DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
Gerçekten aynı okuldan mezun olduğumuz hakim ve yargıçlarımızın avukatları meslektaş olarak görmemesi benim için hep üzüntü kaynağı olmuştur. Ancak emekli olduktan sonra çok mülayimleşiyorlar sağ olsunlar. O zaman gerekli ilgiyi gösteriyorlar. Değerli meslektaşlarım, görüşler bitti açıklamalar yapıldı. Şimdi 8’nci maddeye aldığımız 10’uncu maddede bulunan ve genel kurul kararıyla 8’inci maddeye aldığımız Baro yönetim kurulunun ve denetleme kurulunun ayrı ayrı ibrasını.
Baro Yönetim Kurulu’nun ibrasını oylarınıza sunuyorum değerli arkadaşlar. Kabul edenler. Etmeyenler. Oybirliğiyle ibra edilmiştir.
Baro Denetleme Kurulunun ibrasını oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler. Etmeyenler. Oybirliğiyle kabul edilmiştir.
Teşekkür ediyorum. 5 dakika ara veriyoruz.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
Arkadaşlar. Önerge sahiplerinin önergeleriyle ilgili açıklamaları olacak mı? Buyur İbrahim.
29. DÖNEM ADANA BARO BAŞKAN ADAYI AV. İBRAHİM GAZİOĞLU
Sayın divan. Çok değerli meslektaşlarım.
Daha evvelki yıllarda verilen önergelerde. Daha doğrusu şu maddeyi okumam gerekir ki. Aidatınızın neye göre belirlendiğini, keseneğinizin neye göre belirlendiğini bilginiz olması açısından. Avukatlık Kanunu’nun 81/2 Maddesi şu diyor.
“Levhaya avukatlık ortağı sicile yazacakların giriş keseneğini avukatlar için en az 2 bin, en çok 8 bin. Avukatlık ortaklıkları için en az 20 bin, en çok 80 bin, yıllık keseneğini de avukatlar için bin en çok 4 bin, avukat ortakları içinse en az 10 bin, en çok 40 bin gösterge rakamının her yıl bütçe kanununda devlet memurları için belirlenen maaş katsayısının çarpımı ile elde edilecek miktar olarak tespit etmek ve bunların ödeneğinin tarihlerini belirlemek.”
Şimdi yıllardır bu en üst rakamlardan uygulanıyor. Yani giriş keseneği 8 bin, avukatlık ortaklığı için 80 bin, avukatlar için aidat 4 bin, avukat ortakları için aidat 10 bin lira. Şimdi bizim önergemizde şu var. Şu andaki aidatlarla bir genelleme yapmak için yapmak açısından bilginize sunuyorum. Şu anda aidatımız 440 liradır. Eğer 3 bin lira ile çarparsak aidatımız yüzde 10 yüzde 25 düşecek. Yani 330 liraya dahil olacaktır bugünkü rakamlara göre. Giriş keseneği ise 8 bin ile çarpıldığı için 855 liradır. 4 bin lira ile çarptığınız zaman 427 lira 55 kuruşa düşecektir. Bunu özellikle bilgilerinize sunuyorum.
Şimdi bunun haricinde demin de gerekçesini açıkladığımız üzere genç meslektaşlarımız gerzekten aidat ödemekte zorlanmaktadırlar. Biz bunun için mesleğe yeni başlayan meslektaşlarımıza eğer önergemiz bu şekilde kabul edilirse ilk 3 yıl için yüzde oranında indirim yapılmasını talep ediyoruz. Bakın bizim şu anda baromuzda kamu avukatları ödemelerini yüzde 50 oranında indirimle yapmaktadırlar. Bir örnekle verirsek. Şimdi aralık ayında ruhsat alacak bir meslektaşımızın baromuza yapacağı ödentiyi söylüyorum. 855 lira giriş keseneği, 440 lira da aidat ne yapar, 1295 lira. Yani bin 300 lira. Eğer bizim önerimiz geçerse, 855’in yarısı 427 lira 50 kuruş, 440 lira 330 liraya düştüğü için, biz bunun da 12’de 1 oranında alınmasını talep ediyoruz. Ruhsat alınan aya göre. 330’u 12’ye böldüğünüz zaman 26,20 liraya düşüyor. Bir ayda öyle. Yani 450 lira civarında bir para ödeyecek. 1300 lira nerde, 450 lira nerde. İşte meslektaşlarımızın bir nefes almasını sağlayacağız. İşte meslektaşlarımıza bir nefes almalarını sağlayacağız. Zaten ben aday çalışmalarım sırasında da hep bu konular üzerinde durdum. Genç meslektaşlarıma mutlaka bir şey yapılması gerektiğini hissettim ve bunun için bu önergeyi hazırladım. Ve şunu da söyleyeyim. Adana Barosu’nun artık paraya ihtiyacı yok arkadaşlar. Adana Barosu zengin bir baro. Amma velakin zengin ama şu anda dışarıda hiçbir şey yiyemiyoruz, açlığımızdan öldük. Ama ben başkan olursam bir sonraki genel kurulda hepinizin karnını doyuracağım. Hiç merak etmeyin. Saygılar.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
İbrahim beye bu doyurucu konuşması için teşekkür ediyoruz. Şimdi arkadaşlar bir saniye. Şimdi İbrahim bey önerisini açıkladı. Bu önerinin lehine veya aleyhine söz verebiliriz. Yoksa baro temsilcisi arkadaşımız açıklamasını yapsın. Buyurun meslektaşım.
BARO YÖNETİM KURULU ÜYESİ AV. HARE ARABACI ÖZDEMİR
Değerli meslektaşlarım
Giriş keseneği, yıllık aidatlar vs bu konular Avukatlık Kanunu ‘nun madde 81/2’de genel kurulun görevleri olarak yer almaktadır. Dolayısıyla genel kurul kararlarına bağlı bir karardır. Yönetimlerin genel kurulda alınmış bir karara karşı yönetim kararıyla giriş keseneği veya aidatı düşürme lüksü yoktur. Böyle bir yetkisi de yoktur. Dolayısıyla biz de çalışma yaptığımız 2 yıllık süreçte genç meslektaşlarımızdan giriş keseneğinin alınmaması veya düşürülmesi gibi dilekçeler verildiğinde, bu şekilde cevap vermek durumunda kaldık ve onları genel kurula yönlendirdik. Genç meslektaşlarımızın bu sorunlarını da dikkate alarak, giriş keseneğinin en az 2 bin en çok 8 bin kuralına riayet ederek, giriş keseneğini 2 bin ile 8 bin arasında oranda yapabileceğimiz için genel kurulun da görüşüne sunarak, 2017-2018 yıllarına ait giriş keseneği miktarının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 81/2 fıkrası gereğince devlet memurları için belirlenecek maaş katsayısı ile çarpılarak gösterge rakamının genel kurulca tespiti gerekmektedir. Kanun gereği. Biz bu fıkra gereği genel kuruldan tespitini istediğimiz gösterge rakamı, avukatlar için 3 bin, avukatlık ortaklıkları için 30 bindir. Maaş katsayısında 2017 Ocak ve 2018 Ocak aylarında meydana gelebilecek değişiklikler sebebiyle gösterge rakamlarının 4 bin ve 40 bin olarak tespitiyle yıllık keseneğin belirlenmesi için yönetime yetki verilmesini arz ediyoruz.
Aidatlar konusunda da. Baro aidatları yıllık olarak alınmaktadır. Dolayısıyla aylık aidat alınması mümkün değil. Maalesef bu da kanunla belirtilmiştir. Yıllık geçtiği için aylık diye geçmediği için, maalesef gelen meslektaşlarımızın, “Ben aralık ayında geldim, neden tüm yılın aidatını ödüyorum” gibi taleplerine de kanunun bizi kısıtlaması nedeniyle yıllık almak zorunda kaldığımızı bildirdik. Bu nedenle yıllık aidat konusunda yapabileceğimiz bir şey olmadığını düşünüyorum. Bunun ancak kanun değişikliği ile olabilecek değişiklik yapıldığı takdirde, düzenleme getirildiği takdirde değişebileceğini düşünüyorum. Bu konuda da görüşlerimizi dile getirdik.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
Veli bey bir açıklama mı yapacaksınız? Buyurun.
29. DÖNEM BARO BAŞKAN ADAYI AV. VELİ KÜÇÜK
Sayın divan
Sayın genel kurul
Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şu an aidatlarla ilgili olarak sunulmuş, yönetimin yaptığı öneriyle birlikte 4 ayrı öneri var. Biz daha evvel Genç Avukatlar Derneği mensubu arkadaşlarımla birlikte bu konudaki değerlendirmelerimizi yaptık. Onlar önerilerini, fikirlerini bizimle paylaştılar. Çok makul, olabilir bir öneriydi ve da baronun bu dönemde yeni döneme aktardığı bütçe de dikkate alındığında fazlasıyla önemsenebilir bir yönü vardı. Biz de arkadaşlarımızı Genç Avukatlar Derneği’nin önerisini destekleyeceğimizi, genel kurulda gündeme geldiğinde sahipleneceğimizi ifade etmiştik. Bu husus yönetimde de gündeme geldi ve öneri revize edildi. Biz önümüzdeki dönemde de genç arkadaşlarımızın hep yanında olacağız ve da 2 yıllık dönemde mevcut bütçe miktarı itibariyle de götürülebilir, öngörülebilir sayıda olduğu için bu önergenin kabul edilebilir yönü olduğunu, haklı olduğunu, genç meslektaşlarımızın ilk yıllarda, ilk 3 yılda, ilk 5 yılda kendilerini deneyebilmeleri, tecrübe edinerek, ekonomik yapılarını toparlayabilmeleri anlamında kabul edilebilir görüyoruz ve Genç Avukatlar Derneği’nin önerisini destekliyorum. Umarım ki bu genel kuruldan böyle bir irade çıkar, genç arkadaşlarımıza bir nebze de olsa katkı sunmuş oluruz. Hepinize saygılarımı sunuyorum.
29. DÖNEM BAŞKAN ADAYI AV. İBRAHİM GAZİOĞLU
Şimdi arkadaşlar burada bir mücadele vermiyoruz. Yanlış anlamayın. Burada meslektaşlarımıza hizmet etmek için buradayız. Onu özellikle söylüyorum. Genç meslektaşlarımız için buradayız. Çünkü bizim sayımızın yüzde 35’i, yüzde 40’ı gençlere tekabül ediyor. Şimdi benim 4üncü maddedeki önerim yanlış anlaşıldı. 440 lira olan aidatı biz aralık ayında ödeyeceksek biz yıllık keseneğin hepsini almak zorunda değiliz. Eğer burada geçirirsek onun bağlı olduğu, ruhsat aldığı aya göre değerlendirebiliriz. 885 lira, 440 lira 1300 lira yapıyor. Ama benim önerimde 500 lirayı bile bulmuyor. Ben önerimde 3 yıl dedim, 5 yıl olur. Ben revize ediyorum 3 yılı. Madem genç arkadaşlarımız 5 yıl istiyor, 5 yıl yapıyorum.
AV. HARE ARABACI ÖZDEMİR
Değerli meslektaşlarım
Aidat konusunda, yani baro keseneğinin yıllık miktarı Avukatlık Kanunu madde 65’de düzenlenmiştir. Ben aynen kanun metnini okuyorum. Baro keseneğinin yıllık miktarı genel kurulca belirlenir ve her yılın ocak ve temmuz aylarında ödenir. Vadesinde ödenmeyen keseneğe Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranında yıllık temerrüt faizi uygulanır. Avukatlık Kanunu’nun 72 ve 73’üncü maddelerindeki hükümler saklıdır. Bu durumda aidat dediğimiz, baro aidatı olarak aldığımız mevhum aylık olarak belirlenmiyor maalesef, yıllık olarak alınmak zorunda. Bunu genel kurulla da değiştiremiyoruz. Kanuna aykırı bir genel kurul kararı zaten geçersiz olur.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
Değerli arkadaşlarım, o zaman bunu şöyle yapalım. Yasaya aykırı bir önerge kabul edilse dahi bu geçerli olmayacaktır, iptal edilecektir. Ama mutabakat olması durumunda bir. Gel Abbas bey buyurun. Bir emsal var mı bu konuda?
AV. ABBAS BİLGİLİ
Merhaba arkadaşlar. Kusura bakmayın kürsüye çıkmak istemiyordum ama Hare hanımın açıklamalarını dinleyince ben yanlış yorumlandığını düşündüğüm için bir açıklama gereği duydum. Hare hanımın dediğine göre, aidatların kısmi yani aylara orantılı olarak alınamayacağı yönünde. Yasada yıllık aidat kavramının 12 aylık aidat alınması gerekir şeklinde yorumluyor arkadaşlarımız. Oysa, bizim verdiğimiz önergede yıllık aidatın çalışılan zamana oranlanarak, çalışılan zamana tekabül ederek alınsın diyoruz biz. İbrahim beyin verdiği örnekte de bir ay çalışmışsa son yıl içerisinde sadece çalışılan ay alınır. Aylık aidat anlamına gelmez. Buradaki yine yıllık aidattır. Ama sadece bir aya tekabül eden kısımdır. Yine yıllık aidattır. Burada kuralı doğru yorumlamak gerektir diye düşünüyorum. Genç bir meslektaşımız yılın son ayında veya son 2 ayında gelip baroya kayıt yaptırmışsa sadece son 2 aylık aidatı öder, bunun ismi yine yıllık aidattır. Hiçbir yasada engel olmadığını düşünüyorum.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
Abbas bey teşekkür ediyorum. Bunu bir netliğe kavuşturmamız lazım arkadaşlar.
AV. MUSTAFA ÇİNKILIÇ
Konu akçe olunca ve birilerine de akçeli çıkar sağlanacağı zaman her zaman tansiyon yükseliyor.
Bir. Önce hukukçuyuz.
İki. Kanunda yazılana bakacağız.
Üç. Kanunda yazılsa bile bunun mücadelesi verilmez mi?
Benim yaşantım kanunda yazanların aykırı mücadeleleriyle geçti. Kanunlar böyle değişir. Şimdi yapılacak şudur. Kanun çok net. Yıllık kesenekten bahsediyor. Yıllık keseneğin yılbaşında belirleneceğinden ve 2 taksite alınacağından bahsediyor. Abbas arkadaşıma katılıyorum, iş davalarında son bir ay çalıştı, bir ay niye bir yıl versin. Ama kanun böyle demiyor. Yapılacak şudur. Burada karar böyle çıkar. Kanuna uygun çıkar. Aralık ayında yada önümüzdeki kasım ayında baroya kaydolacak arkadaşım aidatını ödediğinde bana gelsin. Anayasaya aykırılık iddiasıyla bu işlemin iptali davası açalım. Bu hakkaniyete aykırı durumu öyle giderebiliriz. Yoksa kanunda bu durum açık. Açık olan bu durum için ayrıca tartışmaya gerek yok diyorum. Teşekkür ediyorum.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
Şimdi değerli arkadaşlar. Aykırı önergeden başlayalım. İki önergede ortak bir nokta var. 5 yıla kadar kıdemi olan avukat arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın aidatlarını yüzde 50 olarak. Bu tamam değil mi arkadaşlar.
Ama aykırı dediğim önce oylayacağım öneri şu. O tamamen, mevcut tüm avukatların giriş keseneği ve yıllık keseneğin yarı yarıya düşürülmesi biçiminde bir öneri. Sadece bir yıl ile 5 yıl arasında değil. Tamamının yarı yarıya düşürülmesiyle ilgili. Ne kadar meslektaşımız varsa onla ilgili. Önce bu öneriyi oyluyorum. Ondan sonra da 1-5 yılı oylayacağım. Bu öneriyi oylarınıza sunuyorum.
Tüm avukatların aidatının yüzde 50 oranında düşürülmesi önerisini kabul edenler. Etmeyenler. Kabul edilmemiştir.
Şimdi iki önergedeki ortak nokta var 1 ve 5 yıl.
Baro giriş keseneği ve yıllık keseneği şu an mevcut duruma nazaran, baro yıllık aidatının birinci yılından 5’inci yılına kadar kıdemli olan avukatlar için yüzde 50 düşürülmesi konusu. Bu hem İbrahim beyin, hem de diğer arkadaşımızın önergesinde olan durum. Bunu oylarınıza sunuyorum.
(Salondan itirazlar. Başkanım 1-5 değil, 0-5 )
Valla önergeyi böyle vermişler. Son saniyede durumu kurtardınız. 0-5 olarak düzeltiyoruz. Doğrusu da bu.
Kabul edenler. Etmeyenler. Oybirliğiyle kabul edilmiştir. Bravo kutluyorum. Hayırlı uğurlu olsun.
(Salondan sevinç çığlığı ve alkışlar)
Adana Barosu’nun tahmini bütçe tasarısının görüşülmesi ve onaya sunulması. İlgili arkadaşı bekliyoruz.
AV. HARE ARABACI ÖZDEMİR
Değerli meslektaşlarım
Tahmini bütçeyi 01.10.2016-01.10.2018 tarihleri arasında gerçekleşeceği düşünüleceği tahmini olarak hesaplamıştık. Şu anki aidat vs duruma göre. Giriş keseneği düştü, şey düştü. Onları hemen hesaplamam mümkün olmayacağı için ben yeni duruma göre tekrar tahmini bütçeyi söylüyorum.
Tahmin edilen gelirler 3 milyon 277 bin
Aidat gelirleri
2017 yılı için öngörülen 522 bin 600,
2018 yılı için öngörülen 538 bin 200. Burada ciddi bir düşüş olacak.
Giriş kesenekleri
2017 yılı için öngörülen 109 bin 200,
2018 yılı için öngörülen 112 bin 320
Bağış gelirleri 710 bin
Önceki dönemlere ait aidat alacakları 955 bin
Müteferrik gelirler-dosya, kimlik vs. 200 bin
Fotokopi, faks gelirleri 129 bin 680
Baro Tesisleri Kira Geliri 170 bin
Tahmin Edilen Giderler 3 milyon 277 bin
Personel giderleri 930 bin
Sosyal faaliyet giderleri 500 bin
Matbaa basım giderleri 360 bin
Temsil ve ağırlama giderleri 305 bin
Haberleşme giderleri 80 bin
Kırtasiye giderleri 70 bin
Taşıt demirbaş giderleri 520 bin
Ofis, makine ve teknik donanım giderleri 92 bin
Diğer çeşitli giderler 320 bin liradır.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
Teşekkür ediyorum. Tahmini bütçe ile ilgili görüş bildirmek isteyen var mı arkadaşlar. Yok.
Oya sunuyorum. Adana Barosu Tahmini bütçesini kabul edenler. Etmeyenler. Oybirliğiyle kabul edilmiştir.
Şimdi 11’inci maddeye geldik arkadaşlar. Mesleki sorunların görüşülmesi ve çözüm önerileri. Sayın Yurdagül Gündoğan söz istemiş.
AV. YURDAGÜL GÜNDOĞAN
Sayın divan heyeti
Adana Barosu’nun değerli başkanı, henüz yenisi seçilmediğine göre,
Kıymetli meslektaşlarım.
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Yeni dönemde Adana Barosu’nu yönetmeye aday olan değerli meslek büyüğüm İbrahim Gazioğlu ve ekibine, Demokrat Avukatlar Grubu’nun ön seçiminden iki turlu seçimini de başarıyla aşarak bu yarışa katılan sevgili kardeşim Avukat Veli Küçük’e ve listesindeki aday arkadaşlarıma ayrı ayrı başarılar diliyorum.
Ve seçileceklere şimdiden Tanrı’dan güç diliyorum.
Türkiye Barolar Birliği yönetiminde bulunmak kuşkusuz bir avukat için en önemli görevlerden birisidir. Bu onurlu göreve seçilmemde teşvik ve veciz sözleriyle, destek ve oylarıyla sebep olan, başta Başkan Mengücek Gazi Çıtırık’a, görevim boyunca samimi duygularıyla, güzel sözleriyle bana enerji veren, kalbimi sevgiyle dolduran dostlarıma, eleştirileriyle yoluma ışık tutan arkadaşlarıma, elimi yarı yolda bırakıp benim kendi yolumu bulmama ve gücümü keşfetmeme neden olan dostlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Biliniz ki görevimi sizlere layık olmak için yerine getirmeye çalıştım. Yüzünüzü yere eğdirmemeye çalıştım. Bütün çabalarıma rağmen eksiklerim için hoşgörünüze, kırdıklarım ve incittiklerim için de affınıza sığınıyorum. Konumuz meslek sorunları olduğuna göre, genç bir meslektaşımın bana anlattığı bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir mahkeme kalemine dosya fotokopisi almak için gider. Mahkeme müdürü dosyayı avukata uzatır, yanına da bir personel verir. Meslektaşım fotokopi odasında dosyaya evrakları dizerken kendisine refakat eden kişiden yardım ister. Onun özensiz çalıştığını görünce sırf merakından sorar.
“Siz kalem personeli misiniz?”
Hayır.
“Memur musunuz?”
Yine hayır.
“Peki siz kimsiniz” diye sorar. Cevap, “Hükümlüyüm” der.
Ve meslektaşım hışımla dosyayı alıp, müdürün odasında soluğu alır ve şöyle der:
“Sen bir avukat olarak bana güvenmiyorsun da bir avukata hükümlüyü mü veriyorsun?” der. Öncelikle meslektaşımı bu onurlu duruşu için kutluyorum.
Bugün icra dairelerinde, mahkeme kalemlerinde avukatın dosya inceleme işlemlerini tutanağa bağlamaya çalışan, cezaevlerinde tutuklu müvekkilleriyle görüşen avukatların görüşmelerini kayıt altına alan, zaman kısıtlaması getiren anlayışın temelinde, mesleğin onuruyla oynama, onu itibarsızlaştırma çabası yatmaktadır. Che Guavera‘nın güzel bir sözü var. Şöyle der:
“Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak için nabzına değil, onuruna bakın. Duruyorsa yaşıyordur.”
Evet bir insan için onur ne ise avukat için meslek onuru da odur. Zaten mesleğe başladığımız ilk gün hukuka, ahlaka, meslek onuruna ve kurallarına uygun davranacağımıza namusumuz ve vicdanımız üzerine ant içmedik mi?
Her türlü sorunun öncesinde ve sonrasında korunması gereken, olmazsa olmazımız meslek onurumuzdur. Hiçbir gücün ve kişinin önünde eğilmeden, hiçbir hakimin, savcının, kolluğun bunu gölgelemesine izin vermeden, mesleğimizi icra edebilmemizin yolu, meslek onurumuza sahip çıkmaktan geçer.
15 Temmuz sonrası Anayasa ve uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı bir şekilde üst üste Kanun Hükmünde Kararnameler ile düzenlemelerin de ötesine geçen hukuksuz uygulamalarla, masumiyet karinesi adil yargılanma hakları yerle bir edilmiş, savunmanın sesi kısılmaya çalışılmıştır.
Kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlettir. Kendilerinin deyimiyle hükümet uzun zamandır terörle mücadele ile kararlı ve etkin bir tutum izlemektedir. Hem de bir gecede 3 bine yakın hakimi ve savcıyı gözaltına alıp, tutuklayacak, çoğunu ihraç edecek, üzerinden bir ay geçmeden yüz binlerce kamu görevlisini açığa alıp, arkasından hiçbir soruşturma ve savunmalarını almadan ihraç edecek kadar kararlı ve etkin bir politika.
Öte yandan, bir yıl önce sokak ortasında, kameraların gözü önünde, onlarca polisin arasında kurşunla, sadece barış, sadece adil yargılanma, sadece insan hakları diyen Baro Başkanı öldürülüyor ve bir yıl geçmesine rağmen onun katilini bulmakta, bu kararlı tutum sergilenmiyor. Bırakın katil bulmayı bir tek şüpheli bile bulup, hakimin önüne çıkarılamıyor.
Masumiyet karinesi, binlerce kişiyi bir gecede tutuklarken, yüzlercesini ihraç ederken işleniyor da, sevgili Tahir Elçi’nin katilini ararken ne kadar güzel işliyor değil mi? Bu ne yaman çelişkidir böyle. Evet sevgili meslektaşlarım. Bizler savunmanın temsilcileri avukatlar olarak devletten hukuksuzlukların hesabını soramayacaksak bugün hangi nedenle tutuklandığını bilmeden, binlerce insanımızın ve tabi ki kendi meslektaşlarımızın hürriyetlerinden mahrum kaldıkları her günü hürriyetimizden çalınmış bir gün olarak göremiyorsak, haksız tutuklamalar ve gözaltılar sırasında uygulanan işkenceleri kendi ruhumuza ve bedenimize yapıldı sayamıyorsak, meslek sorunları için ne yaparsak yapalım bizi kalıcı hiçbir çözüme götürmeyecektir.
Hukuksuzluklara karşı örgütlü mücadele elbette çok önemlidir. Bunu kimse yadsıyamaz. Baroların ve Barolar Birliği’nin bu mücadeledeki rolü ve önemi inkar edilemez. Ancak, tam da bu noktada Türkiye’de hukuksuzluklara karşı verdiği mücadelede Çağdaş Hukukçular Derneği’nin hakkını eline teslim etmek lazım. Zira devlet gücünü kullananların hukukla sınavında en etkin rolü onlar oynamıştır. Onlar sayıları milyonları bulmadığı halde, hayatın kuralların değiştirecek güçleri olmadığı zamanlarda bile kurallara boyun eğmeyerek güçlü olduklarını, eylemleriyle her zaman göstermişlerdir.
Bizler Türkiye’de sayıları 93 bine ulaşan avukatlarız. Örgütlü gücümüzü hak ettiği seviyeye çıkarmak için önce barolarımızdan başlamalıyız. Çünkü, Barolar önder ve öncü kuruluşlardır. Baro yöneticisinin görev ve sorumlulukları, herhangi bir avukatın görev ve sorumlulukları ile bir tutulamaz. Baro yöneticisi görevlerini yerine getirirken gücünü avukatlardan almalıdır. Sorgulamayan avukatın kendisini takmayan yöneticisi olur. Bu süreç de bizi kendisine saygısını yitirmiş avukata götürür. İsteyen yöneticilerin arayıp da bulamadığı bir durumdur bu. Suskun avukat, suskun baro. Sonuçta göstermelik bir yargı sistemi, bu ise avukatlığın ahlakına sığmaz.
Filozof Kant’ın mezarında şöyle yazar:
“Üzerinde düşündükçe iki şey insan ruhunu hep yeni ve gittikçe artan hayranlık dolduruyor. Üstümüzdeki yıldızlı gök ve içimizdeki ahlak yasası.”
Evet konuşmalarıma kısa bir süre önce aramızdan ayrılan, hasreti gönlümden hiçbir an gitmeyen sevgili Ali Şahin’e bir selam göndererek son vermek istiyorum. Orhan Kotan’ın dizesi, ama, en çok da onun gür sesine yakışıyordu bu.
Nice belalardan vurup çıktı geldi bu yürek
Ve daha nice belaları göğüsleyecek
Namuslu olmak yetmiyor artık
Namusun mihenk taşında vuruşmak gerek.
Genel kurulun Adana Barosu’na ülkemize, umut, barış ve hukuk getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum.
GENÇ AVUKATLAR ADINA AV. SEDA SEZER
Öncelikle herkese merhabalar. Biz Genç Avukatlar Derneği olarak, baro başkan adaylarımız Veli Küçük ve İbrahim Gazioğlu’na bize verdikleri için herkese çok teşekkür ediyoruz. Çok yeni bir dernektik ve bu bizim ilk başarımız. Çok onure ettiniz. Hepinize saygılar, sevgiler. Çok teşekkürler.
DİVAN BAŞKANI AV. ZİYA YERGÖK
Başarıların anası başarısızlıkmış. Kutluyorum başarınızdan dolayı. Sayın Sefa Aydoğan.
AV. SEFA AYDOĞAN
Sayın başkan
Değerli divan
Sevgili meslektaşlarım. Hepinizi, bu genel kurulu, Adana Barosu’nun 29’uncu genel kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce tabi geçtiğimiz dönemde, geçen yıl bir basın açıklaması sırasında, her tarafın güvenlik görevlileriyle kuşatılmış olduğu bir alanda öldürülen Tahir Elçi’yi bir kere daha buradan saygıyla selamlıyorum.
Şimdi tabi az önce bir 0-5 yıl kıdemi olan arkadaşların aidatlarının yarı oranında alınmasına yönelik bir teklif oylandı ve kabul edildi. Güzel bir gelişme, fakat, başka bir şey var burada. Özellikle zorunlu müdafilikle ilgili bir durum. O konuda eğer gerekli düzeltmeler yapılabilseydi aslında o arkadaşlarımız bu türden bir talebe ihtiyaç duymayacaklardı. Çünkü, zorunlu müdafilik bir ölçüde onların çokça karşısına gelen bir şey ve bunun bir angarya olduğunu söylüyorum. Zorunlu müdafilik bir angaryadır.
1993 yılında biliyorsunuz bu yürürlüğe girmişti ve o zamandan beri uygulanıyor. O zamanki hükümetin Avrupa Birliği’ne verdiği taahhütler çerçevesinde gerçekleşmeye başlamıştı. CMUK’ta yapılan bu değişikliğin uygulanmasında Avrupa Birliği’ne verilen taahhüt avukatın sırtından gerçekleşecekti. Peki, avukatın sırtından gerçekleşen bu iş için avukata ne ödenecekti? Evet bir ücret ödeniyor. Ama bu ödenen ücret bunun bir angarya olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yapılması gereken, bir angarya olarak avukatın sırtından yürütülen zorunlu müdafilik uygulamasının böyle devam etmemesi, zorunlu müdafilikte alınacak ücretlerin, avukatlık asgari ücret tarifesine çıkarılması, yine bu kapsamda görev yapacak avukatların görev yerine gidiş ve dönüşlerinde yaptıkları yolculuk masraflarıyla, yine CMK kapsamında yapacakları sair masrafların da eksiksiz ödenmesidir. Bununla ilgili aslında 93 yılından benri baroların herhangi bir şey yapmadığını görüyoruz. Yani bu konu bir hayli can yakıcı şekilde ortada duruyor. Belki yıllarca takip edilecek bir dava için alınacak ücretin 400 lira ve civarında olduğunu görüyoruz. Bu kabul edilemez ve angaryadır ve bunun önümüzdeki dönem seçilecek yönetimle birlikte bir yasa değişikliğine gidilebilmesi konusunda bir baskı oluşturulabileceğini düşünüyorum.
Şimdi başka bir dönemden geçiyoruz. Aslında geçmiyoruz. Uzun süredir bu hali yaşıyoruz. Olağanüstü haldeyiz. Bir avukatsızlık halindeyiz. Avukatın görev yapacağı alanların giderek sınırlandığı, bazı alanlarda yok edildiği bir dönemdeyiz. Böyle bir dönemi yaşıyoruz.
Şimdi birinci avukatsızlık hali, yürütülen soruşturma ve koğuşturmalarda ifade alma ve sorgu sırasında veya duruşmada en çok 3 avukat hazır bulunabilir şeklinde düzenlemedir. Müdafilik görevi yapılırken orada sadece 3 avukatın bulunabileceği şeklindeki sınırlama savunma hakkının kısıtlanmasıdır. Avukatlığın çeşitli konularda uzmanlaştığı şimdiki zamanda böyle bir durum ortaya çıkabilir ki, 3’ten daha fazla avukatın uzmanlığına ihtiyaç duyulabilir ve bunun sınırlandırılması, yani, 3 avukatla sınırlandırılması, savunmanın sınırlandırılması sonucunu ortaya çıkarır. Bu tabi kabul edilemez.
İkinci avukatlık hali, 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre gözaltındaki şüphelinin, müdafiyle görüşme hakkı, Cumhuriyet Savcısı’nın kararıyla 5 gün süreyle kısıtlanabilir, bu zaman zarfında ifade alınmaz diyor. Oysa bizce doğru olan şey, CMK’nın 149, 3’üncü maddesinde ifadesini bulan cümledir. O da şudur. Soruşturma ve koğuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu sürecinde yanında olma ve hukuki yardımda bulunması engellenemez, kısıtlanamaz. Hiçbir gerekçe savunma hakkının önüne geçmeye yeterli olmadığı gibi, profesyonel olarak mesleğini icra etmekte olan avukatı soruşturmayı tehlikeye düşürmeye elverişli, muhtemel kişi olarak gösteriyor olması bakımından da kabul edilemez.
Üçüncü avukatsızlık hali de, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile avukatın tutuklu müvekkili ile yaptığı görüşmeler, teknik cihazla, sesli veya görüntü olarak kaydedilir, tutuklu ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevli hazır bulundurulabilir, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge ve belge örnekleri, dosyalar ve aralarında geçen konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulabilir veya görüşmeler gün ve saatleri sınırlanabilir hale gelmiştir. Ayrıca,bu kanun hükmünde kararname ile tutuklu hakkında tutanak tutulması halinde, Cumhuriyet Savcısı’nın istemiyle, tutuklunun avukatıyla görüşmesi Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi’nce yasaklanabilir. Yasaklama sonrasında baro tarafından bildirilen, görevlendirilen avukat değiştirilmesini de Cumhuriyet Savcısı isteyebilir. Şeklinde böyle bir düzenleme getirilmiş. Bu avukata bir amir, bir denetmen atanmasıdır ve asla kabul edilemez. Burada, Molierac’ın veciz sözünü yeniden hatırlatmakta fayda var. Bunu hiç unutmamalıyız aslında.
“Görevimizi yaparken kimseye, ne hakime, ne müvekkile, ne de iktidara tabiyiz. Bizden aşağımızdaki kişilerin varlığı iddiasında değiliz, fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden farkı yoktur. Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı.”
Hiç kimse avukatı yaptığı iş nedeniyle denetleyemez, müvekkili ile özdeşleştirecek şekilde davranamaz, bu nedenle hakkında soruşturma açamaz. Avukatın kollukta ve mahkemede yaptığı görevi, hasmane bir davranışa tabi tutan, geçmişte ve bugün, ama, bugün daha fazla bir şekilde böyle tabi tutan anlayışın önüne geçilmelidir Önümüzdeki en temel görevlerden birisi budur.
Yargı, iktidarın tahakkümünden kurtarılmalıdır. Hakimler ve savcılar ve kolluk, bizim onlara güvenebileceğimiz bir uygulama içerisinde değiller. Ne karar verirlere versinler haklarında soruşturma açılıp açılmayacağından, işten el çektirilmeyeceğinden, dahası tutuklanmayacağından emin olmadan görev yapmaktadırlar.
Bir gün önce tırnak içerisinde Fetö terör örgütü nedeniyle gözaltı yapan kolluk, tutuklamaya sevk eden savcı, tutuklama karar veren hakim, ertesi gün aynı örgüte üye olmakla karşı karşıya kalıp tutuklanabilmektedirler. Bu da, hakim ve savcıları korkunç bir baskı altına almış bulunmaktadır. Bu ruh hali içerisinde sağlıklı karar verebilmeleri mümkün değildir. Gelinen noktada bağımsız yargının üç unsuru da hiçbir şekilde bağımsız değildir. Yargılama, Yürütme’nin tam bir tahakkümü altındadır. Bu durum toplumdaki adalet anlayışının giderek yok olmasıyla sonuçlanacaktır. Tabi ki, yine dediğim gibi baroların elbette yapacakları şeyler sınırlıdır ve gücünü aşabilir gibi görünüyor. Oysa, barolar güçlerinin farkında olmalılar. Avukatlar, güçlerinin farkında olmalılar. Bu türden yasal düzenlemelerin ve uygulamaların önüne geçilebileceğini ve etkili bir eylemlilik dizisiyle duruşmalara girmemek şeklindeki eylemlilik dizileriyle bunu başarabileceğimizi düşünüyorum ve genel kurulu saygıyla selamlıyorum. Çok teşekkür ediyorum.
Dostları ilə paylaş: |