Alevi İslam iLMİhali



Yüklə 1,97 Mb.
səhifə4/87
tarix21.08.2018
ölçüsü1,97 Mb.
#73751
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   87

Îmânın esasları;


1-Allâh’a,

2-Meleklere,

3-Kitaplara,

4-Peygamberlere,

5-Âhiret gününe,

îmân etmek8[8], îmânın temel esaslarındandır. Yine, Kur’ân’ın, Sahîh Sünnet’in ve Allâh dostlarının, çerçevesini belirttiği tarzda KADERE ÎMÂN da şüphe götürmeyecek îmânî bir zorunluluktur.9[9]


Mezhepler hakkında;


Resûlullâh’ın @ Hakk’a yürümesinden sonra, kısa bir zaman zarfında, gerek cehâlet, gerek yanlış ve eksik anlama, gerekse kasıtlı saptırıcıların çabaları neticesinde ümmet arasına bir takım fitne ve fesatlar girmiş; Müslüman’lar bir dağınıklık ve parçalanmaya uğramışlardır. Ancak Allâh’ın lütfu ve ihsânı olarak kargaşa ve fitneler bir bir atlatılmış, son ve tek din olan dînimizin özüne ilişilememiş, herkes ettiğinin karşılığını almak üzere yüce ilâhî dîvâna götüren eceline kavuşmuş, İslâm günümüze kadar gelmiştir. İşte bu ahvâl içerisinde onlarca sebeplerin etkisi ile bir takım mezhep ve mektepler zuhûr etmiştir. Bu farklılaşmada mazûr görülebilecek haller olduğu gibi, şeytânî komploların tesîrinin de olduğu gün gibi âşikardır. Zîra din, tevhîdi, vahdeti, bir ümmet olmayı, tefrikaya düşmemeyi emrederken, fırka fırka olmak elbette tedâvî edilmesi gereken bir hastalıktır. Herkesin kendi niyetine göre amellerinin karşılığını göreceği güne itikâd ederek amellerini O güne havâle etmek, Müslüman’ın hüsnü yaklaşımının bir gereğidir.

Târih içerisinde oluşmuş mezheplerin bazıları her ne sebeple olursa olsun, varlığını koruyamamış, ancak bunlardan bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır.


İtikâdî mezhepler ana hatlarıyla;

1-Cebriye

2-Ehl-i Sünnet vel Cemâat (Sünnîler)

3-Ehl-i Şîa (Ehl-i Beyt yolu taraftarları, Alevîler.)

4-Hariciler

5-Kaderiye

6-Mutezile...vs. dallara ayrılmışsa da bunlar yine kendi aralarında da itikâdî (inançla ilgili) ve fıkhî ekoller denilen kollara, dallara, mezhep, meşrep ve tarîkatlara bölünmüşlerdir.
Ehl-i Sünnet ve’l Cemâat mezhebi de itikâdî olarak üçe;

a-Selefîler

b-Maturidîler

c-Eşarîler

fıkhî olarak da;

1-Hanefî

2-Şâfiî

3-Mâlikî

4-Hanbelî

5-Evzâî

6-Sevrî

7-Taberî

8-Zâhirî...vb. mezheplere ayrılmış olup, bunlardan yalnızca ilk dördü günümüze kadar ulaşmış, diğerleri ise yalnızca kitaplarda ve târihte kalmışlardır.

Bugün, dört Sünnî mezhep denildiğinde akla ilk gelen mezhepler, baştaki dört mezheptir.

Yaşadığımız coğrafyada basılan dînî içerikli kitaplarda, “Ehl-i Beyt yolu” olarak bilinen; Caferîlik, Alevîlik, İmâmîlik, Şîilik hâriç, bütün diğer mezhepler hakkında yeterli malûmât mevcuttur.10[10] Biz ise özel ilgi ve çalışma alanımız olmasından dolayı Ehl-i Beyt yolu hakkında doğru ve sağlam bilgiler vermeye çalışıyoruz.11[11]

Oniki İmâm’ın beşincisi olan İmâm Muhammed Bâkır @ efendimiz buyurdular; “Yahûdîler Mûsâ’nın (a.s.) vefâtından sonra yetmişbir fırkaya ayrıldılar. Onlardan bir fırka cennetlik, yetmiş fırka ise cehennemlik oldular. Hıristiyanlar da Îsâ’dan (a.s.) sonra yetmişiki fırkaya ayrıldılar. Onlardan da bir fırka cennetlik, yetmişbir fırka ise cehennemlik oldular. Bu ümmet de Peygamber’den (s.a.a.) sonra yetmişüç fırkaya ayrıldı. Bu yetmişüç fırkadan onüç fırka biz Ehl-i Beyt’in Velâyet ve meveddetine (sevgisine) intisâp ettiklerini iddia ettiler. Onlardan da Oniki fırka cehennemlik, bir fırka cennetlik oldu. Altmış fırka da diğer insanlardan olup cehennemliktirler.”12[12]

Şurası bir gerçektir ki, her yolun yolcusu, kendisinin mensûbu bulunduğu yolu, Fırka-i Nâciye (kurtuluşa eren fırka) bilecektir. Biz de, Kur’ân’ın işâreti ve Peygamberler şâhı Hz. Muhammed Mustafâ’nın (s.a.a.) vasiyeti gereğince Ehl-i Beyt yolu’nun kurtuluşa erdireceğini kabûl ediyor ve bu yolda bulunmaktan şeref duyuyoruz. Ve inanıyoruz ki adâletsiz yapılan her işin sonucu anarşidir. Bu bakımdan din sömürüsü de, yön sömürüsü de, kin sömürüsü de bir anarşidir. Kavram sömürüsü de bir anarşidir. Mânâ sömürüsü de bir anarşidir. Öyleyse, Ehl-i Beyt yolu mensubu Müslüman’ların en önemli özelliklerinden birisi de her türlü sömürüden uzak durmalarıdır.

Târih boyunca uzun zaman dilimlerinde Müslüman’lara hükûmet eden dikta yönetimler, ümmetin birbirinden kopma nedeni olduğu gibi, aynı idealleri paylaşan, aynı değerlere sâhip çıkan insanları, farklı bölgelerde yaşamlarını sürdürdüklerinden ve birbirlerinden haberdâr olamadıklarından, şeytânî desîseleriyle farklı farklı isim, ünvân ve nâm ile damgalamışlar, kavram anarşisi çıkartmışlardır. Öyle ki insanlar birbirlerini anlayamaz olmuşlardır. Bundan en çok çekenlerden birileri de şüphesiz ki Ehl-i Beyt şîaları (Alevîler ) olmuştur.

Bugün şunu müşâhede etmekteyiz ki, Ehl-i Beyt katârında yer alan canlar, dünyânın bir çok bölgelerinde -husûsen Ortadoğu bölgesinde- değişik isimleri kendilerine izâfe etmişlerdir. Bunlardan ülkemizde kullanılan bazılarına değinecek olursak; Alevî, Kızılbaş, Caferî, İmâmî, Şîi, Rızâî, Tahtacı, Yörük, Sıraç, Türkmen, ...vs. vs. İşin aslına ve özüne bakacak olursak, bu, bir gerçeği ifâde etmektedir. Adını saydığımız ve sayamadığımız her kesim, kendilerini; KUR’ÂN’a bende, PEYGAMBER’e @ tâbi, EHL-İ BEYT’e @ muhib, ONİKİ İMÂM’lara @ bağlı birer nefer bilmektedirler. Öyle ise bütün bu verilen isimler öz olarak tanımlanacak olursa;

Kimliğimiz;




Irk ayrımı yapmayız; soyca Ademî’yiz. (Hz. Adem’deniz)

Dînimiz; İslâm, Müslüman’ız.

Peygamberimiz; Hz. Muhammed Mustafâ (s.a.a), Muhammedî’yiz.

İttibâmız; Sünnetedir, Sünnî’yiz.

İlk İmâmımız; İmâm Ali (a), Alevî’yiz.

Oniki İmâm’lara bağlıyız; İmâmî’yiz.

Buyruklara özellikle İmâm Cafer (s.a.) ile ulaşmışız; Caferî’yiz.

Kur’ân’a ve Ehl-i Beyt’e @ taraftarız; Şîa’yız, Şîi’yiz... ve’s-selâm.
Alevî, Ali @ gibi yaşayandır.



Yüklə 1,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin