M. Pickthall (English)
|
They indeed have disbelieved who say: Lo! Allah is the Messiah, son of Mary. Say : Who then can do aught against Allah, if He had willed to destroy the Messiah son of Mary, and his mother and everyone on earth? Allah's is the Sovereignty of the heavens and the earth and all that is between them. He createth what He will. And Allah is Able to do all things.
|
Mâide Suresi
34
إِلَّا
hariç
|
الَّذِينَ تَابُوا
tevbe edenler
|
مِنْ قَبْلِ
önce
|
أَنْ تَقْدِرُوا
ele geçirmenizden
|
عَلَيْهِمْۖ
onları
|
فَاعْلَمُوا
bilin ki
|
أَنَّ
muhakkak
|
اللَّهَ
Allah
|
غَفُورٌ
bağışlayandır
|
رَحِيمٌ
esirgeyendir
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
İllâ-lleżîne tâbû min kabli en takdirû ‘aleyhim(s) fa’lemû enna(A)llâhe ġafûrun rahîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ancak, sizin onlara güç yetirmenizden önce tevbe edenler başka. Bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Kendilerini yakalamadan önce tevbe edenler başka. Bilesiniz ki ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ancak kendilerini yakalamanızdan önce tevbe edenler başka. Bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ancak sizin onları (yenip) ele geçirmenizden önce tevbe edenler olursa bilin ki Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (tevbe edenleri affeder).
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ancak onları gücünüz altına almadan önce tövbe edenler olursa biliniz ki, Allah Gafûr ve Rahîm'dir.
|
Yusuf Ali (English)
|
Except for those who repent before they fall into your power: in that case, know that Allah is Oft-forgiving, Most Merciful.
|
M. Pickthall (English)
|
Save those who repent before ye overpower them. For know that Allah is Forgiving, Merciful.
|
Mâide Suresi
38
وَالسَّارِقُ
hırsızlık eden erkeğin
|
وَالسَّارِقَةُ
ve hırsızlık eden kadının
|
فَاقْطَعُوا
kesin
|
أَيْدِيَهُمَا
ellerini
|
جَزَاءً
bir ceza olarak
|
بِمَا
karşılık
|
كَسَبَا
yaptıklarına
|
نَكَالًا
ibret verici
|
مِنَ اللَّهِۗ
Allah'tan
|
وَاللَّهُ
Allah
|
عَزِيزٌ
daima üstündür
|
حَكِيمٌ
hüküm ve hikmet sahibidir
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve-ssâriku ve-ssârikatu fakta’û eydiyehumâ cezâen bimâ kesebâ nekâlen mina(A)llâh(i)(k) va(A)llâhu ‘azîzun hakîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah'tan, 'tekrarı önleyen bir ceza' olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Erkek hırsızın ve kadın hırsızın ellerini, yaptıklarına karşılık kesin. Bu ALLAH'ın öngördüğü bir caydırma yöntemidir. ALLAH Güçlüdür, Bilgedir *
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin! Allah daima üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
|
Yusuf Ali (English)
|
As to the thief,(742) Male or female, cut off his or her hands: a punishment by way of example, from Allah, for their crime: and Allah is Exalted in power. *
|
M. Pickthall (English)
|
As for the thief, both male and female, cut off their hands. It is the reward of their own deeds, an exemplary punishment from Allah. Allah is Mighty, Wise.
|
Mâide Suresi
39
فَمَنْ
kim
|
تَابَ
tevbe eder
|
مِنْ بَعْدِ
sonra
|
ظُلْمِهِ
yaptığı haksızlıktan
|
وَأَصْلَحَ
ve uslanırsa
|
فَإِنَّ
şüphesiz
|
اللَّهَ
Allah
|
يَتُوبُ
tevbesini kabul eder
|
عَلَيْهِۗ
onun
|
إِنَّ
şüphesiz
|
اللَّهَ
Allah
|
غَفُورٌ
bağışlayan
|
رَحِيمٌ
acıyandır
|
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Femen tâbe min ba’di zulmihi veasleha fe-inna(A)llâhe yetûbu ‘aleyh(i)(k)inna(A)llâhe ġafûrun rahîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Kim yaptığı bu haksızlıktan sonra tevbe ederek düzelirse, ALLAH yönelişini kabul eder. ALLAH kuşkusuz Bağışlayandır, Rahimdir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, uslanırsa, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, acıyandır. *
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Kim zulmünden sonra tövbe eder, halini düzeltirse kuşkusuz Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
|
Yusuf Ali (English)
|
But if the thief repents after his crime, and amends his conduct, Allah turneth to him in forgiveness; for Allah is Oft-forgiving, Most Merciful.
|
M. Pickthall (English)
|
But whoso repenteth after his wrongdoing and amendeth, lo! Allah will relent toward him. Lo! Allah is Forgiving, Merciful.
|
Mâide Suresi
54
يَا أَيُّهَا
Ey
|
الَّذِينَ آمَنُوا
inananlar
|
مَنْ
kim
|
يَرْتَدَّ
dönerse
|
مِنْكُمْ
sizden
|
عَنْ دِينِهِ
dininden
|
فَسَوْفَ
yakında
|
يَأْتِي
getirecek ki
|
اللَّهُ
Allah
|
بِقَوْمٍ
öyle bir toplum
|
يُحِبُّهُمْ
onları sever
|
وَيُحِبُّونَهُ
onlar da O'nu severler
|
أَذِلَّةٍ
alçak gönüllü
|
عَلَى الْمُؤْمِنِينَ
Mü'minlere karşı
|
أَعِزَّةٍ
onurlu ve şiddetlidirler
|
عَلَى الْكَافِرِينَ
kafirlere karşı
|
يُجَاهِدُونَ
cihad ederler
|
فِي سَبِيلِ
yolunda
|
اللَّهِ
Allah
|
وَلَا يَخَافُونَ
korkmazlar
|
لَوْمَةَ
kınamasından
|
لَائِمٍۚ
hiçbir kınayıcının
|
ذَٰلِكَ
bu
|
فَضْلُ
bir lutfudur
|
اللَّهِ
Allah'ın
|
يُؤْتِيهِ
onu verir
|
مَنْ يَشَاءُۚ
dilediğine
|
وَاللَّهُ
Allah'(ın)
|
وَاسِعٌ
(lutfu) geniştir
|
عَلِيمٌ
bilendir
|
|
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû men yertedde minkum ‘an dînihi fesevfe ye/ti(A)llâhu bikavmin yuhibbuhum veyuhibbûnehu eżilletin ‘alâ-lmu/minîne e’izzetin ‘alâ-lkâfirîne yucâhidûne fî sebîli(A)llâhi velâ yeḣâfûne levmete lâ-im(in)(c) żâlike fadlu(A)llâhi yu/tîhi men yeşâ(u)(c) va(A)llâhu vâsi’un ‘alîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
İnananlar, kim dininden dönerse şunu bilsin: ALLAH sevdiği bir toplumu getirir; onlar da O'nu sever. İnananlara karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve pektirler. ALLAH yolunda cihad ederler, kınayanın kınamasından çekinmezler. Bu, ALLAH'ın lütfudur; onu dilediğine verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbirkınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.
|
|
Dostları ilə paylaş: |