Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə15/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   70

Yüce Allah'ın Şefâati


Yüce Allah çeşitli ayetlerde şefâati kendine isnat etmektedir; örneğin: Yoksa Allah'tan başka şefâat ediciler mi edindiler? De ki: "Ya onlar, hiçbir şeye mâlik değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa?" De ki: "Şefâatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra da O'na  döndürüleceksiniz."[157] Yine şöyle buyurur: Sizin O'nun dışında bir yardımcınız ve şefâatçi olanınız yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?[158] Başka bir yerde ise: Onlar için O'ndan başka ne bir velileri vardır ve ne şefâatçileri.[159] Yine buyuruyor ki: Onunla (Kur'ân'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne de bir şefâatçisi vardır.[160] Yukarıdaki ayetlerin aşağıdaki ayetlerle hiçbir çelişkisi yoktur: O'nun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefâatçi olamaz.[161] İzni olmaksızın O'nun katında şefâatte  bulunacak kimdir?[162] O gün, Rahman (olan Allah)'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefâati bir yarar sağlamaz.[163] O'nun katında, kendisine izin verdiği kimsenin dışında şefâati yarar sağlamaz.[164] Rahmanın katında ahid almışların dışında (olanlar) şefâate mâlik olmayacaklardır.[165] Onlar şefâat da etmezler; (kendisinden) hoşnut olunandan başka.[166] Bu ayetlerin arasında çelişki olmamasının delili şudur: Yüce Allah sâlih kullarına şefâat etmeleri için izin veriyorsa şüphesiz bu şefâat da Allah'tan sayılır. O hâlde yine de Allah'tan başka hiçbir şefâatçi olmayacaktır

Yüce Allah'ın Velâyeti


Kur'ân-ı Kerim'de yüce Allah'ın velâyetine (emir sahibi olduğuna) dair birçok ayet var. Bunlardan bazıları şöyledir: Gerçek şu ki, göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır; diriltir ve öldürür. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.[167] Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah

'ındır. Ve sizin Allah'tan başka veliniz de, yardımcınız da yoktur.[168] Küfre sapanlar, beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten biz, cehennemi kâfirler için bir durak olarak hazırlamışız.[169] Bu ayetlerin aşağıdaki ayetle hiçbir çelişkisi yoktur: Sizin veliniz, ancak Allah, O'nun Resulü, namaz kılıp da, rükû' hâlinde zekât veren müminlerdir.[170] Evet "Benim velim, emir sahibim Allah, Resulü, namaz kılan ve rükû'da zekât veren müminlerdir." dediğimizde Allah'a ortak koşmuş olmuyoruz. Çünkü mutlak velâyetin Allah'a ait olmasıyla birlikte, velâyet hakkını Peygamber'ine (s.a.a) ve namaz hâlinde zekât veren  müminlere, yani Emirü'l-Müminin Ali'ye (a.s) veren O'dur. Babaya, çocuklarının velâyetini verdiği gibi onlara da bütün müminlerin velâyetini vermiştir. Bütün bu alanlarda "Allah hâkim, mâlik, şefâatçi ve velidir." dememiz doğru olduğu gibi, bir insan hakkında da, "Falanca, hâkim, mâlik, şefâatçi ve velidir." dememiz doğru olacaktır. Bunun en bariz örneğini şu ayetlerde görmek mümkündür: Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında...[171] Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: Selâm size, derler.[172] De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği, sizin hayatınıza son verecek, sonra da Rabbinize döndürülmüş olacaksınız.[173] Allah, ölecekleri vakit canları alır...[174] O hâlde biri kalkar da, melekler ölüm vakitleri geldiğinde Allah'ın izniyle insanların canlarını alırlar, derse ne yalan konuşmuş olur ve ne de Allah'a şirk koşmuş olur. Yine, ölüm meleği (Azrail) insanların canını vakitleri gelince Allah'ın izniyle alır derse, yine yalan söylemiş olmaz; bu sözüyle Allah'a ortak da koşmuş olmaz. Çünkü bu beyanla yukarıda söylediğimiz, "Allah, ölecekleri vakit canları alır..." ifadesi arasında herhangi bir çelişki yoktur. Zira her iki durumda da canları alan tek zat Allah'tır ve bu konuda hiç kimse onunla ortak değildir.[175] Yüce Allah'ın daha önce zikrettiğimiz sıfatlarında da durum aynıdır.


Hz. Peygamber'i Çağırıp Ondan Bir Şey İstemek ve Onu Aracı Kılmak


Binaenaleyh, hâkim olma, mâlik olma, şefâatçi olma, yaratma, öldürme, emir sahibi olma vs. Allah'ın izniyle olduğu zaman bu işler Allah'ın gıyabında veya O'nun dışında ya da O'nunla ortak olarak gerçekleşmiş olmaz. Dolayısıyla Peygamber'den istemek, yüce Allah'la aramızda onu aracı kılmak da Allah'ın izni ve emriyle yapılmış olup Allah'tan başkasından istenmiş veya (haşa) Allah görmezlikten gelinmiş ya da O'na ortak koşulmuş sayılmayacağından "Allah'la beraber hiçbir şeyi çağırmayın." nehyinin çerçevesine de girmez. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, Sünen-i Tirmizî, İbn Mâce ve Beyhakî'de nakledilen ve hepsinin sahih olduğunu söyledikleri hadiste Resulullah'ın (s.a.a) gözleri görmeyen sahabeye namazdan sonra şöyle duâ etmesini emrettiğini daha önce nakletmiştik: Allah'ım; rahmet peygamberi peygamberin Muhammed vasıtasıyla senden istiyorum, sana yöneliyorum. Ya Muhammed; ben senin aracılığınla hacetimi vermesi için Allah'a yöneliyorum. Allah'ım hakkımda onun şefâatini kabul et.[176] Yüce Allah bu duadan sonra o adama hacetini verdi ve Resulü'nün o adam hakkındaki duâsını kabul ederek ona şifâ verdi. Bu yüce Allah'ın şu emirlerinin bir örneğidir: O'na (yakınlaştıracak) vesile arayın.[177] Yine: Rablerine (yakınlaşmak için) bir vesile arıyorlar.[178] Buraya kadar ihtilâf konularından bir kısmına değinip bunların nereden kaynaklandıklarını da açıkladık. Şimdi böyle açık ihtilâfların çıkmasına sebep olan gerçek etkenleri inceleyelim.

Bunları iki asıl etkende özetleyebiliriz:

1- Asırlar boyu insanların kibir ve bencilliği.

2- Zalim sultaların, insanlığın gerçek önderleri olan Resulullah'ın (s.a.a) ve Allah'ın seçkin kullarının hayatlarının kendi çirkin hayatlarıyla farksız olduğunu gösterme doğrultusundaki çabaları. Şimdi bunların her birini ayrı ayrı incelemeye çalışalım:


İhtilafların İlk Ana Sebebi

1- Yaratılışın Başlangıcında


Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'de kibirlenerek Adem'e (a.s) secde etmeyen İblis'in öyküsünü şöyle anlatır: (Allah) dedi ki: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan nedir? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?" Dedi ki: "Ben ondan daha hayırlıyım; sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."[179] Başka bir ayette: Dedi ki: Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın insana secde etmem.[180] İblis, ortağı olmayan yegane Allah'a bir melek ömrü kadar ibadet etmişti; ancak sonunda, yüce Allah'ın seçkin kulu Âdem’e secde etmediği için başına bilinen şeyler geldi. Şimdi İblis gibi kibirlenip böbürlenerek yüce Allah'ın peygamberlerini ve seçkin kullarını önemsemeyip saygısızlık eden insanlardan örneklere değinelim:

Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin