o vakfı kuran tarafından kendi evlât ve ahfadına vakfiye mucibince tahsis o-lunurdu. Vakfın, nazır, mütevelli ve câbi gibi vazifelileri de bu zevâitten ücret aldıkları gibi bir çok büyük vakıflarda ze-vâidin muhtaçlara tahsis veya vakfedildiği de görülmüştür. Böyle hallerde kimlere ve ns nispette tahsis yapılacağının takdir hakkı vakfın nazırına bırakılırdıM.Sertoğlu.

ZEVRAKI ŞERİF Padişahların bindiği kayığın adı olup dümenini Bostancıba-şmın tutması kanunduM.Sertoğlu.

ZEVVAKİN Çaşnigirlerin başka adı. (Bak. Çaşnigir)M.Sertoğlu.



ZIRVA Müsavi ölçüde şeker, nişasta, kuru üzüm ve incirle pişirilen bir cins tatlıM.Sertoğlu.

ZİDVATORUK MUAHEDESİ Osmanlı devleti ile Avusturya arasında (1593 -1606) yıllarındaki savaşlara son veren bir barış antlaşmasıdır. Adını görüşmelerin yapılıp muahedenin imzalandığı Estergon ile Zidva suyunun Tunaya kanştığı mev-kiideki boğazdan alır. Bu mevkii muhtelif dillerde ve yerlerde Zsivatorok, Jitva, Jit-vatorok, Jidwa - Torok şekillerinde görülür. Osmanlı devleti, -XVI. Yüzyılın sonlarında Koca Sinan Paşa'nın sadaretinde muhtelif olayları bahane ederek ve biraz da adı geçen sadrıâzamın teşvikiyle Avusturya'ya savaş açmıştı. Fakat bu sava? muhtelif barış teşebbüslerine ve gayretlerine rağmen III. Murad'dan sonra da, IH. Mehmed'in Eğri fethi ve Haçova (Keres-tes - Mezö) savaşı galebesine rağmen, devam etti (1596). Damad İbrahim Paşa'nın Kanıje'yi alması da sulhu temin edememiş, ancak Erdel, Eflâk ve Buğdan'da Osmanlılara taraftar voyvodaların işbaşına gelmaleri Avusturyayı sulha yaklaştırmıştı. Nihayet I. Ahmsd'in sadrıâzamı Lala Mehmîd Paşa, ihtilâf mevzuu olan Es-tergon'u da alınca imparator barışa razı oldu. Barış müzakerelerini neticelendirmek Kuyucu lakabıyla anılan sadrıâzam Mu-rad Paşa devrine tesadüf eder. Müzakerelerde Osmanlıları, Budin valisi Ali Paşa, Budin kadısı Habil Efendi, kethüda Kadim Ahmed Efendi, Budin eşrafından Na-sirüddin - zade Mustafa Efendi, Avusturyayı ise: Kamarom valisi Molar (Amorla-dı Yanoş), Kont Adolf Altan, Turzo Görk (Jorj Turço), Iştvan Mikloş ve Nikola Işt-vanfi temsil ediyordu. Zidva'da başlayan görüşmeler üç haftalık bir müzakereyi müteakip on yedi maddelik barış anlaşması ile sona erdi. (Recep Bası 1013 veya Kasım 1606). Bu on yedi maddenin ihtiva ettiği esaslar şunlardır. Madde l — Padişah ile imparator arasında münasebetler yeniden başhyacak, karşılıklı elçiler gönderecekler ve birbirlerine yazdıkları mektuplarda babanın oğu-la, oğulun babaya olduğu şekilde yazacaklar. Madde 2 — Bundan sonra padişah, imparator mektuplarında Viyana Kralı şeklinde değil Roma Çesan diye akranı olarak hitap edecek. Madde 3 — Padişaha tâbi olan tatar taifesinin imparator arazisine ve tab'asına zarar vermesi men olunacak. Madde 4 — Her iki devlet bundan sonra gerek karada, gerek denizde birbirlerine zarar vermekten kaçınacaklar. Madde 5 — Her iki taraf çete faaliyetlerine son verecekler ve buna itaat et-miyenlere bu maddede gösterilen hattı hareket tatbik edilecek. Madde 6 — Barış devresinde hiçbir şekilde birbirlerinin kalelerini ele geçir-tneyecekler, aksi hareket vâki olursa kale geri verilecektir. Erdel hâkimi Boçkay'-ın Bsç'de imparatorla yaptığı anşlaşma Osmanlılarca da kabul edildiğinden bu an laşma gereğince ona verilen kaleler yine onda kalacaktır. Madde 7 — Esir mübadelesi ve bunda tatbik edilecek hattı hareketle esir avcılığının yasak edilmesi ve yapmakta devam edenlere karşı alınacak tedbirler. Madde 8 — Ssrhadlarle (Temeşvar, Bosna, Eğri ve Kanije barışa zarar verici haller vukuunda meselelerin sulhen halli için Osmanlılardan Budln beğerbeğı, diğer taraftan ise Raab (Yamkkale) kaptanı hakemlik edeceklerdi. Madde 9 — Barış devrinde her iki taraf ellerindeki kaleleri tamir ve tahkim edebilecek. Fakat yeni bir kale yapamayacaktı. Madde 10 — imparator padişaha bir defaya mahsus olmak üzere bir hediye, 200 bin Ekü (Kara kuruş), verecek ve bunu getiren elçiler İstanbul'a gelince padişah da bilmukabele en az sancak beği rütbesinde (evvelki gibi çavuş, müteferrika, çaşnigir değil) bir elçi ile Viyanaya hediyeler gönderecektir. Madde 11 — imparator elçileri yukarıdaki parayı, İstanbul'a gelip, padişaha takdim edecekler. Madde 12 — Bu barış imza tarihi ol-Jan Receb 1015 veya Kasını 1606 dan itibaren, üç yıl geçmeyince hiçbir şey istenmeyecek ve üç yıl sonra da yeni hediye miktarı üzerine anlaşma yapılacaktır. Barış esaslarına Padişah, Çesar ve Macar kralından birinin vefatı halinde, evlât ve ahfadı da riayet edecektir. Madde 13 — Vaç (Waitzen) kalesi ne halde ise öyle bırakılıp yeniden tahkim ve tamir edilmiyecektir. Madde 14 — imparator elçilerinin istekleri yerine getirilecek ve diğer devletlerin elçileri gibi muamele görecekler. Madde 15 — Eğri'nin Osmanlılara aidiyeti ve ona tâbi karyelerin vergilerini nasıl ödeyeceklerine ve kime itaat edeceklerine dairdir. Madde 16 — Fülek, Seçen, Neograd'-dan Hatvan'a Budin'e, Estergon'a itaat e-den yerler itaatlarına devam edecekler. Madde 17 — Estergon ve Kanije'de nizalı olan vergi işinin halline dairdir. Zidvatoruk muahedesi ile Osmanlı devleti Kanunî Süleyman zamanındaki barış gereğince Avusturya'da kalan Macaristan için İmparatorun verdiği senevi 30 bin dukadan vazgeçiyor, dolayısiyle zaten elinde olmayan bu toprakları ismen de imparatora terketmiş oluyordu. Yine bu muahede i-le Osmanlı devleti, Erdel bsği Boçkay ye imparator arasında Bsç'de (Viyana) yapılan anlaşmayı kabul ettiğinden Boçkay'-m ölümü imparatorun Erdel'de hak iddiasına yol açmıştı. Bu ise arada devamlı ve daimi bir ihtilâf yaratmıştır. Umumiyetle tarihçilerin Osmanlı devletinin artık büyümesinin durduğunun siyasî bir vesikası olarak kabul ettikleri bu muahedenin, önce 1615 de Viyana'da 12 madde daha ilâvesiyle temdit edildikten sonra muhtelif görüşmeler, tadiller ve tecditlerle temin ettiği barış Köprülüler devrine kadar devam etmiştirM.Sertoğlu.

ZİMMET HALİFESİ Osmanlı maliye teşkilâtında baş muhasebe kalemine bağlı olup devlet alacaklarını tahsil işleriyle meşgul olan zimmet halifeliği kaleminin âmiri olan zat.

ZIMMİ Cizye Us mükellef Hıristiyan tab'aM.Sertoğlu.

ZlNDANKAPISI (Bak. Babaeafer)M.Sertoğlu.

ZİNCİRLİ (Bak. Fındık altını)M.Sertoğlu.

ZİRA' (Bak. Arşın)M.Sertoğlu.



ZİRAAT MECLİSİ İmparatorluğun bütün ziraat işlerini plânlaştırmak ve zi-raatin ilerlemesine hadim olmak gayesiyle ' 27 mart 1843 tarihinde, maliye nezaretine bağlı olarak kurulan bir teşekkül. Çalışmaları tamamen nazari sahada kalmış vs pratik bir faydası görülmemiş olduğundan bir müddet sonra ilga olunmuşturM.Sertoğlu.

ZİŞTOVİ MUAHEDESİ Osmanlı devleti ile Avusturya - Macaristan imparatorluğu arasındaki 1788 - 1791 savaşlarına son veren bir barış antlaşmasıdır. Adını, barış görüşmelerinin yapılıp muahedenin im-zalandîğı Tuna nahri sağ kıyısı üzerinde ve Niğbolu ile Rusçuk arasında bulunan Ziştovi (Sistova, Zistowa, Swischtow, Svish-tov) kasabasından alır. Osmanlı devleti, XVIII. Yüzyılın sonunda aradaki sözleşmelere rağmen Ruslarla daimi ihtilâf halinde bulunuyor ve bu devletin bir takım tazyik ve olup bitti-leri ile karşılaşıyordu. Günün birinde Ruslarla nasıl olsa savaş çıkacağını hesaplı-yan Devlet-i âliyye de bu sefer hazırlıklarını ona göre yaptı. Nihayet, Rusyanın tahrikleri neticesinde ingiltere'nin ve Prusya'nın da teşvik ve vaadleriyle Kırım'ı kurtarmak gayesiyle bu devlete harb i-lan etti (1787). Fakat Avusturya - Macaristan imparatorluğu da göz diktiği Osmanlı ülkesindeki amellerinin gerçekleşmesi için Rusya ile beraber hareket ediyordu. Avusturya - Macaristan "gayesine bir an evvel ulaşmak için bu hususta Rusya ile gizli bir ittifak yapmıştı. Fakat Osmanlı devlet adamları bu vaziyeti iyi görememiş, . hatta Avusturya - Macaristan imparatoru ile Rusya çariçesinin Kırım seyahatleri akabinde Devlet-i âliyye hududu yakınında Bizans yolu yazılı zafer takı altından geçmeleri olayı bile onların dikkatini çekmiye kâfi gelmemişti. Gerçek, ancak, Rusyaya harb ilânından kısa bir zaman sonra, Avusturya - Macaristan'ın da Osmanlılar aleyhine savaşa girmesiyle belli oldu. (1788 başı). Böylece iki cephede savaşa mecbur kalan Devlet-i âliyye, önce Avusturya tarafında bazı başarılar kazanmasına rağmen sonradan Eflâk, Banat vs Bdgrad'ın elden çıkmasına mâni olamadı. Padişah I. Abdülhcmid, veziriazam Koca Yusuf Pa-şa'nm da teşvikiyle açlığı bu -savaşın aldığı bu beklenmiyen şeklinden çok üzüldü. Ancak iki yıl sonra, III. Şelim'in padişahlığında, Osmanlıların Avusturyalılara karşı Yergöğü başarısı ve Prusya ile ittifak yapması, bu tarafta sulhu temin e-decek bir hava yarattı.Aynı zamanda A-vusturya - Macaristan imparatorunun ölmesi, yerine geçsnin de devam eden Belçika isyanları ve Prusya tazyiki dolayı-siyle barış yolunu seçmiye karar vermesi işi kolaylaştırdı. Önce Avusturya - Ma-carisian, Prusya ile Reichcnbach'da anlaş tılar. Avusturyalılar bu anlaşmada. Prusya'nın müttefiki olan Osmanlılarla savaştan önce hududu kabul etmeye razı oldu. Müteakiben yine Reichenbach anlaşması gereğince Reis'ül- küttab Abdullah Berrî Efendi ile Avusturya delegesi dokuz aylık bir mütareke imzaladılar. (Muharrem 1205 veya Eylül 1790). Esas barış görüşmeleri için Ösmanfclarm ısrarı üzerine, düşman elinde bulunan Bükreş yerine, Ziş-tovi kabul edilince her iki taraf murahhaslarım buraya gönderdi. Omanlıları; Reis'ül-küttab Abdullah Berrî Efendi (Birinci murahhas), Mekke pâyeli Raif tsma;l Paşa-zade ismet Beğ (İkinci murahhas), Sadaret mektupçusu Abdullah Dürri Efendi (Üçüncü Murahhas) ların temsil ettiği müzakerelerde tercüman olarak sabık Boğdan voyvodası Konstantin Beğ - zade A-ieksandr bulunuyordu. Avusturyalılardan Baron de Herbert Ratkal (Rathkeal), Kont Françesko Esterhazi (Esterhazy) nın bulunduğu toplantıda, diğer devletleri, Lucchesini ve Lusi (Prusya), Mury Keith (İngiltere), Von Haeften (Hollanda) temsil etmekteydiler. Aralık 1790 da baglıyan ve 1791 haziranında bazı meselelerden c-türü kesintiye uğrayan görüşmeler, Prusya ve