Alevi İslam iLMİhali



Yüklə 1,97 Mb.
səhifə2/87
tarix21.08.2018
ölçüsü1,97 Mb.
#73751
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   87

ÖNSÖZ



Bismillâhirrahmânirrahîm
Hamd, âlemlerin Rabbi Allâh’adır. Allâh’ın selâmı, rahmeti, bereketi ve tüm güzellikler, O’nun habîbi; başımızın tâcı, gönlümüzün ilâcı, gözümüzün nûru, insanlığın surûru, nebî ve resullerin sonuncusu olan Hazreti Muhammed’e, O’nun pâk, temiz Ehl-i Beyt’ine, seçkin ashâbına, tüm enbiyâ ve mürselîn ile evliyâ, esfiyâ, evsıyâ, şühedâ, sâlihîn ve müminlerin üzerlerine olsun. Ebedî lanet ve azâp da, Allâh’a ve Allâh taraftarlarına düşman olanlara, şeytâna ve şeytân taraftarlarına olsun.

Bizler, yeryüzünde bağlıları milyonlarla-milyarlarla ifâde edilen bir dînin mensuplarıyız. Bu dînin mensupları, târihte olduğu gibi, günümüzde de, târîhin getirdiği, fıtratın tabîi bir sonucu ve bir kısım insanlardan ve cinlerden şeytanlaşmışların saptırması neticesinde, çeşitli görüş ve düşüncelere ayrılmışlar, fırka fırka olmuşlardır.

Dîn; İnsanları Tevhîd’e ve Vahdet’e çağırırken bu ayrılık ve fırkalaşmayı elbette ki tamâmıyla mazûr göstermeye çalışacak değiliz. Hedeflenenler ile içerisinde bulunulan durumlar çoğuzaman birbiriyle uyum içerisinde olmamaktadır. Ancak, bizler gerçekçi davranarak, hedefe giden yolda, mevcûdu en iyi şekilde değerlendirmek ve bu dînin bağlıları olarak; Tek olan Hz. Allâh’a kul, Hz. Muhammed’e ümmet, Ehl-i Beyt’e ziynet olmaya gayret etmek zorundayız.

Bu vesîle ile, Dünyâ gezegeninin Türkiye coğrafyasında yaşayan ve sayıları oldukça kabarık olan ve kendilerine her bölgede farklı farklı isimler vermekle beraber; Allâh’a ve Resûl’e îmân, Kur’ân’ı tasdîk, Ehl-i Beyt’e muhabbet ve Oniki İmâm’ların İmâmet ve Velâyetine bağlılıkta ortak paydaları bulunan canlara, yaşamları-hayatları boyunca faydalanabilecekleri, mekteplerine ve yollarına uygun bir dînî bilgiler “İLMİHÂL” kitâbı hazırlamayı uygun bulduk. İnşâallâh, can dostlar kendi yol ve erkânlarını emîn ve güvenilir bir kaynaktan öğrenmiş olmakla bizlere duâcı olacaklar ve hep birlikte Rabb’imizin geniş rahmetine, rızâsına ve şefâatine nâil olacağız.

Kitâbımızı hazırlarken “hikmet müminin yitiğidir.” düstûrunu kendimize kılavuz edindik. Bir çok kaynağa mürâcaât ettik ve alıntılarda bulunduk. İlmihâlimiz; sahasında tek ve eksiksiz bir eser olmayıp, ulaşabildiğimiz doğruları ve hakîkatleri okyanustan bir damla misâli ortaya koymaktadır.1[1] Ümidimiz odur ki bundan böyle, daha etraflıca yazılmış ve güzel insanlarımızın anlayışına uygun bir Ehl-i Beyt yolu - Alevî İslâm İlmihâli değerli âlim kardeşlerimiz tarafından kaleme alınır ve hizmete sunulur.

İlmihâlimizin hacminin fazla kabarık olmaması için, konuların öz ve özet olmasına, kaynakların da sınırlı olarak verilmesine gayret ettik. Şunu özellikle belirtmeliyiz ki, biz; Ehl-i Beyt mektebinin bağlıları olan Alevî-Caferî-İmâmî-Şîi2[2] Müslüman’larca, Kur’ân-ı Kerîm hâriç, hiç bir kitâp bütünüyle kabul edilebilir özellikte değildir. Ve yine Peygamberler @ ile Ehl-i Beyt’in diğer masûm zatları3[3] olan Hz. Fâtıma (a.s.)4[4] ve Oniki İmâm’lar (a.s.) hâriç, kendisine saygı duyup değer verdiğimiz hiç bir “Ehl-i Beyt yolu” âlimi ya da “Ehl-i Sünnet yolu” âlimi de tartışmasız mutlak otorite değildirler. O zâtların hak olan kelamlarını tasdîk eder, varsa yanlışlarını reddederiz.

Yeni baskıda eseri tekrâr gözden geçirerek bazı eksik kaldığını düşündüğümüz konuları ilâve ettik. Bu arada, gözden kaçan yazım hatalarını da düzeltme imkânı bulduk. Bu vesîle ile de yüce yaratanımıza sonsuz hamd ve şükürler ederiz.

Sınırlarını belirttiğimiz ölçüler içerisinde hakkı hak bilip uyan, bâtılı kimin kaleminden ve kelâmından dökülürse dökülsün bâtıl bilip, reddeden kardeşlere selâm olsun.

Çalışmak bizden, başarı Allâh’tandır.

Ehl-i Beyt’e râbıta lillâhi’l Fâtiha.

Kur’ân ve Ehl-i Beyt, ayrılmaz bir bütündür.

ALEVÎLİK NEDİR? ALEVÎ KİMDİR?



Alevîlik; Hz. Ali’nin velâyetiyle başlayarak, günümüze kadar gelmiş olan bir inanç sistemidir. Bu sistem çeşitli zamanlarda ve yerlerde mitolojik anlamlar yüklenerek îzâh edilmeye çalışılmıştır. Kimileri bu inancı mistik bir geleneğe, kimileri mitolojik bir inanca, kimileri İslâm öncesi Şamanizm ve eski Türk yaşantılarına, kimileri de günün siyâsî anlayışına uygun gelecek tarzda sosyalizme, ateizme, hümanizme, demokrasiye, laisizme... vs. dayandırdılar. Buradan yola çıkılarak ortaya konulan; Anadolu alevîliği(!), Anadolu müslümanlığı(!), Türk alevîliği(!), Türk müslümanlığı(!) vs. (her ne demekse) deyimleri ise insanın tüylerini diken diken eden ve buram buram ırkçılık-faşizm kokan bir anlayışı sergilemektedir. Aklı başında hiç bir insanın, ne Alevîlik ve ne de Sünnîlik adına bu tür yaklaşımlara onay vermesi düşünülemez. Bu zihniyeti benimseyenlerin de (kusura bakmasınlar ama) Allâh’ın dîni olan İslâm ile bir ilişkileri yoktur. Bunlar ne gerçek Alevîdirler, ne de gerçek Sünnî’dirler. Olsa olsa kendini bilmez, ilimden yoksun, ırkperest şovenist kimselerdirler.

Herkesçe bilinmektedir ki; Alevîlik, kendi orijinalliği ile gerçek ve arı-duru olarak “İmâm Ali’nin İmâmet ve Velâyetine inanmaya” dayanmaktadır. Ve Alevîlik asırlar boyu bu Velâyet anlayışına yönelik baskı ve saldırılara karşı direnmiş, mücâdele etmiştir.

Evet... Alevîlik siyâsî atmosferde şekillenen hiç bir “izm” le îzâh edilemeyecek kadar açık, net ve köklü bir inançtır. Bu inancın temelinde Kur’ân ve Ehl-i Beyt’in ayrılmazlığına inanç ile, İmâm Ali’nin @ tüm şer-şeytânî düzenlere karşı verdiği kutsal mücâdele ve bu mücâdelenin devâmını sağlayan İmâmet anlayışı yatmaktadır.

Alevîlik, târih boyunca tüm değerlerini Kur’ân’dan, Hz. Peygamberden (s.a.a.) ve Oniki İmâm’ların (a.s.) öğretilerinden aldığı içindir ki İslâm ile özdeşleşmiş, “ÖZ İSLÂMÎ YOL” olmuştur.

Zaman zaman bu kutsal inanç üzerinde İslâm’ın açık ve gizli düşmanları büyük ve saptırıcı hesaplar yapmaktadırlar. İmâm Ali’nin (a.s.) tüm şîarlarını ve misyonunu içeren Alevîlik, siyasal kavramlara, geleneksel ve yöresel anlayışlara hapsedilerek, kültürel bir olay izlenimi verilip, evrensellik anlayışından uzaklaştırılmak istenmektedir. Bu tür saptırmalara gerek görsel basında, gerekse yazılı basında rastlamak mümkündür. Özellikle İslâm düşmanlarının bu konuda yoğunlaşmalarının sebebi, Alevîliği öz membaı olan “Muhammedî İslâm anlayışı” ndan uzak tutmak, Kur’ân’a ve Ehl-i Beyt’e yönelmeyi engellemektir. Çünkü şeytânın yandaşları iyi biliyorlar ki Alevîliğin rehberleri olan Oniki İmâm’lar @ her türlü beşerî nizâm ve şer düzenlerinden uzaktırlar ve hayatları da bu tür sistemlerle mücâdele içinde geçmiştir.

Yine şeytânın askerleri biliyorlar ki, Ondört Masûmlar (a.s.), ilahî inancı hayatlarının tüm zerrelerinde yaşadılar ve bunu yaşatma mücâdelesi verdiler.

Alevîler, yüzyıllardır toplumsal olarak sosyal, ekonomik ve psikolojik baskı altında ezildiler. Artık Alevîler gerçek kimliklerini sorgulamaya başlamışlardır. Bu sorgulama esnâsında yıllarca kendilerini çeşitli baskılar altında tutan tüm siyâsî, örfî ve idârî mekanizmaları aşarak, bugün kimliklerini ve inançlarını muhâfaza etmeyi ve yaşamayı amaç edinen Alevîler, bu dönemlerde serbest düşünme güzelce araştırma ve öz inançlarına yönelme kulvarına girmişlerdir.


Yüklə 1,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin