Allah’in sifatlari : Âl-i İmrân Suresi



Yüklə 5,21 Mb.
səhifə123/227
tarix07.01.2022
ölçüsü5,21 Mb.
#87546
1   ...   119   120   121   122   123   124   125   126   ...   227
M. Pickthall (English)

I spake unto them only that which Thou commandedst me, (saying) : Worship Allah, my Lord and your Lord. I was a witness of them while I dwelt among them, and when Thou tookest me Thou wast the Watcher over them. Thou art Witness over all things.

Mâide Suresi
118


إِنْ

eğer


تُعَذِّبْهُمْ

onlara azabedersen



فَإِنَّهُمْ

şüphesiz onlar



عِبَادُكَۖ

senin kullarındır



وَإِنْ

ve eğer


تَغْفِرْ

bağışlarsan



لَهُمْ

onları


فَإِنَّكَ

şüphesiz sen



أَنْتَ

yalnız sen



الْعَزِيزُ

daima üstünsün



الْحَكِيمُ

hüküm ve hikmet sahibisin








Türkçe Transcript (*)

İn tu’ażżibhum fe-innehum ‘ibâduk(e)(s) ve-in taġfir lehum fe-inneke ente-l’azîzu-lhakîm(u)

Ali Bulaç Meali

Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen.'

Edip Yüksel Meali

"Onları cezalandırırsan, onlar senin yaratıklarındır. Onları bağışlarsan, kuşkusuz sen Üstünsün, Bilgesin."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin".

Süleyman Ateş Meali

Eğer onlara azabedersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hüküm ve hikmet sahibisin!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin."

Yusuf Ali (English)

"If Thou dost punish them, they are Thy servant: If Thou dost forgive them, Thou art the Exalted in power, the Wise."(832) *

M. Pickthall (English)

If Thou punish them, lo! they are Thy slaves, and if Thou forgive them (lo! they are Thy slaves). Lo! Thou, only Thou art the Mighty, the Wise.

Mâide Suresi
120


لِلَّهِ

Allah'ındır



مُلْكُ

mülkü


السَّمَاوَاتِ

göklerin


وَالْأَرْضِ

ve yerin


وَمَا

ve herşeyin



فِيهِنَّۚ

bunlarda bulunan



وَهُوَ

ve O


عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ

herşeye


قَدِيرٌ

kadirdir













Türkçe Transcript (*)

Li(A)llâhi mulku-ssemâvâti vel-ardi vemâ fîhin(ne)(c) vehuve ‘alâ kulli şey-in kadîr(un)

Ali Bulaç Meali

Göklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah'ındır. O, her şeye güç yetirendir.

Edip Yüksel Meali

Göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin egemenliği ALLAH'a aittir. O'nun gücü herşeye yeter.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Göklerin, yerin ve bunlarda bulunan herşeyin mülkü Allah'ındır. O herşeye kâdirdir.

Süleyman Ateş Meali

Göklerin, yerin ve bunlarda bulunan herşeyin mülkü Allah'ındır. O, herşeye kadirdir!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Göklerin, yerin ve bunlarda bulunanların mülkü/yönetimi Allah'ındır. O'nun her şeye gücü yeter.

Yusuf Ali (English)

To Allah doth belong the dominion of the heavens and the earth, and all that is therein, and it is He Who hath power over all things.

M. Pickthall (English)

Unto Allah belongeth the Sovereignty of the heavens and the earth and whatsoever is therein, and He is Able to do all things.

Mücâdele Suresi
2


الَّذِينَ يُظَاهِرُونَ

zıhar edenler



مِنْكُمْ

sizden


مِنْ نِسَائِهِمْ

kadınlara



مَا

(bilsinler ki) değildir



هُنَّ

onlar


أُمَّهَاتِهِمْۖ

onların anaları



إِنْ أُمَّهَاتُهُمْ

onların anaları



إِلَّا

ancak


اللَّائِي

onlar


وَلَدْنَهُمْۚ

onları doğuranlardır



وَإِنَّهُمْ

ve onlar


لَيَقُولُونَ

söylüyorlar



مُنْكَرًا

çirkin


مِنَ الْقَوْلِ

bir söz


وَزُورًاۚ

ve yalan


وَإِنَّ

şüphesiz


اللَّهَ

Allah


لَعَفُوٌّ

affedicidir



غَفُورٌ

bağışlayıcıdır




















Türkçe Transcript (*)

Elleżîne yuzâhirûne minkum min nisâ-ihim mâ hunne ummehâtihim(s) in ummehâtuhum illâ-llâ-î velednehum(c) ve-innehum leyekûlûne munkeran mine-lkavli ve zûrâ(an)(c) ve-inna(A)llâhe le’afuvvun ġafûr(un)

Ali Bulaç Meali

Sizden kadınlarına 'zıhar'da bulunanlar (bilsinler ki, kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri, yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söylemektedirler. Gerçekten Allah çok affeden, çok bağışlayandır.

Edip Yüksel Meali

İçinizden, kadınlarını annelerine benzeterek yabancılaştıranlar bilirler ki onlar anaları değildir. Anneleri kendilerini doğuranlardır. Söyledikleri kötü ve asılsız bir sözdür. ALLAH Affedendir, Bağışlayandır.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İçinizde zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadındır. Şüphesiz onlar çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedici, bağışlayıcıdır.

Süleyman Ateş Meali

Sizden kadınlara zıhar edenler (sen bana, anamın sırtı gibisin diyenler), bilmelidirler ki o kadınlar, onların anaları değillerdir. Onların anaları, ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Onlar, çirkin ve yalan olan bir söz söylüyorlar. Bununla beraber Allah, affedicidir bağışlayıcıdır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İçinizden, kadınlarına zıhar edenlerin, o kadınlar anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Böyleleri, kabul edilemez bir söz ve boş bir lakırdı sarf ediyorlar. Bununla birlikte Allah, gerçekten çok affedici, çok bağışlayıcıdır.

Yusuf Ali (English)

If any men among you divorce their wives by Zihar(5332) (calling them mothers), they cannot be their mothers: None can be their mothers except those who gave them birth. And in fact they use words (both) iniquitous(5333) and false: but truly Allah is one that blots out(5334) (sins), and forgives (again and again). *

M. Pickthall (English)

Such of you as put away your wives (by saying they are as their mothers) They are not their mothers; none are their mothers except those who gave them birth they indeed utter an ill word and a lie. And lo! Allah is Forgiving, Merciful.

Mülk Suresi
3


الَّذِي

ki O


خَلَقَ

yarattı


سَبْعَ

yedi


سَمَاوَاتٍ

göğü


طِبَاقًاۖ

tabaka tabaka



مَا تَرَىٰ

görmezsin



فِي خَلْقِ

yaratmasında



الرَّحْمَٰنِ

Rahman'ın



مِنْ تَفَاوُتٍۖ

bir aykırılık, uygunsuzluk



فَارْجِعِ

döndür de (bak)



الْبَصَرَ

gözü(nü)


هَلْ تَرَىٰ

görüyor musun?



مِنْ فُطُورٍ

bir bozukluk




















Türkçe Transcript (*)

Elleżî ḣaleka seb’a semâvâtin tibâkâ(n)(s) mâ terâ fî ḣalki-rrahmâni min tefâvut(in)(s) ferci’i-lbasara hel terâ min futûr(in)

Ali Bulaç Meali

O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiç bir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?

Edip Yüksel Meali

O yedi göğü kat kat yaratmıştır. Rahman'ın yaratışında her hangi bir kusur bulamazsın. Bakışlarını yönelt de bak; herhangi bir çatlak görebiliyor musun?

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

O, yedi göğü, birbiri üzerine yarattı. Rahmân'ın yaratmasında bir aykırılık, uygunsuzluk görmezsin. Gözünü döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun?

Süleyman Ateş Meali

O, yedi göğü, birbiri üzerinde tabaka, tabaka yarattı, Rahman'ın yaratmasında bir aykırılık, uygunsuzluk görmezsin. Gözü(nü) döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun?

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O'dur. O Rahman'ın yaratışında/yarattıklarında herhangi bir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun?

Yusuf Ali (English)

He Who created the seven heavens(5559) one above another: No want of proportion wilt thou see in the Creation of ((Allah)) Most Gracious. So turn thy vision again: seest thou any flaw? *


Yüklə 5,21 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   119   120   121   122   123   124   125   126   ...   227




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin