Ahmed Cevdet Paşa Tarih-İ Cevdet Cilt1



Yüklə 3,27 Mb.
səhifə2/44
tarix17.08.2018
ölçüsü3,27 Mb.
#71621
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   44

miştir.


Bir tarih yazarı, kendi yüz yılmin tarihini kötü amaç

gütmeden olduğu gibi hakikaten uygun yazması müşkül-

dür. Vak'a nüvislerin kaleme aldıkları tarihler ise iyi gö-

rünmek ve göstermek ve garaz yolunda yazıla gelmiş

olduğu cihetle bunları doğru bir tarih şekline koymak

için bazı çıkarmalar ve değiştirmeler yapılması uygun

olacaktır.

(Tuhfe-tül Kibar) Kâtip Çelebinin meşhur eserle-

rinden olup tarihin dışındadır.

(Koçi Bey Risalesi) Göriceli Koçi Beyin maarif is-

TARİH-Î CEVDET

19

teyen dördüncü Murad'a sunduğu lâyihaları içinde top-



layan bir risaledir.

Şani Zade Asker'in sebeplerini anlatma yolunda ya-

zılmıştır ki, Göriceli Koçi Bey Dördüncü Murad hazret-

lerine bu meziyetleri olgun bir yaşlılığın ifadesi ile kork-

madan göndermiştir. Ebül-necip risalesine üstün denme-

ye lâyıktır.

(Sefine-tür-rüesa), (Düha-tül-meşayih), (Hadika-

tiil-vüzera) ve ekleri maruf olmakla tafsile hacet yoktur.

(Mukaddeme-i Kavanm-i Teşrifat) nailî Aptullah

paşa, teşrifatçı iken irade-i Seniyye ile Devlet-i Aliyye

teşrifat kanunlarını toplayarak, yaptığı mecmuaya şerh

olmak üzere telif eylediği risaledir ki onda bu kanunla-

rın sebeplerini anlatıp teşrifat kanunu başlangıcı diye

isimlendirmiştir.

(Faik Efendi Mecmuası) Sefine-tür-rüesa zeyli ya-

zarı Süleyman Faik Efendinin garip vak'aları, nadir bil-

gileri toplayan mecmuasıdır. Kendisinin el yazısı ile nüs-

hasını gördüm.

(Monte Kokolinin fenn-i harbe dâir olan kitabı)

Avusturya Devletinde Baş kumandan ve Başvekil olup

miladî binaltıyüzseksenbir senesinde ölen meşhur Mon-

te Kokolinin harf fennine dâir yazmış olduğu güzel bir

eserdir ki, üç bahse ayrılmıştır. Birinci bahisde, harbin

türlü usul ve inceliklerine, ikinci bahisde, Nemçe asker-

lerinin Engürüs diyarında uzun müddet Osmanlı asker-

leri ile yaptığı muharebelere dair olup birinci bahsi kü-

çük ikinci bahsi büyük sayarak üçüncü bahisde Osmanlı-

ların ezici kuvvetleri ile mücadele ve müsademeye koyu-

lan devletlerin, uzağı görerek, öncelik kazanmayı ve ihti-

yatlı olmayı ve böyle davranılırsa galibiyet ve zaferin

ne suretle düşünülüp tartışılan durumun arkasında, ne

kadar kestirilemeyen kuşku ve tehlikeleri kendi meramı-

na göre anlatıp neticeye bağlamıştır. Daha önce bu kitap
20

AHMED CEVDET PAŞA

Türkçe'ye tercüme edilmiş ise de basılmamıştır.

(Katerina Tarihi) Rusya İmparatoriçesi Katerüıa'-

nın her türlü halini anlatan «Kastra» adlı yazarın kale-

me aldığı meşhur tarihçedir ki, Fransızca'dan Türkçeye

tercüme edilmiş ve basılmıştır.

(Ayine-i Zürefa) vak'a nüvislerin hal tercümelerini

toplayan bir risaledir.

(Gülbün-ü Hanan), Kırım Hanlarının hal tercümele-

rine dair Halim Giray'ın yazdığı tarihdir.

(İbretnüma^yı Devlet), Kırım Hanlığının ahvalinin

icmaliyle binyüzsekseniki seferinin bütün ahvalini anla-

tan ve diğer sefer vukuatlarını içine alan ketebe-i aklâm'-<

dan Kisbî adındaki zatın ikiyüzonüç tarihinde yazmış ol-

duğu mecmua kılıklı bir tarihçedir.

(Mir'at-üt Devle) Sekseniki seferinin açılışı sebeple-

ri ve halkın giyim kuşama düşkünlüğü ve Devlet memu-

runun çoğalması, rueyanm zaaf ve telâşı, hususlariyle bu

yolda ne gibi önleme tedbirleri alınmak lâzım geldiğini

anlatan Nihalî Efendinin lâyiha kılıklı kaleme almış ol-

duğu risaledir.

(Hulasatül-itibar) adı geçen Rusya seferinde vuku

bulan noksan ve hatalara dair Resmî Ahmet Efendinin

kaleme almış olduğu meşhur risaledir.

(Dercül-vakay'i) binyüzdoksandokuz senesinden

ikiyüziki senesine kadar bazı vak'aları toplamış mecmua

kılıklı bir tarihçedir.


(Şehrî Efendi Tarihçesi) Sultan Abdülhamîd Hanın

son günleri ile Selim Hanın yüz yıllarının ilk günlerine

dâir, Şehrî îsmail Efendinin kaleme aldığı tarihçedir.
(Tarih-i Şamdanîzade) vak'a nüvis olmayıp Şamda-

nîzadenin serbest lisan ile yazmış olduğu Devlet-i Aliyye

tarihidir. Onun yazdığı tarihin son kısımları tarihimizin

birinci ve ikinci cildine me'haz olmuştur.

TARİH-İ CEVDET

21

(Tarih-i Enverî) üç cilddir. Birinci cildi binyüzsek-



seniki senesinden, yüzseksensekiz senesinde Kaynarca

anlaşması akdinden sonra ordunun Şumnu'dan hareke-

tiyle İstanbul'a gelişine kadar olan Devlet-i Aliyye vak'-

alarını içine almaktadır. Vasıf Efendi bunu değiştirip

başkalaştırarak kendi tarihinin ikinci cildi saymıştır. Ta-

rih-i Enverî'nin ikinci cildi ikiyüzseksensekiz senesi vak'-

alannın geri kalanından; yani evvelki bittiği yerden baş-

layarak yüzdoksanyedi senesi sonlarına kadar olan vak'-

aları içine alır. Asıl tarihimizin birinci me'hazı budur.

Üçüncü cildi binikiyüzseksenaltı senesine kadar ordu'ya

ait vak'aları içine alır.

(Tarih-i Edip) İstanbul vak'alaram ayrıntıları ile

toplamıştır. Çünkü ikiyüziki senesinde Enverî Efendi

vak'anüvis olarak tayinle ordu ile gidip ikiyüzaltı sene-

sine kadar ordu vak'alarını yazmış olduğu gibi Edip

Efendi de o zaman Rikâb-ı hümayunda teşrifatı ve vak'a

nüvis vekili olarak diğer vak'aları tutmuştur.

(Ordu Jurnali) binikiyüz senesinde ordunun Davut

Paşa sahrasından hareketi gününden başlayarak Muha-

diye ve Şiş muharebelerini içine alan Jurnal olup bu da

tarihimizin en güzel me'hazlarındandır.

(Revafoıt-ıl Ukud) Ziştovi ve Yaş konuşmalarında

vak'ayi kâtibi bulunan Galip Efendinin topladığı konuş-

ma zabıtları mecmuasıdır.

(Taıih-i Nuri Bey) binikiyüzdokuz senesi başlangı-

cından ikiyüzonüç senesi sonuna kadar Devlet-i Aliyye

vak'alarını içine alan bir tarihdirki, vak'anüvis Halil

Nuri Beyin meydana getirdiği eseridir. Nurî Bey bunda

dokuz senesinden başlamış ise de, daha önce yapılmış ka-

nun ve nizamları da ayrıca yazdıktan başka Üçüncü Se-

lim Han devrinde konulan ve başlatılan birçok kanun ve

nizamları toplayıp bir mecmua tertip etmiştir.

(Tarih-i Vasıf) binyüzaltmış senesinden başlayarak
22

AHMED CEVDET PAŞA

yüzseksensekiz senesinde ordunun istanbul'a dönüş ve

varışına kadar olan Devlet-i aliyye vak'alannı toplayan

iki cild olmak üzere basılıp yayınlanmıştır. Vasıf Efen-

dinin doksanaltı senesinden başlayan bir Kıt'a Zeyli olup,

iki nüshası vardır. Biri Mabeyn-i Hümayûn'a takdim ey-

lediği nüshadırki ikiyüzbir senesi evasıtma kadar gelir.:

Diğeri seksensekiz senesi evasıtmda, Kırım tasdiknamesi

mübadele olunduğu sırada son bulup, başlangıç Halil Ha-

mit paşa adınadır. Bu iki nüsha arasında icmal, tafsil

cerh ve tâdil cihetinden bazı mertebe farkı vardır. Aşa-

ğıda duruma döre tartışması yapılacaktır.

Ikiyüzüç senesinde Selim Hanın cülusundan başlayıp

ikiyüzsekiz senesi sonuna kadar Vasıf efendinin diğer bir

kıt'a Zeyli vardır. Bir de Vasıf Efendi basılan bu tarihi-

nin arkasından yüzaltmışaltı tarihinden ikiyüzonyedi ta-

rihine kadar bir emir üzerine Devlet-i Aliyye vak'alannı

yazmış olduğunu anlatmış ise de yalnız iki kıt'a Zeyli

meydana çıkmıştır.

(Ayine-i Zürefa) yazarı evvelki zeyli de göremediği

ve bilemediği için yalnız ikinci zeyli yani ikiyüzüç den iki

yüzdokuza kadar altı senelik vak'aları içinde toplamış-

tır. Yazar el yazısı ile bir kıt'a tarih zeyli görünce, öte-

sinin nerede kalmış olduğunun bilinemediğini açıkça

yazmıştır. Halbuki Cavid Beyin müntehebatında aşağıda

yazılı zeylden evvelce baksedilmiştir.

İleride görüleceği gibi binikiyüzsekiz senesi vak'ala-

rı anlatılacağı veçhile Vasıf Efendinin, Selim Hanın cü-

lusundan başlayıp ikiyüzbeş senesine kadar yazdığı bir

kıt'a tarihi adı geçen sekiz senesi başlangıcında Huzur-u

Hümayûn'a arz ile tamamlanmak üzere kendisine iade

olunduğu muhakkaktır. Fakir kulunuz bu babda hayli

araştırma ile uğraştığım halde iki kıt'a zeyl'den başkası-

nı ele geçirip göremedim. Sonraları Vasıf'm binikiyüzon-

yedi senesi başlangıcından ondokuz senesi sonuna kadar

TARİH-I CEVDET

23

üç senelik vak'alar içinde toplayan ve kendi el yazısı üe



tashihleri bulunan nüshasına ve ikiyüzdokuz senesiyle

oniki senesinden onyedi senesine kadar kendisinin el ya-

zısı ile olan müsveddelerinden çoğunu gördüm. Vasıf

Efendi bu senelerin vak'alannı takım takım tertip ve

takdim edip, bunların arz ve takdimine dâir yazmış ol-

duğu yazışmalardan üç kıt'asının müsveddeleri de adı

geçen müsveddeler içinde bulunmakla örnekleri cüdin so-

nunda (1) işaretiyle gösterilmiştir.

(Haşan Efendi Ceridesi) ikiyüzbir senesi, Vasıf Efen-

dinin İspanya'ya gidişinden, ikiyüziki senesinde ordunun

hareketine kadar olan vak'aları içine alır. Çünkü Vasıf

Efendi vak'anüvis bulunduğu halde İspanya Sefaretine

me'mur olduğundan vak'anüvislik üzerinde kalmış olup

donünceye kadar vekâletle idare ettirmek kararı verilmiş

ve vekâleti emrinin çıkarılması ile teşrifata Hasan Efendi

me'mur edilmiş bulunduğundan Vasıf Efendinin ikiyüzbir

senesi ortasında İspanya'ya gidişinden sonra Hasan

Efendi vak'aları zabta başlamıştır. Lâkin bunun peşin-

den Rusya seferi ortaya çıkınca vak'anüvislerin ordu da

bulunması Devlet'in geleneği icabı olduğundan, Enverî

efendi gönderilip vak'anüvis olarak ordu ile gidip ordu

vak'alannı kaleme almış ve Rikâb-ı Hümâyûn teşrifatçı-

sı olan Edip Efendi dahi, vak'anüvis-i Rikâb-ı Hümâyûn

olarak İstanbul'da diğer vâk' alarm zabta geçirilmesiyle

meşgul olmuştur.

(Müntehebat-ı Cavid Bey) mecmua kılıklı bir tarih-

tir ki, Cavid Ahmet Bey onu Devlet-i Aliyye ile Rusya

Devleti arasında meydana gelen Harp ve Sulh hallerine

değinen meşhur tarihlerden seçerek, iki cild olmak üzere

toplayıp düzenleyen ve birinci cildinde binotuzaltı tari-

hinden binyüzseksenyedi Zilkadesine kadar olan vak'a-

ları yazar. İkinci cildinde adı geçen tarihden başlayıp

binyüzdoksanaltı senesine kadar Enverî tarihini ve ondan
24

AHMED CEVDET PAŞA

binikiyüzbir senesine kadar Vasıf m aşağıda söylenen.

zeyli tarihi ve ondan ordu'nun Hurucuna kadar, Vasıf

zeyli olan aşağıda yazılı Hasan Efendi Ceridesini ve son-

ra da Edip Efendi tarihinin başlangıcından bir miktarını

ve Enverî tarihini ve ikiyüzaitı senesine kadar kendi tut-

tuğu zabıtları ve Vasıf zeylinin bir miktarını hulasa ola-

rak yazmıştır.

(Haşini Efendi Mecmuası) Anapa Kalesinin kurucu-

su olan Ferah Ali Paşa'nm kâtibi Haşim Efendi'nin Çer-

kezistan'a gidip orada uzun zaman vazifeli olarak mühim

evrak suretlerini kayd ve nice garib maddeleri zapt ile

yapmış olduğu mecmuadır. Görüleceği gibi Çerkezistan

olayları hakkında doğru ve vesikalara dayanan bir Me'-

hazdır.


(Duhatül Vüzera) Gülsen hülefanm zeyli olup Bağ-

dat valilerinin tercüme-i hallerini ve Irak'ın mühim olay-

larını içinde toplayan meşhur bir tarihdir.

(Tarih-i Abdüşşekiir) Mekke-i Mükerreme emirleri-

nin hal tercümelerini bildirir. Mekke-i Mükerreme ulema-

sından Abdüşşekür efendinin Arabca yazdığı bir tarih-

dir.

(Tarih-i Cezzar) Cezzar Ahmed Paşanın hal tercü-



mesine dair Cebel-i Lübnan tarih yazarlarından Mir Hay-

dar Şamlan, Şahabîye ait Arabca yazılmış bir tarihçe-

dir,

(Tarih-i Ceberti) Mısır'ın geçmiş olaylarını ve bun-



ların eklerini içine alan Mısır bilginlerinden Apturrah-

man Cebertî nammdaki yazarın dört cild olarak yazdığı

Arabca bir tarihçedir.

(Mazharııt-takdis Behurue-u taifetül Fransız) Fran-

sızların Mısır'a girişinden çıkışlarına kadar günlük mey-

dana gelen olayların yukarıda adı geçen Cebertî efendi-

nin kaleme aldığı bir tarihçedir. Vak'anüvis Asım Efendi;

onu arabca'dan türkçe'ye nakl ve tercüme etmiştir.

TARİH-İ CEVDET

25

(Tarih-i Nikola) Fransızların Mısır'ı istilâları esna-



sında Cebel-i Dürüz hâkimi Mir Beşir tarafından Mısır'a

gönderilmiş olan (Muallim Nikola Ettürk) adlı kimsenin

kaleme aldığı arabca tarihçedir. Nikola Fransızlarla be-

raber Mısır'da bulunarak Cebel-i Lübnan'a dönüşünde bu

tarihçeyi kaleme almıştır. Binsekizyüzotuzdokuz miladî

senesinde Fransızca tercümesiyle beraber Paris'de basıl-

mış ve yayınlanmıştır.

Yusuf Avra'ya mensup arapça yazılı diğer bir kıt'a

tarihçe de tarafından görüldü. Lâkin bu ayni ile Muallim

Nikolanm tarihçesi olup pek az yerlerinde cümle ve ta-

birler de fark olup madde ve mâna da ikisi bir şeydir.

Nikola ile Yusuf Avra Hıristiyan oldukları için Fransız-

iarı öğüp Bonapart'in övülmesinde ikisinin de arapça şi-

irleri vardır.

(Tezkere-i Bonaparte) Bonaparte'in Saint Helen

adasında sürgün iken kendi hal tereümesi'ne dair yazmış

olduğu risaledir. Türkçe basılmış tercümesi vardır.

(Zabitnameler) Binikiyüzonsekiz senesinden yirmiüç

senesi sonuna kadar Enderunu Hümayunda yazılmış bir

takım zabıt ve olay kâğıdları olup bunlar dahi okunarak

tarihimize me'haz olarak alınmıştır.

(Kaif Efendi Zabıtnamesi) Sadr-ı Âli mektubî hü-

lefasmdan Bölükât-ı Erbaa kâtibi Ali Raif efendinin or-

du olaylarına dair zabıtnamesidir. Binikiyüzyirmi senesi

hilâlinden, Vasıf efendi Reisül-küttap oldukta yerine

Amedî divan-ı Hümâyûn hulefasmdan Pertev efendi

vak'anüvis olmuş ise de yirmüki senesi hilâlinde ölünce,

yerine Âmir Bey vak'anüvis olup, o da birkaç ay sonra

istifa etmiş olduğundan müderrislerden Aymtaplı Asım

efendi vak'anüvis olmuştur.

Ancak ileride görüleceği gibi, yirmüki senesi olay-

ları sırasında anlatılacağı veçhile Asım Efendi ordu'ya

gitmeyip İstanbul'da olayları zabta geçirmekle meşgul
26

AHMED CEVDET PAŞA

olduğundan ordu vak'anüvisliğinden uzak kalmıştır.

Ali Raif efendi kendiliğinden ordu olaylarını zabt

eyleyip İstanbul'a dönüşünde zabıtnamesini Necib efen-

diye vermiş o da bu zabıtnamenin içindekileri tarihçesi-

ne ilâve eylemiştir.

Pertev efendi ile Âmir Beyin yazdıkları müsvedde-

ler de Ordu'dan İstanbul'a gönderilerek Asım efendi'ye

teslim olunmuştur.

(Necip Efendi Taröıçesi) Selimiye olaylarına dair

Bab-ı Âli ricalinden Necip efendinin kaleme aldığı bir ta-

rihçedir. Raif efendinin yukarıda zapteylemiş olduğu Or-

du olaylarını içine alır.

(Tarih-i Saîd Efendi) Kethüda Saîd efendi diye ma-

ruf, maarifsever bir zatın Selimiye olayına dair kaleme

almış olduğu bir tarihçedir. Fakat başlangıca, Rusya

Çan büyük Petro zamanından başlayıp ayrıntıları ile ge-

niş bir başlangıç yazmıştır.

(Ta

tarihi olup binikiyüzyirmi senesi sonunda Muhib efendi-

nin Paris Sefaretine tayininden başlayarak Sultan İkinci

Mahmud hazretlerinin cülusuna kadar olan olayları içine

alır. Fakat nüshaları pek muhteliftir. Zira Asım efendi

tarihini temize çekip takdim ettikten sonra ölen büyük-

lerden, onlar hayatta iken Kırgın olduğu bazı zevatı kö-

tüleyerek, kendindeki nüshaya bir çok fıkralar ilâve et-

miştir. Bazı zevatda bu fıkraları silip atarak, başkaca bir

nüsha meydana getirmiştir. Kethüda Saîd efendi tarih-

çesi buna karıştırılınca, iki cild olmak üzere bir nüsha

meydana çıkmıştır. Saîd efendi tarihçesinin başlangıcı

tamamiyle ve pek az şey ilâvesiyle buna mukaddeme ol-

mak üzere yazılıp birinci cildi Sultan Hanın saltanatının

sonuna kadar olup ikinci cildi de Sultan Selim'in tahttan

indirilisi, başlangıç olarak Sultan Mahmud devri başına

kadar gelir. Ondan sonra oniki sene olayları zabt etmiş

TARİH-İ CEVDET

27

ise de tertipleyip temize çekemediğinden zabitnameleri



kendinden sonra gelen Şanîzadeye devredilmiştir.

(Tüfekçibaşı Tarihi) Tüfekçi başı diye anılan Arif

efendinin Selimiye olaylarına dair kaleme aldığı tarihçe-

dir.


(Fezleke-i Kuşmanî) Kusmanı oğlu Dehkanî adlı za-

tın Fezleke-i Kuşmanî adiyle iki risalesi vardır. Birisi

İngiliz donanmasının İstanbul'a gelişinden Sultan Selim'in

tahttan inişine kadar olan olayları içine alır. Diğeri Sul-

tan Selimin şehadetini anlatır.

(Yayla İmamı Bisâlesi) Yayla imamı diye anılan za-

tın ikiyüzbir senesi sonundan yirmibeş senesine kadar

olan İstanbul olaylarını içine alan bir tarihçedir.

(Tarihçe-i Atâ) Cennetmekân Sultan Selimin taht-

tan indirilişine ve şehadetine dâir onun devrinde başlala

bulunan Tayyar efendinin mahdumu asrımız ricalinden

Ahmed Atâ Beyefendinin, babasından ve diğer bilenler-

den duyduğu ve yaptığı araştırmayı içine alan bir tarih-

çedir.


(Lâyiha-i Terciimân-ı Dîvan) Ziya Paşanın ikinci sa-

daretinde Divan-ı Hümâyûn tercümanı tarafından risale

kılıklı takdim kılınmış geniş bir lâyiha olup Ziya Paşa'-

nm birinci sadaretinden, ikinci sadaretine gelinceye ka-

dar Avrupa devletlerinin politik hallerini ve durumlarını

ve bu sırada meydana gelen önemli Devlet-i Aliyye olay-

larını topluca anlatır.

(Sefaretname-i Muhib efendi) binikiyüz senesinde

elçilikle Paris'e giden Muhib efendinin iki sefaretnamesi

olup birisi Fransa,'ya gidişi ve gelişi ile, altı senelik, Pa-

ris'deki ikameti sırasında, elçiliğe bağlı ne kadar zabıt-

lar, mektuplar, tezkereler ve takrirler varsa hepsini geniş

ve ayrmtüanyle gösterir. Diğeri topluca Fransa'ya gidiş

ve gelişi ile Paris'in gidişatı eserleri ve resimlerini gös-

terir risale kılıklı kısa bir sefaretnamedir.
28

AHMED CEVDET PAŞA

(Sefaretname-i Vahid efendi) binikiyüzyirmibir se-

nesinde husûsî delege olarak Napolyon, nezdine gönderi-

len Vahid efendinin güzel bir sefaretnamesidir. ,

(Jurnaller) Napolyon Bonaparte'in müttefik devlet-

lerle savaşlarına dair olan jurnalleridir.

(Lâyiha-i Sebastiyani) Fransız elçisi meşhur Sebas-

tiyani'nin İstanbuldan Paris'e dönüşünde Napolyon'a tak-

dim etmiş olduğu Lâyihasında da o yüz yılın gidişatına

dair bazı tarih problemleri vardır.

(Tarih-i Bilâd-ı Sudam) dokuzyüz tarihinden sonra

meydana gelen bazı sudan olayları ve Mısır valisi Meh-

med Ali Paşa tarafından Sudanın istilâsını anlatan arab-

ca bir tarihdir.

Yazarı Sudan ahalisinden ve ikiyüzlark tarihinde

Mısır Başbuğumm teşkil ettiği divanın azasından bir zât-

tır.


(Tarih-i Şanizade) üç cilddir. Birinci cildi binikiyüz-

yirmiüç hicrî senesinde Mahmud Hanın tahta çıkışı ola-

yından ikiyüzyirmibeş senesi sonuna kadar ve ikinci cil-

di yirmialtı senesi başlangıcından otuzüç senesi sonuna

kadar, üçüncü cüdi otuzdört senesi başlangıcından otuz-

altı senesi sonuna kadar olan olayları içine alır. Otuzyedi

senesi başlangıcından kırkbir senesi Saferine kadar vak'a

nüvislik memuriyetinde bulunmuş ise de yukarıda göste-

rildiği gibi kendine devredüen oniki senelik olayları ter-

tip ile, meşgul olduğundan şu zaman içindeki olayları top-

layıp tsrtipleyemediğinden zabıtnameleri kendinden son-

ra yerine gelen Esat Efendiye devrolunmuştur.

(Tarih-i Mr-i Ymsuf) Silâhşoran-ı Hassa'dan Ahmed

Paşazade Yusuf Beyin Kaleme aldığı tarihçedir. Rum

karışıklığının zuhurunda kritik varış noktası olan ANA-

BOLÎ de bulunup yirmiiki ay ANABOLİ kalesinde sarılı

kaldıktan sonra Kalenin eşkıyaya tesliminde bir İngiliz

gemisine binerek İzmir'e ve oradan İstanbul'a gelerek

TARİH-Î CEVDET

29

hu tarihçeyi yazmıştır.



(Tarih-i Melek) Bu iki yüz otuz altı senesinde zuhu-

ra gelen Yunan ihtilâline dair kendi eseri olan tarihçe-

dir. Melek Bey, Rum karışıklığı ile sonuçlanan Eterya'-

nın ilk kurucusu Eksanto'nun ihtilâli nasıl meydana ge-

tirdiğine dair olan risalesini ve Yunan tarihinin önemli

yazılmış kısımlarını tercüme ve kendi görgü, araştırma

ile düşüncelerini de ekleyerek böyle güzel bir eser vücu-

da getirmiştir.

(Tarih-i Fetret) adı geçen Yunan karışıklığına dair

bu yüz yılın yazarlarından Mehmed efendinin kaleme al-

mış olduğu tarihçedir. Yalnız birinci cüz'ü basılmış ol-

makla, alt tarafım daha henüz okuyamadık. Uzun zaman

İstanbul'da Avusturya elçisi bulunan meşhur Baron

Prokş'in da Rum karışıklığına dair bir tarihi var ise de

henüz türkçeye çevrilmemiştir.

(Tarih-i Vak'a-i Ce^ire-i Sakız) sakız olayına dair

bir tarihçedir. Bu terkibin harf noktalaması olaya tarih-

dir. Yani Mora ve bazı Akdeniz adalarının isyan ve ihti-

lâli ile binikiyüzotuzyedi hicrî senesinde Vahid Paşa sa-

kız muhafızı iken adada çıkan ihtilâle dâir o zaman Sa-

kızda kaleme alınmış bir tarihçedir.

(Tarih-i Esat) vak'anüvis Esat efendinin binikiyüz-

otuzyedi hicrî senesi başlangıcından kırk bir senesine ka-

dar olan tarihidir. Kendinden önce bulunduğu memuri-

yete gelenin zamanı olmakla Esat Efendi bunu birinci

cild saymıştır. Bundan başka Esat Efendi kırkbir sene-

sinde zuhura gelen vak'a-i Hayriye'ye dair başlı başına

bir tarih yazıp (Üssü Zafer) diye adlandırmıştır.

Sonra Esat efendi ikinci cildine kırkbir senesi ev-

velinden başlayarak aynı senenin sonuna kadar bir se-

nelik olmak üzere birinci kıt'asını tertip ve temize çek-

miş ise de ondan sonrasını toparlamaya ve tertibe gücü

yetmemiştir.
30

AHMED CEVDET PAŞA

Esbak dahiliye kâtibi merhum Bahir efendi Mora ih-

tilâli sırasında Mora seraskeri Sadr-ı Esbak Seyid Ali

Paşa'nin Kitabet hizmetiyle Mora ordusunda bulunmuş,

gördüklerimi ve duyduklarımı zabt ile, Esat Efendi tari-

hinin evvelce adı geçen birinci cildinin bahisleri arasına

zeyl ve ekler yaptığı gibi ikinci cildinin birinci kıt'asma

da haşiyeler ve sonuna da bir zeyl yazmıştır.

(Tevarih-i Farisiyye) Irak Ve İran hâdiselerine, dair

hakikate uygun araştırmalardan, ve Farsça yazılmış olan

tarihlerden de mehaz olarak istifade olunmuştur.

Avrupa olaylarının doğru bilinmesi için Avrupa ta-

rihlerine el atılmıştır. Halbuki Bonaparte'm ortaya çık-

masından sonra Devlet-i aliyye'nin Avrupa devletleri ile

ilişki ve ilişki uygulamalarının çoğalması ve birçok Dev-

let-i aliyye olaylarının iç yapısındaki gelişmelerin yeni

Avrupa olaylarına ait haberlerin bilinip değerlendirilme-

sine bağlı olduğuna dayanarak Avrupa için yazılmış Ta-

rih ve risalelere daha ziyade eğilmek zorunluğu el ver-

miştir. Adı geçen yazılmış telif eserlerden çok ele geçi-

rilen meclis konuşma eleştirme ve oturum mazbataları

ve diğer resmî yazılar ile Defter kayıdlarına da eğilerek

tarihe geçirilmeğe değer maddeler bulundu ise de topla-

nıp yazılmasına ve olayların eleştirilmesine mümkün ol-

duğu kadar elden gelen yazılmıştır.


MUHTIRA
Tarih biliminde asıl aranılan, olayların olduğu gibi

yanlışsız gerçek sebeplerini derinliğine eleştirme ile çe-


Yüklə 3,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin