Ahmed hulûSİ’de kavramlar av. Asuman bayrakçI



Yüklə 1,79 Mb.
səhifə8/25
tarix01.11.2017
ölçüsü1,79 Mb.
#25088
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   25

99 İSİM DAHİ YARATILMIŞTIR!

Bu 99 isim de bize bazı şeyleri anlamamız için verilmiş ana örneklerdir! Esas, bu 99‘dan ibaret değildir! Konuyu anlayabilmemiz için bu 99 isim verilmiştir ve de daha önemli bir noktaya geliyorum, dikkatinizi çekerim;

Bu 99 isim dahi yaratılmıştır!

99 İsmin mânâsı dahi Allah indinde yaratılmıştır!

Allah o 99 ismin mânâsı ile de kayda girmez!.



MÂNÂLAR İÇİN



YARATILMIŞLIK SÖZ KONUSU OLMAZ!

“Esmâ âlemi” dediğimiz zaman, ef’al âleminde varolan fiillerin, varlıkların, görüntülerin orijinal mânâlarını kastederiz!. Yani, mutlak varlığın, kendinde müşahede ettiği, ilmiyle ihata ettiği mânâlar.. Bu mânâlar için yaratılmışlık söz konusu olamaz, çünkü kendisinin yaratılmışlığı söz konusu değildir!.



MÂNÂLAR KENDİNE AİT MÂNÂLARDIR.

BUNA MUKABİL,

İSİMLER” SONRADAN YARATILMIŞTIR!

Bu isimler yaratılmış mıdır, gerçekten var mıdır?..

İsmiyeti yönüyle yaratılmıştır!. Ancak, o ismin müsemması, kendisine ait olan kendidir! Kendi özellikleri olması hasebiyle, bu mânâlar yaratılmış değildir! Mânâlar kendine ait, kendinde mevcut olan mânâlardır. Buna mukabil mânaların isimleri yaratılmıştır. Çünkü mânaların özelliğine karşılık, isimler sonradan meydana gelmiştir...



ASLINDA “MÂNÂLAR YOK,



TEK BİR “MÂN” YAPI VAR!

Vech”den murad, birimin birimiyeti değildir! Nitekim âyette;

NE YANA DÖNERSEN ALLAH’IN VECHİNİ GÖRÜRSÜN” (2-115)

diyor! ”Vecihlerini” görürsün demiyor! Yâni, “yüzlerini görürsün” demiyor; “Allah’ın yüzünü” görürsün diyor!

Senin ayrı ayrı varlıklar görmene sebep gözündeki yetersizlik demedik mi?..

Gözündeki yetersizliği, şuur kemâliyle eğer kaldırırsan, idrâkına giren sahada, yani basiretinde varlıkların çokluğu yoktur! Gözde, çokluk vardır!. Dolayısıyla basiretinde, Allah’ın “vechinden” başka bir şey yoktur! Yani Allah’ın çeşitli isimlerinin mânâları... Çeşitli isimlerin mânâları, aslında tek mânâdır, burayı iyi anlayalım!

Bütün isimlerle kastedilen mânâlar ayrı ayrı mânâlar olmayıp, tek bir mânâdır!. Tek bir mânâ, değişik isimlerle, değişik mânâlar varmış şeklinde çoğaltılmaktadır!.

Aslında, bütün isimlerin müsemmâsı tek bir varlıktır! Tek bir varlıkta tek bir mânâdır! Değişik mânâlar, değişik isimlerle varolmaktadır.. Dolayısıyla sen, hangi mânâ yönünden ele alsan, o tek varlığı ele almış, tek kaynağı ele almış olursun ki; işte çokluk-teklik noktası bu ince noktada birleşmektedir! Burada tek, çok olmaktadır!

Yani, çokluk, isimlerde meydana gelmektedir. Aslında mânâlar yok, tek bir mânâ yapı var!. O tek mânâ, değişik yönler itibariyle ele alındığı için, değişik mânâlar varmış gibi bir husus ortaya çıkıyor. Yani mânâlar îtibârîdir.. İzâfidir.. Aslında bir mânâ yapı vardır.



ALLAH’IN 99 İSMİ



1.Hu vallahulleziy lâ ilâhe illâ Hu 2. Rahman 3.Rahîym 4.Melik 5.Kuddûs 6.Selâm 7.Mü’min 8.Müheymin 9. Aziz 10.Cebbar 11.Mütekebbir 12.Hâlik 13.Bâri 14.Musavvir 15.Ğaffar 16.Kahhar 17.Vahhab 18.Rezzâk 19.Fettah 20.Alim 21.Kaabız 22.Bâsıt 23.Hafıd 24.Râfi 25.Muizz 26.Muzill 27.Semi 28.Basir 29.Hakem 30.Adl 31.Lâtif 32.Habir 33.Halim 34.Azim 35.Gafûr 36.Şekûr 37.Âliyy 38.Kebir 39.Hafîz 40.Mukit 41.Hasib 42.Celîl 43.Kerîm 44.Rakîb 45.Mucîb 46.Vasî 47.Hakim 48.Vedûd 49.Macid 50.Bâis 51.Şehîd 52.Hakk 53.Vekîl 54.Kaviyy 55.Metin 56.Veliy 57.Hamid 58.Muhsî 59.Mubdî 60.Muîd 61.Muhyî 62.Mumît 63.Hayy 64.Kayyum 65.Vâcid 66.Macîd 67.Vâhidül Ahad 68.Sâmed 69.Kaadir 70.Muktedir 71.Mukaddim 72.Muahhir 73.Evvel 74.Âhir 75.Zâhir 76.Bâtın 77.Vâli 78.Müteâli 79.Berr 80.Tevvab 81.Muntakim 82.Afuvv 83.Raûf 84.Mâlik-el mülk 85.Zül Celâl-i vel ikrâm 86.Muksıt 87.Câmi 88.Ğani 89.Muğnî 90.Mâni 91.Dârr 92.Nâfi 93.Nûr 94.Hâdi 95.Bedî 96.Bâki 97.Vâris 98.Reşîd 99Sabûr (celle celâluhü)

1-HÛ : Mutlak Zât’a işâret.

2-RAHMAN : Sonsuz Esmâ ve Sıfat Sahibi

3-RAHİM : Varlıklar içinde seçtiklerine kendini tanıtan.

4-MELİK : Mülkünde tasarruf sahibidir. Herşey O’na muhtaç.

5-KUDDÛS : Sınırlılıktan mukaddes ve arı.

6-SELÂM : Yakin hâlini yaratan.

7-MÜ’MİN : Gaybın sonsuz sırlarına açık idrâkı oluşturan.

8-MÜHEYMİN : Hiçliği hissettiren, hayrete salan, yüceliğiyle kendinden geçiren

9-AZİZ : Mutlak gâlip. Eşi ve benzeri olmayan.

10-CEBBAR : Hükmünü zorunlu olarak ister istemez kabul ettiren.

11-MÜTEKEBBİR : Kibriyâ sahibi.

12-HÂLİK : Benzeri, örneği olmayan şeyi meydana getiren.Takdir eden.

13-BÂRİ : Her yarattığını farklı, yeni bir îcad ile meydana getiren.

14-MUSAVVİR : Mânâları şekillendiren.

15-ĞAFFAR : Dilediği tüm kusurları bağışlayan.

16-KAHHAR : Dilediği herşeyi ortadan kaldıran.

17-VAHHAB : Karşılıksız olarak ihsanda bulunan.

18-REZZAK : Sonsuz mânâları ile sürekli besleyen.

19-FETTAH : Sürekli aşama kapıları açan, tüm kapanıklıkları geçirten.

20-ALÎM : Mânâların oluşturduğu tüm kompozisyonların her hâlini bilen.

21-KAABIZ : İzhar ettiklerini geri alan, kudreti altında tutan.

22-BÂSIT : Açan, yayan, genişlik veren.

23-HÂFID : En değersiz hâle düşüren.

24-RÂFİ : Yükselten.

25-MUİZZ : İzzet bahşeden, değerli kılan.

26-MUZİLL :Zillete düşüren, değersiz kılan, alçaltan.

27-SEMÎ : Yaratıklarının hitâplarını her hâli ile algılayan.

28-BASİR : Yaratıklarının her hâlini değerlendiren.

29-HAKEM : Hüküm sahibi ve hükmü kayıtsız şartsız yerine gelen.

30-ADL : Her birimi ne için varettiyse, ona hakketiğini veren.

31-LÂTİF : Lûtuf sahibi, birimin özünde ve yapısında yer alır biçimde mevcût.

32-HABİR : Şey’in varlığıyla kendisinden haberdar olan.

33-HALİM : Yumuşaklık ve hoşgörü sahibi.

34-AZİM : Sonsuzluğuyla azâmet sahibi.

35-ĞAFUR : Suçluları bile küçük düşürmek istemeyen. Örtücü.

36-ŞEKUR : Değerini bilene fazlasıyla karşılık veren.

37-ALİYY : Yüce; fevkalâde yüksek.

38-KEBİR : Sonsuz mânâlara sahip olmasından ileri gelen üstünlük sahibi. EKBER : Sonsuz mânâlara sahip olmasından ileri gelen üstünlüğüyle ancak kendi kendini değerlendirebilen yüce Zât. ”ALLAHÛ EKBER”: Ancak Allah, kendi sonsuz yüce vasıflarını hakkıyla değerlendirebilir; anlamında anlaşılabilir.

39-HAFİZ : Koruyan, muhafaza eden, ayakta tutan.

40-MUKİT : Varettiklerinin yapılarına göre gıdasını veren.

41-HASİB : İhtiyaçları karşılayan; her an her varlığın yaptığının hesabını görerek hesabına göre bir sonraki aşamaya geçirten.

42-CELİL : Zâtıyla tüm kemâl sıfatlarına sahip, hükümran olan.

43-KERİM : Sınırsız cömertlik sahibi.

44-RAKİB : Yaratılmışların tümünü her an kontrolünde tutan.

45-MUCİB : Tüm yönelenlerin dileklerine cevap veren.

46-VASÎ : Sonsuz genişlik ve tahammül sahibi; nimeti bol olan.

47-HAKÎM : Her fiilinde bir hikmet, bir sebep, bir gerekçe yatan.

48-VEDÛD : Aşk kaynağı; sevilen gerçek ve tek varlık.

49-MECİD : Şânı, nâmı yüce olan.

50-BÂİS : Bir yaşam bitiminin hemen akabinde yeni bir yaşamı başlatan.

51-ŞEHİD : Her şeyin, her olayın gerçeğini gören.

52-HAKK: Gerçekte yegâne var olan.

53-VEKİL : Vekil tutanların işini en mükemmel biçimde sonuçlandıran.

54-KAVİ : Tüm kuvvelerin oluşmasını sağlayan tek kuvvet sahibi.

55-METİN : Kendisine herhangi bir zaaf gelmeksizin sapasağlam kalan.

56-VELİ : Yardımcı, hâmi, dost ;dilediğine arka çıkıp onları kemâle ulaştıran.

57-HAMİD : Hamd kendisine ait olan. Senâ,övgü Allah’a aittir!.

58-MUHSİ : Sonsuz varlıkları her zerrelerine kadar özellikleriyle yaşayan.

59-MUBDİ : Tüm varlıkları benzerleri mevcût olmadığı halde yoktan vareden.

60-MUİD: Yaratılmışları yok ettikten sonra yeni bir biçimde yeniden vareden.

61-MUHYİ : Hayata kavuşturan,can veren.

62-MUMİT : Ölümü TATTIRAN, dönüştüren.

63-HAYY : Sonsuz dirilik, canıllık sahibi.

64-KAYYUM : Kendi varlığı ile kâim olup, mevcûdâtı varlığıyla var kılan.

65-VACİD : Ne bağışlarsa bağışlasın varlığından hiçbir şeyi eksiltmeyen.

66-MACİD : Şan , şeref, yücelik sahibi.

67-VAHİD-ÜL EHAD : Cüzlerden, parçalardan meydana gelmemiş TEK.

68-SÂMED :Varlığına bir şeyin girmesi, çıkması olanaksız, ihtiyaçtan beri.

69-KAÂDİR : Kudreti herşeye yeten.

70-MUKTEDİR : İktidarı tüm varlıkta geçerli olan. Mutlak tasarruf sahibi.

71-MUKADDİM : Dilediğini öne geçiren.

72-MUAHHAR : Dilediğini geri bırakan, erteleyen.

73-EVVEL : Başlangıcı olmayan; ilk.

74-ÂHİR : Sonu olmayan; sonraki.

75-ZÂHİR : Apaçık ortada olan;algılanabilen.

76-BÂTIN : Gizli, ortada olmayan, algılanamayan.

77-VÂLİ : Herşeyi tedbir ve idare eden.

78-MÜTEÂLİ : Yüceliği yayan; sonsuz sınırsız yücelik sahibi zât.

79-BERR : Varlıklara kolaylık ve istedikleri iyilikleri veren.

80-TEVVAB : Pişman olanların bağışlanma taleplerini kabul eden.

81-MUNTAKİM : Zarar vereni yaptığının karşılığıyla ödeştiren.

82-AFUV : Sonsuz biçimde dilediğini affedip günâhını silen.

83-RAÛF : Son derece merhametli, acıyan.

84-MÂLİK-EL MÜLK : Tüm boyutlarıyla mevcûdâtın TEK sahibi.

85-ZÜL CELÂLİ VEL İKRAM: Mutlak hüküm ve ikrâm sahibi.

86-MUKSİD : Herşeyi yerli yerinde yapan. Zâlimden, mazlumun hakkını alan.

87-CÂMİ : Dilediği tüm mânâları, dilediği anda ve dilediği yerde toplayan.

88-GANİ: Kavramlar üstü. Yegâne zenginlik sahibi.

89-MUGNİ : Zenginleştiren; zenginlik veren her mânâda ve boyutta.

90-MÂNİ : Önleyen; engelleyen; istemediğinin almasına izin vermeyen.

91-DARR : Zarara uğratan. Her şer kabul edilenin mutlak varedicisi.

92-NÂFİ: Yararlandıran. Her hayır kabul edilenin mutlak varedicisi.

93-NÛR : Açığa çıkaran; idrâk ettiren; kendisiyle irşâd olunan.

94-HÂDİ : Hidâyet eden; gerçeğe yönlendiren; gerçeği görmeyi sağlayan.

95-BEDÎ : Bir benzeri olamayan şeyleri îcat eden. Varlığında benzeri olmayan.

96-BÂKİ : Sonsuza dek yegâne varolan.

97-VÂRİS : Tüm varlıkların gerçek tek vârisi.

98-REŞÎD : Varlıkları varediş gayesine göre hedefine ulaştıran; olgunlaştıran.

99-SABÛR : Sabırla, rızası olmayan şeylerin neticesini bekleyen.

Hadîs-i Şerîf‘te belirtilen “İHS”; saymak, mânâsını bilmek ve elden geldiğince mânâlarıyla hallenmek anlamındadır... Ki bu da “ALLAH’IN AHLÂKIYLA AHLÂKLANMAK” tır.



O'NA AİTTİR

TÜM KEMÂL VASIFLARIN İSİMLERİ!

O (ismi) ALLAH olan ki, tanrısallık yoktur hüviyet (benlik sahibi) O’dur!..



Âlim’dir (tüm incelikleriyle ne olup bittiğini bilendir) algılanabilen ve algılanamayan her boyutta. Rahman ve Rahîym O’dur (hakikatinde).

O (ismi) ALLAH olan ki, tanrısallık yoktur hüviyet (benlik sahibi) O’dur!..

Melîk (hükmeden),

Kuddûs (saf, arı, orijini değişmemiş),

Selâm (varlık kendine teslim olmuş),

Mü’min (gayba imanı açığa çıkarıp tereddüt ve şüpheyi yok eden),

Müheymin (farkındalığı dışında hiçbir şey olmayan),

Azîz (dilediğini yapan, misli olmayan),

Cebbâr (yaratmış olduğu sistem sonucu dilediğini karşı konulmaz şekilde açığa çıkaran),

Mütekebbir (kibriyâ, benlik sahibi)... ismi “ALLAH” olan şirk koşulmasından beridir (yalnızca şirk koştuğunu sanan olabilir!)...

O (ismi) ALLAH olan ki, tanrısallık yoktur hüviyet (benlik sahibi) O’dur!.. HUviyet sahibi, Allah ismiyle anılan Hâlik (esmâsıyla-isimlerinin özellikleriyle) “yok”u var kılarak her şeyi meydana getiren;

Bârî (yarattığı her birimi kendine özgü formülle açığa çıkaran), (farklı esmâ terkiplerini oluşturan);

Musavvir (her birimi bir sûretle algılamayı oluşturan); O’na aittir tüm kemâl vasıfların isimleri!.

Semâlarda ve arzda (bilinç veya madde olarak algılanan tüm boyutlarda) bulunan her ŞEY, (onun bir özelliğini ortaya çıkarmak suretiyle) tesbih hâlindedir (farkında olmasa da!)... Hu, Azîz’dir Hakîm’dir (hüviyet sahibi olan Zât, her ŞEYİ, bir hikmete dayalı olarak, bir sistem ve düzen içinde, oluşmasına karşı koyulmaz biçimde meydana getirendir)!. Bizim bâzı müşahedelerimize göre...

Aslında bir kitap yazılası anlamlar gizli bu âyetlerin derinliklerinde... Ne çare ki, burada sadece bir gerçeğe, O’nun TEK’liği açısına dikkatleri yönlendirmek amacıyla bu kadarıyla değindik. Selâm olsun bu yazılanların ötesini tefekkür edebilecek beyinlere...



KİM

ALLAH’IN 99 İSMİNİ İHSA EDERSE

CENNETE GİRER!...

Rasùlullah salla’llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:



-Allah’ın yüzden bir eksik, 99 ismi vardır. Her kim bunları ihsâ ederse Cennet’e girer...

Bu uyarıda anahtar “İHS” kelimesidir!.

Bazılarının yetersiz tercümesi olan “ezberleyip tekrarlamak” diye çevrilmesine karşın; “İHS” kelimesinin esas mânâsı, “bu isimlerin işaret ettiği anlamlarını bilmek, bu anlamların kendinde ve tüm birimlerde açığa çıkışını müşahede etmektir”.

Bu da sonuçta insanı, benliğinden arındırıp, “ALLAH ahlâkıyla ahlâklı olduğu”nu fark etmeye ulaştırır!.

Bu kavrayışta da, dağ gibi benlik paramparça olur!.

Bâkî Allah”tır!. Ezelden Ebede bu böyledir!. Yok (fâni) yoktur; Bâkî, ezelden ebede Bâkî’dir!

Şimdi yukarıdaki Rasûlullah aleyhisselâm cümlesine dikkat!.

......kim bunları İHSÂ ederse cennete girer!” deniyor!. Arada, “kıyâmetten sonra” uyarması yok!. Bu isimlerin anlamlarının kendinde açığa çıkış mertebesini ve açığa çıkış sistemini ve dahi bunun nihâî anlamının ne demek olduğunu fark edip yaşamanın; insanı cehennemden (çeşitli nedenlerle yanmadan) çıkarıp onu cennete (huzur ve mutluluğa) erdireceğini söylüyor!.



İSM-İ A'ZÂM

İSM-İ Â’ZÂM” konusu, bu mevzûu bilenlerin asırlar boyu kafasını meşgul edip durmuştur… Belki siz, hiç duymadığınız bu ismi ve şu anda soruyorsunuz kendi kendinize, nedir “İsm-i Â’zâm” diye…

İSM-İ Â’ZÂM”, Hazret-i Rasûlullah sallalâhu aleyhi ve sellemin bize bildirmiş olduğu bir kavramdır.

Allahû Teâlâ’nın öyle bir İsm-i Â’zâm’ı vardır ki, şayet bir kimse bu ismiyle O’na dua ederse, kesinlikle duası kabul edilir.”

buyurarak; Resûl-u Ekrem, dikkatlerimizi bu isme çekiyor…

Ancak, bu konuda kesin ve net bir açıklama da yapmayarak, sadece bu isim hakkında bazı işaretler vermekle yetiniyor…

Bu işaretler, Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan bazı âyetlere oluyor. Falanca ve flânca âyetlerde bu isim vardır, gibilerden…

İşte bu yüzdendir ki, işaret edilen çeşitli âyetler araştırılarak hepsinde ortak olan, Allah’ın o çok yüce ismi tesbit edilmeye çalışılmıştır asırlardır…

İşte bu araştırmalara yön veren Rasûlullah aleyhiveselâmın hadislerinden bir tanesi şu:

Bureyde Radı’yallâhu Anh naklediyor…

Rasûlullah sallalahu aleyhi ve sellem bir adamın (Ebû Mûsâ-el Eşarî) dua ederken dediklerini duydu… Şöyle diyordu:

-Allahım senin O ismin adına isterim ki, Ahad, Samed ki doğurmayan ve doğrulmayan ve hiçbir şey kendisine denk olmayansın”

Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:

-Şüphesiz ki bu adam, Allah’ın İsm-i Â’zâm’ı ile dua etti… O İsm-i Â’zâm ki O’nunla Allah’tan bir şey istendiği zaman verir ve O’nun ile çağrıldığı zaman icâbet eder.”



İSM-İ Â’ZAM OLMASI MUHTEMEL İSİMLER

Bitmez tükenmez isteklere sahip olan insanoğlu elbette ki, imkânsızlıklar ölçüsünde Allah’a sığınacak, O’ndan isteyecek, nâzını niyâzını hep O’na yönlendirecektir…

İşte bu yüzden yapılan çalışmalar sonucu “İsm-i Â’zâm” olması muhtemel olan şu isimler tesbit edilmiştir:



1.ALLAH…

2.Lâ ilâhe illallâh…

3.Errahman-ur Rahîym…

4.El Hayy-ul Kayyûm…

5.Allahû Rahmân-ur Rahîym…

6.Allahû lâ ilâhe illâ HU, el Hayyul Kayyum…

7.Lâ ilâhe illa HU vel Hayy-ul Kayyûm…

8.Rabb…

9.Allahu Lâ ilâhe illa HU, el Ahad’us Samed’ulleziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû kûfuven ahad.

10.Hannân-el Mennân Bedî’üs semâvâti ve’l arz Zü’l Celâli vel ikrâm



İSM-İ A’ZÂM HÜRMETİNE İSTEMEK

Hazret-i Rasûl aleyhisselâmın tuttuğu ışık altında, deriz ki…

DUA’sına icabet bekleyen kişi, şayet iki rek’ât namaz kılar ve her rek’âtında yirmi bir ihlâs okursa Fâtiha’dan sonra ve son secdesinde de şu şekilde Allahu Teâlâ’ya yönelirse, inancımız odur ki, kendisine icâbet edilir…

Yalnız, Cenâb-ı Hak kendisine duada ısrar edilmesini sevdiği için bunu yedi kere yapmak gerekir…

Estağfirullâh Yâ Rabbel Arşıl Aziym… Esağfirullâh Yâ Rabbel Arşıl Kerîm… Estağfirullâh Yâ Rabbel Âlemiyn. Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin biadedi ilmike.

Yâ HU yâ men HU, Lâ ilâhe illâ HU, Entel Hayyul Kayyûm ve lâ şeriyke lek ve lekel mülkü ve lekel hamdü ve inneke alâ külli şey’in kadir.

Yâ Hannân yâ Mennân Yâ Bedî’es semâvâti vel arz yâ Zel Celâli vel ikrâm, Eşhedü enlâ ilâhe illallâhul Ehâdus Sâmedulleziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû kûfuven ahad.

Allahım senin indinde fevkâlâde âciz, zâif ve nefsine zulmeden biri olduğumu itiraf eder, Senin azâmet ve kibriyândan, eşsiz yüceliğinden, sonsuz bağışlayıcılığın dolayısıyla, kereminden niyâz ederim…

Allahım senden İsm-i Â’zâm’ın hürmetine, Habibin Muhammed Mustafa hürmetine, henüz hiç kimseye bildirmediğin indindeki en yüce ismin hürmetine senden niyaz ederim ki…”

(Burada önce Allah’ın kendine seçtiklerinden olmayı, Allah’ın çok sevdiklerinden olmayı, O’nun indinde en değerli olanlarla bir arada olmayı isteyip, O’nun yolunda Rasûlü’nün rızasına uygun çalışmalar yapmayı kolaylaştırmasını talep edip, ondan sonra da ne isteğiniz varsa onu söyleyebilirsiniz)

Ve sonra duanızı şöyle bitirmenizi tavsiye eder bu fakîr:

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidina Muhammed ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim. Amin Amin Amin Yâ Rabbel Arşıl Azîm. Biliyorum kesin olarak ki, sen benim duamı işittin ve dualara icâbet eden VAHHAB’sın sen… Senden, Zât’ının hakkı için; indindeki yüce isminin işaret etttiği mânâ hakkı için, duama icâbet etmeni niyâz ederim. Amin Amin Amin…”

Rabbimin bu fakîre bildirdiği bu duanın değerini elbette ki bu konunun ehilleri takdir eder… Ve değerlendirir…

Taklîden Allah yoluna baş koymuşlar da samimiyetle bu duaya devam ederlerse, elbette neticesini apaçık bir biçimde görürler…

“Elinizdekileri paylaşınız” hükmünce, öğrettiklerini naklediyoruz… Allah, cümlemize mübârek eylesin.



İSM-İ Â’ZÂM OLDUĞU HAKKINDA



ÇOK KUVVETLİ İŞARETLER OLAN İKİ DUA

Evet, şimdi biz önce İsm-i Â’zâm olduğu hakkında çok kuvvetli işaretler olan iki duayı yazıp, sonra da kendi mütalâamızı beyan edelim…Şüphesiz ki gerçeği bilen Allah’tır!.

1-Okunuşu:

Allahümme innî es’elüke bienniy eşhedü enneke entellahülleziy lâ ilâhe illa entel vâhıdül ahaddüssamedülleziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehad.

Anlamı:


Allahım senden şununla istiyorum: şehâdet ediyorum ki sen ol Allah’sın ki ilâh yok ancak Vâhid ehad lem yelid velem yuled, velem yekün lehu küfüven ehad olan sen varsın.

2- Okunuşu:



Lâ ilâhe illâ ente yâ Hannân yâ Mennân Ya Bedies semâvati vel ardı Zel Celâl-i vel ikrâm.

Anlamı:

Ilâh yok ancak sen, ya Hannan(rahmeti bol) ya mennan(nimeti bol) ya semâvat ve arzın örneksiz yaratıcısı, ya zelcelâli velikram.

Bilgi:


Bu iki dua da, Hazret-i Rasûlullah aleyhisselâmın bu konudaki buyruklarına isnad etmekte… Duaya bu şekilde başlanırsa, o duaların kabul olacağına işaretleri var.



İSM-İ Â’ZÂM ‘IN SIRRINA ERMİŞ OLANLAR

Evet, bütün bu işaretlerden bize göre ortaya çıkan netice şudur;

Eğer ortak nokta aranırsa, hemen hemen bütün işaretlere de dikkati çeken iki isim görülüyor:



1.ALLAH

2.HÛ

Esasen bu iki isim dahi birbirinden ayrı olmayıp; bu konunun derinliklerine ve sırlarına nüfuz etmiş Evliyâullah tarafından bir olarak kabul edilmektedir.

Vahdet konusunun zirvedeki isimlerinden biri olan “İNSÂN-I KÂMİL” yazarı Abdülkerim Geylânî (Ceylî) Kaddesallahu Sırrahu Azîzan, bu konuda özetle şöyle demektedir:

ALLAH isminin sonundaki H harfi hüviyeti Zât’a işaret eder ki, bunu HÛ ismi olarak da bilir ve bu hususa HÛ ismiyle işaret ederiz”

Nitekim, Efendimiz, büyüğümüz Hazret-i Âli dahi, “HU” ismine çok riâyet eder, bu ismi çok zikreder, özellikle şu şekilde söyler ve yakınlarına tavsiye ederdi:

Yâ HÛ ya men HÛ, lâ ilâhe illâ HÛ”

İsm-i Â’zâm”ın gerçekten “HÛ” olduğuna inanabilmek veya bunu müşâhede edebilmek için tasavvufun çok derinliklerindeki bazı gerçekleri Allahu Teâlâ’nın müşâhede ettirmesi icap eder.

Rasûlullah aleyhisselâma bir gün şu sual sorulur:

-Yerleri ve gökleri yaratmazdan evvel Rabbimiz neredeydi?..

Cevaben buyururlar ki:

Altında ve üstünde hava olmayan A’mâ da idi!.”

Bu hadîs-i şerîfte işâret edilen husus, Allahu Teâlâ’nın Zâtıdır.



ALLAH” ismi, toplayan bir isimdir…Yâni, Allah’ın hem Zât’ını, hem vasıflarını, hem de sayısız özelliklerini içeren bir isimdir.



Yüklə 1,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin