Ahlak Temizliğine Duyulan İhtiyaç Ahlak Temizliğinin Etkileri ve Önemi Şeyh Hüseyin Behrani



Yüklə 1,71 Mb.
səhifə58/68
tarix03.08.2018
ölçüsü1,71 Mb.
#66881
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   68

İlahi Dinlerde Tesettür


Said Askeri

Tesettürün fıtri oluşu

Tesettür bütün din ve mezheplerde özel bir konuma sahip olmuştur. Bunun temel esaslarından biri de hicabın ve iffetin fıtri bir iş olmasıdır. Hz. Adem ve Havva kıssası da tesettürün fıtri olduğunu ispat etmektedir. Hıristiyanlar için de kutsal olan Yahudilerin mukaddes kitabı Tevrat’ta şöyle okumaktayız: “Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi. Kocası da yedi. İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar. Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen Rab Tanrı'nın sesini duydular. O'ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler. Âdem karısına Havva adını verdi. Çünkü o bütün insanların anasıydı. Rab Tanrı Âdem’le karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi.”1

Bu metin esasınca Adem ve Havva’nın elbiseleri yok idi. Yasaklanmış ağaçtan tattıkları zaman gözleri açıldı ve çıplak olduklarını anladılar. Hemen ağaç yapraklarıyla kendilerini örttüler. Daha sonra Allah onlara bir elbise verdi. Kur’an-ı Kerim Hz. Adem ve Havva kıssasını şöyle beyan etmektedir: “Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar.”2

Kur’an-ı Kerim’deki ayetler esasınca Hz. Adem ve Havva yasaklanmış ağaçtan tatmadan önce de elbise sahibi idiler. Ama yasaklanmış ağaçtan yedikten sonra elbiselerini kaybettiler ve hemen ardından kendilerini örtmeye kalkıştılar. Velhasıl her iki nakle göre de (ister daha önce elbise sahibi olmadıklarını söyleyen Tevrat’a ve isterse de elbise sahibi olduğunu belirten Kur’an-ı Kerim’e göre) çıplaklıklarını hissettikten hemen sonra cennetteki ağaç yapraklarıyla kendilerini örtmeye kalkışmışlardır.

Hiç kimsenin görmediği bir yerde dahi bu çıplaklıktan utanma duygusu ve hemen geçici olarak da olsa ağaç yapraklarıyla kendilerini örtmeye kalkışması tesettürün insanda fıtri olduğunu isbat etmektedir. Ayrıca elbise ve tesettürün medeniyetin gelişimi ile birlikte ortaya çıkmadığını göstermektedir. İlk insanlar bile fıtri olarak örtünmeye meyletmişlerdir.

Tarihi metinlerin tanıklığı esasınca da dünyadaki bütün dinlerin çoğuna göre kadınlar arasında tesettür sürekli var ola gelmiştir. Gerçi tarih boyunca tesettür bir çok iniş ve çıkışlar yaşamış bazen hakim sınıfın zevki doğrultusunda şiddet veya azalma kaydetmiştir. Ama hiçbir zaman tümüyle ortadan kalkmamıştır. Eğer dünyadaki ülkelerin milli elbiselerine bakacak olursak çok açık bir şekilde onda tesettürün varlığını görürüz. Ülkelerin milli elbiselerine bakmak bile bizleri kadınları tesettür sahibi olan millet ve kavimleri bulmak hususunda tarihi kitapları araştırmaktan müstağni kılmaktadır. Dünyadaki çoğu milletler arasında tesettürün yaygın olduğunu herhangi din veya mezhebe özgü bulunmadığını göstermektedir.

Bütün semavi dinler kadın için tesettürü farz ve gerekli kılmıştır ve beşeri toplumları bu fıtri ilkeye davet etmişlerdir. Zira tesettürün gereği doğal olarak kadınların fıtratına konmuştur. İlahi dinlerin hükümleri ise insani fıtratla uyum içinde yasanmıştır. O halde bütün ilahi dinlerde kadının tesettürü ve hicabı farz kılınmıştır.

Zerdüşt, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dinlerinde tesettür kadınlar için lazım ve gerekli görülmüştür. Kutsal dini kitaplar, dini hükümler, adab, merasimler, ve bu ilahi dinlere uyan kimselerin pratik örnekleri bu iddiayı isbat eden en iyi kanıttır.


Zerdüşt şeriatında tesettür

Zerdüşt tavsiye ve öğütleriyle İranlı kadınların milli bir kültürü olarak zahiri örflerinde riayet ettikleri hicabın temellerini bunların ruhunun derinliklerinde güçlendirmeye ve bu yolla gelecekte de tesettür kanunu icra garantisini temin etmeye ve böylece kendi toplumunu gizli ahlaki sapıklık imkanı karşısında sigortalamaya çalışmıştır.

Zerdüşt’ün1 kendi takipçilerine tavsiye ettiği öğütlerinden bir kısmını aktaralım ki onun bu konudaki önemli teşebbüsü daha iyi anlaşılsın ve böylece tesettürü koruma köklerini öğretmek, yüce kılmak ve de zahiri tesettürü batini iffetle iç içe koymanın gereğinin beyanı daha açık bir hale gelmiş olsun.

Zerdüşt şöyle diyor: “Ey yeni gelin ve damatlar! Ben sizlere hitap ediyorum. Öğüdüme kulak verin, sözlerimi belleğinize kazıyın, gayretinizle temiz bir hayat sürdürmeye çalışın. Sizlerden her biri diğerleriyle iyilikte yarışmalıdır ki kutsal evlilik hayatı, hoşluk ve mutlulukla birlikte olsun.

Ey erkekler ve kadınlar! Doğru yola tabi olunuz. Hiçbir zaman, hayatı mahveden geçici hoşluklara ve yalanlara kapılmayın. Zira günahla birlikte olan her lezzet öldürücü bir lezzet gibidir. Bu zehir tatlılıkla karışmış olup kendisi gibi cehennemliktir. Bu tür şeylerle hayatınızı mahvetmeyin.

İyilik yoluna gidenlerin mükâfatı batıl isteklerini ve arzularını kendinden uzaklaştıranlara ve nefsine hakim olanlara erişir. Bu yolda gaflet ve ihmalkarlığın sonu ise sadece üzüntü ve hasrettir.

Kötü işe bulaşan, aldatılmış kimseler, yokluk ve sefalete düşecektir. Onların sonu da feryat ve inlemedir. Benim öğütlerime kulak veren kadın ve erkekler, hayatın huzur ve mutluluğunu elde edecektir. Onlar sıkıntı ve üzüntü görmeyecek ve ebedi iyiliğe erişeceklerdir.”1 Videvdat kitabında ise şu cümle defalarca tekrarlanmıştır “Şüphesiz Allah, çirkin işleri yok edeceğini bildirmiştir. Ey Adam! Çıkış ve artışı temizlemeni diliyorum. Senden ey kadın! Beden ve gücünü tertemiz kılmanı istiyorum, senin çocuk sahibi olmanı ve sütünün çoğalmasını diliyorum.”2

“Puşak-ı Bastani-ı İraniyan” adlı kitapta “Puşak-ı Ekelliyetha-ı mihen-i ma” başlığı altında Zerdüşti kadınların tesettürü hususunda şöyle okumaktayız: “Zerdüşti kadınların kullandığı tesettür ülkemizin diğer bölgelerimizdeki kadınların giyindiği tesettüre çok yakındır. Onların başörtüsü de şekil ve kullanım açısından Bahtiyari kadınlarının başörtüsü gibidir. Gömlekleri ise daha çok eskiden Lor kadınlarının giyindiği gömleğe, pantolonları şekil ve kesim açısından Batı Azerbaycan’daki Kürt kadınların pantolonuna ve kafalarına koydukları başlık ise Benderi kadınların başlığına benzemektedir.”

Zerdüşt dini temelde “güzel düşünce, güzel söz ve güzel davranış olarak üç temel esasa dayanmaktadır. Papazlar güzel düşünce ve güzel davranış hakkında şöyle demektedirler: “Mümin bir Zerdüşti diğer kadınlara kötü gözle bakmaktan sakınmalıdır.”

Başpapazın bir öğüdünde ise şöyle yer almıştır: “Kötü gözlü erkeği kendine yardımcı edinme.”1


Yahudi şeriatında Hicab

Yahudi kavminin kadınları arasında tesettürün yaygınlığı da hiç kimse inkar edemez. Tarihçiler de Yahudi kadınlar arasında tesettürün bir gelenek olduğunu aktarmaktan da öte onların bu konudaki aşırılıklarını da beyan etmişlerdir.”Hicap der İslam” adlı kitapta şöyle yer almıştır: “Gerçi tesettür Araplar arasında yaygın değildi ve bunu İslam vücuda getirdi ama Arap olmayan milletler arasında en şiddetli şekliyle tesettür yaygın olarak kullanılmıştır. İran’da, Yahudiler arasında ve Yahudilerin düşüncesine uyan milletler arasında tesettür İslam’ın istediğinden daha şiddetli bir şekilde var olmuştur. Bu milletler arasında yüz ve eller bile örtülmüştür. Hatta bazı milletler arasında kadının yüzünün ve ellerinin örtünmesinden de öte kadının gizletilmesi söz konusu ediliyordu ve bu düşünceye sıkı sıkıya bağlı bulunuyorlardı. 1

Her kavimdeki kadınların çıplaklığını ve süslenmesini sürekli olarak ballandıra ballandıra anlatmaya çalışan ve böylece çıplaklığı doğal olarak göstermeye yeltenen Will Durant bile bu konuda şöyle demektedir: “Ortaçağ boyunca Yahudiler eşlerini değerli elbiselerle süslüyorlardı. Lakin başları açık bir şekilde sokağa çıkmasına izin vermiyorlardı. Başını açmak bir suç teşkil ediyor ve boşanma nedeni kabul ediliyordu. Şer’i öğretilerinden biri de Yahudi erkeğin saçları gözüken bir kadının yanında ellerini açıp Allah’a dua etmemesi idi.”2

Will Durant Yahudi kadınların niteliği hakkında ise şöyle demektedir: “Çok eşli bir evliliğe sahip oldukları halde cinsel hayatları dikkate değer bir şekilde hatalardan uzak idi. Kadınları tesettürlü kızlar, çalışkan eşler, doğurgan anneler ve emin kimselerdi. Erken evlendikleri için de fuhuş en aza indirgenmişti. 3

Yahudilerin kutsal kitabında açık bir şekilde veya işareten kadınların tesettürü önemle vurgulanmıştır. Bazı ifadelerinde çarşaf kelimesi yer almıştır ki bu da o asırdaki kadınların örtünme niteliğini göstermektedir. Şimdi onların bazısını aktaralım:
Namahrem karşısında tam örtünme

“Tevrat’ın Yaratılış seferinde şöyle okumaktayız: “Rebeka İshak'ı görünce deveden indi, İbrahim'in hizmetkârına, "Tarladan bizi karşılamaya gelen şu adam kim?" diye sordu. Hizmetkâr, "Efendimdir" diye karşılık verdi. Rebeka peçesini alıp yüzünü örttü.”1


Kadın ve erkeğin birbirine benzememesi gerektiği

Tevrat’ta şöyle yer almıştır: “Kadınlar erkek giysisi, erkekler de kadın giysisi giymesin. Tanrınız Rab bu gibi şeyleri yapanlardan tiksinir.”2


Yahudi kızların yabancılara süslenmesi sebebiyle azabın inişi

Tevrat’ta şöyle okumaktayız: “Rab şöyle diyor: "Siyon kızları kibirlidir, burunları bir karış havada, göz kırparak geziyor, ayaklarındaki halhalları şıngırdatarak kırıtıyorlar. Bu yüzden onların başlarında yaralar çıkaracağım, mahrem yerlerini açacağım. O gün Rab güzel halhalları, alın çatkılarını, hilalleri, küpeleri, bilezikleri, peçeleri, başlıkları, ayak zincirlerini, kuşakları, koku şişelerini, muskaları, yüzükleri, burun halkalarını, bayramlık giysileri, pelerinleri, şalları, keseleri, el aynalarını, keten giysileri, baş sargılarını, tülbentleri ortadan kaldıracak. O zaman güzel kokunun yerini pis koku, kuşağın yerini ip, lüleli saçın yerini kel kafa, süslü giysinin yerini çul, güzelliğin yerini dağlama izi alacak. Erkekleri kılıçtan geçirilecek, yiğitleri savaşta yok olacak. Siyon'un kapıları ah çekip yas tutacak; kent, yerde oturan, terk edilmiş bir kadın gibi olacak.”1

Örneğin Rut kitabında da şöyle okumaktayız: “Bunun üzerine Boaz Rut'a, "Dinle, kızım" dedi, "başak devşirmek için başka tarlaya gitme; buradan ayrılma. Burada, benim hizmetçi kızlarla birlikte kal. Gözün, orakçıların biçtiği tarlada olsun; kızların ardından git. Sana ilişmesinler diye adamlarıma buyruk verdim. Susayınca var git, kuyudan çektikleri suyla doldurdukları testilerden iç." Rut eğilip yüzüstü yere kapandı. Boaz'a, "Bir yabancı olduğum halde bana neden yakınlık gösteriyor, bu iyiliği yapıyorsun?" dedi.”2

Hakeza: “Tanrı şöyle buyurdu: "Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin." Ve öyle oldu.”3


Başının namahrem kimseler karşısında örtmek

Will Durant şöyle diyor: “Eğer bir kadın Yahudi kanunu çiğneyecek olursa, örneğin başı açık bir şekilde insanların arasına girecek, sokaklarda oturup bir şey örecek veya erkeklerle has bir halde bulunacak olurlarsa veya evinde konuştuğunda komşuların duyacağı şekilde yüksek sesle konuşacak olursa, bu durumda erkek mehir vermeden onu boşama hakkına sahipti.”4

Hakeza: “Allık ve sürme gibi şeyler kullanmayı çirkin görüyorlardı, erkeğin karısı için cömertçe elbiseler almasını uygun görüyorlardı. Ama kadın, bu elbiseleri sadece eşi için giymeliydi; başka erkekler için değil.”1

Hikmet’ül Hicab ve Edillet-u Vücub’in Nikab adlı kitapta ise Yahudi kadınların tesettürünün kökeninin Musa şeriatında örtünün farz olmasına dayandığını tekit etmek için Musa ve Şuayb’ın kızlarının kıssasına işaret edilmiştir. Bu kıssaya göre Hz. Musa (a.s) onlara arkasından gelmelerini ve kendisini bu şekilde arkadan gelerek babasının evine doğru yönlendirmelerini istemiştir. 2


Hıristiyanlıkta Tesettür

Daha öncede belirtildiği gibi ilahi dinler fıtrat ile uyum içinde olduğu için tek bir metot takip etmişlerdir. Hıristiyanlıkta tıpkı Zerdüşt ve Yahudi şeriatı gibi kadınlara tesettürü farz kılmıştır. Hıristiyan bilgin Corci Zeydan bu konuda şöyle diyor: Eğer tesettürden maksat bedeni örtmek ise bu durum İslam’dan önce hatta Mesih dinin zuhurundan önce bile yaygın olmuştur. Etkileri henüz de Avrupa’da göze çarpmaktadır.”

Hıristiyanlık Yahudi şeriatının kadınlarının tesettürü hakkındaki hükümlerini değiştirmemiş, şiddetli kanunlarını devam ettirmiş ve bazı hususlarda daha da ileri giderek büyük bir önemle tesettürün farz oluşunu beyan etmiştir. Zira Yahudi şeriatında evlilik kutsal bir iş sayılmaktaydı. Hatta tarih-ı temeddün kitabında yer aldığına göre yirmi yaşında evlilik mecburi idi ama Hıristiyanlığa göre bekarlık kutsal sayıldığından hiç şüphesiz her türlü tahrik vesilesini ortadan kaldırmak için kadınların örtünmeleri ve her türlü süslenmeden uzak olmaları istenmiştir.

Bu konuda İncil’e bir göz atalım: “Kadınların da kendilerini saç örgüleri, altınlar, inciler ya da pahalı giysilerle değil, sade giyimle, edebe uygun ve ölçülü biçimde, Tanrı yolunda yürüdüklerini ileri süren kadınlara yaraşır şekilde, iyi işlerle süslemelerini isterim. Kadın sükûnet ve tam bir uysallık içinde öğrensin. Kadının ders verip erkeğe egemen olmasına izin vermiyorum; kadın sükûnet içinde dinlesin. Çünkü önce Ådem, sonra Havva yaratıldı; aldanan da Ådem değildi, kadın aldanıp suç işledi. Ama kadın sağduyu ile iman, sevgi ve kutsallıkta yaşarsa, çocuğun doğmasıyla kurtulacaktır.”1

Hakeza: “Ey kadınlar, aynı şekilde siz de kocalarınıza bağımlı olun. Öyle ki, bazıları Tanrı sözüne inanmasa bile, Tanrı korkusuna dayanan temiz yaşayışınızı görerek kendilerine hiçbir söz söylenmeden siz kadınların yaşayışıyla kazanılsınlar. Süsünüz, örgülü saçlar, altın takılar ve güzel giysiler gibi, dıştan olmasın. Gizli olan iç varlığınız, sakin ve yumuşak bir ruhun solmayan güzelliğiyle sizin süsünüz olsun. Bu, Tanrı'nın gözünde çok değerlidir. Çünkü geçmişte ümidini Tanrı'ya bağlamış olan kutsal kadınlar da kocalarına bağımlı olarak böyle süslenirlerdi. Nitekim Sarâ, İbrahim'i “Efendim” diye çağırarak sözünü dinlerdi. İyilik yapar ve hiçbir korkuya kapılmazsanız, siz de Sarâ'nın çocukları olursunuz.”1

Aynı şekilde kadının vakarı ve emin olması gerektiği hususunda ise şunu okumaktayız: “Aynı şekilde görevli kadınlar iftiracı değil, ağırbaşlı, davranışlarında ölçülü ve her bakımdan güvenilir olmalıdırlar.”2

Bizim rivayetlerimizde de şöyle yer almıştır: “Hz. İsa (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kadınlara bakmaktan sakınınız. Zira bu bakışlar kalpte şehveti hareketlendirir ve bu da bakan kimse de fitnenin ortaya çıkışı için yeterlidir.”3

Havariler ve kilise ve Hıristiyanlık dini açısından emirleri yerine getirilmesi gereken papalar ve büyük Kardinaller de kadınların kamil bir şekilde örtünmeleri ve bedensel süslenmelerden kaçınmaları gerektiğini belirtmişlerdir.

Londra üniversite üstadı Dr. Hekim İlahi, "Zen ve azadi" adlı kitabında Avrupalılar nezdinde kadının durumunu beyan ettikten sonra Hıristiyanlığa göre kadının tesettürünün hükmü hususunda iki başpiskopos Keliment ve Tertuliyan’ın inançları hususunda şunu aktarmaktadır: “Kadın kendi evinin dışında mutlaka tümüyle örtünmelidir. Zira kötü gözlere engel olacak tek şey kadının örtüsüdür. Kadın yüzünü de örtmeli ve diğerlerinin yüzüne bakmasına engel olmalıdır. Başkasını yüzüne bakarak günaha düşürmeye alet olmamalıdır.

Hıristiyan mümin bir kadın için Allah nezdinde yabancıların yoluna süslü olarak çıkması doğru değildir. Hatta doğal güzelliklerini bile onlardan gizlemelidir. Zira bunlar gören kimseler için tehlikelidir.”1

Hıristiyanların ve Avrupa halkının elbiseleri hususunda yayınlanmış olan resimlerde kadınlar arasında tesettüre tümüyle riayet edildiğini göstermektedir.”Puşak-ı Akvam-i Muhtelif” adlı kitapta yazar, Hıristiyan kadınlara ait bir takım resimler aktarmaktadır ki bu resimlerin tümü kadınların uzun bir elbise giyindiklerini ve başörtüsü taktıklarını göstermektedir.”2
İslam şeriatında örtü

İlahi dinlerin sonuncusu, tabiatıyla en kamil, her zaman için bütün insanlara Allah tarafından indirilmiş bir din olan İslam elbiseyi ilahi bir hediye olarak tanıtmış ve kadınların tesettürünün farz oluşunu uygun bir düzenlemeyle insanlık toplumuna sunmuştur. İslam kadının örtüsü hakkındaki aşırılıklardan kaçınarak kanun yasama hususunda insanın içgüdüleriyle uyumlu bir çizgiyi göz önünde bulundurmuştur.

İslami tesettürde zararlı ihmalkarlıklar ve yersiz zorluklar bulunmamaktadır. İslami tesettür batıda tebliğ edildiği gibi kadının eve hapsedilmesi, perde arkasında tutulması ve toplumsal konulara katılımdan uzak tutulması anlamında değildir. Kadın yabancı erkeklerle muaşeretinde başını ve bedenini örtmeli, kendisini göstermeye kalkışmamalıdır. Güçlü cinsel içgüdü esasınca İslami hükümler Allah tarafından bu içgüdünün doğru bir şekilde tatmini ve dengeli kılınması için açıklanmış olan tedbirler konumundadır.
Kur’an-ı Kerim’de Tesettür

Kur’an-i Kerim'de bazı ayetler açık bir şekilde tesettürün farz olduğunu belirtmiş, sınırını ve niteliğini açıklamıştır. Nur suresinde şöyle yer almıştır: “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. Tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”1

Hakeza Ahzab suresinde ise şöyle yer almıştır: “Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”1

Hakeza: “Ey Peygamberin hanımları! Sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Allah'tan sakınıyorsanız edalı konuşmayın, yoksa, kalbi bozuk olan kimse kötü şeyler ümit eder; daima ciddi ve ağırbaşlı söz söyleyin.”2


İslami rivayetlerde Tesettür

İslam peygamberi (s.a.a) ve masumlar (a.s) da tesettüre riayet edilmesini önemle vurgulamışlardır. Birtakım emirlerde bulunarak İslam toplumunu temizlenmeye ve arınmaya davet etmişlerdir. Bu bölümde bazı rivayetleri aktaralım:


İnce ve bedeni gösteren elbiseler giyinmekten sakınmak.

Peygamberin (s.a.a) baldızı olan Esma bir gün ince bir elbise giyerek Peygamberin (s.a.a) evine geldi. Peygamber onandan yüz çevirerek şöyle buyurdu: “Ey Esma kadın erginlik çağına gelince yüzü ve elleri dışında bedeninin herhangi bir yerini göstermemelidir.”3


Ev dışında güzel kokular kullanmanın ve süslenmenin yasak oluşu

Peygamber (s.a.a) bir hadisinde kadının diğerleri için kendisini süslemesini yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Eğer kadın eşinden başkası için kendisini süsleyecek olursa Allah’ın onu ateşle yakması bir haktır.”1


Kadınların erkeklere benzemesinin yasak oluşu

Peygamber (s.a.a) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Allah kadına benzemeye çalışan erkeklere ve erkeğe benzemeye çalışan kadınlara lanet etmiştir.”2

İmam bakır (a.s) ise bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Kadını kendisini erkeğe benzetmesi doğru değildir. Zira peygamber kadınlara benzeyen erkeklere ve erkeklere benzeyen kadınlara lanet etmiştir.”3

Kur’an-ı Kerim ve rivayetlerde kadınların tesettürünün korunması hakkında bir takım emirler yer almış olmakla birlikte erkeklere bir takım sorumluluklar da yüklenmiştir ki aşağıda onlara işaret edilmiştir:


İnsanların eşlerine oranla iffetli olması

Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “başkalarını eşlerine karşı iffetli olunuz ki sizin eşleriniz de İffetli kalsın.”4


Haram bakıştan sakınmak

İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Haram bakışlar şeytanın oklarından zehirli bir oktur. Nice bakışlar uzun hasretlere neden olur.”5


Müslüman bilginlere ve fakihlere göre tesettür

Daha önce de işaret edildiği gibi tesettür İslam’ın zaruri hükümlerinden biridir. Bütün İslam mezhepleri tesettürü farz saymıştır. Namaz kılarken ve yabancı erkeklerin huzurunda kadının başını ve bütün bedenini (yüz ve eller hariç) örtmesi gerektiği hususunda herkes görüş birliği içindedir. Elbette Şafiiler ve bazı Şii alimleri yabancılar karşısında kadının yüzünü örtmesini de gerekli saymışlardır.

Bu yazının sonunda İmam Humeyni’ye (r.a) hicap hakkında sorulan bir soruyu ve İmam Humeyni’nin bu soruya verdiği cevabı aktarmak istiyoruz. Şüphesiz bu aynı zamanda Müslüman alimlerin bu konudaki görüşünü de açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Soru: Tesettür, İslam’ın zaruri hükümlerinden biri midir? Bunu inkar eden ve özellikle İslam toplumunda bu ilahi emre karşı itinasız davranan kimselerin hükmü nedir?

Cevap: Tesettür hükmü, İslam’ın zaruri hükümlerinden biridir. Bunu inkar eden bir kimse, İslam’ın zaruriyatını inkar etmiştir. İslam’ın zaruriyatını inkar eden bir kimse ise küfre mahkumdur. Meğer ki Allah’ı ve Peygamber’i inkar etmediği belli olsun.

Soru: İslami tesettürün ölçüsü nedir? Bu hususta geniş elbise, pantolon ve baş örtüsü yeterli midir? Esasen kadın namahremler karşısında giyiminde hangi ölçüye riayet etmelidir?

Cevap: Kadın yüzü ve bileklere kadar elleri dışında bütün bedenini namahrem karşısında örtmelidir. Söz konusu elbise bu farz olan miktarı örtüyorsa, artık sakıncası yoktur. Ama çarşaf giymek, daha iyidir. Namahrem erkeklerin dikkatini çeken elbiseler giymekten sakınmak gerekir. 1
Nihai İnceleme

Dört dindeki tesettürün niteliği ve sınırları hususundaki incelemelerden elde edildiği üzere diğer dinlerde tesettür, İslam’dan daha şiddetli bir şekilde savunulmuştur. Örneğin Zerdüşt zamanında yaygın olmasa da ondan sonra Zerdüştiler arasında kadının yüzünü örtmesi de yaygın bir hale gelmiştir. Ayrıca daha önce de söylendiği gibi çarşaf ve peçe, Hıristiyan ve Yahudilerin ahlaki esaslarından biri sayılmıştır. Oysa İslam alimlerinin çoğuna göre yüzü örtmek farz değildir. Aynı şekilde Zerdüşt dinine göre hayız döneminde kadından tümüyle uzaklaşmak gerekir. Yahudilere göre sesi sokaktan işitilen kadını hiçbir mehir ödemeden boşama hakkına sahiptir. Hıristiyanlara göre ise kadın çarşaf ve peçe örtünmelidir. Çarşaf ve peçe Hıristiyanların mukaddes kitabında açık bir şekilde yer almıştır. Hakeza Hıristiyanlığa göre kadının yabancılar nezdinde ve kilisede susması farzdır. Bütün bunlar da tesettür ve kadın hususunda İslam’ın diğer dinlerden daha itidalli olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu esas üzere İslam, bir yandan tesettür kanununu yasamış, bir yandan da tarih boyunca tesettür ve kadın hakkında düşülen ifrat ve tefritleri ortadan kaldırmış, bunları bir kanun çerçevesinde düzenlemeye gitmiştir. Sonuçta kadının insani fıtratı ve erkeğin gayretiyle uyumlu doğru ve dengeli bir örnek sunulmuştur.


Yüklə 1,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   68




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin