Ahlak Temizliğine Duyulan İhtiyaç Ahlak Temizliğinin Etkileri ve Önemi Şeyh Hüseyin Behrani


Ayetlerin Batınını Elde Etme Ölçüsü



Yüklə 1,71 Mb.
səhifə19/68
tarix03.08.2018
ölçüsü1,71 Mb.
#66881
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   68

Ayetlerin Batınını Elde Etme Ölçüsü


İslam bilginleri Kur’an ayetlerinin batıni anlamlarını derketmek için tevile dayanma hususunda bir takım kaide ve ölçüler karar kılmıştır ki bu metotlar vasıtasıyla ayetlerden güvenilir batıni kavramlar çıkarılabilsin. Bu kaidelerin başlıcaları şunlardır:

1- Batıni anlamların, zahir anlamla çok yakın bir münasebeti olmalıdır. Bu münasebet lafzi olsun veya anlamsal bir münasebet olsun fark etmez.

2- Ayetin has ve genel anlamını elde etmek amacıyla ayetin nüzul hususundaki detaylarından ayrılmasının telkininde gerekli dikkatin gösterilmesi. 2

Bu iki ölçüyü göz önünde bulundurmakla bazı tefsir kitaplarında yer alan kimi tevillerin doğru olmadığını anlamaktayız. Zira bunlar lafızlara bakmaksızın kendi zevkler doğrultusunda Kur’an’ı tefsir etmeye kalkışmışlardır. İnşallah sözün devamında bu konuda bir takım nükteleri zikretmeye çalışacağız.



Bir Ayette Batıni Anlamlardan Bir Örnek


Allame Tabatabai “Allah’a ibadet edin ve ona hiç bir şeyi ortak koşmayın.” Ayeti hususunda ayetin zahiri ve batıni anlamları hususunda şöyle diyor: “Bu sözün zahiri normalde putlara tapmak ile ilgilidir. Nitekim şöyle buyurmaktadır: “Pislik olan putlardan sakının” ama iyice bir düşünüldüğü takdirde anlaşıldığı üzere putlara tapmak sadece Allah’tan gayrisi karşısında boyun eğmek, anlamına gelmektedir ve dolayısıyla da kendisine ibadet edilmeyen putun da belli bir özelliği vardır ve nitekim Allah-u Teala şeytana itaati ona ibadet saymış ve şöyle buyurmuştur: “Ey Ademoğulları! Sizden şeytana ibadet etmeyin diye söz almadık mı?”

Başka bir yorumla da açıklığa kavuştuğu üzere kendisi ve diğerleri karşısında itaat ve boyun eğmenin bir farkı yoktur. Nitekim nefsin isteklerine itaat edilmemesi gerektiği gibi Allah karşısında başkasına da itaat edilmemelidir. Nitekim Allah-u Teala, “heva ve hevesini ilah edineni görmedin mi?”1 diye buyurmaktadır.”

Daha ince bir araştırma sonucunda anlaşıldığı üzere Allah’tan gayrisine asla fazla ilgi gösterilmemeli ve Allah’tan gaflet edilmemelidir. Zira Allah’tan gayrisine teveccüh etmek, onu bağımsız saymak ve karşısında küçülmek demektir.”2

Bu esas üzere:

1- İnsan Allah’ın izni olmaksızın hiç kimseye teveccüh etmemelidir. Bu yüzden tapmaktan sakınmak sadece putlara özgü değildir.

2- Nefsanî isteklere tapmak da yasaklanmış bulunmaktadır.

3- Allah’tan gaflet etmemek ve başkasına yönelmemek gerekir. 1

Ayet Anlamlarının Batıl Tevilinden Bir Örnek


Ali b. İbrahim Kummi tefsir kitabında “Allah sivrisineği ve daha üstününü bile misal olarak vermekten hayâ etmez” ayetinin tefsirinde, İmam Cafer-ı Sadık’tan (a.s) nakledilen bir rivayete dayanarak şöyle demektedir: “Allah bu örneği Hz. Ali (a.s) için zikretmiştir. Dolayısıyla “beuze” (sivrisinek) Hz. Ali’dir. “Ma fevkeha” ifadesi ise Hz. Muhammed’i (s.a.a) kastetmektedir.” Daha sonra da şöyle diyor: “Zira “İman edenler bunun Rablerinden gerçek bir örnek olduğunu bilirler.” İfadesinden maksat Müminlerin Emiri’dir. Nitekim Peygamber de insanlardan ona itaat etmesini istemiştir.”2

Veya bazı sufi alimler de “Rabbimiz, bizden öncekilere (günahları sebebiyle) yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme” ayetinin anlamı hakkında şöyle demişlerdir: “Allah’ım! Bizim üzerimize dayanamayacağımız hubb ve aşkı yükleme.”1



Tatbik ve uyarlama


Allame Tabatabai’nin, Kur’an’ın zahir ve batın konusunu ele alırken dile getirdiği tatbik konusunda şu nükteye işaret etmek gerekir ki Kur’an ayetleri nüzul sebebine özgü değildir. Bu ayetler nazil olduğu şahısların şartlarını taşıyan herkese tatbik etmektedir. Bu aslında İmam Bakır’dan nakledilen şu hadise işarettir: “Eğer Kur’an sadece bir topluluk hakkında inmiş olsaydı, o topluluğun ortadan kalkmasıyla ayetler de anlamını kaybederdi ve dolayısıyla Kur’an’dan geriye bir şey kalmazdı. Ama gökler ve yer baki kaldıkça Kur’an’ın ilki sonuna cereyan etmektedir. Her topluluk için okudukları bir ayet vardır. Onlar ayetten kastedilendir. İster hayır olsun, ister şer.”2

Şimdi bu nükte ışığında söyleyebiliriz ki bazı rivayetler kınayıcı ve korkutucu ayetleri Ehl-i Beyt düşmanlarına ve bazı rivayetler de övücü ve müjdeleyici ayetleri Ehl-i Beyt’e uyarlamaktadır. Bu esas üzere tatbik; batının ilk anlamının kemali ve Kur’an batınlarının harici tecessümüdür ve batının bütünleme aşaması sayılmaktadır. 3



Tevil Hakkında Bir Söz


Tevil geri dönme anlamına gelen “evl” kökünden türemiştir. Burada maksat ise ayetin kendisine döndüğü şey demektir. Örtülü söz anlamına gelen tevilin karşısında ise, açık bir anlam ifade eden ve ayetin kelime anlamı olan tenzil yer almaktadır.

Rivayetlerde Kur’an tevili ayetlerin gerçek hedefleri olan dış hakikat anlamında yer almıştır. Allame Tabatabai, tevilin anlamı hakkında şöyle demektedir: “Her şeyin tevili, o şeyden kaynaklandığı hakikatidir ve o kaynak bunun gerçekleştiricisi, taşıyıcısı ve nişanesi mesabesindedir.1



Hak ve Batılın Tevili


Bu söylediğimiz şeyler esasınca Kur’an ayetlerinin gerçek tevili ilahi ilim ve vahiyden kaynaklanan hakikatler dizisidir. Batıl tevil ise sapıkların insanları hak yoldan saptırmak için Kur’an’ın doğru anlamlarının aksine ortaya attıkları şeydir. Onlar, Kur’an ayetlerini şeytani istekleri esasınca kendi saptırıcı maksatlarına yüklemektedirler. Kur’an tevillerinin lafzi boyutlarla irtibatı, normal kanunların ve kaidelerin tersine lafzi delaletlerle ilgili olduğu için Kur’an’ın gerçek maksatlarıyla tümüyle örtüşmektedir. Bu yüzden akli değerlendirme ölçütüyle doğru olan tevili, batıl olan tevilden ayırt etmek, oldukça zordur. Dolayısıyla ilahi vahye ve Kur’an hakikatleri hakkındaki yakini ilme dayanan nakli değerlendirmeden yardım almak dışında mümkün değildir. 1

Allah, Al-i İmran suresi 7. Ayette şöyle buyurmaktadır: “Sana kitabı indiren O’dur. Onda kitabın temeli olan muhkem ayetler vardır, diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak ve tevil etmek için müteşabih olanlarına uyarlar. Oysa onların tevilini ancak Allah bilir ve ilimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, (muhkem ve müteşabih) hepsi Rabbimizin katındandır” derler. Bunu ancak akıl sahipleri düşünebilirler.” Bu ayet esasınca herkes, Kur’an teviline kalkışamaz. Bu işi yapan kimseler, hakikatte Kur’an’ı kendi zevkleri esasınca tevil etmektedirler. Eğer bu iş, insanlar arasında yaygınlaşacak olursa, herkes, kendi zevki esasınca Kur’an’ı yorumlamaya kalkar. Zihninde olan şeyi Kur’an’a yükler ve artık Kur’an’ın zahiri bunun için bir hüccet olmaz. Oysa bu konudaki mevcut ayetler ve rivayetler esasınca Kur’an’ın zahiri herkes için hüccettir. Örneğin Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Belki onlar hatırlayıp kendilerine gelirler diye, biz onu (Kur'an'ı), senin dilinle kolaylaştırdık.” Aynı şekilde bir çok rivayetlerde görüldüğü gibi tertemiz imamlar, bir takım şer’i ayetleri ve diğer Kur’anî ayetleri zahiri şekliyle delil olarak göstermişlerdir. 2




Yüklə 1,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   68




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin