Ahlak Temizliğine Duyulan İhtiyaç Ahlak Temizliğinin Etkileri ve Önemi Şeyh Hüseyin Behrani


A- Şirk ve Allah’tan gayrisine ibadet



Yüklə 1,71 Mb.
səhifə55/68
tarix03.08.2018
ölçüsü1,71 Mb.
#66881
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   68

A- Şirk ve Allah’tan gayrisine ibadet:


Hud kavmi de diğer ümmetler gibi hakkı kabul etmiyor sürekli olarak Allah’tan gayrisine kullukla oyalanıyordu. Bu yüzden Hz. Hud Allah tarafından bütün ibadetlerin sadece Allah’a yapılması gerektiğini ve Allah’tan gayrisinin önünde eğilmemek gerektiğini bildirmekle görevlendirildi. Şüphesiz evrende mülk saltanatı daimi olan iradesi geçerli bulunan ve bütün işlerin egemenliğini elinde tutan Allah’tır. O halde sadece Allah’a yakarmak ondan yardım dilemek ve elini ona açmak gerekir. Zira insanın Allah’ın iradesi karşısındaki varlığı hiçbir diğer ifade etmemektedir.

B- İlahi ayetleri inkar ve peygamberlerin emirlerine isyan


Semavi peygamberlerin zuhuru ve ümmetlerin tevhide daveti karşısında onların çoğu Allah’ı inkara yönelmiş, ilahi peygamberlere karşı itinasız davranmışlardır. Hud kavmi de Kur’an-ı Kerim’in haklarında şöyle buyurduğu ümmetlerden biri olmuştur: “İşte Âd (kavmi). Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O’nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular.”1

C- Hz. Hud’a (a.s) yapılan haksız iftiralar


Kur’an-ı Kerim’in de açıkça belirttiği gibi ilahi peygamberler tür olarak ümmetlerinin küstahça davranışları ve temelsiz ithamları ile karşı karşıya gelmişlerdir. Sonuçta halk Allah’ın peygamberlerini yalanlamış ve davetini inkar etmişlerdir.

Hz. Hud da böylesine beyinsiz ve inatçı bir ümmetle karşı karşıya gelmiştir “Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz.”2



4- Hz. Salih ve Semud kavminin kıssası


Semud kavmi de Medine ve Şam arasında yaşayan bir Arap topluluğu idi. Onlar uzun ömre sahip kimselerdi. Bu topluluk Ad, kavminden sonra yaşamış ve büyük bir medeniyet meydana getirmişlerdi. Onlar da bayındırlığa yönelmiş, görkemli ve sağlam evler yapmaya teşebbüs etmiş, tarım alanında çok büyük ilerlemeler kaydetmişlerdi. Bu kavim de Ad kavminden ibret almamış sürekli olarak fesat ve taşkınlığa koyulmuşlardı. Putlara tapmış haddini aşmışlardı. Allah onları hidayete erdirmek için Salih peygamberi göndermişti. Salih (a.s) şerafet sahibi ve akıl ve idareciliği ile meşhur olan bir aileye mensuptu.

Hz. Salih diğer peygamberler gibi kavmine karşı şefkat ve merhametle davranıyor, onları Allah’ın birliğine inanmaya çağırıyor, putlara tapmaktan sakındırıyor, kendi aralarında adalet ve iyilikle davranmayı istiyordu. Onları birbirine karşı üstünlük taslamaktan, israfta bulunmaktan, taşkınlığa düşmekten sakındırıyor ve hepsini ilahi azaptan korkutuyordu. Salih peygamber hikmet ve güzel öğütlerle halkını Allah’ın dinine davet ediyor ve onların baskıları karşısında Allah için tahammül gösteriyordu. Ama bütün bunlara rağmen az bir grup dışında hiç kimse ona iman etmedi. 1 Evet taşkınlık ve kibir sahibi kimseler ona iman etmediler. Batıl yolda ayak direttiler. Salih Peygamberden mucize isteyecek bir inada kapıldılar. İstedikleri mucizeyi getirdikleri takdirde de kendisini onaylayacakların bildirdiler. O bölgede Semud kavminin kutsal saydığı, taptığı ve her yıl etrafında toplanıp kurban kestikleri büyük bir kaya vardı. Dolayısıyla bu kutsal kayadan dişi bir deve çıkarmasını ve o devenin yavrularının da kendisiyle beraber olmasını istediler. Salih (a.s) Allah’ın izniyle onların isteğini hayata geçirdi ve onlara şöyle buyurdu: “Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir. O da, size bir mucize olarak Allah'ın şu devesidir. Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin, (içsin); ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar.”1

Daha sonra şöyle buyurdu: “Fakat Semûd kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler. Sâlih dedi ki: “Yurdunuzda üç gün daha yaşayın (sonra helâk olacaksınız)! “ Bu söz, yalanlanamayan bir tehdit idi.”2

Sonunda Salih Peygamberi öldürmek için komplo kurdular geceleyin salih peygamberin evine saldırarak onu öldürmeyi kararlaştırdılar. Böylece katilin kim olduğu ortaya çıkmayacak ve yakınlarına bu cinayetten haberdar olmadığını söyleyecek ve de olayı kapatmış olacaklardı. Aniden üzerlerine ağır bir yıldırım düştü, büyük bir sarsıntıya uğradılar. Kendi evlerinde cansız olarak yere serildiler. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: “Bunun üzerine onları o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar. Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz.”3



Bu kıssanın nükteler ve mesajları

A- Nimetleri kullanmada aşırı gitme ve ayyaşlık


Dünyevi bir çok nimetlerden istifade eden Semud kavmi bayındır şehirlere, görkemli ve güzel binalara sahip olan ve tarımda ilerlemiş bulunan bir toplumdu. Maddi nimetlere boğulmuş ve tümüyle dünyaya bağlanmışlardı. Artık ayyaşlık ve laubalilik dışında bir hedefleri kalmamıştı.

B- İlahi davete oranla şek ve şüphe içinde olmak


Şüphesiz evrenin hakikatleri karşısında kötümser olmak ve toplumda vesvese icat etmek din düşmanlığı ruhunun özelliklerindendir. Bu din düşmanları tevhid münadilerinin hak daveti karşısında sürekli olarak düşmanca tavırlar sergilemiş, vicdanlarını yargılamamış, hakkı batıldan ayırt etmemiş ve kendilerini şaşkınlıktan ve ıstıraptan kurtaramamışlardır.

Kur’an-ı Kerim Salih (a.s) kavminin dilinden peygamberlerinin davetini kabul etmeme sebebini şöyle beyan etmektedir: “Şüphesiz bizleri kendisine davet ettiğin şeyler hususunda kuşku verici şeyler içindeyiz.”1



C- Allah’tan gayrisine Kulluk


Beşer topluluk maruz kaldığı sıkıntılardan biri de tevhitten ayrılmak ve farklı çeşitleriyle şirke yönelmektir. Bu yüzden ilahi peygamberler insanı bu esaretten kurtarmak için büyük çaba göstermişlerdir. Onlar daha çok şu ilkeyi şiar edinmişlerdir.”Allah’a ibadet edin ve tağuttan sakının.”2

Bile bile Allah’a eşler koşmayın.” 3

Hakikatte bütün peygamberlerin davetinin odak noktası ibadette tevhit olmuştur. Onlar insanları şirkten sakındırmışlardır. Ama halk inat ederek inkar etmiştir. Nitekim Salih’in kavmi de kendisine şöyle demişlerdir: “Dediler ki: Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin. (Şimdi) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu biz, bizi kendisine (kulluğa) çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz.”2


Yüklə 1,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   68




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin