Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə13/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   70

AYETLERİN TEVİLİNDE İHTİLÂF


İki ekolün ihtilâf konularından biri de Kur'ân-ı Kerim'in bazı ayetlerinin tevilidir. Aşağıda örnek olarak bu ihtilâf konularından bazılarına değineceğiz.

Allah'tan Başkasından İstemek ve Allah'tan Başkasının Hükmü

a) Allah'tan Başkasını Çağırmak


 

Vahhabîlik Ekolü'nün kurucusu Şeyh Muhammed b. Abdulvahhab şöyle der: Erkeğiyle kadınıyla her Müslüman şu üç şeyi bilmeli ve bunlara uymalıdır: 1- Bizi Allah yaratmıştır ve ... 2- Yüce Allah hiç kimsenin tapınmada kendisine ortak koşmasına müsaade etmez; bu ister O'nun katına yakın melek olsun, ister elçi olan peygamber olsun, durum değişmez. Bunun delili ise "Şüphesiz secde yerleri sadece Allah'a aittir. Öyleyse, Allah ile beraber başka hiçbir şeyi kulluğa çağırmayın."[134] ayetidir. 3- ...[135] O daha sonra şöyle ekiyor: Tertemiz ve hanif din İbrahim'in dinidir; o da sadece Allah'a tapmak ve dinde O'na halis olmaktır. O bütün insanlara bunu emretmiş ve bunun için yaratmıştır: Ben cinleri de, insanları da yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. Bu ayetin Arapça'sında geçen "ye'budune" kelimesi, yalnız bana ibadet etsinler, yalnız beni ihtiyaçsız bilsinler ve bana şükretsinler anlamına gelir. Yüce Allah'ın emrettiği en büyük konu "tevhid"dir; yani yalnız Allah'a tapılmalıdır. Yine nehyedilen tek şey de şirk ve O'na ortak koşmaktır; yani Allah'a tapınmada başka bir şey Allah'a ortak koşulmamalıdır... Bütün bunların delili ise yüce Allah'ın buyruğudur. Çünkü o şöyle buyurmaktadır: Şüphesiz secde yerleri sadece Allah'a aittir...[136] Yine diyor ki: Günümüz müşrikleri, rahatlık içinde olduklarında Allah'a ortak koşan, sıkıntıya düştüklerinde ise O'na sığınan ve O'ndan yardım dileyen İslâm'ın ilk dönemlerindeki müşriklerden katkat kötü olup, şirkte daha katıdırlar.



Çünkü günümüz müşrikleri hem rahatlık içinde, hem de zorluk ve sıkıntı içinde daima şirktedirler! Yüce Allah'ın şu buyruğu bu iddiamızın en bariz delilidir: Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O' na halis kılan gönülden bağlılar olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca da, hemen şirk koşarlar.[137] Onun Risaletu'd-Din ve Şurutu's-Salât kitabında değindiği bazı konular özetle şöyledir: Yüce Allah'a ibadet etmenin çeşitli kısımları vardır. Onlardan biri "dua"dır (çağırmak, istemek). Bunun delili ise yüce Allah'ın, Şüphesiz secde yerleri Allah'a aittir. buyruğudur...[138] Daru'l-İftai'l-Amme'nin "Cevâbu'l-Meşkûr" isimli risaleye cevap olarak yayınladığı "Şifâu's-Sudûr" risalesinde ise şöyle geçer: Tevhid davetçilerinin liderleri ve şirk lekelerini bu topraklardan (Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere) temizleyenler, onları şirkin çirkinliklerinden arındıranlar ve bütün eserlerini ortadan kaldıranlar, Hz. halifeye bir mektup yazarak şunu bildirdiler. Bunlar, Allah'tan başkasını çağırmaktan ve O'ndan başkasından veya Allah'la beraber başkasından istemekten bir Müslümanın Allah 'a aracı olması için "ya Resulullah!" demesini veya bu amaçla Allah 'ın velilerinden birini çağırmasını kastetmişlerdir. Bütün bu alanlarda dayandıkları delil ise kendisinden başkasını ve kendisiyle birlikte başkasını çağırmayı, ondan bir şey istemeyi nehyeden "Allah ile birlikte başkasını çağırmayın…" ayeti ve benzerleridir.

b) Allah'tan Başkasının Hükmü


Allah'tan başkasının hükmüne razı olmak ve onu hakem kılmak da Allah'tan başkasını çağırmak ve ondan bir şey istemek gibidir. Bu görüşe karşı olanlar, öncekilerin istidlallerinin günümüzdekilerin bu sözüne çok benzediğini söylerler. Yani, bunların deliliyle Sıffin Savaşı'nda hakemliği kabul edenleri "Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler."[139] Veya "Allah'tan başka bir hakem mi arayayım? Oysa kitabı size açıklanmış olarak indirmiştir."[140] ayetleriyle "hakemiyet" meselesine razı olan Hz. Ali ve taraftarlarını tekfir eden Hâricîlerin mantığına oldukça benzemektedir. Bu olay Sıffin Savaşı'nda başlamıştır; Muaviye'nin Kur'ân'ları mızrakların ucuna takarak Irak ordusunu hakemliği kabul etmeye çağırmalarını emretmesiyle başladı. Nihayet Irak ordusundaki Kur'ân karilerinin çoğu buna aldanarak, İmam Ali'yi (a.s) savaşı durdurmak ve Muaviye'nin hakemliğe davetini kabul etmek zorunda bıraktılar. Muaviye kendi tarafından Amr b. Âs'ı hakem olarak tanıttı. Irak ordusu ise İmam Ali'yi (a.s) Ebu Musa Eş'arî'nin hakemliğini kabul et meye zorladılar. Bu ikisi birbirleriyle görüşünce Amr, Ebu Musa'yı aldatarak, "Muaviye ve Ali'yi makamlarından azlederek halkı kendilerine bir önder seçmeleri için serbest bırakalım." dedi. Ebu Musa, Amr'ın önerisini hemen kabul ederek Amr'ın isteği üzerine ilk önce kendisi konuşmaya başlayıp, "Ey insanlar, biz Ali ve Muaviye'yi hükümetten alıyoruz; Müslümanlar kendileri için başka bir önder seçsin." dedi.

Daha sonra Amr b. Âs kalkarak, "Ey insanlar! Ebu Musa'nın, arkadaşı Ali'yi makamından aldığına tanık oldunuz; fakat ben, arkadaşım Muaviye'yi imam ve önder olarak atıyorum!" dedi. Amr'ın bu sözlerinden sonra Ebu Musa'yla tartışmaya başladılar; birbirlerine küfrettiler. Nihayet birbirlerinden ayrılıp her biri kendi yoluna gitti. Bu olaydan sonra, hakemliği isteyen Irak ordusundakiler hatalarını anlayarak, Hüküm yalnızca Allah'ındır, Biz Allah'tan başkasının hakemliğini kabul ederek ona itaatsizlik ettik ve kâfir olduk. Şimdi ise tövbe ediyoruz. Diğerlerinin de kâfir olduklarını itiraf edip bizim gibi tövbe etmeleri gerekir. Böyle yapmayanlar kâfirdir, dediler. Bu mantıkla, ilk önce o olaya katılan Âişe, Ali, Talha, Zübeyir, Muaviye, Amr-ı Âs gibilerini ve bunların izleyicilerini kâfir ilân ettikten sonra, bütün Müslümanların kâfir olduğunu söylediler, kendilerini ise Allah yolunun fedaileri anlamında "Şurat" diye adlandırdılar! Onlar itaatsizlik ederek ellerine kılıç alıp asırlarca Müslümanları kılıçtan geçirdiler, kendileri de kendi kanlarına boyandılar.[141] Resulullah'ın (s.a.a) onlar hakkında "Müslümanları öldürecek, putperestliği tebliğ edecekler; onları elime geçirecek olursam Ad kavmi gibi öldürürüm." şeklindeki buyruğu ne kadar da isâbetlidir.[142] Bu hadis başka bir rivayete göre şöyledir: "Onları Semud kavmi gibi öldürürüm."[143]



Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin