M. Pickthall (English)
|
Hast thou not seem how Allah hath made all that is in the earth subservient unto you? And the sap runneth upon the sea by His command, and He holdeth back the heaven from falling on the earth unless by His leave. Lo! Allah is, for mankind, Full of Pity, Merciful.
|
Hac Suresi
70
أَلَمْ تَعْلَمْ
bilmez misin?
|
أَنَّ
kuşkusuz
|
اللَّهَ
Allah
|
يَعْلَمُ
bilir
|
مَا
ne varsa
|
فِي السَّمَاءِ
gökte
|
وَالْأَرْضِۗ
ve yerde
|
إِنَّ
kuşkusuz
|
ذَٰلِكَ
bunların hepsi
|
فِي كِتَابٍۚ
bir Kitaptadır
|
إِنَّ
şüphesiz
|
ذَٰلِكَ
bu
|
عَلَى اللَّهِ
Allah'a
|
يَسِيرٌ
kolaydır
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Elem ta’lem enna(A)llâhe ya’lemu mâ fî-ssemâ-i vel-ard(i)(k) inne żâlike fî kitâb(in)(c) inne żâlike ‘ala(A)llâhi yesîr(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Allah'ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır.
|
Edip Yüksel Meali
|
ALLAH'ın gökte ve yerde olan her şeyi bildiğini bilmez misin? Tüm bunlar bir kitapta kayıtlıdır. Elbette bu ALLAH'a kolaydır.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Bilmez misin ki, Allah, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Şüphesiz bunlar bir kitabtadır. Hiç şüphe yok ki bunlar Allah'a pek kolaydır.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Bilmez misin ki Allah gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların hepsi, bir Kitaptadır (katında yazılıdır). Bu, Allah'a kolaydır.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Bilmedin mi ki; Allah gökte ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların tümü bir kitaptadır. Bütün bunlar Allah için çok kolaydır.
|
Yusuf Ali (English)
|
Knowest thou not that Allah knows all that is in heaven and on earth? Indeed it is all in a Record, and that is easy for Allah.(2851) *
|
M. Pickthall (English)
|
Hast thou not known that Allah knoweth all that is in the heaven and the earth? Lo! it is in a record. Lo! that is easy for Allah.
|
Hadîd Suresi
1
سَبَّحَ
tesbih etmiştir
|
لِلّٰهِ
Allah\ı
|
مَا
bulunan her şey
|
فِي السَّمٰوَاتِ
göklerde
|
وَالْاَرْضِۚ
ve yerde
|
وَهُوَ
O
|
الْعَز۪يزُ
azizdir
|
الْحَك۪يمُ
hakimdir
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Sebbeha li(A)llâhi mâ fî-ssemâvâti vel-ard(i)(s) ve huve-l’azîzu-lhakîm(u)
|
Ali Bulaç Meali
|
Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ı yüceltir. O Üstündür, Bilgedir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmiştir. O, azizdir hakimdir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Göklerde ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. Azîz'dir O, Hakîm'dir.
|
Yusuf Ali (English)
|
Whatever is in the heavens and on earth,- let it declare the Praises and Glory of Allah:(5275) for He is the Exalted in Might, the Wise. *
|
M. Pickthall (English)
|
All that is in the heavens and the earth glorifieth Allah and He is the Mighty, the Wise.
|
Hadîd Suresi
2
لَهُ
O\nundur
|
مُلْكُ
mülkü
|
السَّمٰوَاتِ
göklerin
|
وَالْاَرْضِۚ
ve yerin
|
يُحْـي۪
yaşatır
|
وَيُم۪يتُۚ
ve öldürür
|
وَهُوَ
ve O
|
عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ
her şeye
|
قَد۪يرٌ
kadirdir
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Lehu mulku-ssemâvâti vel-ard(i)(s) yuhyî ve yumît(u)(s) ve huve ‘alâ kulli şey-in kadîr(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, her şeye güç yetirendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Göklerin ve yerin yönetimi O'na aittir. Yaşatır, öldürür. O her şeye gücü yetendir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O, diriltir, öldürür, O, her şeye kadirdir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Yaşatır, öldürür, O her şeyi yapabilir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Göklerin ve yerin mülkü ve yönetimi O'nundur; diriltir, öldürür. Her şey üzerinde kudret sahibidir O.
|
Yusuf Ali (English)
|
To Him belongs the dominion of the heavens and the earth: It is He Who gives Life and Death; and He has Power over all things.
|
M. Pickthall (English)
|
His is the Sovereignty of the heavens and the earth; He quickeneth and He giveth death; and He is Able to do things.
|
Hadîd Suresi
3
هُوَ
O
|
الْاَوَّلُ
ilktir
|
وَالْاٰخِرُ
ve sondur
|
وَالظَّاهِرُ
ve zahirdir
|
وَالْبَاطِنُۚ
ve batındır
|
وَهُوَ
ve O
|
بِكُلِّ
her
|
شَيْءٍ
şeyi
|
عَل۪يمٌ
bilendir
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Huve-l-evvelu vel-âḣiru ve-zzâhiru velbâtin(u)(s) ve huve bikulli şey-in ‘alîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
O ilktir, sondur. O en dıştakidir, en içtekidir. O her şeyi bilir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
O ilktir, sondur, zahirdir, bâtındır. O herşeyi bilendir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
O, ilktir (kendisinden önce hiçbir varlık yoktur,) sondur (kendisinden sonra hiçbir varlık yoktur. Her şey yok olurken O kalacaktır,) zahirdir (delilleriyle varlığı gün gibi açıktır,) batındır (zatının hakikati gizlidir, akıllar O'nun özünü idrak edemez,) O, her şeyi bilendir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Evvel'dir O, başlangıcı yoktur; Âhir'dir O, sonu yoktur; Zâhir'dir O, her şeyde belirir; Bâtın'dır O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir o.
|
Yusuf Ali (English)
|
He is the First and the Last, the Evident and the Hidden:(5276) and He has full knowledge of all things. *
|
M. Pickthall (English)
|
He is the First and the Last, and the Outward and the Inward; and He is Knower of all things.
|
Hadîd Suresi
4
هُوَ
O\dur
|
الَّذ۪ي خَلَقَ
yaratan
|
السَّمٰوَاتِ
gökleri
|
وَالْاَرْضَ
ve yeri
|
ف۪ي سِتَّةِ
altı
|
اَيَّامٍ
günde
|
ثُمَّ
sonra
|
اسْتَوٰى
oturan
|
عَلَى
üzerine
|
الْعَرْشِۜ
Arş
|
يَعْلَمُ
bilir
|
مَا يَلِجُ
gireni
|
فِي الْاَرْضِ
yere
|
وَمَا يَخْرُجُ
ve çıkanı
|
مِنْهَا
ondan
|
وَمَا يَنْزِلُ
ve ineni
|
مِنَ السَّمَٓاءِ
gökten
|
وَمَا يَعْرُجُ
ve çıkanı
|
ف۪يهَاۜ
ona
|
وَهُوَ
ve O
|
مَعَكُمْ
sizinle beraberdir
|
اَيْنَ
nerede
|
مَا كُنْتُمْۜ
olsanız
|
وَاللّٰهُ
Allah
|
بِمَا تَعْمَلُونَ
yaptıklarınızı
|
بَص۪يرٌ
görmektedir
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Huve-lleżî ḣaleka-ssemâvâti vel-arda fî sitteti eyyâmin śümme-stevâ ‘alâ-l’arş(i)(c) ya’lemu mâ yelicu fî-l-ardi vemâ yaḣrucu minhâ vemâ yenzilu mine-ssemâ-i vemâ ya’rucu fîhâ(s) ve huve me’akum eyne mâ kuntum(c) va(A)llâhu bimâ ta’melûne basîr(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
O'dur gökleri ve yeri altı günde yaratan ve daha sonra tüm otoriteyi kuran. Yere giren ve ondan çıkanı, gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. ALLAH tüm yaptıklarınızı görendir. *
|
|
Dostları ilə paylaş: |