EL-İMAM MUHAMMED EL-VAKİDİ, Tarih-i Futuhü’ş-Şam, İstanbul, 1302.
İSMAİL GALİB; Takvim-i Meskukat-ı Selçukiyye, Kostatiniyye, 1309.
KATİP FERDİ, Mardin Artukluları Tarihi, Mardin Halkai Neşriyatı, Sayı: 8, İstanbul, 1939.
–––, Mardin Mülûk-i Artukiyye Tarihi, ve Kitabeleri Vesair Vesaik-i Mühimme, Neşreden Ali Emiri, Dersaadet, 1331.
KILCI, Ali; “Hasankeyf Vakıf Eserleri”, V. Vakıf Haftası, 7-13 Aralık, 1987, 159-190.
KIRZIOĞLU, M. F. “Amid, Kara-Amid, KaraHamid” Kara-Amid Dergisi, Yıl I, Sayı 1, 2, 3. Diyarbakır, 1953.
KÖPRÜLÜ, M. Fuat; “Artuklular”, İA., I. C., M. E. B. İstanbul, 1965.
–––, “Claude Cahen, le Diyar Bekr au temps des premiers Artukides, Journal Asiatique (octobre-décembre 1935, p. 219-276) hk., Belleten I. C., Sayı I, (1937), 283-288.
KUBAN, Doğan; Anadolu-Türk Mimarisinin Kaynak ve Sorunları I, İst. Tek. Ünv. Mim. Fak. İstanbul, 1965.
LEHMANN-HAUPT, Armenien Einst und Jetzt, Berlin, 1910.
LYNCH, H. F. B., Armenia Travels and Studies, I-II, Beirut, 1965, 67.
MEINECKE, Michel, Fayencedekorationen Seldschukischer Sakralbauten İn Kleinasıen Teil I-II, Deutsches Árchaologisches. Institut, İst Mit, Beıheft 13, Tübingen, 1976.
MİROĞLU, İsmet; “Fatih Devrinde Osmanlı İmparatorluğu”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, X. C., İstanbul, 1989.
–––, “Yavuz Selim Devri”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, X. C., İstanbul, 1989.
MÜLAYİM, Selçuk; Anadolu Türk Mimarisinde Geometrik Süslemeler-Selçuklu Çağı-, Kültür ve Turizm Bak. Yayınları: 503 Sanat Eserleri Dizisi 1, Ankara, 1982.
NÂSIR-I HUSREV, Sefername, Çev.: Abdül-Vehhab. TARZİ, Şark İslâm Klasikleri. 22, M. E. B. Devlet Kitapları, İstanbul, 1969.
OĞUZOĞLU, Yusuf; “Hasankeyf” Mad., TDV. İslam Ansiklopedisi, C. XVI, İstanbul, 1997, s. 364-368.
ÖGEL, Semra; Anadolu Selçukluları’nın Taş Tezyinatı, TTK. Yayınları VI. Dizi-Sa-6a, (2. Baskı), Ankara, 1987.
ÖNEY, Gönül, “Anadolu Selçuk Mimarisinde Arslan Figürü”, Anadolu (Anatolia) XIII, 1969, Ankara 1971, 1-41.
–––, Türk Çini Sanatı, Yapı ve Kredi Bankası Yayını, İstanbul, 1976.
ÖZTUNA, Yılmaz; Büyük Türkiye Tarihi, I. C., Ötüken Yayınevi, İstanbul, 1983.
RAMSAY, W. M.; Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Trc: M. Pektaş, İstanbul, 1960.
SAUVAGET, Jean-A. GABRİEL; Voyages Archeologiques dans la Turquie Orientale, Avec un Recueil D’İnscriptions Arabes, I. Texte, Paris, 1940.
SEVİM, Ali; “Artukluların Soyu ve Artuk Bey’in Siyasi Faaliyetleri”, Belleten XXVI. C., Sayı: 101, Ankara, 1962, 121-146. s.
–––, “Artukoğlu Sökmen’in Siyasi Faaliyetleri”, Belleten XXVI. C., Sayı 103, Ankara, 1962, 502-520.
SEVİM, Ali-Yaşar YÜCEL; Türkiye Tarihi I-II, TTK XIII Diz. Sayı: 22, Ankara, 1990.
SÖNMEZ, Zeki; Anadolu Türk-İslâm Mimarisinde Sanatçıları, Başlangıcından 16. Yüzyıla Kadar, TTK. Yayınları VI. Dizi Sa. 30, Ankara, 1989.
SÖZEN, Metin; Anadolu’da Akkoyunlu Mimarisi, İstanbul, 1981.
–––, Diyarbakır’da Türk Mimarisi, İstanbul, 1971.
STRZYGOWSKİ, J.; “Kara Amid”, Orientaliches Archiv, I, 1911, 1912.
SÜRYANİ MAR-YEŞUA; Vakayi’nâme, 494-507 yıllarına ait Urfa-Amid ve Güneydoğu Anadolu Vak’aları Bizans-Sasani Savaşları, Türkçeye Çev: Mualla Yanmaz, İstanbul, 1958.
SÜRYANİ MİHAEL, (Michel le Syrien) Chroniques, Trc. Chabet, Paris, 1905.
ŞEREFHAN; Şerefname-Osmanlı-İran Tarihi, Arapçadan Çev.: Mehmet Emin Bozarslan, Ant Yayınları; 50, İstanbul, 1971.
ŞEŞEN, Ramazan; Salahaddin Eyyûbî ve Devlet, Çağ Yayınları, İstanbul, 1987.
TAVERNİER, Jean-Babtiste; XVII. Asır Ortalarında Türkiye Üzerinden İran’a Seyahat, (Çev: Ertuğrul Gültekin), Tercüman. 101 Temel Eser No: 153, İstanbul, 1980.
TAYLOR, J. G.; “Travels İn Kürdistan” Jaurnal of The Bogel Geographical 35, London, 1865.
TUNCER, Orhan Cezmi, Anadolu Kümbetleri I-Selçuklu Dönemi-Ankara, 1986.
–––, “Diyarbakır, Mardin ve Dolaylarında Bazı Hıristiyan Dini Yapılarında Türk-İslâm Mimari Unsurları, ” Sanat Tarihi Yıllığı V, İst. Ün. Ed. Fak; 1972-73, İstanbul, 1973, 209-239. s.
TUNÇ, Gülgün; Taş Köprülerimiz, Bayındırlık Bak., K. Yılları Gen. Müd. Yay. No: 237, Ankara, 1978.
TURAN, Osman; Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, (2. Baskı), Nakış Yayınevi, İstanbul, 1980.
ULUÇAM, Abdüsselâm; Irak’taki Türk Mimari Eserleri, Kültür Bak. Yay. 1057, Tanıtma Eserleri Dizi: 21, Ankara, 1989.
Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162) Türk-Çev: Hrant D. Andreasyan, Notlar: Edourard Dulaurer, (M. Halil Yınanç-Çeviren) (2. Baskı), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1987.
UZUNÇARŞILI, İ. Hakkı; Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakayonlu Devletleri 3. Baskı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, VIII. Dizi Sa. 2a1, T. T. K. Basımevi, Ankara, 1984.
ÜNAL, Rahmi Hüseyin; Diyarbakır İli’ndeki Bazı Türk-İslâm Anıtları Üzerine Bir İnceleme. Atatürk Üniv. Yayınları No: 442, Ata Ünv. Bas., Erzurum, 1975.
ÜNAL, Rahmi Hüseyin; Osmanlı Öncesi Anadolu-Türk Mimarisinde Taçkapılar, Ege Ünversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları No: 14, İzmir, 1982.
ÜNVER, A. Süheyl; “Artuklular Kütüphaneleri Hakkında Yeni Tetkikler”, III. Türk Tarih Kongresi, (Ankara 15-20 Kasım 1943), Ankara, 1948, 221-224. s.
El-VÂKIDİ; Fütûhu’ş-Şam, Kahire, 1302.
Van Berchem, M. -Strosgovski, J. Arabische Inschripften aus Armonien Und Diyarbakır, Göttinger, 1907.
YAKUT EL-HAMEVİ Mucemü’l-Büldan, C. 2., Beyrut, 1956 H/1375.
YELMİ, Hüseyin; Hasankeyf’deki Türk Mimari Eserleri, İst. Ün. Ed. Fak. S. T. Böl. (Basılmamış Öğrenci Tezi) İstanbul, 1975.
YETKİN, Suut Kemal; İslam Mimarisi, A. Ü. İlahiyat Fak. Yay., Ankara, 1965.
YETKİN, Şerare; Anadolu’da Türk Çini Sanatının Gelişmesi, (Genişletilmiş İkinci Baskı), İst. Ünv. Ed. Fak. Yay. No: 1631, İstanbul, 1986.
ZENGİN, Burhan; Hasankeyf Tarihi ve Eserleri (Osmanlılara Kadar) Ankara Üniv. İlahiyat Fak. (Basılmamış Lisans Tezi) Ankara, 1985.
ZENGİN, Burhan; Hasankeyf Tarihi ve Tarihi Eserler, Ankara, 1994.
XII-XIV. Yüzyıl Artuklu
Kabartma Desenli Sırsız Seramikleri
Yrd. Doç. Dr. Gül TUNÇEL
Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye
ırat ve Dicle ırmakları arasında kalan Mezopotamya Bölgesi,1 tarih çağlarını başlatan en eski medeniyet merkezlerinden birisidir.2 Seramik sanatının da3 beşiği durumundaki bölgenin tarih öncesi çağlardan4 günümüze kadar uzanan geçmişi daima hareket halinde olmuş, dostça veya düşmanca ilişkileri bulunan toplumlar, bazen ortak bir kültür mirası bırakmış, bazen de geçmiş dönemlerden aldıkları kültürel mirası devam ettirmiş ya da büyük ölçüde onun etkisinde kalarak geleneksel ürünler yaratmışlardır. Nitekim Seramik merkezi5 durumundaki bu bölge için de henüz aydınlatılmamış hususlar ve kesin çizilemeyen tarih sınırları vardır. Bu açıdan kısmen de olsa Anadolu’daki Ortaçağ Dönemi arkeolojik çalışmalarına ışık tutacağını düşündüğümüz bu çalışmamızda, sınırlarımız içinde kalan Kuzey Mezopotamya Bölgesi’nden çıkmış6 ve yurdumuzdaki çeşitli müzelere dağılmış kabartma desenli sırsız seramikler7 üzerinde durulacaktır. Halen, Mardin, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep Malatya, Konya, Karatay, Adana ve Şanlıurfa Müzelerinde yer alan bu tür kapların bir kısmı da Diyarbakır’da bulunmuş olmakla birlikte, teşhir edilmek üzere İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi-Çinili Köşk ile Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne gönderilmiştir. Kuzey Mezopotamya orijinli olan bu eserler kendi içlerinde kap türlerine göre testi, matara biçimi kap, kürevi-konik kap, ve küp olmak üzere başlıca dört ana grupta anlatılmaktadır.
Testiler
Testiler,8 ağız, boyun, gövde ve kaideden meydana gelmektedir. Ayrıca, kulplar yanı sıra eserlerin bir kısmında emzik ve süzgece de rastlanmaktadır.
Form
Ağız, sağlam durumda günümüze ulaşan eserlerden anlaşıldığına göre genellikle halka biçiminde ince bir kenar şeklindedir. Bazı eserlerde boynun yukarı kısmında bir boğumla daraltılmasıyla, daha dar çaplı bir üst kademe haline gelmekte, bazılarında da bir profil çıkıntısı ile belirginleştirilmektedir.
Boyun, eserlerden bir kısmında form hakkında fikir vermeyecek şekilde tamamen kırıktır. Sonradan yenilenenlerin orijinal hali ise tam olarak bilinmemektedir. Kısmen veya tamamı sağlam durumda günümüze ulaşan eserlerde boyun; konik, silindirik veya bombeli bir görünüşe sahiptir. Konik boyunlular kendi içinde iki grupta incelenebilir: Bunlardan bir kısmında ağızdan gövdeye doğru, diğer bir kısımda da gövdeden ağıza doğru bir genişleme söz konusudur (Res. 1). Kesik koni ve ters kesik koni biçiminde bir görünüşe sahip bu boyunlar genellikle düz yüzeyli yapılmakla
beraber, bazılarında profilli kademeler görülmektedir. Yukarıya doğru bombeli olarak yükselen, oval görünüşe sahip boyunlar genellikle iri yapıldıklarından gövde ile orantısız bir görünüş sergilemektedir. Eserlerin bir kısmında gövde ile boyun geçişi özel bir çaba ile belirtilmemiş. Bazı eserlerde ise bir ile dört adet profil kullanılarak kademeli bir geçiş sağlanmıştır.
Gövde formu, tam olarak bildiğimiz geometrik şekillere benzemediğinden en yakın ifade edilebilecek tanımlar seçilmiştir. Buna göre, üst ve alt bölüm olarak genellikle farklı geometrik şekillerde yapılan gövde formları şu şekilde sınıflandırılabilir: 1- Üst ve alt bölümü yarım küre biçiminde, 2- Üst bölümü kürevi, alt bölümü konik, 3- Üst bölümü konik, alt bölümü kürevi, 4- Üst ve alt bölümü konik 5- Beyzi (yumurta) formlu. Bu grupların her biri içinde bazı detay farkları vardır. Eserlerin bir kısmında aynı usta veya tek bir kalıptan çıkma etkisi uyandıracak şekilde tıpatıp ortak gövde biçimleri söz konusudur. Gövdenin üst ya da alt bölümlerine ait iki ayrı formun, karın bölümünde zor fark edilebilecek kadar birbirine kaynaştırıldığı, keskin bir karın hattı ile birleştirildiği (Res. 2) bazen de silindirik kalın bir profille gizlenerek, dekoratif nitelikte vurgulandığı görülmektedir. Gövdenin üst ya da alt parçasının kısmen basık veya bombeli olmasının yanı sıra bir kısım eserde boynun hemen altındaki üst bölümde profilli kademeler dikkat çekmektedir. Üst gövde parçasının dar, alttakinin daha geniş çaplı olduğu örneklerde, birleşme hattı bir kademe şeklindedir.
Eserlerin bir kısmında, üst gövde yarısı üzerine emzik yerleştirildiği görülmektedir (Res. 3). Bunların çoğu kırıktır ve gövdeye tutturulmuş silindirik parçalar halindedir. Bu emzikler, adeta aynı eksen üzerinde bir tarafa kulp, diğer tarafa emzik gelecek şekilde simetrik bir konumla yerleştirilmiştir. Günümüze sağlam durumda gelebilen hayvan başı biçiminde şekillendirilmiş bir emzik incelediğimiz eserler arasında oldukça dikkat çekmektedir. Bu eserde, emzikle birlikte simetrik konumda silindirik boru şeklindeki bir unsur da görülmektedir (Res. 4). Bu unsur, içi boş bir silindir şeklinde yapılarak testi gövdesine tutturulduğundan kulp olma ihtimalini zayıflatmaktadır. Çünkü incelediğimiz eserler arasında içi boş bırakılan kulpa rastlanmamıştır. Dolayısıyla ikinci bir emzik olabileceğini akla getirmektedir. Fakat, aynı eser üzerine karşılıklı simetri teşkil edecek şekilde yerleştirilen iki emziğin fonksiyonu da anlaşılamamaktadır.
Eserlerin bir kısmında süzgeç kullanımı görülmekle beraber, bu kısım boyun ve gövde formu ile bağlantılı değildir. Farklı sayıda yaprakları bulunan çiçek veya baklava dilimi şeklinde açıklıkları bulunan süzgeç hamuru boynun en dar yerine yerleştirilmiştir (Res. 5).
Kaide, testilerin bir kısmında kısmen kırılmış olmakla birlikte form bakımından fikir verebilecek durumdadır. Gerek bu eserlerden, gerekse sağlam durumda günümüze ulaşan eserlerden anlaşıldığına göre testi kaideleri; konik, silindirik ve kadeh ayağı şeklindedir. Bu kaidelerin bir kısmında, gövdeden tabana kavisli kenarlarla genişleme söz konusudur. Kaidelerin taban yüzeyi bazen boşaltılmış bulunmakta, bazen de dolu yapılmaktadır. Boşaltılanlarda halka şeklinde bir taban meydana gelmektedir. İçi boşaltılmamış bulunan kaide yüzeylerinde kenarlara paralel yarım silindirik bir kanalla taban yüzeyinde bir hareket sağlanmıştır. Nadir olarak bazı eserlerde, etrafı ince bir profille sınırlandırılmış geniş yüzeyli dairevi bir taban görülmektedir.
Kulp, testilerde genellikle tek, az sayıdaki eserde ise iki ya da üçtür. Ayrıca eserlerin bazılarında bir esas kulptan başka süs niteliğinde ve sembolik olarak yapılmış üç kulpa da rastlanmaktadır. Yassı bir kesit verecek şekilde biçimlendirilen kulplar, bir uçta boyuna tutturulduktan sonra dar bir kavisle aşağı doğru yönelerek, daha geniş bir büklümle üst gövde yüzeyine birleştirilmiştir. Çift kulp, boyun ve gövdenin iki tarafına aynı eksen üzerinde simetrik bir konumla üç kulp da, boyun ve üst gövde yüzeyine eşit aralıklarla tutturulmuştur.
Hamur
Birbirinden farklı iki hamur dokusu ve rengi söz konusudur. İri taneli ve seyrek dokulu hamurlu testiler, kiremit rengi görünüşe sahiptir ve genellikle dıştan kirli beyaz renkte astarla sıvanmıştır. İnce taneli ve sıkı dokulu hamur yapısına sahip eserlerde, renk olarak sarı ve açık bejin değişik tonları dikkat çekmektedir.
Yapım Tekniği
Testiler, iki ayrı parça halinde imal edilerek birleştirilen bir gövde ile buna bağlı boyun, kulp (kulplar) ve kaideden meydana gelmektedir.
Önceden hazırlanan iki gövde kalıbına hamurun prese edilmesi ile gövde bezemesi yanı sıra formu da meydana gelmektedir. Eserlerin bir kısmında; kalıptan çıkan iki gövde parçası birleştirildikten sonra, dıştan enli bir hamur tabakası ile kuşatılmıştır. Bazı kaplarda, alt ve üst gövde yarısının birleştiği çizgi, bir hamur şerit ile sarılarak kalın bir profil çıkıntısı haline getirilmiştir. Özellikle, üst ve alt gövde bölümlerinin simetrik olduğu durumlarda böyle bir profil çıkıntısı bulunmakta ve uygulamanın iki ayrı şekilde yapıldığı, üst bölümleri bulunmayan iki testi kalıntısından anlaşılmaktadır: Bunlardan birinde; gövdenin iki bölümü üst üste kapatıldıktan sonra, birleşme çizgisi dıştan bir hamur şeritle kapatılarak, kalın bir profil haline getirilmektedir. İkinci uygulamada ise; iki gövde yarısı arasına adeta harç tabakası şeklinde hamur konmuş (Res. 6) ve gövdenin iç tarafına akan kısım gövdeye kabaca sıvanmış, dışa taşıntısı ise kalın bir profil kuşağı haline getirilmiştir. Boyun, gövdenin üst kısmının bir devamı olarak imal edilebildiği gibi, ayrı bir bölüm olarak yapıldıktan sonra gövdeye tutturulması şeklinde de görülebilmektedir. Kaide, gövdenin alt yarısı ile birlikte çıkarılabilmekte veya ayrı bir kısım halinde imal edildikten sonra gövdeye tutturulabilmektedir. Özellikle, gövdenin alt yarısında süsleme görülmediği hallerde, bu kısım ile kaide çarkta yapılmış olmalıdır (Res. 7). Gövdenin alt yarısında bezemeye yer verildiği durumlarda, kaide ayrı bir parça halinde yapıldıktan sonra gövdeye tutturulmuş bulunmaktadır (Res. 8). Kulplar ise boyun ve gövdeye sonradan tutturulmuş bulunmaktadır.
Bezeme
Esas olarak üst gövde yüzeyinde karşımıza çıkan bezemeye, gövdenin alt kısmında da rastlanmaktadır. Her iki gövde yarısında süslemeye yer verildiği durumlarda, karın yüzeyindeki birleşme hattı enli bir şerit olarak süslemesiz bırakılmıştır. Ancak bazı eserlerde, üst ve alt gövde yarısını birleştiren çizgi, kalın silindirik bir profil çıkıntısı haline getirilerek dekoratif bir nitelik de kazanmıştır. Her iki gövde yarısında genellikle farklı dekoratif unsurlar yer almakla birlikte bazı eserlerde simetrik bir şema gözlenmektedir. Üst ve alt gövde yüzeyindeki süsleme, kabı çepeçevre dolaşan, konturları ince birer profille belirlenmiş bir veya birkaç süs kuşağı halindedir (Res. 9).
Süslemeyi oluşturan kuşaklarda; geometrik ve bitkisel motifler yanı sıra hayvan figürleri, yazı ya da yazı taklidi kompozisyonlar yer alır. Tamamı yüzeye göre kabartılarak oluşturulan süsleyici nitelikteki unsurlardan geometrik motiflerin başlıcaları; keskin köşeli veya “S” kıvrımlı zencirek frizi, çeşitli konumlarda yerleştirilen üçgenler, irili ufaklı dairevi kabaralar, iki veya üç hatlı saç örgüsü frizi, profil hatları ile meydana getirilen baklava dilimi, mühr-ü Süleyman, balık pulu, ters doğru damla biçimi kabaralar, inci motifi, hilal motifi, kalp motifi, daire ve arkad dizisi şeklinde kontur oluşturan profillerdir.
Bunlardan inci motifleri ve zigzag oluşturan profil hatları, daha ziyade zemin dolgusunda kullanılmıştır. Dairevi kabaralar, bir ana motifin yanında yer alan bir unsur olarak kullanılabildiği gibi, zaman zaman bitkisel kompozisyon arasına serpiştirilmekte veya bir friz meydana getirmektedir. Rozetler ise, süs şeridine belirli aralıklarla yerleştirilerek kompozisyonun ana şemasında belirli odak noktalarını oluşturmaktadır. Zencirek ve saç örgüsü dizisi, genellikle ince silmelerden meydana gelen kenar bordürleri arasına dar birer friz meydana getirecek şekilde işlenmiş ve bunlar genellikle, her iki gövde yarısını süsleyen enli süs şeritlerinin kenarlarında yer almıştır.
Bitkisel nitelikli bezeme unsurlarını, daha ziyade, “C-S” şeklinde kıvrımlar meydana getiren dal ve yapraklar ile değişik çiçek ve palmet tasvirleri oluşturmaktadır.
Süs bordürlerinde görülen hayvan figürlerinden başlıcaları; kuş, balık, ejder, ördek, ceylan, grifon (Res. 10) ve büyük baş hayvan tasvirleridir. Genellikle orijinleri teşhis edilemeyecek şekilde stilize olan hayvan figürlerinden büyük baş olanlar, süs kuşağına peş peşe koşar durumda (Res. 11), kuşlar da büyük bir rozet içinde sırt sırta veya tek olarak kabartılmışlardır.
Arapça olan yazı, eserlerin birçoğunda görülmektedir. Ancak bunların büyük bir kısmı okunamamakta veya belirli bir anlam çıkarılamamaktadır. Ayrıca tes
tilerin bir kısmında, simetrik bir düzenle süs şeridi üzerine kabartılmış yazı etkisi uyandıran bezeme de bulunmaktadır.
Bu tür kapların boyun yüzeyi genellikle süslenmemiş, bazı eserlerde ağızdan kulp bağlantısına kadar olan kısımda profillerle kademelenmeye gidilmiştir. Nadir olarak, düşey görünüşlü profil hatları ile boyun yüzeyinin bölümlere ayrıldığı ve her ünitenin, içinde birer kabara bulunan elips ya da halka şeklinde unsurlarla süslendiği görülmektedir.
Eserlerin kulplarında bezemeye yer verilmemiş, bazı eserlerde profillerle hareketlendirilmeye gidilmiştir (Res. 12).
Kaide yüzeylerinin, genellikle motiflerle süslenmediği anlaşılmaktadır. Ancak incelediğimiz eserlerden birinde, ortaya “amel” yazısı kabartılmış ve çevresinde de inci dizisinden meydana gelen bir friz kabartılmıştır.
Bezeme Tekniği
Süslemede, esas olarak baskı (prese) tekniği kullanılmasına karşılık bazı unsurlarda barbutin9 tekniği de göze çarpar. Bezeme, daha ziyade gövdede yüzeyden kabarık motiflerle karşımıza çıkmaktadır. Buna göre, önceden hazırlanan iki gövde yarısına hamurun prese edilmesi ve daha sonra bu iki parçanın birleştirilmesi ile gövde formu yanı sıra bezeme de meydana gelmektedir. Barbutin tekniği de bir testinin emziğinde karşımıza çıkmaktadır. Burada şırınga benzeri bir aletle, hamurun, yüzey üzerine sıkılarak aplike edilmesi söz konusudur.
Benzer Türdeki Diğer Eserler
Hakkında Kısa Bilgiler
Burada tanıtmaya çalıştığımız, yurdumuzun değişik müzelerindeki kabartma desenli sırsız testiler Samsat,10 Ahlat,11 Korucutepe12 ve Harran13 kazılarından elde edilen buluntular yanı sıra sınırlarımız dışındaki Mezopotamya topraklarından çıkarılmış14 çok sayıdaki eserlerle form, imalat tekniği ve bezeme özellikleri bakımından son derece benzer özellikler göstermektedir. Halen British Museum’da,15 Berlin Dahlem Museum’da (Musul’dan),16 Louvre Müzesi’nde (Diyarbakır’dan),17 Münih Völkerkunde Museum’da18 sergilenen testiler yanı sıra Hobson tarafından Mezopotamya topraklarından bulunan bir eser,19 adeta aynı atölyede yapılmışçasına paralel özelliklere sahiptir.
Matara Biçimli Kaplar
Matara biçimli kaplar,20 ağız, boyun, gövde ve bir çift kulptan meydana gelmekte, nadir olarak kaide ile tabana da rastlanmaktadır.21
Form
Ağız, eserlerin bir kısmında boynun bir bölümü ile birlikte kırılarak ortadan kalkmış, az sayıdaki kapta sadece ağız profili günümüze ulaşabilmiştir. Sağlam durumdaki eserlerden anlaşıldığına göre ağız, ince kenarlı bir halka şeklindedir.
Boyun, ağız profilinden aşağıya doğru inen kısa bir silindir biçimde yapılarak, gövdenin kasnak şeklindeki silindirik yüzeyine kaynaştırılmıştır.
Gövde, esas cephelerden dairevi (Res. 13), yanlardan ise, elips gibi bir görünüşe sahiptir. Esas gövdeyi oluşturan dairevi görünüşlü cepheler dışa doğru şişkin birer bombe halinde yapılarak, silindirik bir ara bölümle birleştirilmiştir. Bu bölüm, eserlerin çoğunda gövdeyi oluşturan bombeli yüzeylerin devamından ibarettir. Bir kısım eser de, bu iki gövde parçası arasına kasnak şeklinde silindirik üçüncü bir parça yerleştirilmiştir. Simetrik iki parça şeklindeki gövde yüzeylerini birleştiren silindirik yüzey, eserlerin bir kısmında geniş, bir kısmında da dar tutulmuştur. Birleşme hatları kalın bir profil çıkıntısı şekline getirilebildiği gibi (Res. 14) bazen de hamurla sıvanarak gizlenmiştir.
Kulplar, genellikle yassı kesitli ve çifttir. Daha ziyade bir uçta gövdeye, diğer uçta boyuna bağlanmış, nadir olarak da gövde parçalarını birleştiren silindirik kasnağa tutturulmuştur (Res. 15).
Kaide, genellikle yoktur. Gövdenin simetrik iki parçasını birleştiren silindirik parçanın geniş (Res. 16) tutulması durumunda, gövdeye sonradan içi boşaltılmış bir kaide yapılmıştır. Halka biçiminde taban oluşturan kaide silindirik kısa bir parça halindedir.
Hamur
İnce taneli, sıkı veya iri taneli gevşek dokulu hamurla yapılan kaplarda kirli beyaz ile kiremit rengi görünüş söz konusudur.
Yapım Tekniği
Matara biçimli kaplar, ayrı ayrı meydana getirilen boyun, gövde, kaide ve kulpların birleştirilmesi ile imal edilmektedir. Önceden hazırlanan iki ayrı kalıba hamurun prese edilmesi sonucu meydana getirilen gövde parçalarına karşılık boyun, kaide ve kulpların çarkta yapılmış olduğu düşünülmektedir.
Bezeme
Süsleme açısından daha ziyade bombeli gövde yüzeyleri değerlendirilmiştir. Kompozisyon bakımından ana hatları ile ortak şema kullanılmış olmasına rağmen bazı motif değişiklikleri ve detay farkları söz konusudur. Bombeli yüzlerdeki süslemede; ortadaki daire ya bezemesiz bırakılmış veya bir süs rozeti haline getirilmiştir. Süslemesiz bırakılan eserlerin bir kısmında içeriye doğru çukurlaştırma söz konusudur. Gövde süsleme programı genellikle kabı çepeçevre dolaşan ve ince profil çıkıntıları ile sınırlandırılmış bir veya birkaç süs kuşağı halindedir.
Süs şeritlerinde, hepsi yüzeye göre kabartılan geometrik figürlerin yanı sıra hayvan figürlerinin de kullanıldığı dikkat çekmekte, buna karşılık yazı ve yazı taklidi kompozisyonlara yer verilmediği görülmektedir.
Çok çeşitlilik gösteren geometrik süs unsurlarının başlıcaları; birbirine paralel profil hatlarından meydana gelen zigzaglar, S kıvrımlı veya keskin hatlı zencirek frizi, irili ufaklı dairevi kabaralar (Res. 17), inci motifi, profil hatları ile meydana getirilen baklava dilimi, ters-doğru damla biçimi kabaralar, üç veya iki hatlı saç örgüsü frizi, kalp motifi (Res. 18), hilal, üçgen veya daire şeklinde çerçeve oluşturan profiller, İnce silmelerden meydana gelen kenar bordürleri arasına, dar birer friz meydana getirecek şekilde kabartılan inci dizisi, zencirek ve saç örgüsü, genellikle enli kuşakların bir veya iki kenarında uzanmaktadır.
Hayvan figürleri, çeşitlilik göstermekle birlikte, orijinleri teşhis edilemeyecek kadar stilize durumdadır. Eserlerden birinde, bombeli yüzün merkezinde boş bırakılan dairenin etrafında yer alan kalın süs kuşağına, rozetler içinde üst üste yerleştirilmiş kuş çiftleri (Res. 19), diğerinde; şişkin gövde yüzeylerinin ortasında yer alan rozet içine sırt sırta konumda kuş çiftleri, bir başka eserde de; iri dal ve kıvrık yapraklardan meydana gelen bitkisel zemin üzerinde koşar vaziyette pars benzeri hayvan ve arslan figürleri görülmektedir (Res. 20).
Söz konusu eserlerin boyun, taban ve kulp yüzeylerinde süsleyici nitelikte unsurlara yer verilmemiştir. Ancak, boyun bölümü, ağız meydana getiren profilasyonla hareketlendirilmiş, kulplardan bir kısmının cephesi profilli hatlarla kademelenmiştir.
Bezeme Tekniği
Dostları ilə paylaş: |