Avustııryanm Fransız ihtilâlinde takib edecekleri yol hususunda Pilnitz'de anlaşmaları üzerine, yeniden başbyarak on dön maddelik muahede, ve hudutlar içinde yedi maddolik özsl bir senedin hazırlanıp imzalanmaları ile neticelendi (Zilkaade 1205 veya Ağustos 1791). Muahedenin esasları şöyledir: Madde l — Her iki taraf savaş sırasında düşmanı tutan tab'ası için bilhassa Osmsnlılar; Karadağ, Bosna, Sırbistan, Eflâk ve Boğdan'da genel af ilân edecektir. Madde 2 — Bundan evvelki bütün barış ve ticaret anlaşmaları, imt'yaznâmeler ve senetler aynen yürürlükte kalacaktır. Madde 3 — Avusturya ticaret gemileri Osmanlı ülkelerinde emniyetle işliyebi-lecek ve Avusturya tab'ası serbestçe ticaret yapabilecektir. Uğradıkları hasar da tazmin olunacaktır. Bu meselelerle ilgili evvelki fermanlar ve senetler aynen yürürlükte kalacaktır. Madde 4 — Bu savaş esnasında Avusturya - Macaristan askerî tarafından istilâ edilen Osmanlı ülke, şehir ve kaleleri evvelki halleriyle Osmanlı devletine iade ediecektir. Madde 5 — Osmanlı - Rus harbi deva-mınca, Avusturya devleti Rusya'ya hiç bir yardımda bulunamayacaktır. Madde 6 — Avusturyalı askerler geri verecekleri yerlerden, barış antlaşmasının tasdikli metinlerinin mübadelesinden itibaren, otuz gün içinde ayrılmış olacaklardır. Madde 7 — Savaşta alınan esirler mübadele olunacak ve tanassur edenlerle îs-lâm olanlar bundan müstesna tutulacaklardır. Madde 8 — Savaştan önce ve savaşta iki taraftan birine kendi rızasiyle gelip yerleşen iki taraf reayası hakkında taraflarca hiçbir talepte bulunulmayacaktır, onlar diledikleri yerde ikamet edebi-lecekerdir, ancak hangi tarafta kalırlarsa orada mülkü olacak ve diğer taraftakini satacaklardır. Madde 9 — iki tarafın birbirinde bulunan reayasına ve tüccarına zarar verilmemesi için savaşın ilânı zamanında bir tarafta kalmış eski meselelerin durumu savaştan öncscki esaslara göre halledilecektir. Madde 10 — Asayiş ve bansın iadesi ve yapılan zarar ile hasarın iktiza edenlere ödelilmssi için her iki taraf hudutla -rındaki vali ve kumandanlara gerekli vü şiddetli emirler verecektir. Madde 11 — Her iki taraf ticaret maksadı ile gelip memleketlerine girenlere hudutlarda, dahilde seyahatta kolaylık gösterecek ve resmî rüsumdan başka bu tüccardan bir şey istemiyecek ve bunu hizmstlilerine ve zabitamna iyice tenbih edeceklerdir. Madde 12 — Osmanlı ülkesindeki Lâtin rahipleri hakkında evvelki antlaşma ve senetler aynen yürürlükte kalacaktır. Madde 13 — Padişahın cülusu ve imparatorun tahta geçişleri haberinin verilmesi için karşılıklı birer orta elçi gönderilecek. Bunlara devletler arası câri olan teşrifat ve merasim icra edilecektir. Normal diplomatik münasebetler de yine başhya-caktrr. Madde 14 — Bu muahede esasları iki nüsha tanzim olunarak Türkçe ve Türk murahhaslarınca imzalı bir nüshası Avus turyaya, diğeri Fransızca ve Avusturyalı-larca imzalısı Osmanlılara takdim edilmiştir. Yedi maddelik özel senede gelince; bunun esasları daha ziyade hudutlara ve bilhassa Orsova taraflarında yap?lan bir tashihle tahliye müddetlerine aittir. Elli sene müddetli Ziştovi muahedesi Osmanlılar için pek zararlı olmayan belgelerdendir. Fransız ihtilâlinin, Avrupada ve bilhassa Avusturya - Macaristan'da yaratacağı buhranı dikkate alan bu devlet, o tarafa dönmeye ve gizli bir antlaşma ile bağlı bulunduğu, Rusyayı Osmanlılar karsısında yalnız bırakmaya mecbur kaldı. Zaten biraz sonra Ruslar da Osmanlılarla Yaş'ta barış yaparak bu savaşa son vermeği menfaatlarına uygun bulmuşlardırM.Sertoğlu.

ZİYADESİYLE VERİLMEK (Bak. Bedeli verilmek)M.Sertoğlu.

ZOBU (Bak. Kapı halkı)M.Sertoğlu.

ZOLOTA Aslı Lehçe bir kelime olup ,gene bu memlekete ait doksan akçalık gümüş sikkeye verilen isim. I. Abdülha-mid devrine kadar tedavül etmiştirM.Sertoğlu.

ZÜEMA Zaîm sözünün çoğul şekli. (Bak. Zeamet)M.Sertoğlu.

ZÜLKADİR-OĞULLARI (Bak. Dul-kadır - oğulları)M.Sertoğlu.



ZÜLÜFLÜ BALTACILAR (Bak. Baltacı)M.Sertoğlu.

ZÜYUF Ayarı düşük, hileli olarak basılmış madeni paraM.Sertoğlu.
Yüklə 2,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin